9 Temmuz 2024 Salı

ARAZİ GÜNLÜKLERİMDEN - 4

 

25.05.2019 - Cumartesi; Gökgöl (Kulu-Kozanlı) - Yeniçağa - Dörtdivan  

- 22.05. 2019’da başladığım Sultan Sazlığı ve Aladağlar gezim çok iyi geçti. Saat 06'da, İstanbul’a dönmek üzere Sultan Pansiyon’dan ayrıldım. Dönüş için belirlediğim arazi güzergâhımın ilk durağı olan Kulu-Kozanlı’daki Gökgöl’e 09.30’da geldim. Gölün tamamı değilse bile önemli bir kısmı gözlem ve fotoğraf çekimi için uygundu. Göl kenarındaki toprak yoldan çekim yapılabiliyordu. Saz Deliceleri ve Şahinler vardı. 

Balık Kartalı - Gökgöl

Balık Kartalı - Gökgöl

Sazlıklardaki türler de ayrı bir potansiyeldi, ama benim için en güzel sürpriz, Balık Kartalı’nı çekmem oldu. Önce uzaktan, bir tahta elektrik direğinin tepesinde gösterişsiz ve karaltı şeklindeki bir şey ile beslenen kuşu gördüm. Yaklaştıkça yavaş yavaş kuşun hatları belirmeye başladı ve Balık Kartalı olduğu ortaya çıktı. Bayağı yaklaştım, sonunda uçtu ve ters yönde uçtuğu için uçarını çekemedim. Gölün etrafını dolaştım.  Belediyenin göl kenarında yaptığı park ve mesire yerini de gezdim. Biraz dolaşıp, Yeniçağa ve Dörtdivan’a hareket ettim.

Konarlı Mahallesi'nden Gökgöl’e giderken, yolun başında bulunan bakkala uğrayıp su aldım.  30'lu 40'lı yaşlarında bir kadın vardı tezgâhın başında. 4 şişe küçük su alacağımı ve 50 lira bozup bozamayacağını sordum. Kadın büyük bir canlılık ve tatlı dillilikle “tabii abi olmaz mı” dedi. 4 şişe suyu poşete koyduktan sonra aynı canlılık, saygı ve samimiyetle başka bir isteğim olup olmadığını sordu. Kadının bu candan tavrı, beni o kadar olumlu etkiledi ki, yol boyunca bana iyimser duyguları yaşatan bu tavrını sürekli kafamda canlı tuttum.

16.30 da Yeniçağa’ya, oradan da Dörtdivan’a geldim. Dörtdivan’dan Sorkun köyü yönünde çıkarken orada bir oto lastik tamircisi gördüm. Sultan Sazlığı’nda girdiğimiz gevenler arabamın lastiğini patlatmıştı. Yedeğe aldığım (stepne) bu lastiği bir an evvel tamir ettirmeliydim. Lastikçi, 20 lira dedi ama lastiği çıkartıp bakınca (lastikte 2 santim genişliğinde büyük bir patlak vardı) daha büyük bir yama gerektiği için 30 lira istedi. Kabul ettim. Lastiğin iç tarafına sürdüğü solüsyonun kurumasını beklerken, minibüsün değiştireceği lastiğini çıkartmaya çalışıyordu. Adeta kaynayan contanın gevşemesi için arabayla bir tur atıp geldi. Sonra benim lastiği halletti. İsmail imiş adı. Altmışlı yaşlardaydı. İsmail ustaya teşekkür edip ayrıldım.


İbibik - Dörtdivan

Kuyrukkakan - Dörtdivan

Yağmur sonrası doğal ortam harikaydı. Sorkun köyünden çıkarken köyün tezeklerinin yığıldığı yerde bir çoban ve koyunlarını gördüm. Sohbet eğlenceliydi. Önce koyun sayısını sordum, “tahmin et” dedi “500” dedim, “çok çıktın” dedi, “300” dedim. Yine olmadı. Sonra 200 olduğunu söyledi. Oradan Bünüş köyü, sonrasında da Kabaklar mahallesindeki dereye kadar gidip, aynı yolu geri döndüm.

Saz Delicesi - Dörtdivan

Dörtdivan Belediye çöplüğüne uğradım. Yırtıcı  ve akbabalar yoktu. Yeniçağa’ya gittim. Hava kararmıştı. Yemek yiyecektim. Oruçlu değildim, ama iftara yakın olduğu için iftar saatini bekledim. Koskoca ilçede 2-3 yer açıktı. Bir pideci buldum. Çay ve kıymalı pide yedim, 10 lira verdim.

10.09.2019 - Salı; Gerede - Dörtdivan - Yeniçağa -  Bafra - Kızılırmak Deltası

Kızılırmak Deltası gezimi planlarken, yolumun üzerindeki Gerede-Dörtdivan-Yeniçağa’ya uğramadan olmazdı. Dün saat 15’de vardığım bu noktadan bugün 11’de ayrıldım ve saat 16’da Bafra’da oldum.


Kızıl Şahin -Dörtdivan

                                                                         

Benekli Sinekkapan - Yeniçağa

Kızılırmak Deltası’na Bafra içinden gidiliyormuş. 20 kilometre sonra 16.30’da Ziyaretçi Merkezi’ne geldim. Oradan aldığım bilgilere göre Cernek Gölü 5. kilometreden sonra başlıyormuş. Gölün bir iki kilometre ilerisinde idare binası ve kuş bakım ve rehabilitasyon merkezi ile halkalama merkezi varmış. Benim çekeceğim Saz Horozu,  bu tesisin 200-300 metre ilerisinde, gölün kıyısındaymış.                                                         

Kızılırmak Deltası'ndan

                                                                                    

Alanda arabayla gezmek yasakmış. Ya saat 10’da Ziyaretçi Merkezi önünden kalkan otobüs beni son noktaya bırakır, oradan da yürüyerek dönerim ki, 15 kilometre imiş bu uzaklık. Ya da saati 7 liradan 3 tekerlekli veya saati 5 liradan 2 tekerlekli bisiklet kiralayacağım. Ben bu akşam için bisiklet kiralamanın geç olduğunu, yarın kiralayacağımı söyledim. Bana açıklama yapan Ziyaretçi Merkezindeki görevli Kadir Bey, dışarıdaki turnaları gösterince, böylece ilk kertiğimi çekmiş oldum.


Kızılırmak Deltası'ndan


Kızılırmak Deltası'ndan


Turna - Kızılırmak Deltası

Ziyaretçi Merkezi 18.00’de kapandığı için gezime başlamadan önce arabamı merkezin dışına çıkardım. Merkez 18'de kapanıyor ama biz akşam 8'e 9'a kadar kalabilirmişiz. Bunun için adımı giriş noktasındaki Jandarma'ya bildirdim. Gezmeye başladım. İlk 500-1000 metreden sonra beton yol sağa dönüyordu. Beton yolun ayrıldığı yöne girmeden, doğrudan Nehri ve yanındaki toprak yolu takip etmeye başladım. Nehrin kenarı ve kenardaki çalılıklar, küçük ötücü kuşlarla doluydu. Güneş batana kadar yol kenarından yürümeye devam ettim. Güneş batınca da dönüşe geçtim.


Kızılırmak Deltası'ndan

Bafra’ya döndüğümde 19.30 olmuştu. Ziyaretçi Merkezindeki birisi, Öğretmenevinden bahsetmişti. Bafra Öğretmenevine gittim. Kamu emeklisi için tek oda 70 liraydı. Yalnız tek gecelik yerleri varmış. Ertesi sabah ayrılmam gerekecekti. Odanın anahtarını alıp lokantasına indim. Öğretmenevinin o çok güzel bahçesinde, akşam serinliğinde yemeğimi yedim. Köfte ve ayran 20 lira. Köfte ızgaraydı ve harikaydı. Yanında iki üç çeşit garnitür de getirmişlerdi.

11.09.2019 -Çarşamba

 Ertesi sabah 8 - 9 civarında Kızılırmak Deltası Ziyaretçi Merkezine vardım. Üç tekerlekli bisikletimi aldım. Arkadaki sepete sırt çantasını koydum. İçinde ayakkabı, arazi için pantolon, gömlek, su vardı.

Üç tekerlekli bisiklet pekiyi bir çözüm değildi, ama yine de işe yarıyordu. Neyse, böyle gide gide birinci ve ikinci gözlem kulelerinden sonra, yönetim binası ile Cernek halkalama tesisine geldim. Bahçeli binanın sundurmasında masa ve masanın etrafında oturan gençleri gördüm. Gülümseyerek selam verdikten sonra, kolay gelsin deyip yanlarına yaklaştım. Başlarındaki sakallı 30'lu yaşlarındaki bir adam benle muhatap oldu. Konuştuğum sakallı bey aynı zamanda öğretim üyesi olan Ergün Bacak’tı. İsmini çok duymuştum. Halkalama tesisini de yönetiyordu. Ergün Bey’den Saz horozu’nun yerini öğrendikten sonra kendisiyle ve masada gençlerle selamlaşarak ayrıldım.

300 - 500 metre gitmiştim ki arkası açık dört çekerden; uzun saçlı, 40 yaşlarında, bir bey arabayı durdurdu ve selam verip konuşmaya başladı. Biraz ayaküstü sohbet ettik. Bana kartını verdi. Doçent Doktor Mustafa Güler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kızılırmak Sulak alan ve Kuş Cenneti başkanlığında alan başkanıymış. Kendisine Saz horozu’ndan bahsettim. Yerini tekrar tarif etti ve bol şanslar dileyip gitti, ama 5 dakika sonra yine geldi. Biraz İleride, Saz horozu’nu görmüş. Beni arabaya alıp o noktaya götürdü. Arabanın açık olan arkasına çıkıp, bu yükseklikten ayakta hedef türümü çektim. Böylece ikinci kertiği yapmış oldum. Mustafa Bey beni tekrar arabasıyla bisikletimin yanına götürdü. Gösterdiği bu candan ilgi nedeniyle kendisine çok teşekkür ettim.

Saz horozu - Kızılırmak Deltası

Yolun devamında epey gittikten sonra, sağda 3.500 metrelik bir yürüyüş parkuru gördüm. 500 metre kadar gittim. Sonra dönüşe geçtim. Dönüş yolunda birkaç küçük kuş çektim. Dönüşte tekrar halkalama tesisine uğradım. Ergün Bey, bunların söğüt bülbülü olduğunu söyledi. Sonra bir evin çatısı arasında bulunan 100 kadar Ebabil yavrusunu gördüm. Teşekkür edip ayrıldım.

-14.30’da ziyaretçi merkezine vardığımda Mustafa Bey oradaydı. Ayaküzeri sohbetten sonra ayrılıp tekrar Öğretmen evine gittim. Resepsiyondaki kıza dün kaldığımı söyleyip, tekrar yer sordum. Varmış. Büyük bir memnuniyetle hemen yeni odama geçtim.

Kızılırmak Deltası'ndan

                                                                            

Kızılırmak Deltası'ndan

- 16.30 da tekrar Kızılırmak deltasına gittim. Bu defa bisiklet kiralamadım. Tamamen nehrin kenarından gitmeye karar verdim. Önce 500 metre kadar beton yoldan gittim. Beton yol sağa dönünce, ben Nehri bırakmadım, kenarındaki toprak yoldan yürümeye devam ettim. Epey yürüdükten sonra, denize ulaşabilir miyim, diye düşündüm. Mustafa Bey “Denize yakın yerde bir köprü var geçersiniz. Bu defa karşı tarafı da görürsünüz. Ama biraz uzaktır. Enerjiniz yeter mi bilmem” demişti. Gerçekten enerjim bitmişti, fakat “enerjiniz yeter mi bilmem” sözü aklıma gelince birden enerji doldum, köprüye kadar yürüdüm. Güneş batmak üzereydi. Birkaç manzara fotoğrafı çektim. Arabaya vardığımda Güneş batmış ve saat 19.30 olmuştu.

                                                                           

Kızılırmak Deltası'ndan

Kızılırmak Deltası'ndan

                                                                       
Bafra - Samsun

Saat 20’de Öğretmen evine vardım. Hemen yemek yenen bahçeye geçtim. Yuvarlak bir masa vardı, oraya oturdum. Köfte, ayran ve künefe söyledim. Yemekten önce 2 tane ezme( yoğurtlu ),turşu ve çoban salata geldi. Ben telefonumla ilgilenip, köfteleri bekledim. Köfteler gelince soldan başlayıp garnitürleri tek tek köfte ile yedim. Salatayı en sona bıraktım. Künefe ile de ayran içtim. Hesap 30 lira geldi. Yemekten sonra Bafra'yı dolaşıp gece fotoğrafları çekmek niyetindeydim. Fakat bu yorgunlukla yapamayacağımı anlayıp, odama çıktım. Saat 21.30 olmuştu ve ben bir şey yapamıyordum. Oysa fotoğrafları elden geçirecektim. 23 15'i zor yaptım, yattım. Yarın buradan ayrılıyorum.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder