11 Nisan 2022 Pazartesi

AWANA KANCHA, KUTSAL VADİ, PİSAC, OLLANTAYTAMBO, AGUAS CALIENTES (Cusco Eyaleti-2-/Departmento)

 

CUSCO EYALETİ (2)/Cusco Departmento

DİĞER

AWANA KANCHA

Cusco’dan sonraki bugünkü güzergâhımız Kutsal Vadi’de bulunan Pisac ve Ollantaytambo. Yol üzerinde molalarımız olacak. İlk molamız Awana Kancha Köyü oluyor. Burası 420 yerli ailenin yerel ürünlerini sergilediği, kooperatif tarzında çalışan bir işletme ve turistik amaçlı bir tesis aynı zamanda.

***

Keçuva Kadınları, Alpaka Yününü İplikten Kumaşa Dönüştürüyor


Tesisteki atölyeleri gezmeye başlıyoruz. Bir atölyede renkli yerel kıyafetleriyle yerli bir kadın, bizlere Alpaka yününden nasıl iplik yaptıklarını, doğal bitkisel boyalarla bunları nasıl boyadıklarını gösteriyor. Bir başka yerde de, tezgâhının başındaki Keçuvalı bir kadını, boyanmış bu iplikleri geleneksel yöntemle dokurken,  battaniye veya başka bir ürüne dönüştürürken izliyoruz. Bir de ahşap ve ağaç işleme atölyesi var. Burada da tahta kaşık, kâse ve oyuncak yapımını görmüş oluyoruz.


Köydeki bu faaliyetleri izlemek için hiçbir ücret ödenmiyor. Ancak ürünlerin sergilendikleri mağazadan yüzlerce çeşit ve çok kaliteli, İnka desenli giysi, takı, biblo gibi ürünler satın alınabiliyor. Bir de istenirse bu aktivitelerin öğretilebileceği bir-iki saatlik ücretli atölye (workshop) çalışmaları olabiliyor.

***

Güney Amerika’nın Dört Devegili’ni Elimizle Besliyoruz


Awana Kancha’nın diğer güzel bir tarafı da, ziyaretçilerin yakından görüp tanımaları için beslenen ve bakımı yapılan Güney Amerika’nın dört devegil hayvanı lama, alpaka, vikunya ve guanakoları barındırmasıydı. Köy yönetimi bununla da yetinmemiş, ziyaretçilere hayvanları besleme zevkini yaşatabilmek için, bol miktarda yeşil saplı yemler hazırlamıştı. Biz de, aramızda sadece bir ağaç çitin bulunduğu bu sevimli hayvanları önce uzaktan izliyor ve daha sonra elimizdeki otlarla daha fazla yaklaşmalarını sağlıyoruz. Ancak, “tükürük” gibi ani bir sürprizle karşılaşmamak için, lamaları ve alpakaları kızdırmamaya dikkat ediyoruz(!)

***

Güney Amerika’nın Dört Devegili: Lama, Alpaka, Vikunya ve Guanako

Daha önce, Colca – Arequipa arasında Patapampa geçidinde, guanako hariç bu dört türün üçüne rastlamıştık. Ancak aynı aileden bu dört türün tamamını burada görmüş olmamızla, bu türleri daha iyi tanıma ve kıyaslama fırsatı yakalamış oluyor, bir bakıma dört parçayı burada birleştirmiş oluyoruz.

Güney Amerika gezilerinde en merak edilen ve görülmek istenen, devegiller familyasından dört türün ortak özellikleri şunlar: 1- Ana vatanları Güney Amerika ve And Dağları, 2- Devegiller familyasından ama hörgüçleri yok, 3- Otçullar ve geviş getirirler. 

Lama: Güney Amerika’nın dağ ve çayırlarında toplu halde yaşayan Guanako’dan evcilleştirilmiş. Güney Amerika’da hâlâ eti ve yünü yanında, yük hayvanı olarak kullanılıyor. Postu ve yünü kabadır.70-140 kilo ağırlığında. Kendisini tehdit altında hissettiği zaman tükürür. Ağustos ve Eylül ayında çiftleşirler. Gebelik 11 ay sürer.

Alpaka: Güney Amerika’nın And Dağları’nda evcilleştirilmiş. 3500-5000 metre yüksekliklerde yaşar.


Lamalardan biraz daha küçük, 55-65 kg. ağırlığında. Eti ve ağırlıklı olarak çok kaliteli ince lifli yünleri için beslenirler. Alpakalar, yılın herhangi bir ayında üreyebilirler. Gebelik süresi ortalama 11,5 ay. Lama gibi, korktuğu ve kızdığı zaman tükürür.

Vikunya: Vikunya vahşidir ve Güney Amerika’nın And Dağlarında, 3500 – 5000 metre yüksekliklerde yaşar. 


Guanako’ya benzer ama ondan daha küçük ve ince. Yüksekliği 1 metre, ağırlığı 50 kg. Postu zarif ve yünü çok değerlidir. Mart-Nisan aylarında çiftleşirler, gebelik süresi 11 aydır. İnkalar zamanında Andlarda 1,5 milyon vikunya yaşarken, 1965’de 6000’e gerilemiş, koruma tedbirleriyle şimdilerde vahşi doğada sayıları 200.000’e ulaşmış.

Guanako: Devegiller familyasının diğer vahşi bir türü olan guanakolar, Güney Amerika’da, And Dağları’nda 4000 metreye kadar yüksekliklerde yaşarlar. Kasım-Şubat ayları arasında çiftleşirler. Gebelik süresi 11,5 aydır. Yüksekliği 120 cm, ağırlığı ise 100 kg’dır. İspanyolların Güney Amerika’ya geldikleri zaman 50 milyon olan guanakoların sayısı şimdi 500.000 civarında bulunuyor. 

***

Dört Türün Ayırt Edici Özellikleri

Lama’yla alpaka birbirlerine biraz benzerler. Bu bakımdan karıştırmamak için ayırt edici özelliklerini bilmekte yarar var: 1) Kulaklar: Lamaların kulakları oldukça uzun ve hafifçe içe doğru kavisli, muz şeklinde. Alpakaların kulakları ise daha kısa, küçük ve düz. 2) Yüz: Lamaların yüzü alpakalara göre daha uzun ve az tüylü, alpakaların yüzü daha kısa ve çok tüylü.3) Ağırlık ve büyüklük: Lamalar, 70-140 kg ve alpakalardan daha ağır ve daha büyük. Alpakalar 55-65 kg.

 Vikunya ise guanako’ya benzemekle beraber, ondan daha küçük, hatları daha ince ve baş kısmı guanako’dan daha kısadır.

***

KUTSAL VADİ (SACRED VALLEY)


Awana Kancha’dan 5-10 km sonra, Mirador Taray isimli seyir terasında duruyoruz. Seyir terasında, bir yerli kadın yere hediyelik eşya sergisi açmıştı. Oraya doğru ilerlerken, bir ara uzaklardaki manzaraya bakıyorum. Göz alabildiğine uzanan bir vadi, vadinin bir yamacında küçük bir köy, diğer yamacında ekilebilir mümbit bir arazi ve vadinin içinden akıp giden, uzaklarda dağların arasından kaybolan Urubamba nehri.  Burası İnkaların Kutsal Vadisi’ydi. 

İnkaların Kutsal Vadisi veya Urubamba Vadisi de denilen Kutsal Vadi; İnka Başkenti Cusco yakınlarında, Urubamba Nehri’nin geçtiği Pisac ile Ollantaytambo (Machu Picchu) arasındaki 100 kilometre uzunluğundaki vadiyi ifade ediyor. Vadinin ismi,  İspanyol sömürge belgelerinde, “Yucay Vadisi” olarak anılmış. Urubamba Nehri, İnka İmparatorluğu’nun dili olan Keçuva dilinde Willkamayu (Kutsal Nehir) olarak adlandırılıyor.

***

Kutsal Vadi, İnka İmparatorluğu’nun Tarım Merkeziydi

Diğer vadiler ve boğazlardan inen birçok küçük nehirle beslenen Vadi, çok sayıda İnka arkeolojik sit alanını barındırıyor. Sahip olduğu zengin topraklar nedeniyle yoğun bir şekilde ekilen vadi tabanı, ortalama 1 kilometre genişliğinde. Ekilebilir alanlar, yan vadiler ve tarım teraslarıyla, daha da arttırılmış. 

Kutsal Vadi, sahip olduğu özel iklim şartları ve topraklarının zenginliğiyle, İnka İmparatorluğu’nun bir tarım merkezi ve mısır gibi stratejik bir ürünün üretim bölgesi haline gelmiş. Kutsal Vadi 1400’lerde, kraliyet mülklerinin yoğunlaştığı bir yer olmuş. Buna istinaden, bir kısım arkeolog, Machu Picchu’nun, İmparator Pachacuti için özel bir mülk olarak inşa edildiğini öne sürüyor. Kutsal Vadi’nin tabanını çevreleyen yamaçlara inşa edilmiş tarım terasları (Andenler), bugün İnka uygarlığının bölgedeki en görünür bir izi.

***

PİSAC


Seyir terası Mirador Taray’da Kutsal Vadi manzarasını izledikten kısa bir süre sonra Pisac’a varıyoruz. Pisac, Cusco’ya 32 km mesafede, Cusco eyaletine ve Calca bölgesine bağlı 9.796 nüfuslu bir şehir. Urubamba Nehri kıyısında ve Kutsal Vadi’de ( Sacred Valley/Valle Sagrado ) bulunuyor.

***

Turistlere Yönelik Büyük Pazarıyla Ünlü


Pisac, yakınındaki Cusco’dan yoğun turist trafiğini çeken büyük pazarıyla ünlü ve pazarın büyük bölümü turistlere yönelik hediyelik eşya tezgâhlarına ayrılmış durumda. Normalde, haftanın üç günü Salı, Perşembe ve Pazar günleri açık olması gereken Pazar; turist akınının etkisiyle her gün Şehrin meydanını ve çevresindeki sokakları dolduruyor. Çevre yerleşimlerdeki Keçuvalıların da geldiği Pazar günü, en yoğun gün.

***

Pisac, İnka Kompleksi ile deTanınıyor


Pisac, ayrıca kasabanın yukarısındaki bir dağ sırtı boyunca yer alan İnka Kompleksi ile de tanınıyor. Tarım terasları, konutlar, koruma noktaları, gözetleme kuleleri ve tören/dini merkezden oluşan bu kompleks, İnka İmparatoru Pachacuti tarafından 1440 yılından sonra yapılmış. Pachacuti’nin burayı çok amaçlı konut, kale, gözlemevi ve dini merkez olarak inşa ettiği düşünülüyor. Büyüklüğüne ve İnka Başkenti Cusco’ya yakınlığına rağmen, İnka kompleksinden, hiçbir İspanyol tarihçisi söz etmemiş. Francisco Pizarro ve İspanyol sömürgeciler, 1530’lardan sonra İnka kompleksini yok etmişler. Bugünkü kasaba 1570 yılından sonra kalıntıların altındaki vadide inşa edilmiş.

***

Kasabayı Geziyoruz: Her Yer, Bir Pazar Yeri


Pisac’ın kalabalık bir günüydü. Neredeyse her yer, bir pazar yeri. Pisac’ın ana meydanı Constitucion Plaza’ya geliyoruz. Meydanın ortasında hediyelik eşya sergileri var, fakat meydanı çevreleyen, İnka temalı resim ve süslemelerle donanmış ahşap balkonlu otel kafe ve restoranlardan da gözümüzü alamıyoruz. Çekici mekânlarıyla, eğlenen ve buralara hayat veren insanlarıyla bu tablo gibi canlı sanat eserinden, bu defa hediyelik eşya çarşısına geçiyoruz.


Hediyelik eşyalara, özellikle tabloların tamamına,  desenleriyle, renkleriyle, çizgileriyle İnka unsurunun ve ruhunun yansıtılması, onlara ayrı bir değer katıyor. Keçuvalı kadınların “olmazsa olmazı” şapkalar, şamanların törenlerinde kullandıkları davullar, İnkalara özgü müzik aletleri, İnka efsanelerinden esinlenilen ve İnka sembollerinin yer aldığı tablolar, Alpaka yününden yapılmış kilim, giyim ve diğer hediyelik eşyalar, yer yer bizi başka âlemlere götürüyor, ufkumuzu açıyor. 

***

Satranç Tahtasında, Sömürgeci İspanyollar ile İnka Savaşçıları Karşı Karşıya


Bir satranç tahtası dikkatimizi çekiyor. Tahtada, karşılıklı iki ordunun bir tarafında İnka Savaşçıları, diğer tarafında ise sömürgeci İspanyollar vardı. Doğal olarak ve de haklı olarak her alanda kendisini gösteren İnka/Yerli –Sömürgeci çatışmasına, böylece burada da bir defa daha tanık oluyorduk.  

***

CALCA ve YUCAY’DA YOL BOYU FOTOĞRAFLARI


Pisac’dan Urubamba Nehri boyunca, yani Kutsal Vadi’inin içinden yol almaya devam ediyoruz. Varış noktamız 58 km mesafedeki Ollantaytambo. Yolumuzun üzerinde Calca ve Kutsal Vadi’nin önemli bir kasabası olan Yucay da var, ama buralarda durmadan geçeceğiz. Durmayacaktık, fakat ben yine de, belki güzel bir şeyler çekerim umuduyla makinamı ayarlıyor ve pür dikkat kesilerek yol boyunu izliyorum.

***

Yucay’da Güzel Kareler Çekiyorum


Bir süre sonra Calca’da mavi-beyaz cephesiyle “Hijos de Sol” restoranı çekiyorum. Yucay’da işler daha iyi gidiyor(!) Bir otobüs durağında, telefonuyla baş başa genç kız fotoğrafı, arka planıyla ve simetrisiyle beğendiğim bir sokak fotoğrafı oluyor. Ardından küçük bir parktaki (Yucay, Virgen de O parkı) yerel kıyafetleri içinde baba-oğul köylünün heykeli ve sonrasında ilginç şapkası ve önlüğüyle yaşlı yerli kadın ile Ollantaytambo yolu üzerindeki fotoğraf çekimini sonlandırıyorum.

***

TUNUPA RESTAURANT – URUBAMBA


Ollantaytambo’ya varmadan önce öğle yemeği molasını, Urubamba’ya 5-6 km mesafedeki Tunupa Restaurant’ta veriyoruz. Urubamba nehrine bakan ve hemen nehir kıyısında yemyeşil bahçesi olan 400 kişilik büyük bir lokanta burası. Çok zengin açık büfe mutfağıyla, Peru mutfağının her türlü yemeğini, salatasını ve tatlılarını deneme fırsatı sağlıyor. Biz de, lama etini, kinoayı ve çeşit çeşit patatesleri deneme şansını buluyoruz. 


Restoran’ın en güzel tarafı da, nehir kenarındaki bahçesinde, canlı müzik sunması. Bu atmosferde, canlı And müziği eşliğinde unutulmaz bir öğle yemeği yiyoruz. Burası birçok arkadaşımızın, özellikle kızımın favori yerlerinden birisi oldu.

***

OLLANTAYTAMBO


Machu Picchu’dan önceki son durağımız Ollantaytambo’ya geliyoruz. Karayolu ile ulaşım olmadığı için, Machu Picchu’ya (Aguas Calientes) buradan trenle gideceğiz. Ollantaytambo; İnka kalıntıları ve İnka tarım terasları ile Kutsal Vadi’nin önemli bir kasabası olmasının yanında, efsanevi Machu Picchu’ya ulaşım bakımından da kilit bir noktada bulunuyor. 


Ollantaytambo, Cusco eyaletine ve Urubamba bölgesine bağlı. 2017 sayımına göre 3.050 nüfuslu, deniz seviyesinden 2.792 metre yükseklikte,  önemli İnka arkeolojik alanının bulunduğu küçük bir kasaba.  İnka İmparatoru Pachacuti 15. Yüzyılın ortalarında burayı fethederek, kendi mülkü haline getirmiş. Ardından da şehri tamamen yıkarak, önemli askeri, sivil ve dini yapılarla yeniden inşa etmiş, Kutsal Vadi yamaçlarının her yanında teraslama ve sulama sistemleri yapmış.


Başkent Cusco’nun İspanyol sömürgeciler tarafından alınmasından sonra, İnka direnişinin lideri Manco İnca, Ollantaytambo’yu bir süre kale ve karargâh olarak kullanmış. Manco İnca, 1536’da İspanyollara karşı bir zafer kazanmasına rağmen, bu bölgeyi askeri ve stratejik açıdan güvenli bulmadığı için Vilcabamba bölgesine çekilmiş ve burada Neo-İnka Devletini kurmuş.

***

İçinde Oturulan Bir İnka Evini Ziyaret Ediyoruz


Bir süre kasabanın Tarihi Merkezindeki, bir zamanlar İnkaların yaşadığı dar ve taşlı sokaklarda, dolaşıyoruz. Arkeolojik Sit Alanı’nın hemen yanındaki Araqhama Meydanı (Plaza Araccana) civarındaki bu sokaklarda hâlâ içinde oturulan İnka yapıları var. Rehberimiz bizi böyle bir eve götürüyor. İnkalar, önemli ve itibarlı yapıları harcın kullanılmadığı kesme taştan yapmışlar, ama halkın içinde yaşadığı evleri, kerpiçten veya harcın da kullanıldığı taştan yapmaya devam etmişler. Bu ev, harcın kullanıldığı taştan bir evdi. Bu arada, misafiri olduğumuz ev sahibi bize beslediği “kobayları” (Gine Domuzu) gösteriyor. Böylece, ilk defa bir İnka evinde kaldığımız gibi; Peru’dan tüm dünyaya yayılan, And ülkelerinde eti için beslenen, diğer birçok ülkede ise evcil hayvan olarak evlerde bakılan “kobayı” yine ilk defa burada görmüş oluyoruz. 


Uysal bir kemirgen olan kobay’a, domuza benzer bir yanı olmamasına rağmen, Gine Domuzu (Guinea Pig)  adı verilmesinin nedeni hâlâ çözülebilmiş değil ve bu konudaki rivayetler muhtelif. Kobaylar 4-5 yıl yaşıyor, ortalama ağırlığı 1-2 kg ve otla besleniyorlar. Dört haftalık olduktan sonra üremeye başlıyorlar, gebelik süreleri 60 – 70 gün.

***

Ollantaytambo Arkeolojik Sit Alanı


Ollantaytambo Arkeolojik Sit Alanı, Araqhama Meydanı’nın hemen yanında. Sit alanı, Cerro Bandolista adlı bir tepe ve civarında yer alıyor. Tepeye, Pumatallis Teraslarının kenarındaki merdivenlerden çıkılıyor. Merdivenlerin bittiği yerde tepenin sonuna gelinmiş oluyor. Tepede ve çevresinde askeri yapılar, tapınaklar, taş ocakları, depolar(Qullqalar) gibi çeşitli İnka yapıları bulunuyor.   


Tapınaklar bölgesi, tepenin solunda yer alıyor. “Diez Hornacinas” (On Niş) adı verilen 10 nişli tek odalı uzun dikdörtgen şekilli yapı, tapınaklar bölgesinin en önemli yapısı. Diğer önemli bir yapı ise, altı monolit duvarından ibaret, tamamlanamamış bir bina olan “Güneş Tapınağı”. Tapınaklar bölgesinde bitmemiş yapıların ve alanı kaplayan çok sayıda taş blokun bulunmasını, arkeologlar, devam etmekte olan inşaatın bir savaş nedeniyle terk edilmek zorunda kalındığı, şeklinde açıklıyorlar.

***

Pumatallis Terasları


Ollantaytambo Arkeolojik Sit Alanı’nın en görkemli bölümü Pumatallis Terasları. Buradaki teraslar, yaygın olan diğer İnka tarım teraslarından daha yüksek bir kalitede inşa edilmiş. Duvarlar daha yüksek ve kaba taşlar yerine kesme taşlar kullanılmış. 


Bu tür yüksek kaliteli teraslamalar, Pisac ve Yucay gibi diğer İnka kraliyet mülklerinde yapılmış. Terasların solundan bir merdivenle hem teraslara, hem de tepedeki kale ve tapınaklara ulaşılabiliyor.  

***

Callejon Terasları

Ollantaytambo’da,  Sit Alanı’nın dışında Plaza de Armas’ın güneyinde başlayan ve Urubamba Nehri’ne kadar uzanan 700 metre uzunluğunda ve 60 metre genişliğinde bir başka teras grubu daha var. Çevredeki terasların seviyesinden 15 metre aşağıda olduğu için bu teraslar,   “ara sokak” anlamına gelen İspanyolca “Callejon” diye adlandırılıyorlar.  Callejon teraslarındaki topraklar, yan duvarları sayesinde gündüz rüzgârlardan korunduğu gibi güneşin sıcaklığını emiyor ve depoluyorlar. Depolanan sıcaklığın gece boyunca toprağa yayılmasıyla, toprakta, bulunulan ortamdan 2-3 derece daha yüksek bir mikro klima bölgesi oluşuyor. Bu yöntemle İnkalar, mevcut bölgede gelişemeyecek olan daha düşük irtifalara özgü bitki türlerinin yetişmesini sağlamışlar.

***

AGUAS CALİENTES


Ollantaytambo’daki gezimizi tamamladıktan sonra, buradan trene binerek Aguas Calientes’e hareket ediyor ve akşam geç saatlerde kasabadaki otelimize yerleşiyoruz. Ertesi günkü programımız ise şöyle: Sabah erken saatlerde Machu Picchu’ya otobüsle hareket, öğleden sonra Aguas Calientes’e dönüş ve kasabayı tanıma, akşam 18.20 treni ile tekrar Ollantaytambo’ya dönüş. Varış sırasına göre, önce, öğleden sonra gezip dolaştığımız Aguas Calientes’i tanıtacağım. Öğleye kadarki Arkeolojik Machu Picchu gezimizin anlatımı ise bir sonra.  

***


Arkeolojik “Machu Picchu” bölgesiyle karıştırılmaması için Machu Picchu – Pueblo diye de adlandırılan Aguas Calientes, Urubamba bölgesine bağlı Machu Picchu ilçesinin merkezi olup, nüfusu 4.525. Tarihi Machu Picchu bölgesine 8 km uzaklıkta ve 1,5 saatlik yürüme mesafesi ile en yakın konumda bulunuyor. Kasaba’nın kuruluşu, 1928’de demiryolu inşası sürecinde, şantiye merkezi olmasıyla başlamış. 1941’de gerçek adı olan Machu Picchu Pueblo adıyla kuruluşu tamamlanmış. Kasaba’nın ortasından akan nehrin adı Aguas Calientes. Diğer iki nehir ise Alcamayo ve Vilcanota/Urubamba Nehri. Deniz seviyesinden 2040 metre yükseklikteki kasabanın etrafı yüksek ormanlık ve granit dağlarla çevrili.

***

Otelimize yürüyerek gidiyoruz, çünkü kasaba içinde şehir içi ulaşım aracı yok. Zaten Kasaba’nın küçük olması nedeniyle bu durum herhangi bir sorun yaşatmıyor.  İnka şehri Machu Picchu’ya giden Hiram Bingham yolu hariç, tüm sokaklar yayalara ayrılmış. Aguas Calientes’in ana ulaşımı, 43 km mesafedeki Ollantaytambo ile Kasaba arasında çalışan tren hattıyla sağlanıyor.

Biraz dolaştığımızda, Kasaba ekonomisinin ana eksenini, turizme dayalı faaliyetlerin oluşturduğunu fark ediyoruz. Otelleri, restoranları, cafeleri, hediyelik eşya satıcılarını, seyahat bürolarını, hemen hemen her yerde görüyoruz. İnka şehri Machu Picchu yanında, Kasabaya İspanyolca “Aguas Calientes”(Sıcak sular) ismini veren kaplıcalar/termal banyolar da, turizme önemli bir katkı sağlıyor. Kaplıcalar, kasabanın 500 metre kadar yukarısında bulunuyor. 

***

Ve Karşımıza Birden “Manco Capac Meydanı” Çıkıyor


Kasaba’nın hemen ortasından akan Aguas Calientes Nehri, coğrafi yapısı nedeniyle büyüme imkânı olmayan Kasabayı belli bir alana hapsetmiş. Biraz bunun, biraz da düzensiz yapılaşmanın etkisiyle ilk anda Kasaba, insana bir daralma ve sıkışmışlık hissi veriyor. Ancak bir süre daha dolaşınca karşımıza çok güzel bir meydan çıkıyor. “Plaza Manco Capac” isimli bu meydanın bir tarafında “Parroquia Virgen del Carmen” kilisesi, meydanın karşı kenarında çok iyi tasarlanmış cephesiyle belediye binası, diğer taraflarında ise yine kaliteli lokanta, otel ve cafeler var. Ve daha da önemlisi meydanın ortasında,  İnka İmparatoru Pachacuti’nin gösterişli bir heykeli bulunuyor.


Pachacuti İnka Yupanqui (1418 – 1471); mütevazı Cusco Krallığını, Güney Amerika’nın tüm batısını içine alan İnka İmparatorluğu’na (Tawantinsuyu) dönüştürmüş dokuzuncu Sapa İnka’ydı. Birçok arkeolog, İnka kenti Machu Picchu’nun, Pachacuti için bir mülk olarak inşa edildiğine inanıyor. Heykelin kaidesinin bir köşesinde, İnka inancındaki üçlemeyi simgeleyen üst üste yerleştirilmiş, yukarıdan aşağıya doğru Condor (And Kondoru), Puma ve Yılan heykelciğini görüyoruz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder