MALEZYA
En nihayet yolculuk vakti geldi
çattı. 12 Kasım 2014 Çarşamba günü, Türkiye saati ile 15.00’de uçağımız Kuala
Lumpur’a hareket etti. Yaklaşık 10 saatlik direkt uçuş sonrası, yerel saat ile
07.00’de Kuala Lumpur Uluslararası havalimanına indik. Malezya, saat dilimi
olarak Türkiye’den 6 saat ileride.
***
Güneydoğu Asya’da yer alan
Malezya; 13 eyaletten oluşan ve “parlamenter monarşi” ile yönetilen federal bir
devlet. Eyaletlerden 11’i Batı Malezya’da, 2’si Doğu Malezya’da( Borneo
Adası’nda ) bulunuyor. Bu eyaletlerden 9’u Sultanlar, 4’ü valiler tarafından
yönetiliyor ve her beş yılda bir dönüşümlü olarak 9 eyaletin sultanından biri
Kral olarak seçiliyor. Ülke, 18.000'den fazla adanın birleşmesiyle oluşmuş.
Malezya’nın nüfusu 2006 sayımına
göre 26.640.000 kişi. Halkın %50,4’ünü Malaylar, %23,7’sini Çinliler, %11’ini
yerliler, %7.1’ini Hintler, %7,8’ini ise diğer etnik gruplar oluşturuyor. Resmi
dil Malayca, ama halkın tamamına yakını İngilizce konuşabiliyor. Yüzölçümü
330.803 km2, para birimi Ringgit( RM ). 1 ringgit = 1,25 TL.
Ülkenin resmi dini İslam ve
Malayların tamamı ile Hintlerin bir kısmı Müslüman. Çinliler, Budizm; Hintler
ise Hindu inancına sahipler. İslam, Budizm ve Hindu inancının yanında,
Hristiyanlık inancı da Ülkenin yaygın dinleri arasında yer alıyor.
***
Ülkenin Kısa Tarihçesi
Malezya, 13'üncü yüzyıla kadar
500 yıl süreyle Srivicala Hindû ve Budist Krallığı'nın bir parçası oldu. Daha sonra Malezyalı Malakka hükümdarlarının
egemenliği altına girdi. Arap tacirlerin etkisi ve Malezya’yı o dönemde
yönetenlerin İslam dinini seçmeleri nedeniyle 15. Yüzyılda, İslamiyet Malaylar
arasında yayıldı ve bütün yarımadayı kapladı.
1511 yılında Portekizliler,
1641’de Hollandalılar, 1824 yılında ise İngilizler, Ülkeyi, sömürgeleri haline
getirdiler. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda,
İngiltere’nin egemenliğinde olan Malezya, II. Dünya Savaşı sırasında Japonya
tarafından işgal edildi. 1948'de Malezya Federasyonu hükûmetine karşı
gerillalar bir ayaklanma başlattılar. 1956'da yapılan İngiltere-Malezya
konferansından sonra 1957'de, İngiliz Milletler Topluluğu içinde kalması şartı
ile Malezya’nın bağımsızlığı kabul edildi.16 Eylül 1963’de; Malezya,
Singapur, Saravak ve Sabah’ın katılımıyla Malezya Federasyonu kuruldu.
Singapur, 1965’de federasyondan ayrıldı.
PUTRAJAYA
Kuala Lumpur Uluslararası
havalimanına indikten sonra, 40 km mesafedeki, ilk durağımız olan Putrajaya’ya
hareket ediyoruz. Malezya’nın idari başkenti olan Putrajaya, Kuala Lumpur yolu
üzerinde ve havaalanına 40 km, resmi başkent Kuala Lumpur’a ise 24 km uzaklıkta
bulunuyor.
Putrajaya, Malaycada “şanlı oğul” anlamına geliyor. Ülkenin idari hükûmet merkezi; aşırı yoğunluk ve tıkanıklık nedeniyle, 1999 yılında Kuala Lumpur’dan, yeni inşa edilmiş olan Putrajaya’ya taşınmış. Kuala Lumpur, yine Malezya’nın resmi başkenti olarak kalmış. Parlamento binası, kralın resmi konutu ve elçilikler hâlâ Kuala Lumpur’da yer alıyor. Putrajaya; Kuala Lumpur şehri ve Labuan adası gibi federal bir bölge. Nüfusu 88.000 olan şehrin % 97’si Müslüman.
solda Seri Wawasan Köprüsü-ortada Darul Ehsan Sarayı |
Putrajaya Gölü - Menara Seri Wilayah-Devlet Binası |
***
KİMLİKLERİN MİMARİ TARZLAR ÜZERİNDEN İFADE EDİLMESİ
Malezya’nın yeni idari
başkenti olan Putrajaya'da gördüğümüz mimari eserlerin önemli bir kısmı, İslami Mimari diye de
adlandırılan Mağribi tarzında, diğerleri ise modern mimari diyebileceğimiz bir
tarzda tasarlanmış ve inşa edilmişti.
Resmi başkent olan Kuala Lumpur
ise, Çinli karakteri ağır basan, 1980 yılına kadar çoğunluğunu
Çinlilerin meydana getirdiği bir şehirdi. 2010 yılı sayımına göre şehrin %46’sı
Müslüman, %35’i Budist’ti. 1970’lerden sonra İslami tarzda binalar yapılmış
olsa da, Kuala Lumpur’un genelinde İslami mimari, Budist nüfusun ağırlığı nedeniyle baskın
olamadı.
Doğrusu, kimliklerin, mimari
tarzlar üzerinden ifade edildiği Putrajaya-Kuala Lumpur örneği bana ilginç geldi. Toplumun bütünü içinde önde gelen çoğunluğa sahip üç etnik grup/din(
Malaylar%50,4; Çinliler%23,7; Hintler%7,1 ) arasındaki ilişkilerin, tarihsel
arka planını merak edip, araştırdım.
***
“Bambu Ağı” sebep,
“Bumiputra” Sonuç (mu?)
İki anahtar kelime/kavram çıktı
karşıma: “Bambu Ağı” ve “Bumiputra”. Önemli bulduğum için tarihsel
gelişimlerini ayrı ayrı başlıklar altında aşağıda anlatacağım bu iki kavramı,
şimdilik çok kısa ve birbiriyle bağlantılı olarak şöyle ifade edebileceğim: 15.
Yüzyıldan beri bölgede bulunan Çinli göçmenler, zamanla ticarette
zenginleşmişler ve azınlıkta olmalarına rağmen Ülke ekonomisinin tamamına yakınını
kontrol eder hale gelmişler. Bunu da,( etnik Çinlilerin ) kendi aralarındaki
“Bambu Ağı”( Bamboo Network ) denilen ticaret ağı ile gerçekleştirmişler.
Malezya’nın 1957 yılında bağımsızlığına kavuşması sonrasında da “zengin Çinli-fakir ve işsiz Malaylı” tablosu değişmeyince şöyle bir söylem ortaya çıkmış: “Malay olmayanlar siyasi eşitlik istiyorlar, ama bunu sağlamak için öncelikle Malayların ekonomik eşitliklerinin sağlanması gerekir”. Ekonomik eşitsizlikler nedeniyle büyüyen nefret, 13 Mayıs 1969’da Malaylar ile Çinliler arasında bir çatışmaya yol açar ve çoğu Çinli 600 kişi ölür. Çatışmadan sonra 1970’lerde, Hükümet, Anayasanın 153. Maddesine dayanarak, Malaylı bir orta sınıf yaratılması için, Malaylara sosyal, ekonomik ve politik ayrıcalıklar getiren “Bumiputra” uygulamasını başlatır.
***
BAMBU AĞI ( BAMBOO NETWORK )
" Bambu ağı ",
Güneydoğu Asya'daki Yurt dışı Çinliler tarafından işletilen işletmeler
arasındaki bağlantıları ifade eden bir terimdir. Güneydoğu Asya’nın denizaşırı
Çin iş dünyasını, yani Myanmar, Malezya, Endonezya, Tayland, Vietnam,
Filipinler ve Singapur'u Çin(Anakara Çin, Hong Kong, Makao ve Tayvan)
ekonomileriyle ilişkilendirir.
Etnik Çin; bugün Güneydoğu
Asya'nın ekonomisine hâkim olduğu ve bu ülkelerde ekonomik seçkinler
oluşturduğu için bölgede lider bir rol oynuyor.
Öyle ki; Güneydoğu Asya’daki nüfusun yüzde onundan daha azını oluşturan
Denizaşırı Çin’in, bölgedeki perakende ticaretin üçte ikisini ve halka açık tüm
şirketlerin yüzde seksenini kontrol ettiği tahmin ediliyor.
Güneydoğu Asya'daki
milyarderlerin yüzde seksen altısı Çin kökenli. Denizaşırı Çinlilerin orta
sınıf azınlık statüsü ve ekonomik girişkenliği, onların "Güneydoğu Asya
Yahudileri" olarak tanınmasını sağladı.
1991 yılı Dünya Bankası verilerine göre; Güneydoğu Asya’daki Denizaşırı
Çin’in sabit varlıkları 500 milyar ABD Doları, likit varlıkları ise 2 trilyon
ABD Dolarıdır. 21. yüzyılın başından bu
yana, sömürgecilik sonrası “Güneydoğu Asya bambu ağı” artık Denizaşırı Çin ekonomisinin
önemli bir ayağı haline geldi.
***
Tarihi Gelişimi: Hanedan çatışmaları, siyasi ayaklanmalar ve kıtlık
gibi olumsuz şartlardan dolayı göç etmek zorunda kalan Çinli tüccarlar,
zanaatkârlar ve topraksız fakir işçiler; Güney Çin Denizi'ni geçtiler.
Yerleştikleri bölgelerde dayanışma içinde oldular ve Çin mahalleleri kurarak
ekonomik ve ticari gelişmelerini en üst düzeye çıkardılar. 1400'lü yılların
başlarında, Çin Amirali Zheng, Güneydoğu Asya'da üç yüz gemiden oluşan bir
filoya liderlik etti. 1500'den sonra Güneydoğu Asya, “bambu ağı”nın geliştiği
bir coğrafya oldu. 1700'lerde, Denizaşırı Çin, Güneydoğu Asya'nın her yerinde
tek rakipsiz ticari azınlıktı.
Denizaşırı Çinli nüfusundaki en
önemli artışlar, on sekizinci yüzyılın ortalarında başladı. Yine 1949’da Çin İç Savaşı’ndaki komünist zaferinden
sonra, birçok Çinli Güneydoğu Asya ülkelerine göç ederek, Çin dışındaki bambu
ağının hızlı bir şekilde genişlemesine yol açtı.
***
Bambu Ağı’nın yapısı: Güneydoğu Asya'daki Çin toplulukları, zamanla
büyüyüp geliştiler. Ortak etnik miras, dil ve aile bağları; Denizaşırı Çinli
girişimcileri, ev sahibi ülkelerdeki yerli tüccarlar yerine, birbirleriyle iş
yapmaya zorladı. Kendi aralarındaki bu işbirliği; sermaye birikimi, pazarlama
tecrübesi ve bilgisi gibi avantajlar sağladı.
Aile işletmeleri olan firmalar;
girişimcilik ruhu, hızlı karar alma özellikleri ve hiyerarşik düzenleri ile
Güneydoğu Asya’nın hâkim ekonomik gücü haline geldiler. Küçük sermayelerle sokak
tüccarı ve seyyar satıcı olarak başladıkları girişimlerinin birçoğu, zamanla
devasa holdinglere dönüştü.
Bambu ağını oluşturan Güneydoğu
Asya Denizaşırı Çinlileri, küçük nüfuslarına göre, bölge genelinde orantısız
büyüklükte bir pazarı kontrol ediyor. Denizaşırı Çinlilerin bu ezici üstünlüğü,
Güneydoğu Asya’daki yerli çoğunluk açısından, düşmanlık, güvensizlik ve Çin
karşıtı duyguların ortaya çıkmasına yol açtı. Bunun sonucunda, örneğin
Malezya’da, yerli çoğunluğun Çinli azınlığa karşı daha adil bir ekonomik güç
dengesi kazanması için “bumiputra” adı verilen pozitif ayrımcılık kuralları
yürürlüğe kondu.
***
BUMİPUTRA
Malayca bir kelime olan
Bumiputra, “toprağın oğlu” anlamına geliyor. Malezya’daki nüfusun %67’sini
oluşturan; kendilerine sosyal, ekonomik ve politik ayrıcalıklar, öncelikler,
imtiyazlar sağlanan kesimi ifade ediyor. Malezya’nın gerçek sahipleri ve
birinci sınıf vatandaşları olarak değerlendirilirler. Malezya’daki tüm
Malaylara ilaveten, “Orang Aslı” gibi Sabah ve Sarawak yerlileri, Müslüman
Hintler, Bumiputra kapsamındadırlar.
Malezya’nın 1957 yılında
bağımsızlığını kazandığı yıllarda, azınlık durumundaki Çinliler şehirlerde
yoğunlaşarak zenginleşmişler ve Ülke ekonomisinin tamamını yönetir hale
gelmişlerdi. Malaylar ise daha fakir, işsiz ve köylü kesimini oluşturuyorlardı.
Malay çoğunluk ile Çinli azınlık arasındaki bu ekonomik uçurum, kimi zaman
aralarında çatışmalara yol açmış, siyaseten de Ülkenin gündeminden düşmemişti.
10 Mayıs 1969’da yapılan seçimden
sonra, Çinli muhalif partilerin sokak gösterileri, Malayların karşı
gösterileriyle 13 Mayıs 1969’da çatışmaya dönüştü ve çoğu Çinli olan 600 kişi
öldü. Bu büyük çatışmadan sonra, Malaylar tarafından öteden beri dile getirilen
“Malay olmayanlara siyasi eşitlik sağlanabilmesi için, öncelikle Malayların ekonomik
eşitliklerinin sağlanması” tezi konuşulmaya başlandı.
1970’lerde Malezya hükümeti,
Bumiputra için Anayasa’nın 153. Maddesine dayanarak tasarlanan Yeni Ekonomik
Politika’yı (NEP) uygulamaya koydu. Bu politika; tanınan ekonomik fırsatlarla,
gelişmiş, zenginleşmiş, şehirleşmiş, orta sınıf bir Malaylı toplumunu
oluşturmayı ve böylece ekonomik eşitsizlikten kaynaklanan etnik gerilimleri
ortadan kaldırmayı amaçlıyordu.
***
Bumiputralar, vergi
indirimlerinden yararlanırlar, üniversiteye sınavsız girebilirler. Kuala Lumpur
Menkul Kıymetler Borsası’na kayıtlı olabilmek için, hisselerin %30’unun
bumiputra sahipliğinde olması gerekir. Bu şart, Malezya’da faaliyet gösteren
yabancı şirketler için de geçerlidir. Yeni konutların satışında belli bir
kontenjanın bumiputra alıcılar için ayrılması ve satışta asgari %7 indirim
yapılması zorunludur. Hükümet tarafından ihale edilen birçok projede, ihaleye
katılan şirketlerin bumiputra’ya ait olması şartı istenir. Bumiputra
müteahhitlerine, çeşitli alanlarda uzmanlık kazanmalarını sağlayacak projeler
tahsis edilmesi ve otomobil ithal edecek şirketlerde % 70 bumiputra
sahipliğinin aranması; sağlanan ayrıcalıklardan bazılarıdır.
***
Putrajaya Gölü’ne geliyoruz.
Bulunduğumuz yer, ziyaretçiler için gezi yolu ve seyir alanı olarak
düzenlenmiş. Hava güzel. Kafelerin dışarıya koyduğu masalarda, insanlar, bir
yandan sohbet ediyorlar, diğer yandan da göl manzarasının keyfini
çıkarıyorlardı. Ara ara palmiye ağaçları ile süslenmiş seyir alanındaki ziyaretçiler
de, bu harikulade tablonun bir parçası olarak, manzara önünde fotoğraf
çektiriyorlardı.
Putrajaya Gölü'nden
***
Darul Ehsan Sarayı
Manzaranın sağında, göl kenarında
küçük bir koruluk içinde, Darul Ehsan Sarayını( Istana Darul Ehsan ) görüyoruz.
Selangor Sultanı için 2000 yılında, “Tudor” tarzında inşa edilen bu altı katlı,
gri cepheli konak; halka açık değil.
Putrajaya - Darül Ehsan Sarayı |
***
Seri Wawasan Köprüsü
Gölün ilerisinde, Putrajaya’nın
ana köprülerinden birisi olan Seri Wawasan Köprüsü var. Köprü, kablolu ve
geceleri değişken renk aydınlatmasıyla, yelkenli görünümüne sahip oluyor.
***
PUTRAJAYA GÖLÜ’NDE ÖĞRENCİLER ORTAMA NEŞE KATIYOR!
Göl kenarında, şuradan da çekeyim
buradan da çekeyim diye manzaranın güzelliğine dalmış fotoğrafa yoğunlaşmışken,
birden öğrenci grupları gelmeye başladı. 10-15 yaş grubundaki kızlı-erkekli
öğrenciler; ortama hareket, canlılık ve neşe katmışlardı. Bizim gibi farklı
kültürden gelen bir turist grubu için de güzel bir fırsat olmuştu bu. Hem
fotoğraflarını çekerek dostluk köprüleri kurduk, hem de kıyafetlerinden olsun,
davranışlarından olsun bir fikir edindik. Tabii iki-üç kare fotoğraf ile bir
fikir edinmek işin latifesi. Yeri gelmişken Malezya’daki eğitim sistemine söyle
bir göz atalım:
Malezya’da eğitim, federal
hükümetin Eğitim Bakanlığı tarafından yönetiliyor. Okuryazarlık oranı, 2009
yılı itibariyle % 95. İlköğretim zorunlu. Çok dilli devlet okulu sistemi ile
tüm Malezyalılara, ücretsiz eğitim sağlanıyor. Uluslararası ve özel kuruluşlar,
ücretli.
Putrajaya Gölü'nde Öğrenciler |
***
Okul öncesi eğitim
Çoğu Malezyalı, eğitime, üç ilâ
altı yaşları arasında anaokulunda başlıyor. Anaokulları genelde özel olarak
çalıştırılsa da, devlet tarafından yönetilen okullar da mevcut. Okul öncesi
eğitim zorunlu değil.
***
İlkokul
Malezya'da İlkokul yedi yaşında
başlıyor ve altı sene. Eğitim dili okullara göre değişiyor. Malayca, Çince,
Tamilce ve İngilizce eğitim veren değişik okullar var.
Genel olarak devlet tarafından “yönetilen”
ve “denetlenen” olarak iki türlü ilköğretim okulu mevcut. “Ulusal okullar”,
Malayca ağırlıklı olarak eğitim verirken; “Ulusal-tip okullar” Çince ve Tamilce
ağırlıklı eğitim verirler. Ortaöğretime başlamadan önce, 6. sınıf öğrencileri
İlkokul Başarı Testi ( UPSR) sınavına girerler. Test edilen konular; Malayca
anlama, Malayca yazma, İngilizce anlama, İngilizce yazma, Fen ve matematik
dersleridir. Altı konuya ek olarak, Çince anlama ve Çince yazma Çince
okullarda; Tamilce anlama ve Tamilce yazma, Tamil okullarında zorunludur.
Malayca ve İngilizce tüm
okullarda zorunlu derslerdir. Tüm okullar, öğretim ortamından bağımsız olarak,
dil dışındaki konular için aynı müfredatı kullanır. Çince eğitim veren okulda
Çince, Tamil dilinde eğitim veren okulda da Tamil dili zorunludur.
|
Malezya'da bulunan bir başka okul
türü, İslam Dini Okulları (SAR), Müslüman öğrencilere, İslamiyet’le ilgili
erken İslam tarihi, Arap dili ve Fıkıh gibi dersleri öğretir. Son sınıfta
öğrenciler mezuniyet için bir sınava girerler. SAR'ların çoğu devlet tarafından
finanse edilir ve devletlin dini otoritesi tarafından yönetilir.
***
Ortaokul ve Lise
Ortaokul ve lise Toplam 5 sene
olup, özel okulda okumak isteyen öğrenciler ilkokul sonrası yapılan (UPSR)
sınavı sonuçlarına göre çeşitli özel liselere kayıt yapabilirler. Devlet
liselerine kayıt yapmak için sınava girmeye gerek yoktur. Bu okullardaki başlıca
diller Malayca, Çince, Tamilce ve İngilizcedir.
İlkokulu bitiren öğrenciler etnik
durumlarına göre, Çin Bağımsız liselerine de gidebilirler. Bu okullar, Çinli sivil toplum kuruluşlarının
yönetimindedir. Ülkede, ayrıca “Sekolah Menengah Agama”( SRA ) olarak bilinen, İslam dini konusunda
ortaöğretim veren okullar da bulunmaktadır.
***
Üniversite
Yükseköğretim eğitimi, büyük
oranda hükümet tarafından sübvanse ediliyor. Malezya Eğitim Bakanlığı
tarafından sunulan bir veya iki yıllık üniversite öncesi hazırlık programını(
matrisülasyon ) tamamlayan öğrenciler yerel üniversitelere kayıt
yaptırabilirler. Kamu üniversitelerine öğrenci yerleştirme, kota esaslı olup;
bu kotalar bumiputralar için %90, bumiputra olmayanlar için %10 oranındadır.
***
PUTRA CAMİİ ( MASJİD PUTRA )
Göl kenarından yürümeye devam
ediyoruz. Hemen biraz ileride yine göl manzaralı Putra Camii( Masjid Putra )
bulunuyor. Pembe kubbeli olan Cami, görkemli duruşuyla dikkat çekiyor. Gül
renkli granit ile inşa edilmiş ve 15.000 kişi aynı anda namaz kılabiliyor.
Mağribi tarzında tasarlanmış.
Putra Camii ( Masjid Putra ) |
***
PUTRA KÖPRÜSÜ
Putra Camii’nin bulunduğu yerden,
yine farklı mimarisiyle büyük bir köprü görüyoruz. Putra Köprüsü( Jambatan
Putra ) 435 metre uzunluğunda ve 1997 yılında inşa edilmiş. Üç katlı olan
köprü; monoray, araç ve yaya ulaşımını sağlıyor. İran’ın İsfahan şehrinde 1650
yılında inşa edilen Khaju köprüsünden ilham alınmış. Khaju Köprüsü, üst üste
iki sıra kemer üzerine inşa edilmiş, iki katlı, aynı zamanda bir baraj gibi
suyun akışını düzenleyen fonksiyona sahip, dünyanın en ilginç köprülerinden
biri.
Putra Köprüsü ( Jambatan Putra ) |
***
PERDANA PUTRA ( BAŞBAKANLIK BİNASI )
Putra Camii’nin yakınında,
Perdana Putra( Başbakanlık binası ) bulunuyor. Yeşil soğan ana kubbesi sırlı
mozaikle kaplı ve her iki tarafında daha küçük kubbeler var. Kubbenin yeşili,
çatı ve pencerelerle eşleşiyor ve kahverengi taş cephesi ile zıtlık gösteriyor.
Binanın tasarımında; Malay, İslam ve Avrupa kültürlerinden esinlenilmiş.
***
ADALET SARAYI VE PERBADANAN PUTRAJAYA
Putrajaya’nın en önemli iki
binası, Persiaran Perdana Caddesi üzerinde ve aynı meydana bakıyorlar.
Bunlardan Istana Kehakiman( Adalet Sarayı ), 2004 yılında hizmete girmiş ve
Mağribî tarzında tasarlanmış. Bu binanın karşısında yer alan Perbadanan
Putrajaya( Putrajaya Yönetim Kurumu )
binası; aynı avluya bakan dört bina ile bunların önünde yer alan görkemli bir
cephe ve cepheden açılan büyük geçitten meydana geliyor. Binanın tasarımında,
geleneksel İslam mimarisinin çağdaş yorumu etkili olmuş.
Putrajaya - Adalet Sarayı ( Istana Kehakiman ) |
Böylece, Putrajaya gezimizi
tamamlayarak, Kuala Lumpur’a devam ediyoruz.
KUALA LUMPUR
Kuala Lumpur, 1,7 milyonluk
nüfusuyla Malezya’nın en kalabalık şehri, başkenti ve üç federal bölgesinden
biridir. 1857’de Gombak ve Klang nehirlerinin birleştiği yerde kurulmuş.
“Çamurlu birleşme” anlamındaki “Kuala Lumpur” adı da buradan geliyor.
Kuala Lumpur'da gece |
Malezya’nın ekonomi, finans, moda
ve alışveriş merkezi olan Kuala Lumpur; turizm açısından da önemli bir durak.
Şehri ziyaret eden turist sayısı, yıllık 9 milyon civarında.
Malayların dışında Çinli ve Hint
nüfusu da barındıran Kuala Lumpur’da 1980’de yapılan sayıma göre nüfusun %
52’si Çinli, %33’ü Malay ve %15’i Hintliydi. 2010’daki sayımda ise nüfusun
%46,4’ü Müslüman, %35,7’si Budist, %8,5’u Hindu, %5,8’i Hristiyan’dır.
***
GEZİMİZİN İLK DURAĞI KUALA LUMPUR KUŞ PARKI( BIRD PARK )
Aradaki mesafe 25 km olduğu için
kısa zamanda Putrajaya’dan Kuala Lumpur’a varıyoruz. Öğle yemeğimiz için bir
İran restoranında rezervasyon yapılmış. Ortam ve sunum kaliteliydi. Safranlı
pilav, sebzeli çorba, tavuk şiş ve salata vardı menüde. Safranlı pilavı,
yanında sosla servis ettiler. Herhalde damak tadımız alışkın olmadığı için ben
pek beğenemedim.
Öğle yemeğinden sonra Kuala
Lumpur Kuş Parkı( Bird Park )’na gidiyoruz. Kuş parkı, 1888’de kurulmuş olan 60
hektarlık Göl Bahçelerinin bir parçası ve 8,5 hektar büyüklüğünde. 1991’de
açılan parktaki 200’den fazla türün %90’ı yerli, %10’u ise Güneydoğu Asya
ülkelerinden ithal edilmiş.
Parkta; evcil kuşlar, kuş okulu,
eğitim merkezi, şelale, çeşitli kuş etkinliklerinin yapıldığı amfi tiyatro,
restoran, hediyelik eşya dükkânı gibi bölümler bulunuyor.
***
Her ne kadar ara ara yağmur yağsa
da, yanımıza aldığımız hafif yağmurluklarla, parkın tamamına yakınını saatlerce
dolaştık. Bizim ve genelde tüm ziyaretçiler için gezinin en eğlenceli tarafı,
papağan besleme bölümüydü. Ufak bir ücret karşılığında aldığımız, içi çekirdek
dolu küçük bir yem kabını/bardağını gören papağanların, birden aşırı ilgisine
muhatap oluyorduk(!) Yem kabından beslenme şansına sahip olanlarla,
sofrada(!)kendilerine yer açılması için elimizde, kolumuzda, omzumuzda bekleyen
bu küçük papağanlar, birlikte renkli görüntüler meydana getiriyordu.
Kuala Lumpur Kuş Parkı - Küçük papağanlarla renkli görüntüler |
***
SALOMA TİYATRO – RESTORAN’DA KÜLTÜR GECESİ
Kuş parkı’ndan sonra, Çin
mahallesinde bulunan otelimize geliyoruz. Bir-iki saatlik dinlenmeyi takiben,
yerel dans ve müziğin olduğu, yerel mutfakları tadacağımız Saloma
tiyatro-restorandaki kültür gecesine katılıyoruz.
***
Saloma İsmi Nereden Geliyor?
Malezya kültürüyle tanışmamız
daha tiyatro-restoranın isminden başlıyor. Ülkenin efsane ikilisinin hayat hikâyeleriyle,
Malezya sinema ve müzik dünyasına en çarpıcı bir biçimde giriyoruz.
Tiyatro-Restoran’a adını veren Saloma, Salmah İsmail adlı kadın şarkıcının sahne
adıydı. 1935, Singapur doğumlu olan Saloma, çocuk yaşlarda şarkı söylemeye
başladı. 1961’de aktör, yönetmen, şarkıcı ve yapımcı P.Ramlee( Teaku Zakaria )
ile evlendi. Malezya’nın Marilyn Monreo’su diye bilinen Saloma; çok sayıda filmde başrol oynadı, eşiyle
birlikte kurdukları müzik grubuyla şarkılar söyledi. Halk tarafından çok
sevilen bir ikili oldular. Eşi P.Ramlee’nin 1973’de( 44 yaşında ) bir kalp
krizi sonucu ölmesinden sonra, kendisi de 1983 yılında( 46 yaşında ), karaciğer
yetmezliğinden hayata veda etti. (
Saloma’nın eşi P. Ramlee ile birlikte söylediği “Gelora” isimli şarkısı:
https://www.youtube.com/watch?v=uH-U8_mmPn8&list=PLZz6mPK3iQM5WoAHrdn_yT43v91JRq3HU&index=23
)
***
Tiyatro-restoranımız, ismiyle
olduğu kadar mimarisiyle de ilgi çekici. Sömürge mimarisi tarzındaki bina,
yüksek tavanlı inşa edilmiş ve rahat bir havası var. Konforlu masa ve
koltukların bulunduğu salonda geniş bir sahne yer alıyor. Yemeğimiz 19.00 - 20.30 arasında. 20.30’a
kadar masalardan yemek servisleri toplanacak ve yerel dans ile şarkıların
olduğu gösteri başlayacak.
|
***
Saloma Tiyatro –Restoran ve Malezya Mutfağı
Yerel ve dünya mutfağının
bulunduğu, açık büfeden yemeklerimizi alıyoruz. Bu arada mümkün olduğu kadar
yerel mutfağı da tanımaya çalışıyoruz. Ancak yemek konusunda uzman olmadığımız
için bunu kendi kendimize yapamayacaktık. Ben de tabağıma aldıklarımla
yetinmeyip, daha fazla sorup-soruşturarak aşağıdaki bilgileri edindim.
Kuala Lumpur - Saloma Tiyatro Restoran'dan |
Malezya mutfağı; Ülkenin çok
etnikli nüfus yapısından kaynaklanan bir çeşitliliği yansıtıyor. Kendisi gibi
tarihi baharat yolu üzerinde bulunan Çin, Hint, Tayland, Cava ve Sumatra
mutfaklarından da etkilenmiş.
Çok kültürlü yapı içerisinde,
kimi yemekler, diğer kültürler tarafından benimsenmiş ve farklı tekniklerde
pişirilerek servis edilmiş. Böylece, birçok Malezya yemeği, başka kültürden
gelmiş olmasına rağmen kendi kimliklerine sahip olmuş. Yüzyıllar önce
Malezya’ya göç eden Çinliler( Peranakanlar = Malezyalı Çinliler ), Malay
mutfağını Çin pişirme teknikleri ile harmanlayarak kendi benzersiz mutfaklarını
yaratmışlar.
|
Nasi lemak, Malezya’nın
milli yemeğidir. Kokulu pirinçten yapılan bir tür pilavdır. Hindistan cevizi sütünde ve pandan yaprağında
pişirilen bu pilavın yanında, sambal( sıcak baharatlı sos ), kavrulmuş yer
fıstığı, küçük kızarmış hamsi, salatalık ve haşlanmış yumurta gibi çeşitli
garnitürlerle servis edilir.
***
Saloma Tiyatro – Restoran’da Malezya Halk Dansları ve Şarkıları
Ve yemekten sonra müthiş bir dans
ve müzik gösterisiyle çok keyifli anlar yaşıyoruz. Malay, Hint, Çin ve daha
adını bilmediğimiz başka etnik gruplar; kendi dans ve müziklerini 4-5’er dakika
uzunluğundaki gösterilerle sunuyorlar. Böyle 8-10 dans grubu izledik. Ben dans
gruplarından ikisini videoya kaydettim. İkisi de, çok güzel, su gibi akıp giden
gösterilerdi
.https://www.youtube.com/watch?v=6RRxubi4N1A&list=UUGJSBFwxxFdCBJqKLDPmc_A&index=7
https://www.youtube.com/watch?v=PHfDFCLf_44&list=UUGJSBFwxxFdCBJqKLDPmc_A&index=6
Gösteri sonrasında, seyircilerin
sahneye davet edilmesi üzerine, ortalık bayram yerine döndü. Hemen hemen herkes
oyuncu gruplarıyla fotoğraf çektirmek için birbiriyle yarışmaya başladı. Geceyi
düzenleyenler bu durumu bildikleri için olacak, oyuncu-seyirci
buluşmasını, ortalık iyice sakinleşene
ve tüm seyirciler fotoğraf çektirene kadar sürdürdüler.
.https://www.youtube.com/watch?v=6RRxubi4N1A&list=UUGJSBFwxxFdCBJqKLDPmc_A&index=7
https://www.youtube.com/watch?v=PHfDFCLf_44&list=UUGJSBFwxxFdCBJqKLDPmc_A&index=6
|
Gece bittiğinde, böyle güzel bir
günü daha geride bırakmış olmanın etkisiyle, herkes mutluydu.
***
MALEZYA’NIN DİĞER KÜLTÜREL ZENGİNLİKLERİ
Saloma Tiyatro ve Restoran’daki
Kültür Gecesi’nde gördüklerim ve öğrendiklerim, Malezya’nın kültürel
zenginlikleri konusunda beni daha da meraklı yaptı. Yeri gelmişken, dans, müzik
ve tiyatro ile ilgili olanları burada paylaşayım.
***
Ulek Mayang: Sevilen bir Malay halk dansı ve şarkısı
Ulek Mayang, Malezya-Terengganu
eyaletinden, geleneksel Malay halk dansı ve şarkısıdır. Bir deniz prensesinin,
bir balıkçıya olan aşkını hikâye eder. Şarkının isminde bulunan “Mayang” kelimesi,
ruhları kovalamak için kullanılan bir Hindistan cevizi-palmiye çiçeğinin ismi.
Bir deniz prensesi, bir balıkçıya
âşık olarak onun ruhunu kaçırır ve vücudunu bilinçsiz bir şekilde sahilde
bırakır. Arkadaşları onu iyileştirmek için bir bomoh( şaman ) çağırırlar.
Bomoh, balıkçının ruhunu geri getirmek için ayinini yaptığında, birden prenses,
beraberindeki diğer beş kız kardeşiyle ortaya çıkar ve ona engel olmaya
çalışırlar. Bomoh ve altı prenses arasındaki mücadele yedinci ve en büyük
prenses gelene kadar devam eder. En büyük prenses, “kökenlerinizi biliyorum,
denizden gelenler denize, topraktan gelenler toprağa geri dönsün” der ve
balıkçının kurtulmasını sağlar. Minnettar olan bomoh ve balıkçının dostları,
prensese, denizin ruhlarına bir hediye olarak renkli pirinç sunarlar. https://www.youtube.com/watch?v=lzRuFOwaUx0&list=PLZz6mPK3iQM5WoAHrdn_yT43v91JRq3HU&index=2
***
Kertok ( Kertok kelapa )
Kertok, Malezya’nın geleneksel
müzik aletlerinden olan bir tür ksilofondur. Hindistan cevizi kabuğu üzerine
yerleştirilmiş tek bir ahşap plakaya, tahta tokmaklarla vurularak çalınır.
Hindistan cevizi kabuğu, titreşim üretme işlevini görür. Malaylarda kertok; hasat sonrası eğlence, kutlama ve
yarışmalarda, düğünlerde, resmi festival ve törenlerde kullanılıyor. https://www.youtube.com/watch?v=7KvCgIup5ug&list=PLZz6mPK3iQM5WoAHrdn_yT43v91JRq3HU&index=14
***
Rebana Ubi
Rebana Ubi; Kelantan ve
Terengganu gibi Doğu Malezya Malay halkı tarafından yaygın olarak kullanılan,
büyük koni biçimli bir davuldur. Çapı 70 cm ve yüksekliği bir metredir.
Geçmişte tepe üzerine yerleştirilerek, düğün duyurusu veya tehlike uyarısına
göre belli ritimlerde çalınırmış. Şimdilerde, düğün törenlerinde ve pirinç
festivallerindeki yarışmalarda kullanılıyor.
Bunun yanında, Doğu Malezya’da
“agung” ve “kulintang” gibi vurmalı/gonglara dayalı çalgı aletlerini kullanan
gruplar, cenaze ve düğün gibi törenlerde yaygın olarak müzik yapıyorlar.
***
Bangsawan( Tiyatro )
Bangsawan, bir müzik ve bazen de
dans eşliğinde yapılan geleneksel Malay tiyatrosu türüdür. Güneydoğu Asya’da
hayli yaygındır.
Bangsawan tiyatrosu konularını Malay asillerininin efsanelerinden, hikâyelerinden alır ve olaylar saraylarda yaşanır. Malay dilinde kraliyet ailesinden gelen kişiye “bangsawan”adı verildiğinden, bu tür tiyatroya da “bangsawan” deniyor.
***
Dondang Sayang
Dondang Sayang, kökleri 15.
Yüzyıldaki Malakka’ya dayanan, Portekiz halk müziğinin etkilerini taşıyan aşk
şarkılarıdır.
Tipik bir dondang sayang grubu; keman, iki rebana( bendire benziyor ), bir gong olmak üzere dört müzisyenden oluşur. Baş müzisyen, genellikle şarkıyı söyleyerek dondang sayang'da birincil rol oynayan kemancıdır. Çalacak müzisyenler varsa, 5 adede kadar rebana kullanılabilir. Müzik aletleri bir akordeon ile de arttırılabilir. Kadın ve erkek şarkıcıların, hazırlıksız ve bazen komik bir tarzda, karşılıklı düet yaptıkları da olur. https://www.youtube.com/watch?v=NalYYxQQMkU&list=PLZz6mPK3iQM5WoAHrdn_yT43v91JRq3HU&index=9
***
Dikir Barat
Genellikle rekabetçi bir ortamda,
gruplar halinde şarkı söylemeyi içeren, Malay Yarımadası’na özgü bir müzik
türüdür. Dikir barat, bir vurmalı çalgı eşliğinde veya çalgısız olarak
yapılabilir. Dans; ağırlıklı olarak el çırpma hareketleriyle, ritim tutturmak
amacıyla yapılır. Kökeni Malezya ve Tayland olmakla beraber, Malezya ulusal
kültürünün önemli bir parçası olarak tanınır.
Yarışan her iki “dikir barat”
grubunun on ilâ on beş kişiden oluşması ve aynı anda sahnede yer almaları
gerekir. Grupların hazırlanması başlıca
iki aşamada olur. Birinci aşamada koro halinde söylenecek müzikler ve danslar
çalışılır. İkinci aşaması ise en rekabetçi olanıdır. İkinci aşamada grubun
yaratıcı lideri olan “tukang karut”un hazırlıkları ve yetenekleri çok
önemlidir. Tarafların doğaçlama yaptıkları karşılıklı atışmalarda, hicvedici,
alaycı ve komik; ama en önemlisi bu söylediklerinin zekice olması beklenir.
Herhangi bir şair gibi, “tukang karut” da, sosyal sorunları ve siyaseti ele
aldığı, gündelik hayata dokunduğu sözler yaratarak, performansını hazırlar ve
sahnede şarkı söyler. https://www.youtube.com/watch?v=DvQGH6cG2I4&list=PLZz6mPK3iQM5WoAHrdn_yT43v91JRq3HU&index=12
Daha önce komşu köyler arasındaki
gösterilerle sınırlı kalan “dikir barat”,
günümüzde tüm Malezya’ya yayılmıştır, Her yıl yapılan ulusal yarışmalar
tüm toplumda büyük bir ilgi görür.
***
Saloma Tiyatro-Restoran’da rüya
gibi bir geceden sonra, ertesi sabah, Kuala Lumpur’a 13 km mesafedeki Batu
Mağaraları( Batu Caves )’na gidiyoruz.
Batu Mağaraları'ndan |
Tapınak Mağarası’na giden
merdivenler 1920 yılında inşa edilmiş ve 272 basamaklıymış. Önceleri ahşap olan
basamaklar, daha sonra betona dönüştürülmüş, ama basamak sayısı yine aynı
kalmış. Mağara önündeki 42,7 metrelik
dev Lord Murugan heykelinin yapımı ise
üç yıl sürmüş ve 2006’da bitmiş.
Batu Mağaraları’na geldiğimizde,
önce, merdivenlerin başındaki Lord Murugan heykeli karşılıyor bizi. Altın yaldız
boyalı bu heykeli çektikten sonra, merdivenlere doğru yürüyoruz. Merdivenler
272 basamaktı ve ben gezi öncesi, diz kemiğimdeki çatlak yüzünden neredeyse bu
geziyi iptal edecektim. Ucu ucuna olan bu iyileşme sonrası, dizim 272 basamağa
nasıl tepki verecekti acaba? İlginç bir şey oldu ve ben adımlarımı merdivenlere
attıktan sonra, mağara gezisi de dâhil; aklıma hiç dizim gelmedi.
***
İbretlik Bir Maymun
Basamakları tırmanırken, başka
bir âlemdeydim ben. Birkaç basamak çıkıp, merdivenlerin korkuluklarına
yaslanıyor ve portrelerini çekebileceğim ilginç yüzler ve ilginç anlar olabilir
mi diye aşağıdan gelen ziyaretçileri izliyordum. Böylece mola vere vere, tüm merdivenleri
çıktım. Kimi zaman insan portreleri, kimi zaman da içinde dev Lord Murugan
Heykeli ve yüksekten karınca gibi gözüken insanların olduğu panoramik
manzaralar çektim.
Batu Mağara Merdivenlerinden Panoramik Görüntü |
Batu Mağaralarından - "Açlık başka, açgözlülük başka" |
Ama en sevdiklerim, hiç hesapta olmayan maymun
fotoğraflarıydı. Hele hele bunlardan bir tanesi tam da ibretlik bir pozdu.
Merdivenlerin korkuluk duvarında maymunlar hemen hemen hiç aç kalmıyorlar,
ziyaretçilerin verdikleri muzları yiyorlardı. Ama bir tanesi vardı ki, çok
ilginçti: Bu maymunumuz, duvarda oturmuş, ağzında dişleriyle sıkıca kavradığı
bir muz, yine bir elinde tuttuğu başka bir muz ve nihayet öbür elinin altında
garantiye aldığı başka bir muz öbeği… Adeta bağırıyordu: ”Açlık başka,
açgözlülük başka!”
***
Merdivenleri çıkıp Tapınak
Mağaraya girdiğimizde, mağaranın büyüklüğü ve tavanının yüksekliği ile
küçüldüğümüzü hissediyoruz. Ana tapınağa geldiğimizde bir dini tören vardı.
İnsanlar huşu içerisinde ve tamamen inanç kesilmişlerdi. Bunları merakla
izleyerek ve rahatsız etmeden fotoğraflarını çekerek mağaradaki gezimizi
sürdürüyoruz.
https://www.youtube.com/watch?v=dm4AlNjL-xU&list=UUGJSBFwxxFdCBJqKLDPmc_A&index=17
Mağaranın ana bölümünde ve yan yollarla gidilen birçok köşesinde; sunakları, dini olayları canlandıran heykel gruplarını, dua eden/dini ayinlerini yapan insanları gördükten sonra buradan ayrılıp, Kuala Lumpur’a dönüyoruz.
https://www.youtube.com/watch?v=dm4AlNjL-xU&list=UUGJSBFwxxFdCBJqKLDPmc_A&index=17
Mağara Tapınakta Dua eden Hindular |
Mağara Tapınakta Dua eden Hindular |
Mağaranın ana bölümünde ve yan yollarla gidilen birçok köşesinde; sunakları, dini olayları canlandıran heykel gruplarını, dua eden/dini ayinlerini yapan insanları gördükten sonra buradan ayrılıp, Kuala Lumpur’a dönüyoruz.
***
PETALİNG STREET( PETALİNG CADDESİ -
ÇİN MAHALLESİ )
Kuala Lumpur - Petaling Street ( Petaling Caddesi - Çin mahallesi ) |
Kuala Lumpur’daki Çin Mahallesi olan Petaling Street, şehrin en canlı bölgelerinden biri. Körili erişte, mangalda balık ve envaiçeşit çöp şiş gibi yerel lezzetleri sunan birçok lokanta ve tezgâh; her gün dolup taşan turistlere ve yerel halka hizmet ediyorlar. Yiyeceklerin dışında her çeşit giyim, mücevher ve hediyelik eşya da satılıyor. İş yerleri sahipleri ve satıcılar çoğunlukla Çinli olmakla beraber; Hint, Malay ve Bengaldeşliler de var.
Çin Mahallesi’nin gelişmesi, Kuala Lumpur’un da kurucusu olarak kabul edilen Çinli Kapitan( Kapitan= İngiliz sömürge yönetiminin, etnik grupların başına getirdiği yerel yönetici ) Yap Ah Loy zamanında olmuş. Yap Ah Loy, 1837-1885 yılları arasında yaşamış ve 1868-1885 yılları arasında Kuala Lumpur’un Kapitanlığını yapmış.
Kuala Lumpur - Çin Mahallesi |
***
İSTANA NEGARA( MALEZYA ULUSAL/KRALİYET SARAYI )
Kuala Lumpur - Malezya Ulusal/Kraliyet Sarayı |
|
***
ULUSAL ANIT( TUGU NEGARA )
Kuala Lumpur - Ulusal Anıt |
Kuala Lumpur -Anıt Mezar |
Kuala Lumpur - Ulusal Anıt |
Ulusal Anıt, İwo Jima Anıtı’nı Hatırlatıyor
Ben anıtı ilk gördüğümde, “sanki
bunu daha önce başka bir yerde gördüm” duygusuna kapıldım. Aklıma,
Amerikalıların “İwo Jima” anıtı geldi. Bire bir aynı olmasa da konu itibariyle
benziyordu. Tabii boşuna benzetmemişim… Amerika’daki( Arlington, Virginia ),
Deniz Piyadeleri Savaş Anıtı/İwo Jima ile Malezya’daki Ulusal Anıt, aynı
heykeltıraşın, yani Amerikalı Felix de Weldon’un eseriymiş. Malezya’nın ilk
Başbakanı Tunku Abdul Rahman, 1960 Ekim ayında yaptığı Amerika ziyaretinde,
Deniz Piyadeleri Savaş Anıtı’ndan etkilenmiş ve Felix de Weldon’a, benzer bir
anıtla ilgili ricada bulunmuş. 15 metre yüksekliğindeki heykele 1963 yılında
başlayıp 1966 yılında bitiren Felix de Weldon’a, daha sonra Malezya’da yüksek
rütbeli şövalyeliğe eşdeğer olan Tan Sri unvanı verilmiş.
***
İwo Jima Anıtının da hikâyesi
ilginçti: İwo Jima, Tokyo’ya 1.200 km uzaklıkta, Filipinler Denizi’nde yer
alan, Japonya’ya ait, küçük bir volkanik ada. İkinci Dünya Savaşı’nda, Amerikan
Ordusu ile Japon Ordusu arasında, burada kıyasıya bir savaş yaşanmış. O
dönemlerde Amerikan Deniz Kuvvetleri’nde görev yapan Felix de Weldon, İwo Jima
Savaşı sırasında Suribachi Dağı’nın tepesine ABD bayrağı çeken altı denizcinin
fotoğrafını görür ve bunun heykelini yapmaya karar verir. Associated Press’in
savaş fotoğrafçısı Joe Rosenthal’in 1945’de çektiği bu fotoğraf üzerinden 2-3
günlük bir çalışmayla, hemen bir maket hazırlar. Sonrasında, bağış toplanması ve diğer
süreçlerle, anıtın hizmete girmesi 10 Kasım 1954’ü bulur.
***
SULTAN ABDUL SAMAD BİNASI
Halen, Malezya Turizm ve Kültür
Bakanlığını barındıran bina iki katlı olup, her iki katta da 3,5 metre
genişliğinde verandalara sahip. 41 metre yüksekliğinde bir saat kulesi ve bu
kulenin iki yanında daha alçak, her biri merdiven içeren iki kule daha
bulunuyor. Kulelerin üçü de, bakır kaplı soğan kubbelere sahipler.
***
PETRONAS İKİZ KULELERİ
Petronas Kuleleri , 452 metre
yüksekliği ile 1998 -2004 yılları
arasında dünyanın en yüksek gökdeleni unvanını taşımış, Taipei 101 binasının
yapımından sonra bu unvanını kaybetmiş. Ancak, dünyanın en yüksek ikiz kulesi
olmaya devam ediyor.
Kuala Lumpur - Petronas İkiz Kuleleri |
Petronas Kuleleri'ni çekerken ahbaplık yaptık |
***
KUALA LUMPUR KULESİ( MENARA KUALA LUMPUR )
Kuala Lumpur Kulesi'nden( Menara Kuala Lumpur ) |
Kuala Lumpur Kulesi asansöründen |
Kuala Lumpur Kulesi'nde yerel müzik konseri |
|
***
KUALA LUMPUR KELEBEK PARKI(
KUALA LUMPUR BUTTERFLY PARK )
Kuala Lumpur Kelebek Parkı ( Kuala Lumpur Butterfly Park ) |
Üzeri tamamen ağla örtülü olan
parka giriyoruz. Eğrelti otları ve değişik tropikal iklim bitkileriyle
çevrelenmiş, dar ve taşlık labirent gibi yollardan yürüyoruz. Yol üzerlerinde
süs havuzları, ufak köprüler, şelaleler, çardaklar var. Nemli, sıcak ve
bunaltıcı hava ile birlikte, sanki bir yağmur ormanındaymış gibi oluyoruz. Bu
arada çevremizde kimi kıpır kıpır uçan, kimi konmuş rengârenk kelebekleri
izliyoruz. Karışık olmayan bir arka
planda, güzel pozlarını yakalamaya çalışıyoruz. Ancak çevredeki yoğun bitki
örtüsüyle bunu yapmak kolay değil.
|
***
SRİ GANESAR COURT HİLL HİNDU TAPINAĞI
Kuala Lumpur’daki son ziyaret ettiğim
yer, “Sri Ganesar Court Hill Hindu Tapınağı” oldu. Kuala Lumpur’un en büyük
pazarlarından biri olan “Pudu Pazarı”nın kenarındaki tapınağın hikâyesi şöyle:
1897 yılında, İngiliz polis memuru( daha sonra avukat ) Wagner Durai’nin
yanında çalışan Hintli bir bahçıvan, bahçeye Tanrı Ganesh’e adanmış bir sunak
inşa eder.
Kutsal yerin, komşular arasında
büyük bir ilgi görmesi üzerine, törenleri duyurmak amacıyla, bahçıvan, zil
kullanmaya başlar. Zil sesinden rahatsız olan Wagner Durai, zili çıkarmasını,
aksi takdirde sunağı yıkacağını söyler. Bunu söylemesiyle beraber de, felç
olur.
Kısa bir süre sonra bahçıvan,
rüyasında Ganesh’i görür. Ganesh, bahçıvana; Wagner Durai için dua etmesini,
kutsal ayinlerin küllerini Wagner’in bacaklarına sürmesini, emreder. Bahçıvanın
bunları yerine getirmesi üzerine, Wagner iyileşir ve bacaklarını tekrar
kullanmaya başlar. İyileştikten sonra da, sunakta dua etmeye başlar ve
tapınağın inşa edilmesine yardımcı olur.
“Court Hill” adı ise, tapınağın
yanında Yüksek Mahkeme’nin bulunmasından ileri geliyor. Mahkemeye gelen
avukatlar, davalarının olumlu sonuçlanması için burada dua ederler, karar
istedikleri gibi çıkınca da tapınağa bağışta bulunurlarmış.
Cadde boyunca, sağlı sollu devam
eden iki katlı evlere, hayranlıkla bakarak yürüyoruz. Sömürge mimarisi
tarzındaki, 17. Yüzyıldan kalan bu evlerin/binaların/dükkânların her biri ayrı
güzellikteydi. Antika, tekstil ve hediyelik eşyaların satıldığı bu cadde, Cuma,
Cumartesi ve Pazar akşamı 18’den sonra araç trafiğine kapatılıyor ve gece
pazarına dönüşüyor.
Bugünkü gezimizin son durağı
olan, Kampung Hulu Camii( Masjid Kampung Hulu )’ne geliyoruz. Malakka’nın ve
Ülkenin en eski camilerinden biri olan Kampung Hulu Camii, 1728 yılında Çinli
bir göçmen tarafından inşa edilmiş. Orijinali ahşap olan yapı, 1892 yılında
yenilenmiş, duvarlar gibi bazı kısımları betona dönüştürülmüş.
Hang Jabat Caddesi’ni takip ederek, nehir kıyısına geliyorum. Önce, ileride sağ kıyıda Hotel Casa Del Rio ile karşı kıyıda nehir gezi botlarının bulunduğu küçük limanı/iskeleyi fotoğrafladım Buraları nispeten ışıklı alanlar olduğu için manzaranın ve ışık yansımalarının iyi olacağını tahmin ediyorum.
Karşı kıyıda, bir su değirmeni gördüm, “Malakka Sultanlığı’nın Su Değirmeni” adındaki bu değirmen. Malezya’nın ilk ve en büyük su değirmeniymiş. Şehre ve nehir manzarasına ayrı bir görsellik katması için tasarlanan bu değirmen, 2008 yılında yapılmış ve 13 metre yüksekliğindeymiş.
Değirmenin yanında yine bir tarihi eser, küçük bir kale veya hisar vardı. Hollandalılar, 1641 yılında Portekizlileri yenip Malakka’yı ele geçirince, şehrin savunmasını güçlendirmeye karar vermişler. Bunun için Malakka nehrinin ağzında, stratejik konumda olan bu yerde, 1660 yılında Middleburg Kalesi’ni ( Bastion Middleburg ) inşa etmişler.
Çevrede görülmeye değer pek çok
yer var. Bunlardan birisi de Maritime Museum( Denizcilik Müzesi ). Ancak,
alışık olduğumuz tarzın dışında bir müze bu. Portekize giderken Malakka
kıyılarında batmış bir Portekiz gemisi olan “Flora de La Mar”ın bir kopyası.
Gemi 34 metre yüksekliğinde, 36 metre uzunluğunda ve 8 metre genişliğinde.
Geminin kopya çalışmaları dört yıl sürmüş ve Müze, 1994’de hizmete girmiş. Gemi-Müze’nin
ana odağı; Malakka’nın denizcilik tarihi ve doğunun bir ticaret merkezi olarak
Malakka Sultanlığı’nın altın çağları.
Köprünün diğer yakasında farklı
mimarisiyle Malakka Sanat Galerisi( Malacca Art Gallery ) göze çarpıyor.
Binanın üst katında Sanat Galerisi, zemin katta ise Malezya Gençlik Müzesi yer
alıyor. Sanat Galerisi 1958 yılında kurulmuş, 2006 yılında da yenilenmiş.
Buradan kendi adıma bir insanlık dersi çıkartarak, tekrar Jalan Tukong Caddesi’ndeki Kampung Kling Camii ( Masjid Kampung Kling )’ne geldim. Sri Poyatha Moorthi Hindu tapınağı ve Cheng Hoon Teng Budist Tapınağı da aynı cadde üzerinde/yakınında bulunuyor. Malakka’daki üç önemli inanca ait ibadethanenin aynı caddede yer alması nedeniyle Jalan Tukong Caddesi’nin diğer bir ismi de “Harmony Caddesi” olmuş. “Harmony”nin sözlük anlamı; uyum, ahenk, düzen.
Hintli Müslüman tüccarlar tarafından 1748
yılında ahşap olarak inşa edilen Kampung
Kling Camii, 1872 yılında tuğla ile yeniden yapılmış. Caminin mimari
tasarımı, Sumatra, Çin, Hindu ve Malay etkileri taşıyor. Minaresi bir pagodaya
benziyor. Pagoda, 3-4 katlı, kare/daire şeklinde olan, her katı çatılı ve
katlar çıkıldıkça daralan, kule tarzındaki Budist mabetlerine deniyor. Cami’de ayrıca;
İngiliz ve Portekiz tarzlarının harmanlandığı sırlı çiniler, ana ibadet yerinde
simetrik kemerli Korint sütunlar, Viktorya dönemi bir avize, Hindu ve Çin tarzı
oymaları olan ahşap bir minber de bulunuyor.
1990’lı yıllarda Cami’de koruma çalışmaları yapılmış.
Harmony Caddesi’( Jalan Tukong )ndeki diğer bir ibadethane de, Malezya’daki en eski Hindu tapınağı olan Sri Poyatha Moorthi’dır. Malezya’da az sayıda olan Chitty( Hint asıllı Malezyalı/Malakkalı ) tapınağından biri. Chitty tarzı basitleştirilmiş Dravidian mimarisi ile tasarlanmış. Tapınak, Hollandalı Malakka sömürge yönetimi tarafından verilen arsa üzerine, Chitty halkının lideri olan Thavinayagar Chitty tarafından 1781’de inşa edilmiş. Tapınak fil tanrısı Ganesh’e adanmış.
“Harmony Caddesi” olarak bilinen Jalan Tukong yakınında bulunuyor. “Yeşil Bulut Tapınağı”; Taoizm, Konfüçyanizm ve Budizm öğretilerinin hepsini uygulayan bir Çin tapınağıdır. Tapınak, 4.600 m2’lik bir alanı kaplıyor. Yolun karşısında, tapınak tesislerinin bir parçasını meydana getiren, geleneksel bir opera tiyatrosu var. Tapınağın en çarpıcı özelliklerinden biri, tapınağın inşasına katkıda bulunan üç Kapitan’dan( Kapitan: sömürge yönetiminin, etnik gruplara atadığı aynı etnik gruptan yönetici ) ikisine ait kalıntıları barındırması.
Keşif heyecanından olacak, henüz yemek yemediğimi fark edip, bu defa akşam yemeği için dolaşmaya, kafama uygun bir yer aramaya koyuldum. Ama fazla dolaşmama gerek kalmadan hemen böyle bir yer buldum. Jalan Hang Jebat( Jonker Street ) Jalan Tukong Caddelerinin birleştiği yerde, geniş kaldırımlara masaların çıkarıldığı, bir lokantaya denk gelince, “burası kaçmaz” dedim. Böyle bir yerde, değil karın doyurmak, oturmak bile büyük bir keyif olacaktı. Açık havada, yoğun bir trafiğin olmadığı geniş ve ferah caddede, bir yandan yemeğimi yeyip, biramı yudumlayacak, diğer yandan da yoldan gelip geçenleri izleyerek ülkem ve gezdiğim yerler hakkında düşüncelere dalacak, sörf yapacaktım.
Jalan Hang Jebat Caddesi( Jonker Street )’nde yürürken, klasik Çin mimarili, karmaşık ve renkli tasarımı ile Hokkien Huay Kuan Tapınağı, adeta bir mıknatıs gibi beni kendisine çekiyor. Ön tarafta, verandayı destekleyen, ejderha motifleriyle oyulu iki sütun vardı. Yüksek kapıların her iki kanadında, baltalarıyla birer savaşçı resmedilmiş; duvar panelleri, ejderha ve çiçek motifli oymalarla süslenmişti.
İlk durağımız, bir ayakkabı, terlik ve
hediyelik eşya dükkânı. Burası alelade
bir ayakkabı dükkânı değil. Çin’de, kadınların uyguladığı ve on asır devam
eden, “ayak bağlama”( bound feet shoes ) geleneğinin tanıtıldığı, tarihle iç
içe bir yer aynı zamanda. “Ayak
bağlama”, genç kızların ayaklarının, şeklini ve boyutunu küçültmek için sıkı
bir şekilde bağlanma geleneğiydi.
Ayak Bağlama geleneği, Tang hanedanından başlayarak 20.
Yüzyıl başlarına kadar uygulandı. Bağlı ayaklar, bir statü sembolü ve bir
güzellik işareti olarak kabul edildi. Ayak bağlanması uygulaması kadınların acı
çekmesine ve sakatlıklarına neden oldu. Bağlama ile değiştirilen ayaklara
“nilüfer ayakları” deniyordu. Vitrinde, Çinli genç kızların, geleneksel
güzellik anlayışı nedeniyle giymek zorunda kaldıkları ve acılar çektikleri o
ayakkabıları görünce, hüzünlendik. Ama en azından, artık bu geleneğin kalkmış
olmasıyla da teselli bulduk.
Hang Jebat Caddesi üzerinden
nehir kıyısındaki köprübaşına kadar geliyoruz. Sol tarafta, ünlü lokanta ve
cafe zinciri olan Hard Rock Cafe var. 1971 yılında kurulan zincirin, halen 36
ülkede 143 şubesi bulunuyormuş.
Köprünün öbür tarafında, Hollanda
Meydanı( Dutch Square )’nda ilk gördüğümüz, bir saat kulesiyle, çeşme oluyor.
Bunlardan “Tan Beng Swee Saat Kulesi”, tuğla kırmızısı rengiyle, Christ
Church’e benziyor. Zengin bir Çinli hayırsever olan Tan Beng Swee’nin, 1886’da
İngiltere’den ithal ettiği saati bağışlamasıyla, kule faaliyete geçmiş.
“Kraliçe Victoria Çeşmesi( Queen Victoria Fountain)” ise, Kraliçe’nin tahtta
kalmasının 60. Yılı anısına, 1901 yılında yapılmış.
Hollanda Meydanı’nda yer alan
diğer bir tarihi yapı, İsa/Mesih Anglikan Kilisesi( Christ Church )’ydi.
Kilise, Hollanda Sömürge Mimarisi tarzında inşa edilmiş. 1753 yılında, Hollanda
hâkimiyetinin 100. Yıl kutlaması anısına yapılan bu kilisede, hemen hemen her
şey, 18. Yüzyıldaki özelliğini
koruyor. 200 yıllık el yapımı sıralar,
derzsiz tek bir ağaçtan yapılan tavan kirişleri, pirinç İncil sırtı, zemine
döşenmiş eski mezar taşları, sırlı fayanslardaki “Son Akşam Yemeği” bunlardan
bazıları.
Aziz Paul Kilisesi Harabeleri (
St. Paul’s Ruins ); St. Paul Tepesi’nde yer alıyor. Bu kilise, aslında
fırtınadan kurtulan Portekizli bir kaptan tarafından, şükür amacıyla 1521
yılında yapılmış. O zamanki adı, “Tepelerin Hanımefendisi/Meryem’i” imiş. Ancak
Hollanda hâkimiyeti döneminde, Hollandalılar, asil ölülerini buraya gömmüşler
ve ismini de St. Paul Kilisesi olarak değiştirmişler.
A Famosa Portekiz Kalesi, Aziz
Paul Kilisesi’nin yakınında bulunuyor. Kale, 1511’de, ticaret yolunu korumak
amacıyla Portekizliler tarafından inşa edilmiş. 1641’de kale el değiştirmiş ve
Hollandalıların eline geçmiş. Kalenin Fransızların eline geçmesini istemeyen
Hollandalılar, 1795’de Kaleyi İngilizlere vermişler. İngiliz yönetiminin kaleyi
yıkmaya başladığı 1807’de, Malakka’ya hastalık izniyle gönderilen Sir Stamford
Raffles duruma müdahale etmiş. Böylece Santiago Kapısı( Porta de Santiago),
Kilise ve hapishane kurtarılmış olur.
Hollanda Meydanı( Dutch Square )
ve St. Paul tepesinde bulunan ve birbirine yakın olan tarihi eserleri gördükten
sonra, Malakka Kulesi( Menara Taming Sari )’ne gidiyoruz. Kule yakınlarında bir
parkın içinden geçerken, bir ağacın alçak dalları üzerinde güzel bir kuş
gördüm. Türkiye’deki kuşlardan Sarıasma’ya benziyordu. Makinemdeki 18-200 lens
yeterli olmasa bile, şans eseri kuşa yaklaşabildiğim için sonuç kötü olmadı.
Türkiye’de bulunmayan bu türün adı Kara Enseli Sarıasma( Black Naped Oriole
)’ymış.
Hep beraber Malakka Kulesi(
Menara Taming Sari )’ne geldiğimizde, gruptan sadece üç kişi kuleye çıkmak
istiyor. 2008’de hizmete giren kulenin yüksekliği 110 metre. Çıktığımız kuleye
“Jiroskop Kule” deniyor. Ekseni kule olan 80 yolcu kapasiteli döner gözlem
platformu, bir yandan dönerken, diğer yandan da dikine yükselerek kuleye
çıkıyor. Platformun dönerek çıkması ve inmesi, yaklaşık yedi dakikayı buldu ve
bu süre içerisinde, şehrin panoramik açıdan çok güzel fotoğraflarını ve
kayıtlarını aldık.
Kuleden indikten sonra bizi
bekleyen grubumuzla birlikte, “Ördek Tur” yapmak için hemen yan tarafta bulunan
“Malacca Duck Tour”( Malakka Ördek Tur ) aracına bindik. Duck Tour’u, dört
tekerlekli ve büyük bir tekne görünümlü, hem karada hem de denizde yol alabilen
amfibi bir araçla yapacağız. Tekerlekli tekne biçimindeki bu aracın yolcu
oturma yerleri de güverte salonu gibiydi. 10-15 dakika kadar şehir içinde
dolaştıktan sonra, Malakka Boğazı önünden teknemizin denize gireceği noktaya
geldik. Yolcu profilimiz çok çeşitli. Yerli ve yabancı turistler, çocuklar,
gençler, yaşlılar vb. her gruptan insan var. Birden, elinde mikrofonuyla bir
sunucu görünüyor. Vakit ilerliyor ve sunucunun; yolcuları eğlendirip,
neşelendirmesi ve heyecanlandırmasıyla, turun gösteri yanı da ortaya çıkıyor.
Herkes halinden memnun. Sonunda sunucumuz geriye sayım yapıyor ve aracımız
alkışlarla karadan denize giriyor. Malakka boğazında yaklaşık bir saat kadar
dolaştıktan sonra turun başladığı yere geliyoruz.
Malakka Duck Tour’un benim
açımdan en iyi tarafı, Malakka Boğazları Camii’ni denizden çekebilme imkânı
sağlamasıydı. Denizden bakıldığında, denizin ortasından çıkan bir mücevher gibi
görünen bu caminin, başka bir açıdan daha güzel bir fotoğrafı olabilir mi, bilmiyorum.
Malakka Boğazları Camii( Mescidi Selat Melaka ) 25 Ekim 2006 tarihinde açılmış.
Deniz fenerine benzer bir minaresi olan cami, suyun ve sütunların üzerinde inşa
edilmiş. Suni bir ada olan Malakka Adası’nın güney kıyısında yer alıyor.
Malakka Şehir turu sonrası,
şehirden ayrılmak üzere otelimize gidiyoruz. Kaldığımız Hotel Puri, Peranakan(
Malezya’daki Çinli etnik grup ) kültürün hâkim olduğu bir mekândı. Lobi,
resepsiyon ve kahvaltı salonundaki oymalı ahşap koltuklar kanepeler,
paravanlar, duvar panelleri… Bunların hepsi,
Çin tarzındaki renkler ve motiflerle, otelin misafirlerine peranakan(
Malezya asıllı Çinliler ) kültürünü yaşatıyordu. Biraz da bu gözle bakarak bir
süre lobide oturup, sohbet ediyor, fotoğraflar çekiyoruz ve sonra da,
ayrılıyoruz. https://www.youtube.com/watch?v=58BaJzTRcvU&list=PLZz6mPK3iQM5WoAHrdn_yT43v91JRq3HU&index=23
***
***
***
***
MALAKKA
Kuala Kumpur’dan ayrılıp, 150 km
güneyde bulunan, tarihi şehir Malakka’ya hareket ediyoruz.
***
Önceleri, bir balıkçı köyü olan
Malakka, 1377’de, bir Majapahit saldırısından kaçan Temasek Racası, İskender Şah olarak da bilinen Paramewara tarafından kurulmuş. Deniz ticaret yolları
üzerinde bulunması nedeniyle, Malakka her zaman uluslararası ilginin odağı
oldu. 15. Yüzyıldan sonra 1511’de Portekiz, 1641’de Hollanda, 1824’de İngiliz
egemenliğine girdi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya’nın işgaline uğrayan
Malakka, 31 Ağustos 1957’de Malaya Federasyonu’nun bir parçası olarak
bağımsızlığına kavuştu.
2015 yılı itibariyle Malakka
Eyaleti’nin 872.000 kişilik nüfusunun
%66,8’ini Malaylar, %26’sını Çinliler, %6,2’sini Hintli ve Chitty’ler,
kalanını ise Kristang ve Temuan gibi topluluklar oluşturuyor. Yüzyıllardır
süregelen bu etnik çeşitlilik, bir arada yaşama olgusuyla birlikte, yeni etnik
kavramların ortaya çıkmasına yol açmış. Örneğin, Malay kadınlarıyla evlenip
Malay kültürünü kabul eden, ama kendi Çinli kültürüne de sahip çıkan Çinlilere
“Baba Nyonya” deniyor. Hintli tüccarların Malay veya Çinli kadınlarla
yaptıkları evlilikten olan ve zamanla Malaylaşma sürecine giren ama Hintli
kimliğini de sürdürenlere “Chitty”; Portekiz sömürge döneminde Portekizli
erkeklerle Malay kadınları arasındaki evlilikten doğup, Hristiyanlığı
benimseyenlere de “Kristang” adı veriliyor.
***
Önemli doğal kaynakları
bulunmayan Malakka, ekonomisi ve stratejik konumu nedeniyle 500 yıldan beri
tarihi bir öneme sahip. 1994 ve 1999’da kurulan iki adet Petronas Malakka Rafinerisi, 2003’de açılan Malakka
Uluslararası Ticaret Merkezi, Malakka’daki önemli yatırımlardan birkaçı. Turizm
de, Malakka’da gelişen bir endüstri olmuş. 2014’de gelen turist sayısı 15,4
milyon. İklim, yıl boyunca sıcak ve rutubetli. Sıcaklıklar gündüz 30-35 C, gece
27-29 C derece civarında. Malakka Eyaletinin başkenti olan Malakka şehri, 600
yılı aşkın uzun tarihi ile 2008 yılında “UNESCO Dünya Mirası Listesi”ne girdi.
***
BOĞAZLAR ÇİN MÜCEVHERAT MÜZESİ ( STRAITS CHINESE JEWELLERY )
Otelimize yerleştikten sonra
vakit kaybetmeden, tarihi Malakka şehrini tanımak için sokaklarında,
caddelerinde dolaşmaya başlıyoruz. Elimize verilen, basitçe hazırlanmış
haritaya göre, yürüyüş mesafesinde görülebilecek pek çok önemli yer bulunuyor.
Otelimizin bulunduğu Jalan Tun
Tan Cheng Lock Caddesi’nden yürümeye
başlıyoruz. Birkaç bina sonra, yolun solunda bir müze görüyoruz. Boğazlar Çin
Mücevherat Müzesi ( Straits Chinese Jewellery
), daha önce ünlü bir Peranakan Çinlisinin evi iken, 2012’de müzeye
dönüştürülmüş. Peranakan( Malezya'daki Çinli göçmenler ) kültürünü temsil eden binada sergilenen mücevherler de
Çin tasarım ve motiflerini yansıtıyor.
***
Biraz daha yürüdükten sonra,
Jonker Caddesi( Jonker Street )’ne geliyoruz. Bu cadde, boydan boya, “Jonker
Walk” da denilen Çin mahallesini oluşturuyor. Zamanında Hollandalı
sömürgecilerin hizmetkârları, eski ismi Heeren Caddesi olan bu caddede
yaşıyorlarmış. Hollandalılar, Malakka’yı terk edince, bu defa asillerin caddesi
haline gelmiş. Zengin Çinli Peranakanlar, caddeye derin ve köklü bir şekilde,
etnik ve kültürel özellikler kazandırmışlar.
|
|
***
AMİRAL CHENG HO VE CHENG HO KÜLTÜR MÜZESİ
Jonker Caddesi’nin devamında, sol
tarafta Cheng Ho Kültür Müzesi vardı. 1371 yılında doğan Cheng Ho, Ming Hanedanlığı( Çin )’nın amiralidir. 1405 – 1433 yılları arasında
Güney Çin Denizi, Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’e toplam 7 sefer yapmış, her
seferinde emri altında 100’den fazla gemi ve 20.000 kişilik mürettebat
bulunmuştur. Amiral Cheng Ho, askeri ve
ticari amaçlı bu seferlerinde, en az 5 defa Malakka’yı ziyaret etmiş. Çok iyi
bir gezgin ve diplomat olan Cheng Ho, yeri geldiğinde askeri güç kullanmakla
beraber, çoğunlukla barışçı davranırmış. Müslüman doğan ve Ma He adını alan
Amiral Cheng Ho’nun, Malakka’yı ziyaretlerinde, burada büyük bir depo tesisi
kurduğuna inanılıyor.
Malakka - Amiral Cheng Ho Kültür Müzesi |
Günümüzün Malakkası’nda Amiral Cheng Ho’nun anlamı büyüktür. 15. Yüzyılda Çin
İmparatoru; Amiral Cheng Ho’nun
donanmasıyla, Prenses Hang Li Po’yu,
Malakka Sultanı Mansur Şah ile evlenmesi için Malakka’ya gönderir. Bu vesileyle
Prensesin beraberinde gelen yüzlerce kişi Malakka’ya yerleşir ve bu kişilerin
soyundan gelenler bugünün Peranakan Çinlilerini oluştururlar. Müzenin biraz
ilerisindeki meydanı süsleyen devasa gemi maketi de “Amiral Cheng Ho”nun
Malakka’yı ziyaretinin 609. Yılı anısına yapılmış.
Malakka - Amiral Cheng Ho'nun 609. yıl anısına |
***
JAMBATAN KG JAWA( CAVA KÖYÜ KÖPRÜSÜ )
Gezimize, Lorong Hang Jebat
Caddesi üzerinden devam ederek, pembe-beyaz renklerle boyalı, güzel bir
köprünün önüne geliyoruz. Jambatan Kg Jawa Köprüsü; Lorong Jambatan Caddesi ile
nehrin kuzey yakasında bulunan Jalan Jawa( Java Lane=Cava Şeridi)’yı birbirine
bağlıyor. Jambatan Kg Jawa; Malakka’nın en önemli olaylarına, tarihi
dönemlerine tanıklık etmiş, tarihi bir yaya köprüsü.
Jalan Jawa/Java Lane( Java Yolu )
önceleri, balıkçılıkla geçinen Cavalıların yerleşim bölgesiymiş. Ancak
1880’lerde yolun her iki yanına ev ve dükkânların inşa edilmesiyle
yolun/caddenin kaderi değişmiş. Yol boyunca açılan kumarhane, meyhane, gece
kulübü, batakhane ve genelevlerle, şehrin eğlence merkezi haline gelmiş. Şehrin
diğer yakasında çalışanlar, eğlenmek için Jalan Jawa’ya gittiklerinde, Jambatan
Kg Jawa Köprüsü’nden geçmek zorunda kaldıklarından, zamanla köprüye “Cehennem
Köprüsü”( nai he qiao/diyu qiao ) denmeye başlanmış. Bugün, Jalan Jawa, kendi
halinde, sessiz bir cadde.
***
Jambatan Kg Jawa Köprüsü’nün
merdivenlerini çıkarak, buradan bir süre Malakka Nehrini seyrediyoruz. Nehrin
her iki yakasında, duvarları rengârenk resimlerle bezenmiş iki katlı tarihi
binaları ve yaya yolunda bu manzarayı seyrederek yürüyen, insanları görüyoruz.
Köprüden karşı kıyıya geçip, biz de bu tablo gibi güzel, manzaralı yoldan
yürüyenlere katılıyoruz.
Bir zamanlar dünyanın en önemli
ticaret limanlarından olan Malakka’yı, tekrar eski günlerine kavuşturmak için
birçok proje geliştirilmiş. Bunlardan; sanatı kullanarak, şehri güzelleştirmek
amacıyla 2012 yılında “ProjectArm/ Malakka Nehri Sanat Projesi” uygulamaya konulmuş. “Sokak sanatı” da
denilen bu uygulamada, dokuz sanatçı grubu bir araya gelerek, nehir boyunca uzanan
tarihi binaları dev bir tuval gibi tasarlamışlar, boyamışlar ve kendi sanat
eserlerini ortaya çıkarmışlar.
Nehir kenarındaki evlerin
duvarlarına resmedilmiş bu devasa tabloları seyrederek yürüyoruz. Ancak sadece
bununla yetinilmemiş, yeşil dengesi de gözetilerek, belli bir uyum içinde, yol
boyunca gördüğümüz ağaç ve çiçekler de bu tablonun içine yerleştirilmiş.
***
KAMPUNG HULU CAMİİ ( MASJİD KAMPUNG HULU )
Malakka - Kampung Hulu Camii ( Masjid Kampung Hulu ) |
Cami, farklı Çin ve Cava
unsurlarını birleştiren, kendine has bir mimari tarza sahip bulunuyor. Sağlam
görünümlü minaresi ile deniz feneri veya kale kulesine benziyor. Kampung Hulu,
şehrin eski sakinlerinden Cavalıların dilinde “Hulu Köyü” anlamına geliyor.
Caminin bulunduğu caddenin ismi de Kampung Hulu.
Malakka’daki ilk günümüzde
birlikte yaptığımız bu şehir turu ile akşamı ediyoruz. Akşamki program, serbest
olacak.
***
KEŞİF GEZİSİ BAŞLIYOR
Yürüyerek şehir turundan sonra,
dinlenmek için otelimize gelip, odalarımıza çekiliyoruz. Kimi arkadaşlar
belirledikleri bir restorana gidip, geceyi orada geçireceklerdi. Zevkler ve
renkler tartışılmaz. Malakka gibi müstesna, farklı kültürlerin harmanlandığı,
insanın merak ve öğrenme duygusunu kırbaçlayan ufak bir şehirde ne yaparsanız
yapın yanlış olmazdı bana göre. Her zaman benden bir adım önde olan “keşif
duygum” yine baskın geldi ve bu akşam Malakka’yı tek başına keşfetmenin
heyecanını yaşamaya karar verdim. Rafet El Roman’ın kulaklarını çınlatarak
“Macera dolu Amerika”(!) dedim ve kendimi Malakka’nın sokaklarına attım.
Güneş henüz yeni batmıştı.
Karanlık tam olarak çökmeden, nehir kenarında ışıl ışıl aydınlatılmış olan
binaları ve bunların sudaki yansımalarını çekebilirdim. Oldum olası gece
fotoğrafları çekmeyi severdim. Yıllar önce, digital çağın henüz başlamadığı
zamanlarda, Sirkeci’ye gider, 1000 iso’luk filmler arar, bulabildiğimde,
heyecanla deneme amaçlı gece çekimlerine başlardım. Şimdi ise elimdeki Canon 550 D makinam
ve 18-200 lensimle elimden geleni yapacaktım.
***
Liman/İskele
Malakka - Liman'dan |
Hang Jabat Caddesi’ni takip ederek, nehir kıyısına geliyorum. Önce, ileride sağ kıyıda Hotel Casa Del Rio ile karşı kıyıda nehir gezi botlarının bulunduğu küçük limanı/iskeleyi fotoğrafladım Buraları nispeten ışıklı alanlar olduğu için manzaranın ve ışık yansımalarının iyi olacağını tahmin ediyorum.
***
Malakka Sultanlığı’nın Su Değirmeni
Malakka - Malakka Sultanlığının Su Değirmeni |
Karşı kıyıda, bir su değirmeni gördüm, “Malakka Sultanlığı’nın Su Değirmeni” adındaki bu değirmen. Malezya’nın ilk ve en büyük su değirmeniymiş. Şehre ve nehir manzarasına ayrı bir görsellik katması için tasarlanan bu değirmen, 2008 yılında yapılmış ve 13 metre yüksekliğindeymiş.
***
Middleburg Kalesi ( Bastion Middleburg )
Malakka - Middleburg Kalesi ( Bastion Middleburg ) |
Değirmenin yanında yine bir tarihi eser, küçük bir kale veya hisar vardı. Hollandalılar, 1641 yılında Portekizlileri yenip Malakka’yı ele geçirince, şehrin savunmasını güçlendirmeye karar vermişler. Bunun için Malakka nehrinin ağzında, stratejik konumda olan bu yerde, 1660 yılında Middleburg Kalesi’ni ( Bastion Middleburg ) inşa etmişler.
***
Denizcilik Müzesi ( Maritime Museum )
Malakka - Denizcilik Müzesi ( Maritime Museum ) |
***
Malakka Sanat Galerisi ( Malacca Art Gallery )
art |
Malakka Sanat Galerisi ( Malacca Art Gallery ) |
***
HARMONY CADDESİ ( JALAN TUKONG )
Nehir kenarı civarında yeteri kadar
dolaştıktan sonra, bu defa Jonker Street( Jalan Hang Jebat ) yönünde yürüyorum.
Bir tur atıp, gördüklerimi kafamda değerlendirmeye çalışıyorum. Kendi dini
mimarilerinin en güzel örnekleriyle önce bir cami ve bir Hindu Tapınağı, yüz
metre ileride de yine görkemli bir Budist tapınağı görmüştüm. "Farklı
etnisiteye/millete ve dine sahip toplumlar, demek ki, kendi kimliklerine sahip
olarak, barış içinde ve bir arada, huzur
içinde, yaşayabiliyorlarmış", dedim kendi kendime. Farklı dine ve milliyete mensup bu insanları huzur içinde yaşatarak yöneten siyasi anlayışı düşündüm sevindim, gıpta ettim; bir de aynı etnisiteye ve dine sahip insanları birbirine düşman ederek yöneten anlayışı gözümün önüne getirdim; insanlık adına utandım, üzüldüm...
***
Kampung Kling Camii ( Masjid Kampung Kling )
Malakka - Kampung Kling Camii ( Masjid Kampung Kling ) |
Buradan kendi adıma bir insanlık dersi çıkartarak, tekrar Jalan Tukong Caddesi’ndeki Kampung Kling Camii ( Masjid Kampung Kling )’ne geldim. Sri Poyatha Moorthi Hindu tapınağı ve Cheng Hoon Teng Budist Tapınağı da aynı cadde üzerinde/yakınında bulunuyor. Malakka’daki üç önemli inanca ait ibadethanenin aynı caddede yer alması nedeniyle Jalan Tukong Caddesi’nin diğer bir ismi de “Harmony Caddesi” olmuş. “Harmony”nin sözlük anlamı; uyum, ahenk, düzen.
|
Ben camiye gittiğimde, içeride
namaza gelmiş birkaç yaşlı adam vardı. Zaten biraz sonra yatsı ezanı okunmaya
başladı. Ben de “tam zamanıdır” diyerek,
ezan sesi ile birlikte camiyi ve ortamı dışarıdan kaydettim.
***
Sri Poyatha Moorthi Hindu Tapınağı
Malakka - Sri Poyatha Moorthi Hindu Tapınağı |
Harmony Caddesi’( Jalan Tukong )ndeki diğer bir ibadethane de, Malezya’daki en eski Hindu tapınağı olan Sri Poyatha Moorthi’dır. Malezya’da az sayıda olan Chitty( Hint asıllı Malezyalı/Malakkalı ) tapınağından biri. Chitty tarzı basitleştirilmiş Dravidian mimarisi ile tasarlanmış. Tapınak, Hollandalı Malakka sömürge yönetimi tarafından verilen arsa üzerine, Chitty halkının lideri olan Thavinayagar Chitty tarafından 1781’de inşa edilmiş. Tapınak fil tanrısı Ganesh’e adanmış.
***
Cheng Hoon Teng Tapınağı
Malakka - Cheng Hoon Teng Çin Tapınağı |
“Harmony Caddesi” olarak bilinen Jalan Tukong yakınında bulunuyor. “Yeşil Bulut Tapınağı”; Taoizm, Konfüçyanizm ve Budizm öğretilerinin hepsini uygulayan bir Çin tapınağıdır. Tapınak, 4.600 m2’lik bir alanı kaplıyor. Yolun karşısında, tapınak tesislerinin bir parçasını meydana getiren, geleneksel bir opera tiyatrosu var. Tapınağın en çarpıcı özelliklerinden biri, tapınağın inşasına katkıda bulunan üç Kapitan’dan( Kapitan: sömürge yönetiminin, etnik gruplara atadığı aynı etnik gruptan yönetici ) ikisine ait kalıntıları barındırması.
Tapınak, Kapitan Lee Wei King
tarafından Çin’den ithal edilen malzemelerle 1673’de inşa edilmiş. Ana salon,
Kapitan Chan Ki Lock tarafından 1704’de; binanın yenilenmesi ise Kapitan China
Choa Su Cheong ‘un himayeleriyle 1801’de yapılmış. 2003 yılında Cheng Hoon Teng
tapınağı, olağanüstü mimari restorasyonu için UNESCO ödülüne lâyık görülmüş.
Chen Hoon Teng Tapınağı, ertesi
günkü gezi programımızda vardı, ama ben gelmişken, kapalı olan tapınağı
dışarıdan fotoğraflamaya çalıştım. Ejderha motifleriyle süslenmiş kapısı ve
kapının dış bükey çatısı, çatıdaki dini olayları tasvir eden heykel
süslemeleri, hepsi başlı başına mükemmeldi.
***
OLD STREET MEMLEKET RESTORANINDA BİR MALAKKA GECESİ
Keşif heyecanından olacak, henüz yemek yemediğimi fark edip, bu defa akşam yemeği için dolaşmaya, kafama uygun bir yer aramaya koyuldum. Ama fazla dolaşmama gerek kalmadan hemen böyle bir yer buldum. Jalan Hang Jebat( Jonker Street ) Jalan Tukong Caddelerinin birleştiği yerde, geniş kaldırımlara masaların çıkarıldığı, bir lokantaya denk gelince, “burası kaçmaz” dedim. Böyle bir yerde, değil karın doyurmak, oturmak bile büyük bir keyif olacaktı. Açık havada, yoğun bir trafiğin olmadığı geniş ve ferah caddede, bir yandan yemeğimi yeyip, biramı yudumlayacak, diğer yandan da yoldan gelip geçenleri izleyerek ülkem ve gezdiğim yerler hakkında düşüncelere dalacak, sörf yapacaktım.
Dışarıdaki mevcut 2-3 boş masadan
birisine oturdum. Menüden kızarmış pirinç ve sebze karışımlı bir yemek, bir de
Tiger bira söyledim. Başka bir şey yemeyi düşünmediğim ve de pirinç de hoşuma
gittiği için, birayla birlikte bir tane daha sipariş verdim. Google’daki
aramada isminin, “Old Street Memleket
Restoranı “ olduğunu öğrendiğim kendi halindeki bu Çin lokantasında çok güzel
bir-iki saat geçirdim. Sonra da ayrılıp, otelimin yolunu tuttum.
***
MALAKKA ‘NIN DAVETİNE KAYITSIZ KALAMADIM
Yemekten sonra otelime dönüyorum,
ama bu harika ortamı bırakıp da otelime çekilmeye bir türlü içim elvermiyor.
Gecenin sessizlik ve sakinliği içerisinde, kendisini bana teslim etmiş olan,
güzelliklerini sunan, bu güngörmüş, asil duruşlu şehrin davetine
kayıtsız kalamazdım. Ne de olsa burada son gecemizdi. Yarın Malakka’dan
ayrılıyorduk. Böylece, tekrar sokakları dolaşmaya başladım.
***
Hokkien Huay Kuan Tapınağı
Malakka - Hokkien Huay Kuan Çin Tapınağı |
Jalan Hang Jebat Caddesi( Jonker Street )’nde yürürken, klasik Çin mimarili, karmaşık ve renkli tasarımı ile Hokkien Huay Kuan Tapınağı, adeta bir mıknatıs gibi beni kendisine çekiyor. Ön tarafta, verandayı destekleyen, ejderha motifleriyle oyulu iki sütun vardı. Yüksek kapıların her iki kanadında, baltalarıyla birer savaşçı resmedilmiş; duvar panelleri, ejderha ve çiçek motifli oymalarla süslenmişti.
***
Yine yakınlarda bulunan Tamil
Metodist Kilisesi, 1908 yılında inşa edilmiş. Zamanla cemaat büyüdükçe kilise
yetersiz kalmış. Ama 1954’de Peranakan Çinlilerin ve 1955’de Mandarince konuşan
Metodistlerin ayrılıp kendi kiliselerini kurmaları ile bu kilise, şu andaki
Tamil kilisesine dönüşmüş.
***
Eng Choon Derneği Binası
Sonunda, otelimizin bulunduğu
Jalan Tun Tan Cheng Lock Caddesi’ne
geliyor ve burada gördüğüm “Eng Choon Derneği”
binası ile bu geceki gezimi sonlandırıyorum. Bina cephesi; renkleri,
süslemeleri, resimleri, heykel ve oymalarıyla, daha ilk görüşte insanı hemen
etkiliyor. Kapının iki kanadında
simetrik bir şekilde, canlı renkli ve görkemli kıyafetleriyle iki Çin beyi
resmedilmiş. Kapının önünde bulunan iki aslan heykeli, bu beyleri koruyor. Kapı
önündeki, ejderha oymalı sütunlar da oldukça etkileyici. Binanın ait olduğu
“Eng Choon” derneği; Çin’in Fujian eyaletinin Eng Choon bölgesinden gelen
Malakka’daki Çinli göçmenler i temsil ediyor.
Malakka - Eng Choon Derneği Binası |
***
MALAKKA’DAKİ SON GÜNÜMÜZ
Ertesi sabah, kahvaltımızı
yaptıktan sonra, hep birlikte Malakka şehir turumuza başlıyoruz. Şehir
turumuzdan sonra otelimize dönüp, Malakka’dan ayrılacağız.
***
“AYAK BAĞLAMA” ( BOUND FEET SHOES )
"Ayak Bağlama"nın uygulandığı orijinal örnek bir ayakkabı |
Ayak Bağlama ayakkabıları |
***
CHENG HOON TENG TAPINAĞI
Rehberimiz bizi Cheng Hoon Teng
tapınağına getirince, “Burayı ben bir yerden hatırlıyorum” dedim, kendi
kendime(!) Malum, dün akşam bu tapınağın kapısını ve dışardan birkaç pozunu
çekmiş, ama kapalı olduğu için içeriye girememiştim. Şimdi ekipteki
arkadaşlarla birlikte her köşesini geziyor, tütsü yakıyor ve bir birlerimizin
fotoğraflarını çekiyoruz. Ayrıntılı yazı ve fotoğraflar yukarıda, daha önceki bölümde yer alıyor.
***
HARD ROCK CAFE
Malakka - Hard Rock Cafe |
***
SAAT KULESİ VE KRALİÇE VİCTORİA ÇEŞMESİ
Malakka - Kraliçe Victoria Çeşmesi ve Saat Kulesi |
***
CHRİST CHURCH
Malakka - İsa Anglikan Kilisesi ( Christ Church ) |
Malakka - arkada Christ Church |
***
AZİZ PAUL KİLİSESİ HARABELERİ
Malakka - Aziz Paul Kilisesi Harabeleri |
***
A FAMOSA PORTEKİZ KALESİ
Malakka - A Famosa Portekiz Kalesi |
***
PARKTAKİ KARA ENSELİ SARIASMA
Malakka - Parkın içinden geçerken çektiğim Kara Enseli Sarıasma |
***
MALAKKA KULESİ
Malakka - Malakka Kulesi'nin yönetim binası |
***
MALAKKA ÖRDEK TUR ( MALACCA DUCK TOUR )
"Malakka Ördek Tur"un yapıldığı amfibik araç |
***
MALAKKA BOĞAZLARI CAMİİ
Malakka - Malakka Boğazları Camii |
***
HOTEL PURİ, PERANAKAN KÜLTÜRÜNÜ YAŞATIYOR
Malakka - Hotel Puri'den |
***
Malakka’yla, Malezya-Vietnam-Kamboçya gezimizin Malezya
bölümü bitmiş oluyor. Malakka’dan, Kuala Lumpur Uluslararası Havaalanı’na
gidiyor ve oradan da Vietnam’a uçuyoruz.
***
MERAKLISINA...
Siyasi ve İdari Yapı
Malezya, Federal Anayasal Monarşi’ye dayalı parlamenter
demokrasi sistemiyle yönetiliyor. 13 Eyalet (Johor, Kedah, Kelantan, Malaka,
Negeri Sembilan, Pahang, Perak, Perlis, Pulau Pinang, Sabah, Sarawak, Selangor
ve Terengganu) ve 3 federal bölgeden (Kuala Lumpur, Labuan, Putrajaya)
oluşuyor. Eyaletlerin on biri Malezya yarımadasında, ikisi Borneo Adasında yer
alıyor. On üç eyaletin dokuzu sultanlar, dördü de valiler tarafından
yönetiliyor. Hükümetin sembolik anlamdaki başı olan ve "Yang di-Pertuan
Agong" denilen kralın yetkileri, sembolik. Dokuz eyalette bulunan
sultanların kendi aralarından seçtikleri sultan, 5 yıl süreyle Malezya Kralı
oluyor.
Her eyaletin kendi anayasası, kendi meclisi ve senatosu
bulunuyor. Senato üyeleri( 69 kişi ), sultanlar; meclis üyeleri( 180 kişi )
ise, halk tarafından seçim yoluyla belirleniyor. Bunların dışında ülkede üç
federal bölge var ve bu bölgelerin anayasası eyalet yasalarının üstünde.
Federal bölgelerin yönetimi kralın yetkisinde bulunuyor.
***
Malaylar
Malezya nüfusunun çoğunluğunu teşkil eden Malayların(
Malayca: Orang Melayu ) kökenleri M.Ö. 2500 yılına kadar dayanmakla beraber,
kendilerini Malay( Melayu ) olarak tanımlamaları, 15. Yüzyılda Malakka
Sultanlığı’nın kurulmasından sonra oldu. Malaylık; zaman içinde Sultanlık,
İslamlaşma, dil ve gelenek gibi unsurlarla pekişti ve 1891 nüfus sayımında
Çinli ve Tamillerle birlikte, Malaylar
da ayrı bir etnik grup olarak değerlendirildi.
Bugün 15 milyonu Malezya’da yaşayan Malayların; 8,5 milyonu
da, çoğu Endonezya, Singapur, Tayland, G.Afrika olmak üzere dünyanın çeşitli
ülkelerinde yaşamaktadır.
İklim
Ülkede iklim tropikaldir. Muson rüzgârlarının etkisiyle,
Ocak ve Mayıs ayları arasındaki sürekli yağışlar, ülkenin nem miktarının %80’e
kadar yükselmesine neden olur. Günlük sıcaklık 21-32 derece arasında değişir.
Ülkenin % 70’ini kaplayan tropikal ormanlarındaki 15.000 türün, 6.000 türünü
çeşitli ağaçlar oluşturur.
Din
Malezya’da, 2010 yılı sayımına göre, nüfusun %61,3’ü İslam,
%19,8’i Budizm, %9,2’si Hristiyan, %6,3’ü Hinduizm, diğerleri ise Animizm,
Sihizm, Bahailik gibi inançlara sahiptir.
Ülkenin resmi dini İslam’dır. Malezya; Arabistan, Çin ve
Hindistan'dan gelen tüccarlar vasıtasıyla, ilk kez İslam diniyle tanıştı. 15. yüzyılda
Müslümanlar, Malezya halkının çoğunu oluşturdu. Ülke nüfusunun yarıdan
fazlasını meydana getiren Malaylar, Anayasaya göre Müslüman olarak kabul
edilmekte ve kendilerine önemli ayrıcalıklar tanınmaktadır. Kamu görevleri, iş
dünyası ve eğitim alanında sağlanan bu ayrıcalıklar, din değiştirmeleri halinde
kaybedilmektedir. Ülkedeki Çinliler Budizm’e, Hintler ise Hinduizm’e
inanmaktadırlar. Hristiyanlık, Malay olmayan bumiputralar arasında yaygındır.
Malaylar ve diğer Müslümanların evlilik, boşanma, velayet,
miras ile ilgili davalarına şeriat mahkemeleri bakıyor. Bu mahkemelerin
kararları için temyize gidilemiyor. Çinli ve Hintlerin tüm davaları ise kamu
mahkemelerinde görülüyor.
İslam;Sünni teolojisi ve Şafii fıkhı ile uygulanıyor. Kral,
ülkede İslam’ın koruyucusu olup, kraliyet ailesi üyeleri İslam’dan çıktıkları
takdirde, bazı önceliklerini kaybedebilirler.
Farklı dini grupların arasındaki ilişkiler genellikle
hoşgörülüdür. Doğum Bayramı( Noel ), Çin Yeni Yılı ve Divali, Mevlid Kandili
gibi farklı dinlerin bayramları ayrı ayrı milli ve dini bayramlar olarak ilan
edilmiştir.
Kedah, Kelantan ve Terengganu eyaletlerinde Perşembe öğleden
sonra ve Cuma günleri Müslüman kesim için haftalık tatil günleri, Pazar günü
ise çalışma günüdür. Diğer eyaletlerde ise Cumartesi-Pazar tatili uygulaması
vardır.
***
Dil
Malezya’nın resmi dili, Malaycadır. Brunei ve Singapur’un da
resmi dili olan Malayca; Tayland, Filipinler ve Endonezya’daki Malaylarla
birlikte, 30 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Malay dili, 15. Yüzyılda bölgede yayılan İslamiyetin
etkisiyle, bünyesine pek çok Arapça, Farsça ve Urduca kelime almıştır.
İslamiyet’ten sonra, Hindistan alfabesi yerine Arapçadan uyarlanan Jawi( Cavi )
alfabesi kullanılmış, İslam dini ve kültürel terminolojisi özümsenerek,
Malayca, Güneydoğu Asya bölgesinde, İslami eğitim dili haline gelmiştir. Jawi(
Cavi ) alfabesi, halen sadece dini açıdan kullanılmakta, Malay dili ise Latin
alfabesiyle yazılmaktadır.
Ülkede, Malayların yanı sıra, Hintli Tamillerin Tamilcesi,
Peranakan Çinlilerin Çincesi büyük yoğunlukta olmak üzere, konuşulan dil sayısı
137’dir. Bir zamanlar ülkede devlet dili olan İngilizce, hâlâ güçlü bir ikici
dil olmaya devam etmektedir. İş dünyasında İngilizce kullanımı hayli yaygındır
***
Ekonomik Yapı
Dünyanın önemli kauçuk ve dünyanın ikinci büyük palm yağı
üreticisidir. Palm yağı üretimi 2012 yılında 19,4 milyon tona ulaşmış ve
Malezya dünya palm yağı üretiminin %39’unu ve dünya ihracatının %44’ünü
gerçekleştirmiştir. Ülkenin ana tarımsal ürünleri palm yağı, kauçuk, kakao,
hindistan cevizi, tropik meyveler, sebzeler, pirinç, tütün, biber ve diğer
baharatlardır.
İmalat sanayii, son 20 yılda Malezya’da genel ekonomik
büyümeyi etkileyen ana faktörlerden biri olmuştur. İmalat sektöründeki başlıca
gruplar; elektrikli ve elektronik aletler, tekstil, kimyasal ürünler, ulaşım
araçları, inşaat malzemeleri, ağaç ve işlenmiş tarım ürünleridir. En önemli
ihracatı elektronik ürünler üzerinedir. Fakat bu üretimler ağırlıklı olarak
ithal ara mallara bağımlıdır. Yerli düşük fiyatlı otomobil firmaları, Proton ve
Perodua uluslararası pazarda diğer markalarla rekabet edecek duruma gelmiştir.
Maden bakımından da zengin bir ülke olan Malezya, kalay
üretiminde dünya birincisi olup, dünya kalay üretiminin%70’ini karşılar.
Enerji
Petrol ihtiyacının %80’ninden fazlasını kendi topraklarından
üretir. Ülkede çıkan petrol kaliteli olduğu için ihraç edilir ve yurt içi
ihtiyacı, ithalatla karşılanır. Malezya, doğal gaz rezervleri bakımından dünya
sıralamasında 14. sırada, ham petrol rezervleri bakımından da 23. sıradadır.
2011 yılında Petrol ve doğal gaz sektörü devlet gelirlerinin yaklaşık % 35’ini
oluşturmuştur.
***
Ulaştırma
Malezya, karayolları ağı ile Asya’nın ulaşım ağı açısından
en iyi karayolu sistemine sahip ülkelerinden biridir. 2010 yılı itibariyle
ülkede 116.169 km uzunluğunda asfaltlanmış yol bulunur. Ülkedeki demiryolu
uzunluğu ise 2,418 km’dir. Malezya’da toplam 58 havalimanı vardır. Bunlardan
Kuala Lumpur, Johor, Penang, Langkawi, Kota Kinabalu ve Kuching’de olanlar
uluslararası havalanlarıdır.
İhracat – İthalat
Malezya'nın dış ticaretinde en önemli ülkeler ABD, Çin,
Singapur ve Japonya'dır. Bu dört ülkenin Malezya’nın toplam dış ticareti
içindeki payları %50’ye yakındır. Bu ülkelerin dışında Malezya'nın ticaret
ortakları arasında; Avrupa Birliği üyeleri ve ASEAN üyeleri ile diğer Asya
Pasifik Ülkeleri vardır. Malezya ile olan ticaretimizde; 2013 yılında ihracatımız
272 milyon dolar, ithalatımız 1,2 milyar dolar olmuştur.
Başlıca İhraç Ürünleri: Elektronik Cihazlar, petrol, doğal
gaz, ahşap, ahşap ürünler, palm yağı, lastik, tekstil, kimyasallar
Başlıca İthal Ürünleri: Elektronik Cihazlar, Makineler,
Petrol Ürünleri, Plastik, Araçlar, Demir – Çelik Ürünleri, Kimyasallar.
***
Temel Ekonomik
Göstergeler
Daha önceleri ekonomik büyüme ve gelişmesi madeni ve
tarımsal ürünlere bağlı olan Malezya; son 20 yılda hızla sanayileşmiş ve sanayi
sektörünün GSYİH’daki payı 2011 yılı itibariyle %27,9’ a ulaşmıştır. Hizmet
sektörü ise %48,2’lik oranı ile GSYİH’daki en önemli payı almaktadır.
2010 yılında %7,4, 2011 yılında %5,1 oranında, 2012 yılında
ise 5,6 oranında istikrarlı büyümeler yaşamıştır. 2013 yılı sonunda bu büyüme
oranının önceki üç yıla göre bir düşüş yaşadığı görülmüş ve %4,4 olarak
gerçekleşmiştir. Enflasyon oranı, 2010 yılında %2,2 oranında gerçekleşirken,
işsizlik oranı %3,2 olarak açıklanmıştır. Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 9.700
dolardır.
***
Turizm
Malezya 2012 yılında 25 milyon turisti ağırlamış ve dünyada
en çok turist çeken ülkeler listesinde ilk on içerisinde yer edinmiştir.
Öğrenciler orta öğrenimden sonra özel yüksek öğretim
kurumlarına kaydolma seçeneğine sahiptir. Bu kurumların birçoğu, yabancı bir
enstitü veya üniversite ile işbirliği içinde - özellikle Amerika Birleşik
Devletleri, İngiltere ve Avustralya'da - işbirliği yaparak kurslar sunar ve
öğrencilerin kurslarının bir kısmını yurt dışında geçirmelerini sağlar.
***
Wau - Malazya’da
Geleneksel Uçurtma
Malayca wau denilen uçurtmanın, Malezya’nın geleneksel
yaşamında önemli bir yeri vardır. Uçurtma konusunda çeşitli yaşlar için
eğlence, oyun ya da yarışmalar düzenleniyor. Değerlendirmeler; şekil güzelliği,
uçurtmanın özgünlüğü, renkleri ve büyüklüğü gibi kıstaslara göre yapılıyor. Wau
adının ortaya çıkması, uçurtmaya bağlı olan yayın sesiyle de ilişkilidir.
Havaya kaldırıldığında, yay üzerine yerleştirilen yapraklar ritmik bir şekilde
"wau" sesi çıkarır.
Çerçeveleme olarak bambunun kullanıldığı uçurtmaların, pek
çok çeşidi bulunuyor. Bunlardan en yaygını, Malezya Uçurtması( Malay Kite )
olarak da bilinen elmas şeklindeki, kuyruksuz Wau Kikik”tir. Ayrıca, Wau Bulan (Ay Uçurtması), Wau
Kucing( Kedi Uçurtması) ve Wau Jalabudi (Kadınlar Uçurtması) gibi yaygın olarak
bilinen birçok Wau vardır. Bu Wau türleri, ulusal uçurtma yarışlarında Ulusal
Uçurtmalar olarak kabul edilir.
Wau bulan'ın büyüklüğü diğer tüm Malezya uçurtmalarından
daha büyüktür. Tipik boyut 2,5 m genişliğinde ve 3,5 m uzunluğundadır. Daha
belirgin hale getirmek için, uçurtma,
normalde büyük, güçlü renkli desenlerle dekore edilir. Doğru renk
verildiğinde, wau bulan, uçarken, yükselen bir hilale benzer. Wau bulan, adını,
alt bölümünün hilal şeklindeki görünümünden almıştır.
***
Sepak takraw ( Ayak
Voleybolu )
Sepak takraw, veya
“tekme voleybolu/ayak voleybolu”, Malezya’nın ulusal sporu olduğu gibi,
Güneydoğu Asya ülkelerinde de çok sevilen bir spordur. Asya Oyunları ve
Güneydoğu Asya Oyunları gibi uluslararası spor etkinliklerinde önemli bir yeri
vardır. Bu sporun ismi Malezya’da “Sepak raga” diye bilinir. İlk olarak 15.
Yüzyılda oynanmaya başlanan Sepak Takraw’ın resmi ismi, 1965 yılında konmuştur.
Üçer kişilik iki takım tarafından oynanır ve el dışında
vücudun bütün kısımları kullanılabilir. Voleybol gibi bir file oyunudur. Çok
sert plastik ve bambu saplarından yapılan top, yaklaşık 250 gram
ağırlığındadır.
Oyun, filenin kenarında bulunan yarım dairedeki oyuncunun,
alanın ortasındaki servis dairesinde bekleyen oyuncuya topu elle fırlatmasıyla
başlar. Servisçi, kendisine gönderilen topu ayak vuruşuyla rakip sahaya
gönderir. Bu sırada rakip oyunculardan birisinin ayağı, kendi yarı alanı
içerisindeki servis dairesinde bulunmalıdır. Karşılaşmalar 15 sayı üzerinden üç
set olarak oynanır. İki tarafın da 12’şer oyuncusu vardır ve her oyunda farklı
bir üçlü sahaya çıkar.
***
Bilim ve Teknoloji
Rusya ile 2006 yılında bir uzay uçuş programı imzalayan
Malezya, 10 Ekim 2007 tarihinde ilk astronotunu uzaya gönderdi. Ülkesinin
Rusya’dan satın aldığı ( milyar dolarlık ) 18 adet savaş uçağı karşılığında
programa dâhil olan Malezyalı Astronot Ortopedist Cerrah Şeyh Muszaphar; Soyuz
TMA-11 ile gittiği uluslararası uzay istasyonundan, 21 Ekim 2007 tarihinde
Soyuz TMA 10 ile döndü.
***
Bomoh( Şaman, büyücü
)
Bir Malay şamanı olan “bomoh”, bitkisel ilaçlarla
iyileştiren, geleneksel bir şifacı ve büyücüydü. Uzmanlıkları şifalı
otlardı. Ruhlar ve tanrılar arasında bir
aracı görevi yürütürdü. Ruhların hastaları iyileştirebileceği, kayıp kişileri
arayabileceği, hastalık ve sefalet için kullanılabileceği ileri sürülürdü.
Bomoh’un bu sanatı, 1970 ve 1980’lerdeki İslami canlanmaya
kadar büyük ölçüde devam etti. Daha sonra, potansiyel olan “kara büyüleri”
nedeniyle Müslüman inancından sapkın olarak görüldü. Bu dönemde geleneksel
bitkisel ilaçlarda ciddi bir düşüş görüldü ve birçok sahte uygulayıcı boşluğu
doldurdu. Günümüzde pek çok “bomoh”, Kuran ayetlerini okumak veya Allah’ın
isimlerini çağırmak gibi yöntemler kullansalar da, kendilerine kuşkuyla
bakılıyor. https://www.youtube.com/watch?v=s954djVFm8Y&list=PLZz6mPK3iQM5WoAHrdn_yT43v91JRq3HU&index=5
***
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil