AREQUIPA
EYALETİ(1)/Arequipa Departmento
Peru’nun güneybatısında yer alan
Arequipa, Ülkenin altıncı büyük eyaleti. Kuzeyinde Ica, Ayacucho, Apurimac ve
Cusco; doğusunda Puno, güneyinde Moquegua eyaletleri ve batısında da Pasifik
Okyanusu bulunuyor. Eyaletin nüfusu 2017 sayımına göre 1.382.730. Eyalet sekiz
bölgeye ayrılmış. Areqipa, hem eyaletin hem de Arequipa bölgesinin başkenti.
Diğer yedi bölge ve başkentleri (parantez içinde)şöyle: Camana (Camana),
Caraveli (Caraveli), Kastilya (Aplao), Caylloma (Chivay), Condesuyos
(Chuquibamba), Islay (Mollendo), La Union (Cotahuasi).
***
AREQUIPA EYALETİ GEZİSİ HAKKINDA
Nazca’yla, Ica Eyaletindeki
gezimizi tamamlamış oluyoruz. Şimdi, özel aracımızla, bir yanını Pasifik
kıyılarının, diğer yanını çöl arazisinin oluşturduğu bir güzergâhı takip
ederek, tamamını Arequipa eyaletindeki durakların oluşturduğu iki günlük
gezimize başlayacağız. İlk gün yol üzeri duraklarla, fotoğraf molalarıyla
tamamen yolda geçecek ve akşam saatlerinde Colca Kanyonu’nun bulunduğu Chivay
kasabasına geleceğiz. Ertesi günü otelimizden ayrılarak Colca Kanyonu’nu
ziyaret ettikten sonra eyaletin Başkenti Arequipa’ya yol alacak ve geceyi
burada geçireceğiz. Böylece, Arequipa eyaletindeki Caraveli, Camana, Caylloma
ve Arequipa bölgeleriyle, bu eyaletteki
gezimizi tamamlamış olacağız.
***
Yolculuğumuz, yaklaşık 700 km. ve
13 saat sürecek. Sabah 05’de yola çıkıyoruz. Kafamda heyecan verici düşünceler
uçuşuyor. Yolumuz uzun. Ama yolda olmanın en heyecan verici tarafını, yani yol
hikâyelerini de bu uzun yolda yaşayacağız. Bir anlamda “ne kadar yol, o kadar
hikâye, o kadar heyecan”. Yeni yol hikâyelerini yaşama ihtimali ve o
hikâyelerin içinde olma duygusu ile zindeleşiyor ve sabah mahmurluğunu
üzerimden atıyorum.
***
YAUCA’DA İLK MOLAMIZ
Nazca’dan ayrıldıktan iki saat kadar sonra arkamızda bir çölü bırakıp, vaha gibi yemyeşil Yauca’ya geliyoruz. Caraveli Bölgesi’ne bağlı olan Yauca, Yauca Nehri’nin vadilerindeki zeytinlikleriyle bilinen küçük bir kasaba. Yauca Nehri’nin geniş vadisinde yetiştirilen zeytinler, sofralık zeytin veya zeytinyağı olarak, hem Ülke’de hem de yurt dışı pazarlarda büyük bir ilgi görüyor.
Aracımızı, kasaba kenarında kurulmuş, zeytin ve zeytinyağı ürünlerinin tanıtım ve satışının yapıldığı dinlenme tesislerinin önünde park ediyoruz. Dükkânlarda, ağırlıklı olarak zeytin ve zeytinyağının tüm çeşitleriyle beraber, bal ve yöresel birkaç ürün daha satılıyor. Çeşitlerine göre raflarda boy boy yer alan bu kavanoz ve şişelerin dışında, dükkânların önünde tadım yapılabilecek tezgâhlar da kurulmuş. Dükkân ve tezgâhlardaki güler yüzlü satıcılarla bir süre sohbet edip, fotoğraflarını çekiyoruz. Hemen hemen çoğumuz anı olarak küçük kavanozlarda ve şişelerde zeytin, zeytinyağı ve bal alıyoruz.
Alış verişimizi tamamladıktan sonra, bu defa aynı yerde bulunan birkaç çocuk dikkatimizi çekiyor. Onlar da kapsama alanımıza giriyor ve şimdi de çocukların masum bakışlarını, gülen gözlerini çekiyoruz.
***
Zeytinyağı Şişeleri Kazaya Yol Açıyor
Buradaki molamız artık bitiyor ve
aracımıza yerleşip, yolumuza devam ediyoruz. Aracımızda herkes keyifli ve neşeli.
Ancak yarım saat kadar gittikten sonra hiç beklenmedik bir şey oluyor!
Tavandaki yolcu bagaj rafına konulan zeytinyağı şişelerinden biri,
arkadaşlarımızdan birisinin kafasına düşüyor. Bir anda kazazede arkadaşımızla
birlikte hepimiz ufak bir şok yaşıyoruz. Neyse ki şişenin küçük olması ve kafa
bölgesini sıyırıp geçmesi nedeniyle, arkadaşımızın bu kazayı hafif atlattığını
öğrenip rahatlıyoruz. Sonrasında da bu olaydan ders çıkartıp, yolcu bagaj rafı
konusunda gerekli tedbirlerimizi alıyoruz.
***
CHALA
İkinci mola yerimiz, Caraveli Bölgesine bağlı Chala kasabası. 2017 sayımına göre nüfusu 9.240 olan İlçe, 1857 yılında kurulmuş. Pasifik Okyanusu kıyısındaki kasabanın aktif olarak çalışan bir balıkçı iskelesi ve limanı var. Chala aslında bir tatil beldesi. Yaz mevsiminde; plajları ve lokantaları, denize girmek ve deniz ürünlerinin tadına bakmak için gelen yerli ve yabancı turistlerle dolup, taşıyor.
***
Arka Planda Okyanus Manzarası ile “30 Ağustos” Konulu Grup Fotoğrafımız
Özel aracımız bizi mola yerimiz
Hotel de Turistas Chala’nın tesislerine bırakıyor. Çay, kahve içip bir süre
dinlendikten sonra birlikte sahili turluyoruz. Şu anda, yani 31 Ağustos’ta
burada kış mevsimi olduğu için plajlar bomboş. Denizde sadece beyaz köpüklü
dalgalar ve küçük balıkçı sandal ve tekneleri var, ama manzara muhteşem. Gezi
programımızın 30 Ağustos’u da kapsadığını önceden dikkate alarak hazırlık yapan
iki arkadaşımız, bu güne özel Türk Bayraklı tişörtlerini giymişlerdi. İki
arkadaşımızın önerisini coşkuyla kabul ederek, bu özel günün anısına, arka
planda okyanus manzarası ile hep birlikte 30 Ağustos konulu bir grup fotoğrafı
çektiriyoruz.
***
Alpaka ile Selfi Çılgınlığı
Grup fotoğrafından sonra tekrar dağılıp, farklı bir şeyler görebilir miyiz diye dolaşırken bir arkadaşımızın uzaktan “Koşun arkadaşlar, burada bir alpaka var!” diye seslendiğini duyuyoruz. Sesin geldiği yöne baktığımda, Otelin 50 metre kadar solunda tahta çitlerle çevrili küçük bir alanda alpakayı ve arkadaşımızı görüp hemen o tarafa doğru gidiyorum. Benle beraber arkadaşımızın sesini duyan üç talihli(!) daha çitin yanına gelerek, her birimiz alpakayla birlikte kendi selfimizi çekmek için büyük bir gayretin içine giriyoruz. Peru’ya gelişimizin ilk alpaka fotoğrafı olacaktı bu. Fırsatı kaçırmak istemiyorduk, ama bizim alpaka da durup dururken yön değiştiriyor, selfimizin kadrajını bozuyordu(!) O zaman da yeni duruma göre biz poz vermek zorunda kalıyorduk. Böylece, sonunda istediğimiz selfileri çekiyor ve Chala’dan bu güzel anıyla ayrılıyoruz.
***
LA PLANCHADA
Chala’dan sonraki yolculuğumuz biraz sorunlu geçiyor. Yakınlardaki bir bölgede toprak kayması nedeniyle yol kapalı olduğu için farklı bir güzergâhı deniyor ve 2-3 saatlik bir gecikmeyle La Planchada’ya varıyoruz. La Plancada, Camana bölgesinde, Ocana şehrine bağlı bir kasaba. Balıkçılık ve sanayi açısından önemli işlevi olan bir limana sahip.
***
Benzin İstasyonunda Zorunlu Mola ve Hoparlörden Etrafa Yayılan Canlı
Latin Müziği Ezgisi
Kasabadaki bir benzin istasyonunda, yakıt ikmali ve küçük bir sorun için bir süre mola veriyoruz. Bulunduğumuz yerden, uzaktaki limanı, limandaki yakıt tanklarını görebiliyoruz. Zamanı değerlendirmek adına serbest bir zaman. Birkaçımız ilginç fotoğraflar çekmek için etrafı keşfe koyuluyor. Bu sırada benzin istasyonunun hoparlöründen etrafa dalga dalga yüksek volümlü kıvrak ve canlı bir latin müziği ezgisi yayılıyordu. Bense, bulunduğum ülkenin ruhunu ve doğallığını en iyi bu müzikle ve ortamla yansıtabilirim düşüncesiyle fotoğraf yerine video çekmeyi tercih ediyorum. Sonrasında; bu canlı müziğin benim gibi diğer arkadaşları da etkilediğini, bulundukları yerden müziğin ritmine uygun dans figürleri yapmaktan kendini alamayan birkaç arkadaşı görünce daha iyi anlıyorum. https://www.youtube.com/watch?v=gbvIZKdUWNE&ab_channel=ahmetkanivatanda%C5%9F
***
CAMANA
Chivay’dan önceki son durağımız Camana kasabası oluyor. Camana, aynı adlı bölgenin başkenti. 2015 yılındaki tahmini nüfusu 39.026. Burası, aynı zamanda, Francisco Pizarro tarafından kurulan ilk şehir. Tarım ve hayvancılık oldukça gelişmiş. Plajları ve kaplıcaları ile de ünlü olan bu şehirde yemek molası veriyor ve sonrasında, çarşısını, pazarını, sokaklarını dolaşıyoruz. Yerli (Keçuva) nüfusun yoğun olduğu kimi yerlerde, yerel ve gelenekseli yansıtan çekimler yapmaya, portreler çekmeye çalışıyor ve tekrar yolumuza devam ediyoruz.
***
YOL BOYU NOTLARI
*Nazca’da saat 05’de başlayan
bugünkü yolculuğumuz, saat 01.15’de son durağımız olan Chivay’da bitiyor. On
dokuz saat süren bu uzun maratonda, ıssız çöl yollarında bizi şaşırtan, zaman
zaman bir anda beliren bağ ve bahçeler gördük.
*Yine birçok yerleşim yerinden geçerken, inşası tamamlanmamış, sıvasız tuğla evler dikkati çekiyordu. Bunları o kadar çok gördük ki, sıvasız ve kolonlarından demir filizler yükselen evler, Peru’nun neredeyse karakteristik görüntüsü olmuş. Rehberimizden öğrendiğimize göre, bitmiş evlerden alınan vergiler nedeniyle, evler tamamlanmadan bu şekilde bırakılıyormuş. Ayrıca “sahipsiz arazilere yapılan evlerin on sene sonra tapusunun evi yapan kişiye verilmesi kanunu” nedeniyle de ciddi bir şekilde düzensiz yapılaşma olmuş.
CHIVAY
Yorucu ve uzun bir yolculuktan
donra, gece geç saatlerde Chivay’daki otelimize geliyoruz. Chivay; Arequipa
eyaletindeki Caylloma bölgesinin başkenti. Beş bin nüfuslu kasaba, denizden
3.600 m. yüksekte ve Colca Vadisi’nde yer alıyor. Kasaba yakınlarında obsidyen
kaynağı ve 3 km. uzakta kaplıcalar bulunuyor. Ama Chivay’ın asıl önemi,
yakınlarındaki Colca Kanyonu ve bu bölgede görülebilen Condorlardan(And
Kondoru) ileri geliyor. Kanyonu ve Condorları görmeye gelen yerli ve yabancı
ziyaretçiler nedeniyle, kasaba zamanla önemli bir turizm merkezi haline
gelmiş.
***
“Yükseklik Hastalığı” İle Tanışıyoruz
Chivay’ın ve Colca Kanyonu’nun denizden 4.000 metrelere kadar varan yüksekliği, bizi daha önce hiç bilmediğimiz bir sorunla, yükseklik hastalığı ile tanıştırıyor. Bu hastalığın neden olduğu nefes darlığı ve baş dönmesi gibi rahatsızlıkları, otelimizde bulunan oksijen tüpü ve koka çayı ile büyük ölçüde aşıyoruz. Bundan sonraki Cuzco gezimizde de aynı sorunla sık sık karşılaşacak, rahatsızlık hissettiğimizde koka yaprağı çiğnemeyi öğrenecektik. Esasen daha şimdiden tedbirimizi alıyor ve bize önerildiği gibi cebimizde koka yaprağı taşımaya başlıyoruz.
***
YANQUE’DE FOTOĞRAF MOLASI
Colca Kanyonuna gitmeden önce yolumuzun üzerinde ve Chivay’a 8 km. mesafede bulunan Yanque’de fotoğraf molası veriyoruz. Caylloma bölgesine bağlı kasaba, 2.479 nüfuslu ve tamamına yakınını Quechua (Keçuva) kökenli yerliler oluşturuyor. Bölgedeki ilk yerleşim yeri olan kasabadaki Yanque Immaculate Conception Kilisesi’nin yapımı 1690 yılına dayanıyor. Kilise, Mestizo Barokunun (And veya Melez Baroku) güzel bir örneği.
***
Alpaka da Sanki Sahibiyle Birlikte Bana Gülümsüyor Gibiydi
Aracımız bizi kare şeklindeki Yanque Meydanı’nda bırakıyor. Meydanın bir kenarında bulunan ve bakıma alınan 1690 tarihli kilise, bembeyaz rengi ve dikkat çekici Barok mimarisiyle, sanki alanın tartışmasız tek hâkimi gibi. Sonra, meydanın dış kenarında Alpaka yününden yapılmış ürünleri ve diğer hediyelik eşyaları satan yerli kadınları görüyoruz. Meydanın ortasına doğru biraz yürüyünce, rengârenk işlemeli şapkası ve giysileriyle bir Keçuvalı kadının, ponponlarla süslediği alpakasının ipinden tutarak bize gülümsediğini fark ediyorum. Bir alpakaya, bir kadına bakıyorum; alpaka da sanki sahibiyle beraber bana gülümsüyor gibiydi. Tabii hemen yanlarına yaklaşıyor, sevimli alpakamız ve sahibi Keçuvalı kardeşimizle anı fotoğraflarımızı alıyoruz.
***
Kolumuzda Ak Kuyruklu Şahinle Fotoğraf
Böyle alpakalı birkaç fotoğraftan sonra, meydanın bir başka köşesinde, kolunda ehlileştirilmiş şahinle yine yerel kıyafetleriyle yerli bir kadını görüyoruz. Bu defa önce Keçuvalı ablamızın fotoğrafını alıyorum, sonra da birlikte ve tek başına fotoğraflar alıyorum. Tabii, Keçuvalı ablamız, ayağından bağladığı Ak Kuyruklu Şahin’in ipini sıkı sıkıya tutuyordu.
Hem ufak bir katkı sağlamak, hem de günümüzü zenginleştirmek adına, hediyelik eşya satan yaşlı bir Keçuvalı teyzemizle birkaç fotoğraf çekip, daha sonra hep birlikte aracımıza binerek Colca Kanyonu’na devam ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder