11 Nisan 2022 Pazartesi

MACHU PİCCHU İNKA ANTİK ŞEHRi (Cusco Eyaleti-3- Departmento)

 

CUSCO EYALETİ (3)/Cusco Departmento

MACHU PİCCHU İNKA ANTİK ŞEHRİ

MACHU PİCCHU HAKKINDA GENEL BİLGİ

Machu Picchu, Cusco’ya 80 km mesafede, deniz seviyesinden 2.430 metre yüksekliğinde, Machu Picchu Dağı ile Huayna Picchu Dağı arasındaki sırtta bulunan bir İnka Kalesi veya İnka Antik Şehri. İnkaların bir yazı dili olmadığı için şehir ile ilgili bilgilerin tamamı, fiziksel kanıtlar temelinde arkeologların varsayımlarına dayanıyor.

***

Şehre Günlük Turist Sayısı Sınırlandırılmış


Şehrin ismi, Keçuva dilinde ”Eski Zirve” anlamına geliyor. Şehir dünya çapında yoğun ziyaretçi akınına uğramakla beraber, çökme riskiyle de karşı karşıya olduğu için günlük ziyaretçi sayısı 2.500 kişi ile sınırlı tutuluyor. Yine kale içinden gidilebilen Huayna Picchu’ya ise günlük ziyaretçi sınırlaması 400 kişi. Machu Picchu’yu, 2017 yılında ziyaret eden turist sayısı 1,4 milyon. Şehir, 1983 yılında UNESCO Dünya Mirası Sit Alanı ilan edilmiş.

                                                                                     ***

 Machu Picchu’ya Ulaşım

Machu Picchu, Cusco’dan 1.000 metre daha alçakta bulunduğu için daha ılıman bir iklime sahip. Yazlar yağışlı ve nemli, kışlar ise kuru ve soğuk geçiyor. Şehir, bulunduğu coğrafya itibariyle neredeyse geçit vermeyen bir konumda. Machu Picchu’ya en yakın erişim noktası Aguas Calientes (Machu Picchu Köyü). Buraya da, Cusco veya Ollantaytambo’dan sadece trenle ulaşılabiliyor. Aguas Caientes’den hareket eden otobüsler 8 km, yani yarım saat sonra Machu Picchu antik kentine varıyorlar.

Şehir içindeki yapılar, toplam 3000 basamaktan oluşan 200’den fazla merdivenle birbirine bağlanıyor. Machu Picchu’nun devamında, buradan bir patika yolla gidilebilen 2.720 metre yüksekliğndeki Huayna/Wayna Picchu (Genç Zirve) Dağı var. Huayna Picchu’ya tırmanış iki saat sürüyor ve buradan Machu Picchu’nun harika panoramik manzarası gözlemlenebiliyor.

                                                                                   ***

Restorasyon Faaliyetleri Hâlâ Devam Ediyor


Machu Picchu, kendine özgü mimarisi ve peyzaj özellkleriyle, bir mimarlık ve mühendislik harikası olarak görülüyor. 1976 yılına kadar olan çalışmalarda, restorasyonun ancak yüzde otuzu tamamlanabilmiş. Restorasyon faaliyetleri hâlâ devam ediyor.

***

Şehrin Doğu Kesimi Konut, Batı Kesimi ise Dini ve Törensel Amaçlarla Kullanılıyormuş

Şehirdeki mimari ve yerleşim, dağlara uyarlanmış. Yaklaşık 200 bina, merkezdeki meydanın doğu ve batısında geniş paralel teraslarda ter alıyor. Duvarlara yerleştirilmiş taş merdivenler, şehir içindeki genel ulaşımı sağlıyor. Şehrin doğu kesiminin konut olarak, meydanla ayrılan batı kesiminin ise dini ve törensel amaçlarla kullanıldığı düşünülüyor. İntihuatana, Güneş Tapınağı (Torreon) ve Üç Pencereli Tapınak gibi arkeolojik hazineler, batı kesiminde yer alıyor.

***

TARİHÇE

İnka İmparatoru Pachacuti, 1440 yılı civarında Machu Picchu’yu fethetmiş ve 1450 yılı civarında da burada kraliyet mülkü olarak görkemli sivil ve dini yapılara sahip yeni bir şehir inşa edilmesini emretmiş. Şehrin inşasını takiben İmparator Pachacuti ve kendisinden sonra gelen Tupac Yupanqui (1470 – 1493) ve Huayna Capac (1493 – 1529) tarafından kraliyet mülkü olarak kullanılan Machu Picchu’da, o dönemler 750’den fazla İnka asili ve din adamı yaşıyormuş.

***

Machu Picchu Gerçekten “İnka’nın Kayıp Şehri” mi?

Machu Picchu hakkındaki, “İnka’nın Kayıp Şehri” veya “İnka’nın Gizli Sığınağı” efsanelerinin bir temelinin olmadığı düşünülüyor. Çünkü Şehrin kurulduğu yıllardan sonra, Şehir hızla gelişmiş ve çevrede kurulan diğer yeni İnka yerleşimlerinin bir çekim merkezi olmuş. Ancak bir süre sonra, iktidara gelen yeni hükümdarların tercihlerinin değişmesi ve yeni yolların kullanılması sonucunda Şehir, stratejik önemini kaybetmiş. Şehrin nüfusunun bu nedenle azaldığı ve en sonunda da, başka gezginler tarafından bulaştırılan çiçek hastalığından dolayı, İspanyol işgalciler bölgeye gelmeden çok önce, şehirlinin çoğunun ölmüş olabileceği sanılıyor.

***

Yüzyıllardan Sonra Şehrin Bulunuşu

Yüzyıllardan sonra Şehrin bulunuşu, 1911 yılında buraya bir keşif gezisi yapan Amerikalı tarihçi Yale Üniversitesi öğretim üyesi Hiram Bingham’a dayandırılıyor. Hiram Bingham, eski İnka başkentini aramak için bölgeye ulaştığında, yöre halkından bir köylü olan Melchor Arteaga tarafından Machu Picchu’ya götürülmüş ve böylece Machu Picchu Uluslararası alanda tanınarak, ilgi odağı haline gelmiş. 1912 ve 1913 yıllarında Bingham, bölgeye iki keşif gezisi daha düzenlemiş. National Geographic Society dergisinin Nisan-1913 sayısını Machu Picchu şehrine ithaf etmesiyle, şehir tüm dünyada tanınır hale gelmiş.

Hiram Bingham, Machu Picchu’daki kazılarda çıkarılan 5 bin arkeolojik parçayı (Peru yasalarına uygun bir şekilde) Yale Üniversitesine götürmüş. 2007 yılında, bu parçalardan 4 binini iade edeceğini bildiren Üniversite, 2012 yılı sonuna kadar parçaların tamamını Peru Devleti’ne geri vermiş. Eserler Cusco’da bir müzede (Muso Machu Picchu La Casa Concha) kalıcı olarak sergileniyor.

***

MACHU PİCCHU GEZİMİZ BAŞLIYOR


Güne heyecanla başlıyoruz. Bizim için büyük gün! Machu Picchu’ya çıkacağız! Sabah 05.00’de bizi Machu Picchu’ya götürecek olan otobüslere binmek için sıraya giriyoruz. Sıra, beklediğimizden uzun oluyor. Beklerken rehberimiz bizi bilgilendiriyor. Sonunda otobüsümüze biniyor ve keskin virajlarla dolu, ama bir o kadar de nefes kesici vahşi doğa manzaraları eşliğinde, yarım saatlik bir yolculuktan sonra Machu Picchu’ya varıyoruz. Bu İnka Antik kentindeki gezimize yerel rehberimizin verdiği bilgiler ışığında başlıyoruz.

***

ÜÇ PENCERELİ TAPINAK


Üç Pencereli Tapınak, yapımında kullanılan taş blokların büyüklüğüyle ve en iyi oyma duvarlara sahip olmasıyla Machu Picchu’nun en önemli yapılarından biri. Pencerelerin bulunduğu duvar 10 metre uzunluğunda ve pencerelerin her iki tarafında dini törenler sırasında altın ve gümüş kutsal objeleri sergiledikleri nişler var. İnka mimarisinin diğer seçkin örneklerinde olduğu gibi, taşlar simetrik olarak yerleştirilmiş, pencere ve nişler eşkenar yamuk (trapez) şeklinde tasarlanmış.

Tapınak, İnka inancındaki üçlemeyi, üçlü inancı da simgeliyor: 1) Hanan-Pacha tanrıların dünyasını (Condor), 2) Kay – Pacha Yeryüzünü, yani yaşadığımız dünyayı(Puma), 3) Ukju – Pacha yer altı ve ölülerin dünyasını (yılan), temsil ediyor. Rehberimizin anlatımlarına göre,  tapınağın inşasında, üçlü inancın simgesi olan Chakana’nın (And/İnka Haçı) oluşmasını sağlayan bir mimari tasarlanmış.

***

KUTSAL MEYDAN


Kutsal Meydan, oyulmuş büyük kayalardan yapılan iki önemli tapınağın baktığı, kare şeklindeki bir avlu. Bu iki tapınaktan biri, duvarları değişik boyutlardaki bloklardan bir yapboz gibi birleştirilen Üç Pencereli Tapınak, diğeri de daha düzenli bloklardan yapılmış Ana Tapınak. Bu alanın kentin ana tören alanı, yani “Kutsal Meydanı” olduğuna inanılıyor.  

***

INTIHUATANA (Intiwatana)


İntihuatana’ya geldiğimizde, bu taşa önce bir anlam veremiyoruz.  Dağın yüksek bir bölgesinde, doğrudan ana kayaya oyulmuş bir kütle. Farklı yüzeylerde şekillendirilmiş bu ana kütlenin tepesinde hafif eğimli dikdörtgen biçimli dik bir taş sütun var.

Machu Picchu Arkeolojik Sit Alanı’ndaki bu taş, İnka astronomik saati veya takvimi ile ilişkiliymiş ve ritüellerde/dini törenlerde kullanılıyormuş. Adı Keçuva dilinde “güneşi bağlamak” anlamındaki “İntiwatana”dan geliyor. 16. Yüzyılda İspanya’nın Peru Valisi Francisco de Toledo ve din adamları, İnka dinini ve törenlerini “küfür” olarak kabul ettiklerinden, bulabildikleri bütün İntihuatana’ları yok etmişler. Ancak Machu Picchu’daki bu taş, İspanyollar tarafından bulunamadığı için zamanımıza kadar gelebilmiş.


Muhtemelen bir güneş saati olarak kullanılan taşın, gökyüzündeki yıllık yolu boyunca güneşi yerinde tuttuğuna inanılıyormuş. Ekinokslarda, gün ortasında güneş, taşın üzerindeki sütunun tam tepesinde duruyor ve gölge oluşturmuyor. 21 Haziran’da taş, güney tarafına en uzun gölgesini, 21 Aralık’ta ise kuzey tarafına çok daha kısa bir gölgesini düşürüyor. 

8 Eylül 2000’de bir bira reklamının çekimi sırasında, taşın güney üst köşesi(uçtan 8 cm), üzerine bir vinçin kolu düştüğü için hasar görmüş ( kırılmış ). Olay, dünya çapında tepkilere neden olmuş. 

***

KUTSAL KAYA (Sacred Rock)


Machu Picchu’da gördüklerimiz, bizi şaşırtmaya devam ediyor. Üç metre yüksekliğinde, yedi metre genişliğinde devasa büyüklükte, yekpare bir kayanın önüne geliyoruz. Kaya, geniş bir alanın ortasında dikdörtgen bir kaide üzerine oturtulmuş ve her iki yanında, Machu Picchu’da sıkça rastlanan “huayranas” adı verilen üç duvarlı birer ev var. Evler Pirka mimarisi tarzında, yani hiç harç kullanılmadan, kesilmemiş taşlarla yapılmış.

***

Kutsal Kaya, Kutsal Pumasillo Dağı’nın Silueti Olarak Oyulmuş

Arkeologlar, Kutsal Kaya’nın anlamı hakkında çeşitli teoriler geliştirmişler. Yaygın kanıya göre,  Vadi’nin arka tarafında bulunan Pumasillo Dağı’nı (Cerro Pumasillo/Puma Tepesi) gören bu yerde, yekpare kaya, dağın silueti model alınarak oyulmuş. Bu nedenle Kutsal Kaya’nın, Pumasillo Dağı’nı (Cerro Puamsillo) temsil ettiğine ve kutsallığına inanılıyormuş. Kutsal kaya ve bulunduğu meydan,  bu özelliğiyle, Kale içindeki en önemli kutsal törenlere ve ayinlere ev sahipliği yapmış.

***

GÜNEŞ TAPINAĞI(Torreon -  Templo Del Sol)


İnka antik kentini gezerken, şimdiye kadar ilk defa dairesel bir yapı görüyoruz. Machu Picchu’nun bu tarzdaki tek yapısı olan Güneş Tapınağı, devasa bir doğal kaya üzerine inşa edilmiş. İnka mimarları, dışarıdan bakıldığında (kod farkından dolayı) kule gibi görülen bu tapınağın zemine kadar olan kısmını, bu büyük kayanın şeklinden yararlanarak ve onu inşaata eklemleyerek tasarlamışlar. İnka mimarları, mühendisleri ve taş ustalarının en önemli bir özelliği de, Güneş Tapınağı örneğinde olduğu gibi, doğayla bütünleşmiş büyük yapıları gözlemlemek ve tasarımlarını buna göre yapmaktı. Bir bakıma belki de tekerleği bilmemeleri ve yük hayvanları konusunda pek de şanslı olmamaları, bunu zorunlu kılıyordu. 


Yarım daireli tapınağın içinde 1,2 mx 2,7 m ölçülerinde bir kaya platformu var. Tapınağın “Yılanın Kapısı” isimli kapısı, 340 derece ile Huayna Picchu dağının manzarasını görüyor. Tapınağın ayrıca, biri 65 dereceye bakan “Gündönümü Penceresi” ve diğeri 132 dereceye bakan “Qullqa” isimli iki eşkenar yamuk (trapez)penceresi bulunuyor. Tapınağın, bu özellikleri dikkate alınarak, bir gözlemevi olarak da kullanıldığı düşünülüyor.

***

HUAYNA PİCCHU DAĞI (Genç Zirve)


Machu Picchu İnka şehri, Machu Picchu Dağı ile Huayna Picchu Dağı arasındaki bir sırta kurulmuş. Keçuva dilinde söylenişi Wayna Picchu olan Huayna Picchu, aynı zamanda panoramik Machu Picchu fotoğraflarında arka planda görülen, manzaraya müthiş bir boyut ve derinlik katan dağdır. 

Huayna Picchu, 2.693 metre yüksekliğinde. İnkalar, Huayna Picchu’da da tapınaklar ve teraslar inşa etmişler. Dağın zirvesi yüksek rahip ve yerel bakirelerin kaldıkları yermiş. Yüksek rahip küçük bir grupla birlikte, yeni bir günün geldiğini bildirmek için her sabah güneş doğmadan önce, buradan Machu Picchu’ya yürürmüş.

Huayna Picchu, Machu Picchu üzerinden ziyaret edilebiliyor. Günlük izin verilen ziyaretçi sayısı 400 kişi ile sınırlı. Ziyaretçiler, tırmanış öncesi kontrol noktasında adlarını yazdırmak zorundalar. Tırmanış 1 saat kadar sürüyor.  Kimi yerler çok dik olduğu için,  bu noktalardan çelik halatlara tutunarak geçiliyor.

Huayna Picchu’da Dik Tepelerdeki Yapılar İnsanı Hayrete Düşürüyor


Huayna Picchu’daki terasları ve tapınakları uzaktan izliyoruz, fotoğraflarını çekiyoruz. Sadece Machu Picchu’dan gördüklerimiz bile bizi hayrete düşürüyor, merak duygumuzu kamçılıyor ve kendimize soruyoruz: Değil inşaat yapmak, insanların ulaşmasının bile çok zor olduğu bu kadar dik bir tepede, bu terasları, bu tapınakları nasıl yapabilmişler? 

***

PUTUCUSİ DAĞI (Mutluluk Dağı)


Machu Picchu’daki gezimizde, Huayna Picchu Dağı’ndan sonra kadrajımıza en çok giren dağlardan birisi de Putucusi Dağı oluyor.   Putucusi, Keçuva dilinde Kabak Tomurcuğu anlamına gelen, zirvesi yuvarlak şekilli bir dağ. Bitişiğinde başka bir dağ olmadığı için “Mutluluk Dağı” da diyorlarmış. Yüksekliği deniz seviyesinden 2.560 metre yükseklikte ve Machu Picchu ile Huayna Picchu dağları gibi yerel Keçuva halkı tarafından kutsal dağ olarak kabul ediliyor.

Daha önce zirveye; yakın zamanda yapılan ve dik yamaçlara, uçurumlara kurulan ahşap merdivenlerle ve de tehlikeli bir yolculuktan sonra 1,5 saatte tırmanılıyormuş. Ancak en son duruma göre, tüm merdivenler yıkıldığından güzergâha erişim kısıtlanmış ve yasaklanmış. Profesyonel dağcılık donanımı olmadan tırmanmak imkânsız ve çok tehlikeli. 

***

İNKA İMPARATORLUĞU HAKKINDA KISA BİLGİ

13. yüzyılın başlarında Cusco merkezli bir şehir devleti olan İnka, 1532 yılına kadar sürekli büyüyerek 2 milyon km2’lik bir imparatorluk olmuş. İmparatorluklarına “Tawantinsuyu” (Dört Bölge) adını vererek, Cusco başkent olmak üzere Kuzey, Güney, Doğu ve Batı bölgelerine/eyaletlerine ayırmışlar. İnka’nın genişleme dönemi 1438’de Sapa İnka (en büyük lider) Pachacuti Yupanqui ile başlamış. Pachacuti, daha ziyade siyasi güç ve ikna yöntemlerini kullanarak, diplomatik yollarla çevresindeki ülkeleri kendi topraklarına katmış. İnkalar, zamanla Peru, Ekvador, Bolivya, Arjantin, Şili ve Kolombiya’nın da içinde olduğu Güney Amerika’nın büyük bir bölümünü bayrakları altında birleştirmiş.

İmparatorluğun anadili Keçuva idi. İnkalar; tekerlek, yük hayvanları, demir-çelik ve bir yazı sistemine sahip olmadan, büyük bir imparatorluk kurarak, benzerlerinden farklı olduğunu göstermiş. İnka İmparatorluğu’nun en dikkate değer özellikleri arasında; taş işçiliğinin öne çıktığı anıtsal mimarisi, İmparatorluğun her noktasına uluşan geniş yol ağı, “quipu” adı verilen kayıt tutma ve iletişim amaçlı düğümlü ip kullanımı, güç şartlarda tarımsal üretimi sağlayan tarım terasları, öne çıkıyor.

İnka İmparatorluğu’nda ekonomi büyük ölçüde para olmadan kişiler, gruplar ve İmparatorluk arasındaki mübadeleye dayanıyordu. İmparatorluk tebası, vergi mükellefiyetini “mit’a” adı verilen zorunlu çalışma veya askerlik hizmetiyle yerine getiriyor, imparatorluk ise tebasının üretim için gerekli toprak ihtiyacını ve diğer hayati ihtiyaçlarını karşılamak için her türlü tedbiri alıyordu.

***

TARIM

Machu Picchu’daki tarım terasları, ihtiyacın büyük bölümünü karşılıyor, ancak üretilen mısır ve patates gibi ürünler 750 kişinin yaşadığı halka yeterli olmadığı için kalan ihtiyaç, çevredeki vadilerden karşılanıyordu. Esasen, buradaki tarım terasları, sadece tarım için değil, bölgenin bir özelliği olan aşırı yağmurun kontrol edilmesi amacıyla da yapılıyordu. Aşırı yağmurun olumsuz etkilerinden korunmak için İnkalar, yaptıkları mühendislik çalışmalarıyla tarım teraslarında drenajı ve toprak verimliliğini sağlamışlar, erozyon ve toprak kaymalarını da önlemişler.

***

Tarım Teraslarında Drenaj ve Toprak Verimliliğinin Sırrı


İnkalar, yoğun yağışın neden olduğu, drenaj/fazla suyun tahliyesi sorununu çözmek için tarım teraslarını katmanlar halinde inşa etmişler. Buna göre alt katman büyük taşlarala kaplanmış, bunun üstü küçük taşlar, kum ve çakıl; hepsinin üstü ise zengin üst toprakla doldurulmuş. Teraslara taşınan üst toprak, dağın yukarısındaki topraktan daha kaliteli olduğu için vadi tabanından taşınmış. 


Bulunulan coğrafi şartlar itibariyle, suyun drenajı ve heyelan sorunu, Machu Picchu’nun her zaman birinci önceliği olmuş. O kadar ki, fazla suyun drenajı için çakılla doldurulmuş terasların inşası, tüm inşaat faaliyetlerinin yüzde altmışını oluşturmuş. Bilim adamları, Machu Picchu’nun uzun ömürlü olmasını, drenaj sisteminin mükemmelliğine bağlıyorlar.  

***

MİMARİ, İNŞAAT, TASARIM

Seçkin yapılarda duvarlar; çok iyi oyulmuş ve cilalanmış dikdörtgen prizma şekilli granit bloklarla, harç kullanılmadan ve kesme taş tekniği ile İnka mimarisi tarzında yapılmış. Sıradan binalarda ise normal taşlar kullanılmış ve bunlar çamur ile birleştirilerek, üzeri bir kil tabakasıyla boyanıp sıvanmış.

***

Sert Granit Bloklar Nasıl İşlenmiş?

Hemen hemen tüm yapılar dikdörtgen planlı. Yapılarda kullanılan granit bloklar İnka kompleksinin yakınında bulunan taş ocaklarından getirilmiş. Sert kaya çekiçleri ve bronz aletlerle işlenen bu kayalar kumla aşındırılarak düzeltilmiş. Böylesine sert granit blokların, o dönemde İnka’da demir aletler bilinmediği için çok daha yumuşak olan bronz aletlerle şekillendirilmesindeki başarı dikkat çekici bulunuyor.

Machu Picchu İnka Antik Kenti; Machu Picchu Dağı ile Huayna Picchu Dağı arasındaki sırtın üzerinde ve iki jeolojik fay hattı arasında, sürekli depremlere ve şiddetli yağmurlara maruz kalan bir bölgede kurulmuş. Bilim adamları bunun, daha iyi bir drenaj ve hazır kırık taş kaynağı sağlamak için bilinçli bir tercih olabileceğini düşünüyorlar.

***

İnka Duvarlarının Dengeleyici Özellikleri

İnka duvarlarının birçok dengeleyici özellikleri var: Kapılar ve pencereler ikizkenar yamuk ve aşağıdan yukarıya doğru daralıyor. Köşeler genellikle yuvarlak, iç köşeler odalara hafifçe eğimli ve dış köşeler genellikle “L” şekilli bloklarla birbirine bağlanıyor.

***

İnkalar, tekerlekleri hiçbir zaman pratik bir şekilde kullanmamışlar. Bu nedenle, devasa taşları, tekerlek yardımı olmadan hareket ettirme ve yerleştirmedeki zorlukları nasıl aştıkları, hâlâ belirsizliğini koruyor. İlk düşünülen, taşları yokuş yukarı itmek için yüzlerce insanın çalıştırılmış olabileceği.

***

İNKA YOL SİSTEMİ

İnka İmparatorluğu tarafından, Güney Amerika’nın büyük bir bölümünü kaplayan bu büyük coğrafyada ulaşım ve iletişimi sağlayabilmek için her türlü ayrıntısı düşünülmüş, kuzeyden güneye doğru uzanan 20.000 km’lik mükemmel bir yol ağı kurulmuş. Bu yollar, yol üzerindeki askeri depolara silah, battaniye, eşya ve yiyecek taşıyan lama kervanları ve savaşa katılacak askerler tarafından kullanılıyordu. Ayrıca posta amaçlı iletişimi sağlayan “chasqui” adı verilen koşucular/haberciler de bu yollardan faydalanıyorlardı.

***

“Haberciler” (Chasquis) Hızlı Koşan Gençlerden Seçilirdi

Askeri depolardaki yiyeceklerin bir kısmı, kötü giden hasatta bölge halkına dağıtılıyor, sonra da gelecek hasat mevsiminde depodaki eksikliği tamamlamaları isteniyordu. Mesaj taşıyan “chasqui”ler için, depoların haricinde ayrıca her 6-8 km’de bir ufak kulübeler yapılmıştı. Burada yaşayan koşucu/haberci iletilecek mesajı aldıktan sonra, bir sonraki kulübeye kadar koşar ve oradaki koşucuya mesajı sesli olarak iletirdi. Böylece her durakta değişen haberciyle/koşucuyla, mesaj, bir günde 240-250 km’ye kadar iletilebiliyordu. Ayrıca, her koşucuda mesajın değişikliğe uğramaması için haberciler, daha önce eğitimini aldıkları, quipu denilen düğümlü iplerden oluşan kayıt sistemini de yanlarında taşırlardı.

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder