ARNAVUTLUK
Arnavutluk’un Osmanlılar tarafından fethi, 1478 yılında
olmuş. Osmanlılar, Arnavutluk’un bulunduğu bölgeyi alabilmek için, Arnavutların
ulusal kahramanları olan Gjergj Kastrioti( İskender Bey )’e karşı yirmi beş yıl
mücadele etmek zorunda kalmış. Osmanlı Devleti’nde Debre sancak Beyliğine kadar
yükselen İskender Bey, 1443 yılında, İslamiyet’i reddettiğini ve hem ailesi hem de Ülkesinin intikamını almak için başkaldırdığını ilan etmiş ve bu mücadelesini
ölümüne kadar( 1468 ) sürdürmüş. İskender Bey’in bu mücadelesi, yüzyıllar
sonraki Arnavut Milliyetçiliğinin kıvılcımı olmuş ve 1912 yılında bağımsızlıklarını
elde etmişler.
1944 yılında, Emek Partisi lideri Enver Hoca ile başlayan
sosyalist yönetimde, din karşıtı politikalar uygulandı ve 1967 yılında
Arnavutluk, “Dünyanın ilk ateist devleti” ilan edildi. Din yasaklandı ve
ibadethaneler yıkıldı. Komünizmin 1991 yılında çökmesinden sonra çok partili
yönetime geçildi. Ülke bugün, üniter parlamenter anayasal bir cumhuriyetle
yönetiliyor.
Yüzölçümü: 28.748 km2; Nüfusu: 2.893.005( 2015 sayımı );
Başkenti: Tiran; Resmi Dili: Arnavutça; Para Birimi: Lek; Önemli Şehirler:
Tiran, Dıraç, Vlore, İşkodra, Elbasan, Berat, Korçe, Fier, Lushnje; Etnik Yapı(
2008 ): Arnavut % 79,9; Rumen % 9,5; Yunan % 3,2; Çingene % 2,7; Sırp %1,2
***
İŞKODRA
|
İşkodra - Idromeno Caddesi |
|
İşkodra'da Evliya Çelebi Caddesi |
Arnavutluk Cumhuriyeti’nin en eski yerleşim yeri olan
İşkodra, aynı zamanda Ülkenin önemli bir sanayi ve kültür merkezi. 2011
sayımına göre nüfusu 95.907.
|
İşkodra'dan |
Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine ilk defa 1392 yılında
giren İşkodra, birçok defa el değiştirdikten sonra 1467 yılında Rumeli
Beylerbeyi Mahmut Paşa tarafından fethedilmiş ve sancak haline getirilmiş.
Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti sırasında İşkodra ve çevresi hızla İslamiyet’i
kabul edince, buna bağlı olarak,
Bektaşilik de yayılmaya başlamış. Şehir, Balkan savaşı sırasında, Hasan Rıza
Paşa komutasındaki kuvvetlerin 13 Nisan 1913’de teslim olması üzerine,
Arnavutluk Devleti’ne bırakılmış.
|
İşkodra - Pazar yerinden |
|
İşkodra sokaklarından |
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Arnavutluk’ta komünist yönetim
kurulmuş. 1967 yılında, İşkodra’daki camilerin biri hariç, tümü yıkılmış.
Komünist yönetimden sonra, Kurşunlu Cami tekrar ibadete açılmış. Günümüzde
önemli bir sanayi merkezi olan şehirde, bakır tel ve deri fabrikaları
bulunuyor.
***
İşkodra’ya Bisiklet Yakışıyor
|
İşkodra'ya bisiklet yakışıyor |
İşkodra’ya girdiğimde ilk dikkatimi çeken, bisiklet
kullananların yoğunluğuydu. Ana caddelerde, bulvarlarda, meydanlarda, hemen
hemen her yerde, bisikletlileri görmek mümkündü. Caddeleri, geniş ve ferah,
adeta bir cetvel gibiydi. Fazla trafik de yoktu. Hem araç kullananlar, hem de
bisikletliler için rahat ve huzurlu bir ortamın bulunduğu, hissediliyordu.
Parruce Camii( Xhaimise Parruces )
|
İşkodra - Parruce Camii |
Pazarit Caddesi’nde devam ederken, bir yandan da çevreyi
inceliyorum. Aynı caddede gitmekle beraber, caddenin adı değişiyor. Rruga
Mibreti Gent ve sonra Bulevardi Zogul( Zogul Bulvarı ) oluyor. Zogul
Bulvarı’ndan Parruce Meydanı( Seshi Parruce )’na geldim. Caddenin karşısında,
son cemaat yeri ince beyaz sütunlarla çevrelenmiş, iki minareli, sarı renkli
bir cami görünce durdum.
Parruce semtindeki bu Camiin tarihçesi 18. Yüzyıla kadar
uzanıyor. 18. Yüzyılda Jukey ailesinin yaptırdığı bu küçük camiyi, Osmanlı
Devleti genişletmek istemiş. Yahudi ileri gelenleri, kendilerine ait alanların
inşaat sahasına gireceğini düşünerek karşı çıktığı için, daha sonra bu projeden
vazgeçilmiş.
1936 yılında, eski caminin bulunduğu yere, Mimar Sadi
Pashalları’nın tasarladığı, kırk metre uzunluğunda iki minaresi ve üç ayrı
girişi ile iki bin kişilik büyük bir cami yapılmış. Bölgede çok sevilen ve
beğenilen cami, 1967 yılında, din karşıtı politikalar uygulayan devlet
tarafından yıkılmış. Aradan kırk yıl geçtikten sonra da şimdiki cami, 23 Mart
2007 tarihinde yapılarak, hizmete sokulmuş.
Demokrasi Meydanı veya Vigut’un Beş Kahramanı’nın Hikâyesi
|
İşkodra - Demokrasi Meydanı |
Rruga Studenti Caddesi üzerinden ilerleyerek Seshi
Demokracia Meydanı’na geldim. Meydanın ortasında bir havuz yapmışlar, havuzun
ortasına da, yükseklikleri 3-7 metre civarında değişen 8-10 tane kadar metal
boru/tüp dikmişler. Daha sonra, meydanın isminin 2014’de değiştiğini, eski isminin
“Seshi 5 Herontje e Vigut( Vigut’un Beş Kahramanı Meydanı ) olduğunu ve
meydanın ortasındaki boruların yerinde de beş metre yüksekliğinde, beş
kahramanın dev gibi bronz heykelinin bulunduğunu öğrendim.http://michaelharrison.org.uk/2013/06/5-heroes-of-vig-shkoder/
|
İşkodra - Demokrasi Meydanı |
YouTube’dan, heykelin( 5 Herontje e Vigut/Vigut’un Beş
Kahramanı ) meydandan kaldırılışını, izledim.https://www.youtube.com/watch?v=RpKz6jvOtLo Görkemli, etkileyici, devasa bir
şeydi. Eisenstein’ın, Potemkin Zırhlısı’ndaki karakterler gibi canlıydılar.
Şaban Halil Hederi( 1928 – 2010 ), önce 1969 yılında taştan yaptığı heykeli,
1984 yılında bronzdan ve şimdiki boyutlarında yeniden yapmış. Anıt heykel, 21
Ağustos 1944’de Vig/Vigut Köyü’nde Almanlara karşı çarpışarak ölen, 18 -26
yaşlarındaki, beş partizanı canlandırıyor. Beş kahramanın mücadelesi, Arnavut
Yönetmen Piro Milkani’nin 1982 yılında çektiği Besa e Kuqe( Red Faith )
filminde de hikâye edilmiş.
Sosyalizmin çöktüğü ülkelerde, çöküşün arkasından,
toplumlar, travmalar/sarsıntılar yaşadılar. Ortak değerler kayboldu. 2014’de
kaldırılan, beş partizan heykeli, artık toplumun değerlerini temsil etmiyordu
belki. Buna rağmen, bu görkemli/heybetli
anıt keşke kaldırılmasaymış, diyorum. Hadi kaldırdınız, yerine daha iyi bir
anıt dikseydiniz bari…
Migjeni Tiyatrosu( Teatri Migjeni )
|
İşkodra - Migjeni Tiyatrosu |
Demokrasi Meydanında bir tur atıp, ne yöne gideceğimi
kestirmeye çalışırken, çok güzel mimarisiyle Mijgeni Tiyatrosu karşıma çıkıyor.
1949 yılında kurulan Migjeni Tiyatrosu’nda, 300’den fazla
oyun sahneye konmuş. Tiyatro, adını seçkin bir Arnavut şair olan Milos Gjergi
Nikolla’nın takma isminden( Mijgeni ), almış. 13 Ekim 1911 – 26 Ağustos 1938
tarihleri arasında yaşayan şair ve yazar, akciğer hastalığının tedavisi için
gittiği İtalya’da genç yaşında vefat etmiş.
Ebu Bekir Camii( Xhamia e Madhe ) ve Kole Idromeno
Caddesi
|
İşkodra - Ebubekir Camii |
|
İşkodra - Kole Idromeno Caddesi |
Demokrasi Meydanı’nı turlarken, uzaktan minarelerini
gördüğüm yöne, Studenti Caddesi’nden, sağdaki Teuta Caddesi’ne dönüyorum.
Doğrusu, tam isabet olmuştu. Geldiğim Teuto Caddesi’nin karşısındaki Kole
Idromeno Caddesi( Rruga Kole Idromeno ); kafe ve mağazaların bulunduğu, İşkodra’nın
görülecek yerlerinin bir arada olduğu, çok güzel tasarlanmış bir yaya
caddesiydi. Öyle ki, uzaktan çekmeye çalıştığım Ebu Bekir Camii Kadrajına;
Cami’nin iki minaresi arasında, Fransiskan Kilisesi’nin kulesi ve fotoğrafın
solunda da İngiliz Saat Kulesi girmişti.
|
İşkodra - Aynı kadrajda cami, kilise ve kule |
Büyük Cami olarak de bilinen Ebu Bekir Camii, İşkodra’nın
ana camisi. Osmanlı döneminde inşa edilen Fuşe Çela Camii’nin, ateist
politikalar uygulayan Devlet tarafından, 1967 yılında yıkılmasından sonra, aynı
yerde 1995 yılında yapılmış. 2008 yılında yenilenen caminin, 41,11 metre
yüksekliğinde iki minaresi var. Fushe Cele ve Kole Idromeno caddeleri arasında
bulunuyor.
İngiliz Saat Kulesi( Sahati i İnglizit )
|
İşkodra - İngiliz Saat Kulesi |
1876’da şimdiki saat kulesinin bulunduğu yerde bir ev satın
alan İngiliz Lordu Paget, burada ortaçağ kalesine benzeyen bir ev inşa etmiş.
Ancak asıl niyeti, Arnavutluk’ta Protestanlığı yaymak olan Lord Paget; Katolik din adamları ve Avusturya
Konsolosunun karşı çıkması üzerine, bundan vaz geçmek zorunda kalmış. Bir
Anglikan kilisesinin çan kulesi olarak tasarladığı kuleye de, İngiltere’den
getirttiği saati yerleştirmek suretiyle, bugünkü saat kulesini oluşturmuş.
İşkodra Ortodoks Kilisesi( Shkodra Kisha Ortodokse )
|
İşkodra Ortodoks Kilisesinin kulesi solda ve arkada |
İşkodra’daki ilk Ortodoks Kilisesi; 18. Yüzyılın sonlarında,
Aziz Koll kilisesinin bulunduğu eski Kasena mahallesinde inşa edilmiş. Ancak bu
kilise, Arnavutluk Devletinin sürdürdüğü ateist kampanya sonucunda 10 Haziran
1967’de yok edilmiş. Seneler sonra, 2000 yılında, Aziz Koll Kilisesi’nin
harabeleri üzerinde, bu Ortodoks Kilisesi inşa edilmiş.
İşkodra Meryem Ana Kilisesi
|
İşkodra Meryem Ana Kilisesi |
İşkodra'nın girişinde, Rozafa Kalesi’nin eteklerinde
inşa edilmiş bir Katolik kilisesi. 1932 yılında yapılan kilise, 1967 yılında
Devlet tarafından yıkılmış, 1993 yılında aynı yere tekrar inşa edilmiş.
***
İşkodra’dan ayrılırken, aklıma geliyor: İşkodra’yı bir insan
karakterine yakıştırmamı, benzetmemi isteselerdi nasıl tarif ederdim acaba?
İmparatorluk geçmişini bildiğim, bugününü de gördüğüm için “görmüş-geçirmiş,
vakur, medeni ve huzurlu bir sakin güç” derdim herhalde…
***
KÜÇÜK ANEKDOTLAR
* İşkodra’da bir yayaya geçmesi için yol verdim. Yol
verdiğim adam, caddenin kenarında bekleyen bir minibüsün yanına gitti. Minibüsün
yanındaki diğer adam, benim arabanın 34 plakasını görünce, coşku ile kendi
şivesiyle “Merhaba Abi” diye arkamdan seslendi. Türkiye sevgisini gösteren bu
hareketin karşılıksız bırakmadım. Ben de, arabadan “Merhaba” diye bağırdım, Ama
trafik akıyordu, duymuş mudur, bilemiyorum.
* Arnavutluk sınırına girerken, orta yaşlı gümrük memuru,
güzel bir harekette bulundu. Kontrol ettiği pasaportu bana uzatırken, Türkçe
“Buyrun Ahmet” diye hitap etti.
* İşkodra’dan, Tiran yönüne gitmek üzere ayrılıyordum
ki, Google Haritalar- yol
bulucu/navigasyon ekranında, geçeceğim yolun adını görünce şaşırdım. Döneceğim
sokağın ismi “Evliya Çelebi” imiş. Tabii hemen sokak tabelasının bir karesini
çektim.
TİRAN
|
Tiran'dan |
Tiran, Arnavutluk’un başkenti ve en büyük şehri. 2015
sayımına göre nüfusu 800.986. Daha önce birkaç haneli bir yerleşim yeri olan
Tiran, 1614 yılında Osmanlı Beyi Süleyman Bargini( Berkinzade ) tarafından
kurulmuş. Tiran’a cami, hamam, han, imaret ve Pazar yeri yaptırarak köyün
kasabaya dönüşmesine katkıda bulunmuş. Kasaba, daha sonra Balkanların büyük
ticaret yolları üzerinde bulunmasına bağlı olarak gelişmiş.
Tiran, Arnavutluk’un en büyük endüstri ve finans merkezidir.
1920’de başkent olmasından sonra hızla büyümüş; tarım ürünleri ve makineleri,
tekstil, ilaç ve birçok sanayi kolları kurulmuş.
***
Tiran Trafiği mi? Teşekkürler. Ben Almayayım…
İşkodra’dan Tiran’a geçtim. Tiran’a daha 10 km. vardı, ama
karmaşa, curcuna, şimdiden kendini belli ediyordu. Trafik işaretleri silinmiş,
zaten kimsenin aldırdığı yoktu. Sinyal vermek kesinlikle yok, ani ve hızlı
hareket ederek, şerit değiştirerek sürmek normal olmuş. Bu şekilde güç bela, kalacağım Lavia Oteli buldum. Doğrusu; sessiz, sakin, düzenli İşkodra
trafiğinden sonra Tiran trafiği, bir kâbus gibiydi.
Yeni Çarşı( Pazari i Ri )
|
Tiran - Yeni Çarşı'dan |
|
Tiran - Yeni Çarşı'dan |
Şehir merkezindeki otelime yerleşip, banyo yaptıktan sonra,
dolaşmaya çıktım. Çıkarken otel sahibi, yüz metre ileride, güzel bir çarşı
açıldığını söyleyerek, görmemi tavsiye etti.
Biraz yürüyünce, bahsedilen çarşıya geldim. Çarşısıyla,
kafeleriyle, lokantalarıyla çok güzel bir yaşam alanı yapmışlar. Çarşıyı
çevreleyen, göz alıcı renklerle boyanmış, bir tanesi kilim motifli 2-3 büyük
apartman dikkati çekiyordu. Meydanın bir bölümünde; meyve ve sebzelerin
kaliteli bir şekilde sergilendiği, kaliteli ürünlerin olduğu, iyi tasarlanmış
modern bir pazar yeri oluşturmuşlar. Biraz yürüyünce çocuk oyun alanı olarak
düzenlenmiş küçük bir meydanda, çocukların cıvıl cıvıl oynadıklarını gördüm.
Yine meydanın bir bölümünü çevreleyen kimi tek katlı kafe, restoran ve
barlarda, yola konulmuş masalarda
eğlenen insanlar bir anlamda, Tiran’ın bir başka yüzünü gösteriyorlardı.
|
Tiran Yeni Çarşı'da çocuklar için düzenlenen alan |
|
Tiran - Yeni Çarşı'dan |
14 Mart 2017 tarihinde açılan Yeni Pazar, 1931’de inşa
edilmiş olan Eski Çarşı’nın bulunduğu yerde yapılmış. Avni Rüstem Meydanı ve
Yeni Çarşı semtinin yeniden canlandırılması kapsamındaki 6,5 milyon Euroluk bu
yatırımda, 308 iş yeri bulunuyormuş.
Mahmut Ağa Kokonozi Camii/Yeni Çarşı Camii( Xhamia e
Mahmut Age Kokonozit )
|
Tiran - Mahmut Ağa Kokonozi Camii, Yeni Çarşı'da bulunuyor |
Mahmut Ağa Kokonozi Camii, Avni Rüstem Paşa caddesi ve Yeni
Çarşı semtinde bulunuyor. 2017 yılında yenilenen Yeni Çarşı ile beraber, bu
cami de yenilenmiş, çarşıya ayrı bir ruh katmış.
Kokonozi Camii, 1750 yılında inşa edilen bir Osmanlı dönemi
camisi. Komünist Enver Hoca döneminden sağlam kalan birkaç camiden birisi. 1966 yılında kapatılarak bir gıda deposuna
dönüştürülmüş ve daha sonra da tütün deposu olarak kullanılmış. 18 Şubat 1991’de
yeniden açılmış.
Başka Bir Tiran
Yeni Çarşı( Pazar i Ri )’dan Shenasi Dishnica Caddesi, Avni
Rüstemi Meydanı, Luigj Gurakuqi -
Caddesi boyunca yürüyüp, Süleyman Paşa Meydanı’na geliyorum. Yürürken,
zihnimdeki Tiran algıları da çarpışıp duruyordu…
Şehir içinde zıvanadan çıkmış bir şekilde kural dinlemeden
fink atan ve hemen hemen herkesin altında olan lüks araçlar, Audiler, BMW’ler,
Mercedesler; bu zenginlik belirtisiyle tezat teşkil eden kötü altyapı ve
yollar; kurallardan uzak, kanıksanmış ve alışılmış berbat bir trafik… Tiran’ın
bir yüzüydü.
Caddeleri ve meydanları yürüyerek geçip Süleyman Paşa
Meydanı’na geldiğimde, bu olumsuz algılar yavaş yavaş değişmişti. Yol boyunca
gördüğüm belli bir standardın üzerindeki kafeler, publar, lokantalar; Mayıs ayının
sıcak bir akşamında, buralarda oturup sohbet eden insanların sakin, huzurlu ve
mutlu halleri, giyim-kuşam ve
davranışlarındaki kalite; iyi düzenlenmiş parklar ve yaşam alanları; geniş ve
düzenli caddeler… Bu gördüklerim de Tiran’dı. Ama Tiran’ın başka bir yüzüydü…
Ethem Bey Camii( Xhamia e Et’hem Beut )
|
Tiran - Ethem Bey Camii |
Süleyman Paşa Meydanı’ndan sonra devam edip, Ludovik Shilaku
Caddesi’ne geldiğimde, artık hava iyice kararmış, şehir ışıkları da yanmıştı.
Uzaktan, çok iyi ışıklandırılmış bir cami ve kule görüp, o yöne doğru yürüdüm.
Ethem Bey Camii, 1793 yılında Molla Bey tarafından inşa
ettirilmiş. 1822 yılında oğlu ( aynı zamanda bir divan şairi olan )Hacı Ethem
Bey tarafından, revaklar ilave edilerek cami tamamlanmış. Ethem Bey Camii’nin
en ilgi çekici tarafı, iç ve dış yüzeylerindeki kalem işi renkli nakışları.
Enver Hoca
dönemindeki ateist uygulamalardan dolayı 1966 yılında kapatılan cami, Ülkenin
diğer yerlerindeki camiler gibi tahrip edilmemiş. 1968 yılında müze olarak
kullanılmaya başlanmış. 18 Ocak 1991’de komünist yönetimin izin vermemesine
rağmen, on bin kişi Cami’de namaz kılmış, güvenlik güçleri de bunu
engellememiş. Bu olay, Arnavutluk’ta komünizmin çöküşünün başlangıcı ve din
özgürlüğünün yeniden doğuşu olmuş.
Tiran Saat Kulesi( Kulla e Sahatit )
|
Tiran Saat Kulesi |
Tiran Saat Kulesi, Ethem Bey tarafından 1822 yılında
yaptırılmış. Doksan basamaklı olan Kulenin yüksekliği, otuz beş metre. 1981,
1999, 2009, 2016 yıllarında tadilat görmüş. 1948 yılında, birinci derecede
kültürel anıt kapsamına alınmış.
İskender Bey Meydanı ve Heykeli
Tiran saat Kulesi ve Ethem Bey Camii’ni gördükten sonra,
geldiğim yoldan dönüp otelime gidiyorum. Oysa Ethem Bey Camii’nden sonra biraz
yürüsem, İskender Meydanı’na gelecek ve İskender Bey Heykeli’ni görme şansım
olacakmış. Herhalde, ışıklandırma yapılmadığı için fark edemedim, diye
düşündüm.
***
Sabah hemen yola çıkıp, Tiran’dan ayrılıyorum. Tiran’da,
yoğun saatlerde ve merkezde, trafik ışıklarına ilaveten, trafik polisleri de,
trafiği düzenliyorlardı. Trafik ışıkları ile birlikte, trafik polisinin olup
olmadığına da dikkat etmek gerekiyor.
Kendimi şehir dışı trafiğine atmam belki fazla sürmedi. 20
dakika falan. Ama her şeye rağmen, Tiran’ın trafiği bir cehennem gibiydi.
ELBASAN
Elbasan, 2015 sayımına göre 141.714 kişilik nüfusuyla,
Arnavutluk’un en büyük üçüncü şehri. 1466 yılında Kruje seferinden önce Fatih
Sultan Mehmet burada konaklamış. Arnavutluk bölgesinde ilk fethedilen topraklar
olduğu için, o yıllardan sonra şehre, ilk ayak basan/fetheden anlamında
İl-basan/Elbasan adı verilmiş. Elbasan, Komünist rejim zamanında, metal işleme
fabrikalarının bulunduğu ağır sanayinin merkeziymiş. Bu nedenle, bugün Arnavutluk’un
en kirli şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Elbasan, rotamdaki Struga ve ve Ohrid yolu üzerindeydi.
Hazır buradan geçmişken, arabamla bir şehir turu yaparak, zaman kaybetmeden
yoluma devam etmeyi planladım.
Thanas Kilisesi
|
Elbasan - Thanas Kilisesi |
Elbasan’ın ana caddesinde devam ederken, yolun solundaki bu
kilise dikkatimi çekti. 1846 yılında ilk inşa edildiği zaman, kilise, küçük
boyutlu ve ahşapmış. Kala mahallesindeki
Ortodoks cemaat için yapılmış. 1942 yılında yenilenerek, şimdiki kilise inşa
edilmiş.
Nazire Camii( Naziresha Camii )
|
Elbasan - Nazire Camii |
Aynı caddede, kilisenin aynı sırasında ve 100 metre kadar
ilerisinde bu defa bir cami gördüm. Balkanların, çok kültürlü, çok dinli yapısı
buydu işte… Bir kare fotoğraf çekersiniz, o karenin içinde camisi de olur,
kilisesi de olur…
Nazire Camii, bir Nazırın( Bakan ) kızı tarafından 1599
yılında yaptırılmış. 1920 yılındaki depremde, minaresinin şerefesi ve caminin
kubbesi zarar gördükten sonra onarılmış. 1948 yılında, Kültürel Anıt olarak
tescil edilmiş.
***
Elbasan cadde ve sokaklarında biraz daha dolaştıktan sonra,
kayda değer bir şey göremeyip, yoluma devam ediyorum. Azize Meryem Ortodoks
Kilisesi, Elbasan Saat Kulesi, Elbasan Kalesi ve Sultan Camii, şehrin diğer
görülecek yerleriymiş.
ANEKDOT
Yol bulucuyu, Tiran’dayken, Struga diye ayarlamıştım. Yola
çıktıktan bir süre sonra, trafik levhalarının yeterli olmaması, yolların
neredeyse zaman zaman sokak aralarından geçmesi; doğru yolda olup olmadığım
konusunda beni kuşkuya düşürdü. Elbasan yakınında, yoldan geçen birisine Elbasan
yolunu sordum. Türkçe bilmiyordu. Yardımcı olmak için arabaya binip, bir süre
benimle beraber geldi. Bu arada Türk olduğumu söyledim. O da bildiği birkaç
Türkçe kelimeyi sıraladı: Merhaba, Tamam, Nasılsın, Müslim vs. Bir iki
kilometre gidip yol ayrımına geldik. Kendisi de oraya gidiyordu zaten. Adı
Aslanmış.