9 Temmuz 2024 Salı

ARAZİ GÜNLÜKLERİMDEN - 8

 

18.06.2022 – Cumartesi; Riva Çayırları

*15.06.2022 Çarşamba günü yaptığım Riva gezisindeki, çayırların tarumar edilmiş halini görünce 2 gündür bunları birkaç satırla, facebook’ta paylaşıp paylaşmamanın kendi içimde mücadelesini verdim. Önce yazmaya niyetleniyor, ama sürekli olarak muhalif yazılar paylaştığım için takipçilerimin de içini karartacağını düşünerek, sonra vazgeçiyordum. Sonunda dayanamadım, dün (17.06.-Cuma) yazıyı kaleme alıp, güzel bir Tarla Çintesi fotoğrafıyla paylaştım.

“Facebook – 17 haziran 2022

RİVA ÇAYIRLARI: İSTANBUL'UN ELDE KALAN SON DOĞA MÜCEVHERİ


Üç yıllık uzunca bir aradan sonra ilk defa Riva’ya gidiyordum. Coşku ve heyecan doluydum. Ancak üst çayır yoluna girdiğimde gördüklerim karşısında şok olup, bir an için geri dönmek istedim.

Çayır yolunun bir tarafında 1-3 katlı konteyner şantiye binaları uzayıp gidiyor, onların hemen bitiminde de Riva’daki betonlaşmanın simgesi “Beton Tesisleri” yer alıyordu. Tabii beton tesisleriyle bağlantılı yüksek tonajlı hafriyat kamyonları sürekli hareket halinde oldukları için toz topraktan göz gözü görmüyordu.

Kuşların göç yolu üzerindeki Riva çayırları, İstanbul’un babadan atadan miras kalan, son doğa mücevherleriydi. Şimdi bu çayırların en gözde yerleri hoyratça betonlaşıyor, inşaatlarla ve sitelerle doluyordu.

Riva çayırlarının kalan kısımlarının betondan kurtarılmasını ummak için maalesef hiçbir olumlu işaret yok. Avrupa’nın en iyi 3. Havalimanı olan İstanbul Atatürk Havaalanı’nı yıkıp “Millet Bahçesi” yapan iktidar, İstanbul’un ciğeri Kuzey Ormanlarını kesip 25 milyar dolarlık havaalanı yapmıştı. Beton ve rant için akla ziyan işler yapanlar, İstanbul’a ve Riva çayırlarına ihanet etmişler, çok mu(?)”

20.08.2022 – Cumartesi

-Dün 05.50’de İstanbul’dan yola çıkıp, 19.30’da Osmaniye Öğretmenevi’nde olmuştum. Sabah 07’de kalkıp, doğruca Kırmıtlı Kuş Cenneti’ne gittim. Sabah 7.30 olmasına rağmen sıcaklar başlamıştı. Atlet ve gömlek ter içinde kaldım. Nehir kenarına ulaşabilen yerleri keşfettim. Bir ara önümden, çekmeye çalıştığım, bu nedenle Osmaniye’ye geldiğim İzmir Yalıçapkını geçti. Dar bir alanda olduğum için görüş açımdan hemen çıktı, yani çekemedim.

İzmir yalıçapkını



Arap Bülbülü


Sığır Balıkçılı

Kırmıtlı’dan, Osmaniye’ye biraz daha yakın olan Yeniköy Kuş Cenneti’ne gittim. Burada, nehire bir çay bahçesinden ulaşılıyor. Araç girişi 10 liraymış. Kapıdaki iki görevliye çekmek istediğim türü söyledim. Haberleri varmış. Hatta birkaç gün önce bir arkadaşımız gelmiş ve çekmiş. Ben araç ücretini verip girmek istedim.  Ama misafirperverlik gösterip, ücret almadılar. Demir köprüyü geçince, gölgede bir yerde kayalıkların üzerine oturayım dedim. Etraf açıklıktı ve nehir görüş alanımın içindeydi. Birden yukarıda bizim kuş uçmaya başladı. Havada bir yarım daire çizdi. Bu arada ben 3-4 karesini aldım. İzmir Yalıçapkını’nı çekmiştim sonunda. Bu kayıt benim için çok değerliydi. Çünkü, farklı bir coğrafyada kimsenin yardımı olmadan, araziyi bulmuş ve çekmiştim. Fazla kalmadım. Yemeğe gitmem gerekiyordu. Kapıdakilerle yine bir sohbet oldu. Beni göçmene benzetmişler, nereli olduğumu sordular, “Balkan Türklerinden” olduğumu söyledim. Onlar da Bulgaristan Türkleriydiler. Bu köyün tamamı muhacirmiş. Güzel bir sohbet oldu. Yarın 7.30’da aynı yere tekrar gelme niyetindeyim.

21.08.2022 – Pazar

-Sabah 6.10’da kalktım. Yeniköy Kuş Cennetinden vazgeçip, tekrar Kırmıtlı’ya gittim. Kuş Cennetine girmeden hemen yanındaki toprak yoldan devam ettim. Toprak yolun her iki yanı da, çekim ve gözlem için uygun yerlerdi. Burada uzaktan Yeşil Ağaçkakan’a benzettiğim silueti çektim, makineden büyütüp baktım, İzmir Yalıçapkını’ydı. Yalıçapkınlarını genellikle dere ve su kenarlarında ya uçarken ya da bir kazığa, direğe tünemiş olarak görürdüm.  Şimdi yüksekçe bir ağacın orta dallarında görünce şaşırdım.



Çalı Bülbülü


Boz Ötleğen

Sarıasma

Sonra Kırmıtlı Kuş Cennetine girdim, dünkü yerleri tekrar dolaştım. Bir incir ağacında birkaç Arap Bülbülü’nü görünce, arabayı uygun bir yere çekip, iyi bir Arap Bülbülü çekmeye niyetlendim. Bereketli bir incir ağacıymış. Arap Bülbülü yanında, Kamışçın benzeri başka türler de geldi. Ama asıl sürprizi Sarıasma yaptı. Sarıasma ile incir ağacı, birbirlerinin ayrılmaz parçası gibiydi her zaman, ama yine de beklemiyordum. Ayrıca bu ağaçta bana kertik olan Boz Ötleğeni de çektim. 11’de dönüşe geçtim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder