9 Temmuz 2024 Salı

ARAZİ GÜNLÜKLERİMDEN - 6

 

23.02.2021 – Salı; Badavut Tuz Gölü    

22 Şubat öğleden sonra, Badavut Tuz Gölü’ne giderken, aynı arazide aynı türleri görmekten artık sıkıldığımı farkettim: Taşkuşu ve Maskeli Ötleğen.

Toprak yolun girişinde arabamı bıraktım. Bozuk yolun üzerinde oluşan göletler zamanla ya kalkmıştı, ya da kimi yerlerde olduğu gibi yürünerek geçilebilir boyuttaydı. Toprak yoldan ilk defa yürüyordum. Yol kenarında, ötleğenlerin sevdiği çalılıklar ve bitki örtüsü vardı. Aklıma, telefonumdan Yelpazekuyruk sesini açmak geldi. Var mıdır, yok mudur bilemediğim halde, öylesine şansa sesini açıp, yol boyunca yürümeye başladım. Telefonu açalı birkaç saniye olmuştu ki, tepemin üzerinden geçen bir küçük kuş dikkatimi çekince izlemeye başladım. Biraz ilerleyip bir U dönüşü yapan kuş, 20-30 metre mesafede bir sazlığa kondu.

Kuşu çektim, ama önemsemeden yürümeye devam ettim. Gölün kenarındaki çalılıklara gelmiştim. Telefonum açık, sesi duyulabilecek bir yükseklikte. Önümdeki açıklıkta; sazların üzerine bir kuş kondu. Açık renkliydi. Biraz yaklaşınca uçup başka bir saza kondu. Derken o da ötmeye başladı. Artık, ötüşünün benzemesinden iyice emin oldum ki, bu kuş, benim hedef türüm Yelpazekuyruk’tu.

Yelpazekuyruk

Bir-iki ay kadar önce, kertik listesine aldığım bu kuşun yerleşik bir tür olduğunu öğrenince, her arazimde bunu çekmeyi hayal etmiştim. Ama “Sarı Çizmeli Mehmet ağa” misali, nasıl bulacaktım? İşte o gün gelmiş ve ben büyük bir tesadüf eseri bu kuşu çekmiştim. Her şey birkaç dakika içinde olup bitmişti. Sevinçliydim. Artık tek bir kare bile çekmeden eve dönebilirdim, en büyük ödülümü almıştım!

Dönmeden önce, denize doğru uzanan ve sağındaki tepenin yamaçlarında çalılıkların olduğu toprak yolu da şöyle bir gezeyim istedim. Bu toprak yolun sonlarında, bu defa Sıvacı’yı görünce şaşırdım! Habitatı değildi burası. Gerçi sonra öğrendim ki, Sıvacı değil, Kaya Sıvacısı’ymış. Yani kısmen taşlık ve kayalık olan bu habitata uygun bir kuştu.


Kaya Sıvacısı

Sıvacı’nın ardından yine ardıç büyüklüğünde bir şey çektim, ama hemen tanımlayamadım. Evdeki tanımlamada bu da bana kertik olan Gökardıç çıkmaz mı?


Gökardıç

Velhasıl, ben sıfır şans diye çıktığım Badavut Tuz Gölü gezisinden iki kertikle dönmüştüm. Mutluydum!


09.03.2021 – Salı; Badavut Tuz Gölü   

Saat 10.15’de Badavut Tuz Gölü’ndeydim. İki ayrı ayrı Çıvgın çektim. 40-50 poz vardı. Sonra, kayalıkların oraya gidip, Kaya Sıvacısı’nı buldum. Herhalde çiftleşme dönemi olacak, ağacın veya kayaların hâkim noktasında en yüksek perdeden dakikalarca ötüyordu. Biraz da sesini çaldırınca Kaya sıvacısını çok yakından çekip, eve döndüm. Sonra fotoğraflara baktım. Hay aksi!  Çıvgın ve Kaya Sıvacısı 4 stop fazla ışık almış. Makineyi tutarken farkında olmadan kadran dönmüş ve ışık ayarını arttırmış. Yakından çekmek için sesini çaldırdığım, duygularıyla oynadığım Kaya Sıvacısının sanki bedduası tutmuş, fotoğrafları çöp olmuştu…

Öğleden sonra araziye tekrar gittiğimde,  Çıvgınlar yoktu. Kaya Sıvacısı ise bu defa da geldi ve yakın plan fotoğraflarını çektim. 

Kaya Sıvacısı

Kuş deyip geçmemek lazım, hayvanın duygularıyla oynuyoruz. Sesi dinleyince, sesin sahibini bulmak için tüm enerjisini harcıyor, bulamayınca da strese giriyordu. Bundan sonra sesi açma, gerektiğinde yine olacak, ama çok kısa süreli, dozunda ve kararında.

17.03.2021- Çarşamba; Sarımsaklı 

Çobanaldatan -  Bölüm I

- Sabah araziden sonra eve gelip yemeğimi yedim. Hava güzel olunca15.15’de yine çıktım. Küçükköy Toprak Yol’da Çobanaldatan sesi duyunca, telefondan çaldırdım. Sesin uzaktan geldiğini tahmin ettim. Sonra biraz daha yakınları taradım. Kuşu bir türlü göremedim. Ses de gelmeyince, ayrılayım bari dedim. Bu arada saat 16.30 olmuştu. Tam ayrılırken, Çobanaldatan yine ses verdi. Ben arabayı aynı yere çekip, yürüyerek araziyi taramaya başladım. Ses yakınlardaydı ve ısrarlı bir şekilde aralıksız geliyordu. Diğer küçük kuşlar bile, Çobanaldatan’ın bu sıra dışı sesine hayret ettiler ve sesleri dikkatle dinlemeye devam ettiler.

Ben yakın mesafeleri dürbünle tararken, kuşun garip sesini merak eden küçük bir köpek, sesin sahibini arar gibi taradığım alanla araba arasında kalan 3-4 metre mesafedeki yüksek çalılığa geldi. Aralara girdi, ama bir şey bulamadan geri döndü. Ben de arabadan inip, kuşu aramaya başladım. Dürbünle taradığım yerde yoktu.  Ama ses, köpeğin arama yaptığı bodur ağaç ve çalılıktan geliyordu. Etrafındaki birkaç metrelik su birikintisinin ortasındaki bodur ağacın dibi, sık çalılıklarla kaplıydı ve adeta arapsaçına dönmüştü. Toplam eni boyu 1,5x1,5 metre kadar olan bu alanın etrafını üç-dört kere gezip, dürbünle aradım. Yok. Yok. Hatta suyun ortasındaki çalılığın dibine kadar gittim. Çalılığın içine girmem mümkün değildi, ama bir cep feneri olsaydı, %80’ini taradığım bu alanın %20’sini daha tarar, kuşu bulurdum.  Böylece saat 19.15 oldu ve Çobanaldatan kertiği başka bahara kaldı.

19.03.2021 – Cuma; Sarımsaklı 

- Çobanaldatan – Bölüm II 

Çarşamba günü Çobanaldatan’a yarım metre kadar yaklaşmıştım, ama çalılıkların içinde görememiş ve fotoğrafını çekememiştim. Dün aynı yere tekrar gittim. Artık yerinden ayrılmıştır dedim, ama Çobanaldatan yine ses verince, arabamla çalılığın dibinde tekrar nöbete(!) başladım. Dayanamayıp, bagajdan viledanın sopasını aldım, çalılıkta tek göremediğim alan olan noktadaki market poşetini uzanarak çalının dibinden aldım. Poşetin boşalttığı yerde su hafif dalgalandı. Dalgaları dikkatle izlemeye başladım. İri bir kurbağanın gözleri suyun hemen üzerinde, vücudu ise suyun altındaydı. Bir an, biraz önceki kuvvetli bir kurbağa sesinin yine buradan geldiğini ve “bu kurbağa buraya nasıl gelmiş” diye şaşırdığımı hatırladım. 

Kurbağayı görünce, her şey anlaşıldı. Kurbağanın “kur yapma” sesi (dişisini çağırmak için), Çobanaldatan’a o kadar benziyordu ki, beni böyle saatlerce uğraştırmış, heveslendirmiş, çekemeyince de üzmüştü. Şimdi en azından, youtube’da da bu sesi kurbağadan duyduğuma göre, yanlış anlaşılma aydınlatılmış oldu.

02.04.2021- Cuma; Sarımsaklı - Küçükköy Yolu   

-Sabah 7.50’de evden çıktım. Doğruca Küçükköy’ün üstündeki toprak yola girecektim. Solda, yeni yapılmış sitenin önündeki çayırlıkta, her zaman İncirkuşları bulunurdu. Artık sürekli aynı şeyleri gördüğüm için son zamanlarda buraya uğramıyordum. Sitenin yanındaki toprak yola girdim. Birkaç İncirkuşunu gördükten sonra çıkıp, Küçükköy yönüne direksiyonu kırdım ki, bir kuş tek başına sol tarafımdaki çayırlığa konup, otların arasında beslenmeye başladı. Her zamanki gibi kuşu tanıyana kadar izlemem gerekiyordu. İzlerken, İncirkuşunun gerdanının kırmızı kahverengi olduğunu gördüm. Oysa şimdiye kadar, böyle gerdanını kızıl sandığım, ama sonunda tarlakuşu vs. çıkan birçok fotoğraf çekmiştim. Ancak bu defa kendimden emindim. Çünkü ışık arkamdan gelip, kuşu çok iyi bir şekilde aydınlatıyordu ve kuş 4-5 metre gibi yakın sayılabilecek bir mesafedeydi. Önce kötü de olsa birkaç pozunu aldım. Saniyeler sonrası ne olacağı bilinemezdi. Allah’tan saniyeler bu defa benim lehime çalışmaya başladı ve ben Kızılgerdanlı İncirkuşu’nun daha iyi pozlarını almaya devam ettim. Bu kuşla beraber 282. Türüm olacaktı. Her ihtimale karşı, cep telefonumla makinemin ekranından fotoğrafını çekip Merlin’e sordum ve türün doğruluğunu teyit ettim. Benim, Mart ayından sonra Mart-Nisan-Mayıs ayları için birer kertik hedefim, Mart ayında tutmadı, ama Nisan’ın başındaki bu türümle bu ay sonuna kadar hedefime ulaşabilirdim.

Kızılgerdanlı İncirkuşu

-Sabah 08.10’da çektiğim kertik, beni müthiş keyiflendirmişti. Saat 9’da bu defa Tuzla gölüne gittim. Burada hedef türlerim olan Akgözlü ve Bıyıklı Ötleğen türlerini aramaya koyuldum. Karabaşlı, Maskeli ve Ak gerdanlı Ötleğenleri çektim. Ağaçkakanın sesini duydum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder