20 Mayıs 2018 Pazar

7 - KARADAĞ

                 

                                    KARADAĞ


Osmanlıların Karadağ’ı fethi, I. Murat ve I. Bayezid dönemlerinde başladı. Fatih Sultan Mehmet zamanında ise tamamı fethedildi ve özerklik statüsü verildi. Karadağlılar; 1878 Berlin Antlaşması ile bağımsızlıklarını elde edene kadar, 1711, 1712 ve 1714 yıllarında Osmanlı Devletine karşı isyan çıkardılar. 1914 -1918 yılları arasında Karadağ Krallığı’ndan sonra, Yugoslavya Cumhuriyeti’ni oluşturan altı cumhuriyetten biri oldu. Yugoslavya’nın parçalanması sonucunda önce Sırbistan – Karadağ federasyonunda yer aldı, sonra da 3 Haziran 2006 yılında bağımsızlığını kazandı.

Yüzölçümü: 13.812 km2, Nüfusu: 620.029( 2011 sayımı ), Başkent: Podgorica, Resmi Dili. Karadağca, Sırpça, Tanınan Diller: Boşnakça, Arnavutça, Hırvatça, Para Birimi: Euro, Önemli Şehirler: Podgorica, Niksic, Pljevlja, Cetinje, Herceg Novi, Budva, Ulcinj, Etnik Yapı: Karadağlı % 45; Sırp: %28,7; Boşnak % 8,6; Arnavut: %4,9; Diğer: % 12,8 

HERCEG NOVİ


herceg novi
Herceg Novi
Hırvatistan sınırını geçip Karadağ’a girdikten 5-10 km sonra Herceg Novi’ye geliyorum. Herceg Novi, Kotor Körfezi’nin etrafında inci gibi dizilmiş, şirin kasabalardan birisi. Nüfusu 2011 sayımına göre 19.536. Bunun % 33,68’ini Karadağlılar, % 49,44’ünü Sırplar, % 2,15’ini ise Hırvatlar oluşturuyor. 1382 yılında Bosna Kralı Stefan Tvrtko tarafından, bir balıkçı köyü üzerine kale olarak kurulmuş. 1482 -1687 yılları arasında Osmanlı egemenliğinde kalmış. 


herceg novi
Herceg Novi
Görülecek yerler olarak,  Herceg Novi Kalesi, Kanlı Kule, Sırp Kilisesi St. Michael Achangel, 19. yüzyılda Avusturyalılar tarafından inşa edilen saat kulesi, bulunuyor. Kaplıcaları, çamur banyoları ve şehir yakınındaki plajları ile Karadağ’ın turizm merkezlerinden birisi. Ben, fazla zamanım olmadığı için sahil şeridinde biraz dolaştıktan sonra Kotor Körfezini dolaşmaya, keşfetmeye devam ettim. 

RİSAN


karadağ risan
Risan
“Gezinin en güzel bölümü yolda olmaktır” derler. Ben kendim için bunu bir adım daha ileri götürür, “yolda olmanın en güzel kısmı da, bunu arabamla yapmaktır” derim. Kotor Körfezi gibi bir cennet manzarayla giderken, karşıma nelerin çıkacağı az çok belliydi. Bu nedenle arabamı nispeten yavaş sürüyor, bu cennet gibi koyları görünce, kimi zaman durup, fotoğraf çekmeyi ihmal etmiyordum. Bu yerleşimlerden birisi de Risan’dı.


risan
Risan
2011 sayımına göre 2.048 kişinin yaşadığı Risan, 1900 yılında yaklaşık 5.000 nüfusluymuş. Kasaba, güzel plajları ve deniziyle, önemli turizm noktalarından birisi. Görülecek yerler olarak, St. Peter ve St. Paul Kilisesi, Banja Manastırı ve Roma Mozaikleri var. 

PERAST


perast
Perast
Çevremden bazen, Balkan gezimin en beğendiğim yerlerini sorarlardı. Etrafımdaki dostlarıma da söylediğim gibi, Bosna Hersek’teki Pljeva Köyü ile bereber Kotor Körfezi yolculuğu, Balkan gezimin başköşesi, hayal gibi bir yolculuklardı. Bu hayal gibi yolculuklardan Kotor Köfezi’nin en beğendiğim noktası da Perast’tı.


perast
Perast
2011 nüfus sayımına göre 269 kişinin yaşadığı Perast, 18. Yüzyılda dört aktif tersane ve yüz gemiden oluşan filosu ile 1.643 kişilik zengin bir yerleşim birimiymiş. Venedik Cumhuriyeti’nin himayesinde olduğu 1420 – 1797 yılları arasında ve sonrasındaki Avusturya döneminde, on altı barok saray, on yedi Katolik kilisesi, iki Ortodoks kilisesi yapılmış. Orta Çağ ve Venedik’i günümüzde yaşatan bu zengin tarihi miras ve tarihi doku; denizle, tabiat güzellikleriyle kucaklaşıp, Perast’ı, değerli ve unutulmaz yapmış.

Buyoviç Konağı/Sarayı( Bujovic Palace )

perast-karadağ
Perast - Sol tarafta Buyoviç Konağı/Sarayı
Perast’ın girişinde, yolun bir tarafında tarihi mimari yapılar ve diğer tarafında da denize girenleri görmüş, arka plandaki manzarayla bunları kadrajlayıp çekmiştim. Daha sonra, fotoğraftaki bu binayı/sarayı merak etmiş ve unutamamıştım.

Saraya adı verilen Vicko Bujovic 1660 – 1709 yılları arasında yaşamış bir Venedik askeri komutanı ve Perast’ın yöneticisiymiş. Mora savaşı sırasında gösterdiği başarıyı ödüllendirmek isteyen Venedik Hükümeti, Bujovic’in lüks içinde yaşamasını sağlamak için,( 1694 yılında biten ) bu sarayı inşa ettirmiş. Güzel taş işçiliği, taş korkuluk, veranda ve balkonları ile dikkati çeken Saray, 1937 yılından beri şehir müzesi olarak kullanılıyor. Venedikli Mimar Giovanni Battista Fontana’nın eseri. 

St. George( Sveti Dordi ) ve Kayalar Bizim Leydi( Gospa od Skrpjela ) Adaları  
gospa od skrpjela-karadağ
Perast - Solda St.George, sağda Kayalar Bizim Leydi adaları
Perast’ın hemen yakınındaki bu iki adacık, Kotor Körfezi’nin o doyulmaz manzarasını, adeta masalsı bir havaya büründüyorlar. Bu adaların her ikisi de, tablo gibi manzarası olan bir şapele sahip bulunuyor. Farklı olarak, 3 bin 30 m2’lik bir alana sahip ve yapay olan “Kayalar Bizim Leydi”( Gospa od Skrpjela ) adasının, ilginç bir hikâyesi var:

gospa od skrpjela-karadağ
Perast - Kayalar Bizim Leydi adası
Perast’ta hastalığı şifa bulan Hırvat iki denizci kardeş, 22 Temmuz 1452’de, körfezin sığ bir yerindeki kayalıkta/resifte, Meryem Ana ikonasını bulurlar. Bunu bir mucize işareti olarak gören kardeşler, bu yere bir ada ve kilise inşa etmeye karar verirler. O zamandan beri, her gemi geçerken bu resife/kayalığa taş atar. Seneler sonra yavaş yavaş adacık ortaya çıkmaya başlar. Sonunda,  Kilise( Kayalar Meryem Ana Roma Katolik Kilisesi ) 1722 yılında inşa edilir.

Smekja Sarayı

perast-karadağ-semekja sarayı
Perast - Smekja Sarayı
Perast’taki sarayların en büyüğü olan Smekja Sarayı, deniz kıyısında yer alıyor ve iki ayrı yapıdan oluşuyor. Üç katlı yapı, Korcula adasından getirilen taşlarla yapılmış. Perast’ın ileri gelenlerinden Kont Petar Smekja tarafından 1764 yılında inşa ettirilmiş.

Aziz Nikolaos Kilisesi


perast-karadağ
Perast - Aziz Nikolaos Kilisesi
Kilise, 1616 yılında inşa edilmiş. Kilisenin yanında, 1691 yılında, İvan Skarpa tarafından Romanesk ve Rönesans tarzlarında görkemli bir çan kulesi yapılmış. 1713 yılında Başpiskopos Matija Zmajevic tarafından büyük bir çan hediye edilen kuleye, 1797’de iki küçük çan daha eklenmiş. Kilisede, Perast’ın ünlü ressamı Tripo Kokolia’nın( 1661-1713 ) zengin resim koleksiyonu sergileniyor.

DONJA LASTVA

Donja Lastva, Kotor Körfezi kıyısındaki, tablo gibi güzel yerleşimlerden birisi. Tivat Belediyesi’ne bağlı bir mahalle. 2011 sayımına göre 751 kişilik nüfusunun  % 41,9’unu Hırvatlar, % 30,9’unu Karadağlılar, % 16,3’ünü Sırplar oluşturuyor.

Çok güzel ve keyifli bir Kotor Körfezi yolculuğundan sonra, yer ayırttığım motele/pansiyona geliyorum. Yol bulucumun/Navigasyon’un söylediği yere aracımı çekip bahçeye doğru yöneldim. Sarışın-kumral 30’lu yaşlarında bir kadındı ev sahibi. İngilizcesi çok azdı, ama bana içten bir şekilde yardımcı olmaya çalışıyordu. Aradığım yerin burası olmadığını ve o yeri de bilmediğini söyledi. Aracımın evinin önünde kalmasına içtenlikle rıza gösterdi.


donja lastva-karadağ
Donja Lastva'dan
Verilen adreste Motel Penic’i bulamayınca sahile doğru yürüdüm. Yolun sol tarafında sivri kulesiyle küçük bir kilise, bölgeye has kırmızı kiremit çatılı taş evler, yolu süsleyen birkaç palmiye ağacı, vardı. Yolun sağında ise yürüyüş yolu ve deniz, kıyıya demirlemiş tek tük sandal ve yat, onun devamında ise bölgenin mimari dokusuna uygun yapılmış çok güzel ve lüks, taş bir otel( Carrubba Oteli ) bulunuyordu. Aradığım yeri sormak ve biraz da içerisini görmek amacıyla otele gittim. Resepsiyondaki genç iyi karşıladı, ilgilendi. Sonra Motel sahibini arayarak beni görüştürdü. Motel sahibi ile kilisenin orada buluşmak üzere anlaştık. Resepsiyondaki gence teşekkür ettim. Gerçekten hiçbir karşılık beklemeden, zamanını bana ayırıp, sorunu çözmüştü. Takdire değer bir davranıştı.


donja lastva-karadağ
Donja Lastva - Kaldığım Motel
Motel sahibi ile Kilisenin orada buluştuktan sonra motele gittik. Motel 100 metre ileride ve arabayı bıraktığım evin iki bina yanındaydı. Büyükçe bir bahçenin içerisinde, iki katlı, beyaz boyalı, güzel bir köşk görünümündeydi. Herhalde, henüz yeni hizmete girdiği için komşuların haberleri olmamıştı. Ayrıca, binanın motel olduğunu belirten hiçbir yazı ve işaret de yoktu. Her neyse… 15 Euro ödeyerek kaldığım bu yeri çok beğendim, temiz ve rahat buldum.
Hava kararmak üzereydi. Deniz kıyısı boyunca tekrar bir yürüyüş yapıp, motele döndüm.

BUDVA


karadağ-budva
Kuşbakışı Budva
Kotor Körfezi’nden sonra ilk durağım Budva oldu. 2011 sayımına göre 13.338 nüfuslu olan kasabanın % 48,19’unu Karadağlılar, % 37,71’ini Sırplar oluşturuyor. 1420-1797 yılları arasında Venedik himayesinde, sonrasında da Avusturya hâkimiyetinde kalmışlar.


karadağ-budva
Budva'dan
Budva; tarihi, denizi, kumu, güneşi, plajları, diskoları, gece hayatı ve marinası ile turizmin her türüne hitap ediyor. Budva ve çevresinde, uzunlukları 21 kilometre olan, çoğu mavi bayraklı 17 plaj bulunuyor. Budva,  bu özellikleri ile Karadağ turizminin lokomotifi olmuş. 2013 yılında, 668.931 turist Budva’yı ziyaret edip, 4.468.913 gece kalmışlar. Bu sayı da, Karadağ turizminin % 47,5’ni oluşturuyor. 

karadağ-budva
Budva - Stari Grad( eski şehir )
Arabayı bıraktığım yerin yakınında bulunan eski şehir( stari grad ) ile başladım dolaşmaya. Eski şehir, küçük bir yarımadada, yüksek kale duvarları ile korunmuş bir bölge. Yüzyıllarca Venedik himayesinde kalan bu bölgedeki ortaçağ evleri ve Venedik tarzı diğer yapılar restore edilerek, Budva’nın bu kesimi, adeta küçük bir Dubrovnik haline getirilmiş. Eski şehrin tarihi atmosferine uygun kafeler ve dükkânların da bulunduğu, tarih kokan bu dar sokaklarda yürümek, zamanda yolculuk yapmak gibiydi. Ortaçağı ve o tarihi dönemleri tekrar yaşamak gibiydi. Karadağ Devleti’nin; Dubrovnik’le benzer tarihi süreçleri yaşayan Budva’da, böyle bir restorasyon projesini hayata geçirmiş olmasını takdirle karşıladım. Sınıf atlama diye değerlendirdim. 



Karadağ Turizminin vardığı noktayı göstermek için 2017 yılı turizm istatistiklerine bakmak yeterli: 
- 80 milyon nüfuslu Ülkemize gelen turist sayısı = 32 milyon
- 620 bin nüfuslu Karadağ'a gelen turist sayısı = 1,877 milyon

Seslerin Anası Çanı

mother of voices bell
Budva - Seslerin Anası Çanı
Eski şehirden( Stari grad ) çıkarken, şehir surlarının dışında ve yanında, yarım metre yüksekliğindeki kare bir beton platform üzerinde, devasa bir kilise çanı gördüm. 4 metre boyundaki bu çan, Budva içinde ve çevresinde çekilen, 1964 yapımı “Uzun Gemiler”( The Long Ships ) filminde kullanılmış. Richard Widmark ve Sidney Poitier’in oynadığı, Jack Cardiff’in yönettiği filmin bitiminden sonra, söz konusu çan sürekli olarak burada sergilenmeye başlanmış. Filmin konusu, tamamen altından yapılmış olan ve “seslerin anası” diye nitelenen, bu devasa ve esrarengiz çanın ele geçirilmesi etrafında geçiyor. 
                                                             
                                                                  ***
Budva, Dünya çapındaki dev organizasyonlara ev sahipliği yapması ile de dikkati çekiyor. Rolling Stones grubunun 9 Temmuz 2007’de verdiği konsere, şehrin iki katı olan otuz beş bin kişi gelmiş. Madonna ise 25 Eylül 2008’de yine bu şehirde konser vermiş.
Kıyı boyunca yürüyüp, marinayı dolaştıktan sonra Budva’dan ayrılıyorum.

ÇETİNE( Cetinje )


cetinje-karadağ
Çetine - Njegoseva Caddesi
Çetine, Karadağ’ın eski kraliyet başkenti ve Cumhurbaşkanının resmi ikametgâhının bulunduğu tarihi bir şehir. 2011 sayımına göre, 13.918 kişilik nüfusunun % 91,3’ünü Karadağlılar, % 3,9’unu Sırplar oluşturuyor.
cetinje-karadağ
Çetine
Çetine’nin, Osmanlı tarihinde ayrı bir yeri bulunuyor. Osmanlı Devleti, Crnojevic hanedanlığına son vererek 1479 yılında egemenliği altına aldığı Karadağ’da, özerk bir yönetim kurdu. Karadağ toprakları o tarihlerde daha küçük bir bölgeyi,   yani şimdiki Çetine ve civarını ifade ediyor ve Zeta Bölgesi diye anılıyordu. 1516 yılından sonra, bölge, Osmanlı Devleti’nin kurduğu bir sistemle, seçimle göreve gelen Vladika adlı Ortodoks din adamları tarafından yönetilmeye başlandı. 1697’de bu sistem yerini hanedanlığa bıraktı. 18. Yüzyıldan sonra, değişik zamanlarda Venedik, Rusya ve Avusturya gibi devletlerin himayesinde Osmanlılara isyan eden Karadağlılar, Osmanlı Devletini uzun yıllar uğraştırdılar. 1878 yılında da bağımsızlıklarını elde ettiler.   
                                                     
                                                                    ***

Şans Eseri, Tarihi Merkez Dvorski Meydanı’nı Buluyorum

cetinje-karadağ
Çetine - Dvorski Meydanı
Çetine’ye giriyor ve arabamla bir tur atıyorum. 15-20 dakika dolaşmama rağmen Milli Kütüphane, Ulusal Müze ve bir anıt heykel dışında bir şey görememiştim. Şehrin tarihi merkezini bir türlü bulamıyordum. Eksik ve bilmediğim bir şey vardı… Şehrin dışına atacak diye girmediğim caddeye sürdüm sonunda arabamı. Köprünün altından geçtikten sonra, bir koruluğun( Njegosev Park ) yanındaki alana, araba ve turist otobüslerinin park ettiğini gördüm. Arabamı park edip, rehber eşliğindeki grupla birlikte yürüdükten sonra, hep beraber güzel bir meydana çıktık… Dvorski Meydanı( Dvorski Trg )’ydı burası. Kafeler, tarihi eserler, geçmişi yaşatan kimi evler, güzel binalar, hediyelik eşya satanlar, cıvıl cıvıl insanlar… Dvorski Meydanı’nındaki bu atmosfer, meydanın devamı olan Njegoseva Caddesi’nde de devam ediyordu. Neredeyse hiçbir şey göremeden ayrılmak üzereyken, Çetine’nin bu bölümünü şans eseri keşfetmiştim. 

İtalyan Büyükelçilik Binası( Karadağ Milli Kütüphanesi )

cetinje-italyan büyükelçilik binası
Çetine - İtalyan Büyükelçilik Binası( Karadağ Milli Kütüphanesi )
Mimar Corradini tarafından tasarlanan binanın inşaatı 1905 yılında başlayıp, 1910 yılında bitmiş. I. Dünya Savaşı’ndan sonra pek çok amaçla kullanılan bina, 1960 yılından sonra Milli Kütüphane olarak kullanılmaya başlanmış. 

Vlah Kilisesi

çetine-karadağ
Çetine - Vlah Kilisesi
1450 yılında inşa edilmiş olan bu Sırp Ortodoks Kilisesi, ismini İvan Crnojevic’in sığırlarını koruyan Vlahlardan( Ulahlar ) almış. Kilise birkaç kez yeniden inşa edilmiş ve son olarak bugünkü halini almış. 1897 yılında bir düzenleme yapılarak, 1858 Garovac Muharebesinde ele geçen Osmanlı tüfekleriyle,  kilisenin etrafında bir korkuluk oluşturulmuş. 

Lovcen Perisi Anıtı( Fairy of Lovcen –Lovcenska Vila )
cetinje-karadağ
Çetine - Lovcen Perisi Anıtı( Arka planda Vlah Kilisesi )
Bronz heykel, bir elinde kılıç ve öbür elinde defne çelengi tutan bir kadını tasvir ediyor. Anıt Vlaska Kilisesi’nin önünde bulunuyor.  Hikâyesi anlamlı: Birinci Dünya Savaşı’nda Ülkelerinin safında çarpışmak üzere 350 Karadağlı gurbetçi Amerika’dan yola çıkarlar. Ancak, Ülkelerine ulaşamadan gemi Arnavutluk açıklarında batar ve ölürler. Bu anıt heykel, söz konusu Karadağlıların anısına 1939 yılında dikilmiş. 

İvan Crnojevic Anıtı( Monument to İvan Crnojevic )

ivan crnojevic anıtı-cetinje
Çetine - İvan Crnojevic Anıtı
Heykel; 1465 -1490 yılları arasında 25 yıl süreyle Karadağ’ı yöneten ve aynı zamanda Çetine’nin kurucusu olan İvan Crnojevic adına, şehrin 500. Kuruluş yıldönümü anısına dikilmiş. İvan Crnojevic, hükümdarlığı döneminde, Venedik ve Osmanlılarla mücadele etmiş, 1482 yılında Sultan II. Bayezid ile anlaşarak, Osmanlı Devleti’nin himayesine girmiş. En küçük oğlu Stanko, daha sonra İslamiyet’i kabul ederek İskender adını almış ve 1514 yılında Karadağ Sancağının sancak beyi olmuş. 

Karadağ Ulusal Müzesi( Vladin Dom – Eski Hükümet Binası  )

vladin dom-cetinje
Çetine - Karadağ Ulusal Müzesi
Halen Ulusal Müze olarak kullanılan bina, İtalyan Mimar Cesare Avguto Koradini tarafından 7 Haziran 1909 – 15 Ağustos 1910 tarihleri arasında yapılmış. Neo – barok tarzda yapılan binanın cephesinde, saat ve saatin etrafında çok güzel figürler bulunuyor.

Cipur Çetine Kilisesi( Court Church on Cipur )

cipur cetinje kilisesi
Cipur Çetine Kilisesi
Kilise, Çetine’nin Cipur mevkiinde bulunan eski bir manastırın kalıntıları üzerine inşa edilmiş. Kilise 1886 yılında bitmiş. Fakat yanlış statik hesaplamalar nedeniyle ciddi hasarlar oluşunca, 1890 yılında yeniden inşa edilmiş. Bahçesinde, Kral Nikola I. Petrovic ve Kraliçe Milena’nın mezarları bulunuyor. Kilisede ise Çetine’nin kurucusu İvan Crnojevic’in mezarı var.

Njegos Müzesi-Biljarda Sarayı( Njegos Museum Biljarda )

cetinje biljarda sarayı
Çetine - Njegos Müzesi - Biljarda Sarayı
Çetine’nin tarihi merkezinde bulunan saray, 1838 yılında Prens-Piskopos Petar II Petrovic-Njegos tarafından yaptırılmış. Başlangıçta “Yeni Ev” diye anılmış. Ama daha sonra, Prensin bilardo merakı nedeniyle bir odasına bilardo masası koydurmasıyla, Sarayın adı “Biljarda” olmuş.

Rus Albay Jakov Nikolaevich Ozeretskovsky tarafından tasarlanan Saray, ortaçağdan kalma feodal bir kale görünümünde: Köşelerde dört savunma kulesi bulunan, yüksek taş duvarla çevrelenmiş dikdörtgen şeklinde iki katlı taş bir bina.  Zemin katta on bir, birinci katta ise on dört oda bulunuyor. Saray, 1867 yılına kadar kraliyet ikametgâhı olarak kullanılmış.

ÜLGÜN( ULCİNJ )
ulcinj
Ülgün( Ulcinj )
Karadağ’ın en güneydeki şehirlerinden olan Ülgün’ün, 2011 sayımına göre nüfusu 10.707. Nüfusunun çoğunluğunu Arnavutlar oluşturuyor. Arnavut %60,89; Karadağlı % 17,07; Sırp % 8,54; Boşnak % 7,30. Bu yönüyle Ülgün, Karadağ’daki Arnavut toplumunun merkezi durumunda bulunuyor.

Kuruluşu, M.Ö. 5. Yüzyıla kadar gidiyor. 1405’de Venedik Cumhuriyeti’ne, 1571’de Osmanlı İmparatorluğu’na, 1878’de ise Karadağ Prensliği’ne bağlanmış.
ülgün
Ülgün( Ulcinj )
Ülgün, bir dağın kıyıya bakan tepesindeki 2000 yıllık kalesi, kale içindeki eski şehri, denizi ve ince kumlu plajları ile turistler için bir çekim merkezi. On iki km uzunluğundaki Veliki Plazha Plajı, Karadağ kıyılarındaki en uzun plajı. Şehrin içindeki plajın ismi ise Mala Plazha( Küçük Plaj ).

Namazgjahu Camii, Kryepazarı Camii, Saat Kulesi’nin ve 200 dükkânın bulunduğu Çarşiya mahallesi, 2009 yılında yenilenerek, tarihi mirasın korunmasına katkıda bulunulmuş.
İlginç bir bilgi:  17. Yüzyılda, kendisini Yahudi Mesih ilan ederek Sabetaycılık hareketini başlatan ve 17 Eylül 1676’da ölen Sabetay Sevi, Ülgün’de, Balsic Kulesindeki bir mezara defnedilmiş.

                                                                                   ***
Kryepazarı Camii( Maja Pazarı Camii )
maja pazarı camii-ulcinj
Ülgün - Kryepazarı Camii
Ülgün’e geliyorum. Kasabanın girişi iyi idi. Bir yol ayrımına geldiğimde, karşı köşede bir cami gördüm. Karadağ’da, şimdiye kadar bir camiye rastlamamıştım. Arabamı park edip, biraz dolaştım. Cami’nin birkaç fotoğrafını çektim. Cami 1749 yılında Nureddin Bey( Nuradin beg ) tarafından yaptırılmış. 1979 yılındaki depremden hasar gören cami, yerel halkın bağışları ile on beş yıl sonra yenilenmiş.  Çarşiya mahallesinde bulunuyor.

Ülgün Saat Kulesi( Sahat Kulla )

sahat kulla-ulcinj
Ülgün Saat Kulesi
Kryepazarı Camii’nin yanındaki caddenin( Rr. Hafiz Ali Ulqinaku Caddesi ) biraz ilesinde Saat Kulesi vardı. Karadağ gezimin bu son durağında, ( giderayak ) az da olsa bir Osmanlı – Türk eseri görmüş olmak memnun etti beni. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1754 yılında inşa edilmiş.

Denizciler Camii

ulcinj denizciler camii
Ülgün(Ulcinj )- Denizciler Camii
Çarşiya Mahallesi’nden sonra arabamla sahile doğru gidiyorum. Ama trafik gittikçe zorlaşıyordu. Tarihi dokusu bulunan, aynı zamanda turizmi de yoğun olan küçük kasabalarda, merkeze yaklaştıkça sınırlamalar başlıyordu. Trafik tabelaları, beni tekrar yamaçlara doğru atıyor. ”Her işte/her şerde bir hayır vardır” sözünün doğruluğu, bir defa daha ortaya çıkıyor. Trafik tabelaları sayesinde, Ülgün şehir merkezinin bulunduğu koya hâkim, tepedeki parka gelmiştim. Buradan, kalenin ve şehrin çok güzel panoramik fotoğraflarını çekme fırsatını buldum. Çektiğim fotoğraflara değer katan unsurlardan birisi de, koyun hemen kenarında bulunan Denizciler Camii’ydi.

Cami, İşkodralı İbrahim Paşa Buşatliya tarafından, Krusi’deki savaşta yararlıkları nedeniyle Ülgün Denizcileri adına 1798 yılında yaptırılmış. Ancak, 1931 yılında zamanın devlet yönetimi tarafından cami yıkılınca, 2012 yılında, şimdiki cami yapılmış.  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder