25 Nisan 2019 Perşembe

VİETNAM( Hanoi, Ha Long Bay, Hue, Da Nang, Hoi An, Ho Chi Minh City, Cu Chi Tünelleri, Tay Ninh, Mekong Delta )







VİETNAM

Kuala Lumpur’dan, Air Asia Havayolları’nın 06.15 uçağıyla, Vietnam’ın başkenti Hanoi’ye hareket ediyoruz. Üç saatlik bir yolculuktan sonra, Hanoi Noi Bai Uluslararası havalimanına indik.
***

Başkenti Hanoi şehri olan Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti, Güneydoğu Asya’da, Çin hindi Yarımadası’nın doğusunda yer alıyor. Uzun ve dar bir kara parçası üzerindeki Vietnam’ın kuzeyinde Çin, batısında Kamboçya ile Laos, güneyinde ve doğusunda ise Güney Çin Denizi bulunuyor. 1954’de Kuzey Vietnam ve Güney Vietnam olarak iki ayrı cumhuriyete bölünmüş olan ülke, 1976’da Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti olarak tekrar birleşmiş. Dağlık bir ülke olan Vietnam’da Kızıl Nehir ve Mekong deltaları, önemli alçak düzlükleri oluşturuyor. Ülkenin güneyinde tropikal, kuzeyinde ise musonal iklim tipi etkili. Yıl boyunca ortalama sıcaklık 20°C civarında. Güney Vietnam’da yılda iki mevsim var.  Kasım ve Nisan arası serin ve kuru, Mayıs ve Ekim ayları arası ise sıcak ve yağmurlu geçer. İki mevsim arasındaki sıcaklık farkı sadece 3°C civarındadır. Kuzey Vietnam’da ise dört ayrı mevsim yaşanır.

***

Ülkenin yüzölçümü 331.210 km2, nüfusu ise 2014 sayımına göre 90.710.000’dir. Nüfusun %85’ini Viet/Kinh halkı ve diğerini ise başta Hmong, Dao, Tay, Tayland ve Nung halkı olmak üzere 54 azınlık grubu oluşturuyor. Dini açıdan ise nüfusun %73’ü halk dini, %12’si Budizm, %8,3’ü Hristiyanlık, %4,8’i Kaodaiizm, %1,4’ü Hoahaoizm inancına sahip. Önemli kentleri; Ho Chi Minh, Hanoi ve Haifong’dur. Eğitim; 12 yaşına kadar parasız ve zorunlu.  Resmi dili Vietnamca, resmi alfabesi ise Vietnam Alfabesidir. Para birimi Dong.

Üniter Marksist-Leninist tek partili bir sosyalist cumhuriyettir. Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti’nde tek yasal parti, iktidardaki Vietnam Komünist Partisi’dir. Vietnam Cumhurbaşkanı, ordunun başkomutanıdır. Başbakan, hükümetin başı ve 26 kişiden oluşan Bakanlar Kurulu’nun başkanıdır. Ülke 58 eyalet ve şehir statüsünde bulunan 5 merkezi yönetim birimine bölünmüş.
***

Ülkenin Kısa Tarihçesi

Vietnam’ın arkeolojik tarihi, 2500 yıl öncesine kadar gidiyor. Ülke, M.Ö. 1. Yüzyıldan 10. Yüzyıla kadar Çin egemenliği altında kaldıktan sonra 939 yılında Çin işgalinden kurtuldu.

Ülke, 19. Yüzyılda Çinhindi olarak( Kamboçya-Laos-Vietnam ), Fransa tarafından sömürgeleştirildi. Arada milliyetçi ayaklanmalar olduysa da, bir başarı sağlanamadı. İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’nın Vietnam’ı işgali sırasında, bağımsızlık mücadelesini başlatan Vietminh hareketi, 2 Eylül 1945’de Fransızlara karşı bağımsızlığını/cumhuriyeti ilan etti. Böylece Fransa ile komünist lider Ho Chi Minh liderliğindeki Vietnamlı kuvvetler arasında başlayan mücadele, 1954 yılına kadar sürdü. Mayıs-1954’de Fransa’nın teslimi sonrası düzenlenen 1954 Cenevre Anlaşması sonucunda Fransız Çinhindi’nde; Vietnam, Kamboçya ve Laos devletleri kuruldu.  
***
1956’da seçim yapılarak tekrar birleştirilmek üzere Vietnam ikiye bölündü. Kuzeyde Ho Chi Minh’in komünist hükümeti ile güneyde Fransa’nın desteklediği Dinh Niem hükümeti kuruldu. Ancak, 1956 yılında yapılması planlanan seçim gerçekleşmedi. 1963’te, hükümetin baskıcı politikaları ve Budistlerin Diem rejimine olan hoşnutsuzlukları, kitlesel gösterilere yol açtı. Bunun sonucunda Güney Vietnam’da, kuzeyden silah desteği alan Vietkong cephesi kuruldu ve iç savaş başlamış oldu. Daha önce danışmanları ile bu savaşta Güney Vietnam’ın yanında yer alan Amerika, 1964 yılındaki “Tonkin Körfezi Olayı” ile Vietnam Savaşı’na etkin bir şekilde katıldı. Yıllar sonra 1995 yılında, “Kuzey Vietnam torpido botlarının Tonkin Körfezi’ndeki iki Amerikan destroyerine ateş açtığı” iddiasının, hayali olduğu ortaya çıktı.

***
1965’de Amerika’nın kara savaşlarıyla desteklediği Güney Vietnam’la, Çin ve Sovyetler Birliği’nin desteklediği Kuzey Vietnam arasındaki savaşta; Amerikan kuvvetleri, Paris barış Anlaşmasını imzalayarak 29 Mart 1973’de Vietnam’dan çekildi. Vietkong’un, 30 Nisan 1975 ‘de Saygon’u ele geçirmesi sonucunda savaş, Kuzey Vietnam’ın zaferiyle sonuçlandı.

Kuzey ve Güney Vietnam 2 Temmuz 1976’da birleşerek, Sosyalist Vietnam Cumhuriyeti’ni meydana getirdiler. 1986 yılında uygulamaya konulan Doi Moi( yenileme ) programını takiben ekonomik ve serbest piyasa reformu uygulamaya konuldu. 178 ülke ile diplomatik ilişki kurularak, birçok uluslararası örgüte üye olundu.

***

Vietnam’ın kısa tarihçesi böyle. Ancak 60’lı, 70’li yılları bilenler ve Vietnam Savaşı ile ilgili haberleri vakti zamanında günü gününe izleyenler için, Vietnam’ın ayrı bir anlamı ve önemi var. Vietnam Savaşı aslında, dünyanın süper gücüne karşı, bir milletin mücadele azmini göstermesi bakımından müthiş bir örnekti. Amerikan ağır bombardıman uçaklarının Vietnam topraklarını bombaladığı, kimyasallarla ormanları yaktığı, napalm bombalarıyla sivillere saldırdığı haberlerini, her gün radyolardan duyar, gazetelerden okurduk. Buna karşılık, ülkelerini savunan Vietnamlıların ellerindeki en önemli silahları, vatanları uğruna ölümü göze almaları ve kazanma azimleriydi. Uzun bir mücadele sonrasında, dünyanın süper gücü olan Amerikan işgal kuvvetleri, Vietnam’da yenilgiyi kabul ederek çekildi ve Vietnam da böylece küllerinden yeniden doğdu. 

***
Amerika’nın, Vietnam’daki yıllarca süren bu haksız savaşı, tüm dünyada olduğu gibi kendi ülkesinde de büyük tepkilere yol açtı. Amerika’yı da sarsan Vietnam Savaşı, daha sonra birçok filme konu oldu. Deer Hunter, Apocalypse Now, Good Morning Vietnam, Platoon, Forest Gump, Full Metal Jacket tüm dünyanın izlediği bu filmlerden bazılarıydı.    



HANOİ

Hanoi, Vietnam’in başkenti ve 7,7 milyonluk nüfusuyla( 2015 ) en büyük ikinci şehridir. Çoğunlukla Kızıl Nehrin sağ kıyısında uzanan Hanoi; en büyük şehir olan Ho Chi Minh’in 1.720 km kuzeyinde bulunuyor.

1010’dan 1802’ye kadar, Vietnam’ın en önemli siyasi merkeziydi. Ancak, Nguyen Hanedanı döneminde( 1802 – 1945) Hue şehrinin imparatorluk başkenti ilan edilmesiyle, bu özelliğini kaybetti. 1873 yılında Fransızlar tarafından işgal edilen şehir,  1883-1945 döneminde, Fransız Çinhindi’nin sömürge yönetim merkezi yapıldı. Hanoi; önce 1954’den 1976’ya kadar Kuzey Vietnam’ın, Kuzey Vietnam Savaşı’nın kazanılmasından sonra da 1976’da yeniden birleşmiş Vietnam’ın başkenti oldu. 

***
Hanoi, Vietnam’daki en yüksek “insani gelişme endeksine “sahip olan bir şehir. İhracatı, yatırım sermayesi ve büyüyen sanayisiyle, ulusal ekonomiye katkıları önemli boyutta. Turizm, finans ve bankacılık, giderek ekonomisinde daha büyük bir paya sahip oluyor. Emlak piyasası gelişiyor, tarım yeni tekniklerle kendini yeniliyor. Hanoi’deki işletmelerin dörtte üçü, devlete ait. İşletmelerin %9’u özel sektörle ortaklık, %13,3’ü de özel sektör sahipliğinde.

Ekim-2010’da, şehrin kuruluşunun 1000. Yılı kutlandı. Hanoi’nin 1000. Yılı anısına, Kızıl Nehir setti boyunca 6,5 km uzunluğundaki duvara, mozaik duvar resmi yapıldı. 

***

Hanoi Noi Bai Uluslararası Havaalanına indikten sonra pasaport işlemlerimizi tamamlayıp, bizi karşılayan yerel rehberimizle otelimize gidiyoruz. Otelimiz, şehrin turistik merkezi olan Old Quarter( Eski Bölge)’da, önemli ziyaret noktalarına yürüyüş mesafesinde. Ancak, sabah henüz 9.00 civarı olduğu için check-in yapmayıp, eşyalarımızı emanete bırakıyor ve gezimize başlıyoruz.  
***

HANOİ’NİN “OLMAZSA OLMAZI” SİKLO(CYCLO) TURU

Sabah gezimiz Siklo ile başlıyor. Siklo, aslında arkadaki bir bisiklet sürücüsü tarafından pedalı çevrilen basit bir bisiklet taksisi. Üç tekerlekli taksi, tekerlekli çek çek, trishaw gibi değişik isimlerle de biliniyor. Hindistan ve Çin gibi ülkelerin aksine, Vietnam’daki siklolarda, yolcu koltuğu, sürücünün önünde bulunuyor. Bu da, yolcuya, fotoğraf çekmesi açısından büyük bir kolaylık sağlıyor. Önünüz tamamen açık olduğu için, herhangi bir engelle karşılaşmadan üç yanınızdan istediğiniz görüntüleri alabiliyorsunuz.

***

Siklo’dan Fotoğraf Çekmenin Keyfi ve Konforu


Hanoi - Siklo Gezisi
Hanoi - Siklo Gezisi
Sikloyla, Old Quarter(Eski Bölge) gibi şehrin kalbinin attığı caddeleri dolaşırken, şehrin günlük hayatının tam da ortasından, geçiyoruz. Kaldırımlar, satıcılar, lokantalar, insanlar, kokular, renkler, sesler… Ne güzel bir konfor bu böyle! Koltuğuma oturmuş, geniş bir görüş açısıyla boydan boya caddeleri geziyorum, çevreyi ve insanları inceliyor, ilginç anları yakalamaya çalışıyorum. Bunu yaparken de büyük bir rahatlık ve heyecan hissediyorum. Çünkü yanlarından/yakınlarından geçtiğimiz halde, araç trafiğinde yayaların dikkatini çekmediğimizi, fark edilmediğimizi düşünüp, onların daha doğal görüntülerini çekeceğimi umuyorum.
 
***
Çocukluğun ve Gençliğin Enerjisi

Hanoi - Çocukluğun ve Gençliğin Enerjisi
Hanoi - Çocukluğun ve Gençliğin Enerjisi
Ben fark edilmediğimizi düşünedurayım, 8-10 yaşlarında, üzerindeki kuru kafa desenli siyah tişörtü ve mavi eşofman altıyla, bir çocuk beni görüp yola çıkarak poz veriyor. Ayaklarını ve göğsünü gerip, kollarını arkaya doğru olabildiğince açarak, sanki tüm evreni kucaklamak ister gibiydi. Dolu dolu, içten gülüşü ile bu poz; gençlik, hayat, enerji, dostluk, sevgi ve iyilik adına ne varsa hepsini çağrıştırdı bana…

Hanoi - Siklo Gezisinden
Hanoi - Siklo Gezisinden
***

Anavatan için Ölüm Anıtı

Hanoi - Anavatan İçin Ölüm Anıtı( Tuong dai quyet )
Hanoi - Anavatan İçin Ölüm Anıtı( Tuong dai quyet )
Bu pozdan hemen sonra, yolun solunda, küçük bir parkın ortasında, bir metrelik mermer kaide üzerinde yükselmiş bir heykel görüyorum. Mermerden yapılmış heykel, üç insan figürünü canlandırıyor. Ayakta kılıcıyla bir kadın, elinde meşaleyle bir asker ve tek dizi yerde, çömelmiş, elinde silahı ile başka bir asker.  Heykelin kaidesindeki yazı “Millet için ölmeye karar verdiler” anlamına geliyor. “Tuong dai Quyet Tur”( Anavatan İçin Ölüm) anıtı; “19 Aralık 1946 Ulusal Direniş Günü” ve 30 Nisan 1975 Vietnam Zaferi anısına dikilmiş. Dinh Tien Hoang Caddesi üzerinde ve Den Ba Kieu Tapınağının yanında bulunuyor. 

***
Caddelerde, Kaldırımlarda Hayat Var!

Hanoi
Hanoi 
Hanoi-Gülümseyen ve gülümseten yüzler
Hanoi-Gülümseyen ve gülümseten yüzler
Siklo ile sokakları, caddeleri geçtikçe, Hanoi’nin enerjisine, hayatın canlılığına, karmaşa içindeki düzenine ve ahengine kendimi kaptırıyorum. Yollar, kaldırımlar, her yer sanki nefes alıyordu. Sağdan soldan her taraftan akan mobiletler, siklolar, bisikletler, bisikletin seyyar satış aracı gibi kullanılanları, seyrek de olsa taksiler, arada yola karışan yayalar, hep beraber aynı araç trafiğinde düzensiz ama sorunsuz bir şekilde ilerliyorduk.

Hanoi - Bisikletinde çiçek satan kadın
Hanoi - Bisikletinde çiçek satan kadın

Hanoi - Herkes tatlı bir telaş içerisinde
Hanoi - Herkes tatlı bir telaş içerisinde
Kaldırımlar da başka bir âlemdi. Orada da yol trafiğini aratmayan başka bir canlılık vardı. Kimi yerlerde kaldırımlar, bir mobilet parkı gibiydi. Mobiletlerin olmadığı kaldırımlarda; kapısının önüne tabure atıp birbiriyle sohbet eden dükkân esnafı, portatif tezgâhta yemek yiyenler, yola taşan yayalar, kaldırıma tezgâh açan manavlar, buralardaki görsel zenginliği oluşturuyordu.

Hanoi - Kaldırımda sebze-meyve tezgahları
Hanoi - Kaldırımda sebze-meyve tezgahları

Hanoi - Kaldırım Lokantaları
Hanoi - Kaldırım Lokantaları
***
Vietnamlı Kadınlar Neden Maske Takıyor?

Sağımızdan solumuzdan sel gibi akan trafikte bir şey dikkatimi çekiyor… Mobiletleri kullananların tamamı kasklıydı. Tamam, bu bizim pek alışık olmadığımız bir görüntüydü(!)  Ama farklı bir şey daha vardı: Kadınlar, yüzlerini genellikle bir maskeyle kapatıyorlardı. Önce bu maskeyi, hava kirliliğinden kendilerini korumak için taktıklarını düşündüm. Ancak daha sonra öğrendim ki, mesele başkaymış… Vietnamlı kadınlar, tenlerinin beyaz olmasını ve beyaz kalmasını isterlermiş. Güneşten esmerleşmemeleri için de bu maskeleri takarlarmış. Daha sonra; Vietnam’ın diğer şehirlerinde, sadece maskeyle yetinmeyip, kollarının tamamını uzun eldivenlerle koruyanları çokça görecektik.     

“Ekmeğini Taştan Çıkartanlar”

Hanoi
Hanoi
Hanoi
Hanoi

Hanoi - Ekmeğini Taştan Çıkartanlar
Hanoi - Ekmeğini Taştan Çıkartanlar

Hanoi
Hanoi
Hanoi
Hanoi
Gördüklerim arasında en çok ilgimi çekenlerden biri de; konik hasır şapkalı, omuzlarındaki bambu sırıkla/askıyla seyyar satıcılık yapan kadınlardı. Eskiden Ülkemizde, omzundaki ağaç askısı ile sokak yoğurtçuları vardı. Askının her iki tarafında bulunan kefedeki büyük tepsilerle, mahalle aralarında yoğurt satarlardı. Hanoi’deki satıcıların kullandığı askının iki tarafındaki kefeler ise bambudan yapılmış yayvan sepet şeklindeydi. Bu kadın seyyar satıcıları, görsel açıdan çok farklı buldum, her rastladığımda çekmeye çalıştım. Ayrıca duruşlarına, mücadelelerine, azimlerine saygı duydum, takdir ettim. Onları, yaptıkları işin zorluğunu da düşünerek “Ekmeğini taştan çıkartanlar” olarak gördüm.

Hanoi
Hanoi
***
Portakal Gazının Etkileri Her Yerde

Hanoi - Portokal Gazının Etkileri Her Yerde
Hanoi - Portokal Gazının Etkileri Her Yerde
Yine, benzer şekilde, bu defa bisikletinin selesine yüklediği salatalıkları satan, seyyar satıcı bir kadına tesadüf ediyorum(Daha sonra, bisikletle seyyar satıcılığın da yaygın olduğunu, genelde kadınlar tarafından yapıldığını öğrenmiş oldum). Seyyar satıcı kadını çekerken, makinenin kadrajına/kareye yüzünün bir yanının yarısını kaplayan, kalp şeklindeki, siyah bir lekeyle bir kadın giriyor. Hemen aklıma, Vietnam Savaşı’nda kullanılan zehirli bitki öldürücüler ve bunun yol açtığı doğum kusurlarıyla dünyaya gözlerini açan binlerce insan geliyor.

Hanoi - Portokal Gazının Etkileri Her Yerde
Hanoi - Portokal Gazının Etkileri Her Yerde
Vietnamlıların “Amerikan Savaşı” dedikleri Vietnam Savaşı’nda, ABD; milyonlarca litre bitki öldürücü kimyasalları kullanmıştı. Rengi turuncu olmamasına rağmen, gazın saklandığı tankların turuncu rengiyle işaretlenmesi nedeniyle, bu gaza sonradan “Agent Orange”( Portakal/Turuncu gazı ) dendi. Vietnam Savaşı’nın üzerinden 50 yıl geçmiş olmasına rağmen, ABD’nin savaşta kullandığı bu zehirli gazın Vietnam halkı üzerindeki yıkıcı tahribatı hâlâ devam ediyor. 4,8 milyon Vietnamlı bu gazın neden olduğu kas ve kemik bozuklukları, doğum anomalisi/kusurları gibi risklerle karşı karşıya bulunuyor. Vietnam Hükümeti, Amerika ile ortak yürüttüğü kimi projelerle bu kimyasalları temizlemeye çalışıyor.

Gezimizin diğer bölümlerinde, ABD’nin savaşta kullandığı kimyasallar nedeniyle, daha kötü insan manzaralarıyla karşılaştık. Savaştan bunca yıl sonra, hâlâ hayatları kâbusa dönen bu insanları, savaşın kötü mirasına katlanan Vietnamlıları anlamaya çalıştık. Her görene, o kötü savaş günlerini tekrar hatırlatan, bu yürek burkucu sahnelere rağmen, Vietnamlıların batılılara ve Amerikalılara karşı hiçbir kin ve garezleri yoktu. Tam tersine, nazik, güler yüzlü, dostça davranıyorlardı. Herkese olduğu gibi… Ulusal liderleri Ho Chi Minh’in , “Düşmanımız Amerikan halkı değil, Amerikan hükümetidir”  sözleriyle birebir örtüşen, doğru bir tavırdı bu. Üstelik Çin’le ve Fransa’yla yüzyıllarca mücadele eden Vietnam’ın tarihinde, buna benzer hadiseler de olmuştu. Örneğin, 1426’da yenilgiye uğrattıkları Çinlileri bağışladıkları gibi, dönebilmeleri için at ve tekne bile vermişlerdi.

***

Hanoi’nin kalbi olan Old Qurter( Eski Bölge)’da siklolarla yaptığımız bu harika foto safariden sonra, otelimize yerleşme, öğle yemeği ve takiben geziye devam…
     
***

HANOİ’Yİ KEŞFETMEYE DEVAM EDİYORUZ

Etnoloji Müzesi

Hanoi - Etnoloji Müzesi
Hanoi - Etnoloji Müzesi
Öğleden sonraki gezimizin ilk durağı olan Vietnam Etnoloji Müzesi’ne geliyoruz. İnşasına 1987’de başlanan Müze 1995’de bitmiş, 1997’de hizmete girmiş. Müze binası, Tay etnik grubundan olan Mimar Ha Duc Linh tarafından bir “Dong Son” davulu seklinde tasarlanmış. Davulun ismi,  M.Ö. 1000 yıllarında Kuzey Vietnam’da yaşamış ve bronz dökümcülüğü konusunda çağının önde gelen kültürlerinden olmuş “Dong Son” halkından geliyor. Arkeolojik çalışmalar sonucunda ortaya çıkan Dong Son davulları, çağının kültürüne ışık tutması açısından ayrı bir öneme sahip.
Hanoi - Etnoloji Müzesi
Hanoi - Etnoloji Müzesi
Vietnam’da yaşayan 54 ayrı etnik grubun, geçmişten bugüne yaşayış tarzlarıyla, gelenekleriyle ilgili eserlerin sergilendiği müzeyi, ilgiyle gezdik. Her cins ve boyda bambu sepetlerinin yüklendiği temsili bir bisikleti ilginç bulup, burada birer fotoğraf çektirdik.

***

Hoan Kiem Gölü

Hanoi - Hoan Kiem Gölü
Hanoi - Hoan Kiem Gölü
Hanoi’nin merkezindeki Hoan Kiem Gölü’ne geliyoruz. Burası, canlı şehir yaşantısında nefes alınacak, dinlenilecek, gezilecek, manzaralı, güzel bir yer. Gölün ismi de, ilginç bir efsaneye dayanıyor. 

Çinlilerle savaşırken Kral Le Thai To’nun elinde çok değerli bir kılıç varmış. 10 yıl süren mücadelenin ardından sonra Kral Çinlileri yenmiş ve Vietnam’ın bağımsızlığını geri almış. Bir gün Luc Thuy Gölü’nde yelkenliyle dolaşırken, büyük bir kaplumbağa ortaya çıkar. Kral, kılıcını çeker ve kaplumbağaya sallar. Ama kaplumbağa daha atik davranıp, kılıcı ağzıyla kavrar ve suda kaybolur. Kral bu kadar değerli bir kılıcı tekrar bulmak için gölün suyunu boşalttırır, ama ne kılıç vardır ne de kaplumbağa… Kral sonunda anlar ki, bu kılıç ona düşmanlarını yenmesi için tanrılar tarafından ödünç verilmiştir. Artık Vietnam bağımsızlığını kazandığına göre kılıcı iade etmelidir. Bunu düşünen Kral, kılıcı aramaktan vazgeçer ve göle “Ho Hoan Kiem”( İade Edilen Kılıç Gölü) ismini verir.

***

Gölün güney tarafındaki küçük bir adacıkta, göle ismini veren efsane anısına bir kule( Kaplumbağa Kulesi) yapılmış. Gölün kuzey tarafındaki Ngoc  Adası’nda, 1841 yılında inşa edilen ve Hanoi’nin sembollerinden biri olan Ngoc Son tapınağı ise bünyesinde iki önemli eseri daha barındırıyor. 1865 yılında, aynı zamanda ünlü bir şair olan Nguyen Van Sieu; adada, dokuz metre yüksekliğinde, bir yazı fırçasını andıran ve öğrenmeyi sembolize eden Thap But(Kalem Kulesi)’ı inşa etmiş. Ardından; adayla, Dinh Tien Hoang Caddesini birbirine bağlayan, Huc ( Işık Emen ) ismini verdiği ahşap ve koyu kırmızı renkle boyalı bir köprü yapmış. Bugün birbirinden değerli olan bu kültürel miraslar, büyük bir ilgiyle ziyaret ediliyor.
 
***

HO CHİ MİNH TESİSLERİ/KOMPLEKSİ

Ho Chi Minh Mozelesi, Da Binh Meydanı’na bakıyor. Bunun yakınında, çok büyük bir parkın içinde Başkanlık Sarayı, Ho Chi Minh Evi ve müzesi ile Tek Sütunlu Pagoda var. Hemen hemen hepsi bir arada bulunduğu için tesisler bütünü/kompleks olarak adlandırmışlar.

***
Ho Chi Minh

Vietnam bağımsızlık hareketinin önderi olan Ho Chi Minh, 19 Mayıs 1890’da doğdu. Vietnam halkının, sevgi ve saygıyla “Ho Amca" diye andığı, “Aydınlatan” anlamına gelen Ho Chi Minh’in asıl adı Nguyan That Thanh’dı. Öğrencilik yıllarında Fransız Yönetimine karşı yürütülen eylemlere katıldı. Ülkesinden ayrılarak şileplerde çalıştı, Akdeniz ve Afrika limanlarını, Fransız sömürgelerini dolaştı. 1930’da kurduğu, bağımsızlığı hedefleyen Çinhindi Komünist Partisi nedeniyle, Fransız Yönetimi’nin hedefi oldu ve gıyabında ölüm cezası verildi. 1941’de gizlice Ülkesine döndü ve sömürgecilere karşı halk direnişini başlattı. 2 Eylül 1945’de Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti. Direniş 1954’e kadar sürdü. Sonunda Fransızlar yenilgiyi kabul ederek ülkeden çekildiler. Bu defa Kuzey Vietnam’ın başkanı olarak iki Vietnam’ı birleştirme mücadelesini başlatıp, Amerika destekli Güney Vietnam’a karşı gerilla saldırıları düzenledi. Ancak birleşik Vietnam’ı göremeden 2 Eylül 1969’da hayata veda etti.

***
Başkanlık Sarayı

Hanoi - Başkanlık Sarayı
Hanoi - Başkanlık Sarayı
Kompleksteki ilk uğrağımız, Başkanlık Sarayı oluyor. Bina, 1900 yılında, Fransız Çinhindi Valisi için bir Alman mimar tarafından tasarlanıp, 1906 yılında bitirilmiş. “Çinhindi Vali Sarayı” adını alan binanın 36 odası bulunuyordu.

Bina, 1954’deki Kuzey Vietnam’ın bağımsızlığından sonra, Cumhurbaşkanlığı Sarayı olmuş.  Ancak,  Ho Chi Minh; fakir ve açlıktan ölmek üzere olan bir halka liderlik eden birisi olarak, böyle lüks ve büyük bir binada yaşamayı reddetmiş. Bahçedeki müştemilattan bozma bir evde kalmaya karar vermiş. Sarayı da sadece, yabancı delegelere ve kendisini( Ho Amcalarını) ziyarete gelen Vietnamlı çocuklara “hoş geldiniz” demek için kullanmış. Hâlihazırda, Cumhurbaşkanlığı Sarayı olarak, devlet başkanları ve üst düzey delegasyonların ağırlandığı bir yer olarak kullanılıyor.
Hanoi - Başkanlık Sarayı
Hanoi - Başkanlık Sarayı
Sarı/Kehribar renkli sarayın, görkemli bir cephesi var. Fransız binalarının bu renkte boyanması, bahçenin yeşiliyle kontrastlık/zıtlık yaratıp, yapının öne çıkmasını sağlamak içinmiş. Yine bir başka fikre göre; feodalizmde olduğu gibi, bu renk sadece kraliyet ailesi tarafından kullanılan bir renkti. Böylece, Fransızlar Vietnam’a geldiklerinde, yerel halkla aralarındaki konumlarının bir kral kadar yüksek olduğu mesajını vermek istediler. Rivayet muhtelif(!). Bu rengin, komünizmin rengi olduğu da öne sürülüyor.  

***
Ho Chi Minh’in Yaşadığı Ev

Hanoi -Ho Chi Minh'in yaşadığı ev
Hanoi -Ho Chi Minh'in Yaşadığı Ev
Ho Chi Minh, halkı açken Saray’da kalmayı reddetmiş, Sarayın bahçesindeki ufak bir evde yaşamıştı. Şimdi bu eve doğru gidiyoruz. Yemyeşil bir parkın içinden geçip, bir göletin kenarındaki eve geliyoruz. Tek katlı, küçük ve mütevazı bir evdi gördüğümüz yer. Fransızlar döneminde, Vali Sarayının elektrikçisi kalırmış burada. Yani bir zamanlar, sarayın müştemilatıymış burası.

Hanoi - Ho Chi Minh'in Yemek Odası
Hanoi - Ho Chi Minh'in Yemek Odası
Evin kendisi kadar, odaları da sade, gösterişsiz ve kendi halindeydi. Yan yana üç küçük odadan biri yatak odasıydı.  Odada, Fidel Castro tarafından verilen bir masa ve Şair Khuat Nguyen’in ufak bir heykeli var. Yemek Odası da gayet basit döşenmişti. Üç iskemle, bir masa, küçük bir sehpa ve üzerinde bir radyo. Üçüncü oda, çalışma ve oturma odasıydı. Bir masa ve sandalye, cam kapaklı ahşap bir kitaplık bulunuyordu.   Üç odanın yanında ayrıca, Ho Chi Minh’e hediye edilen üç arabanın sergilendiği bir bölüm var. Bunlardan soldan birinci ve ikinci arabalar 1954 ve 1955’de Sovyetler Birliği tarafından; üçüncü araba ise 1964 yılında Fransa tarafından hediye edilmiş.

Hanoi - Ho Chi Minh'e Hediye Edilen Otomobiller
Hanoi - Ho Chi Minh'e Hediye Edilen Otomobiller
Ho Chi Minh, bu evde 1954-1958 yılları arasında yaşamış. Sonra yine göletin diğer yanında ahşap sütunlar üzerinde tek katlı ahşap bir eve taşınmış. “Stilt House” adı verilen bu yeni evde 1959-1969 yılları arasında yaşamış olmakla beraber, öğle ve akşam yemeklerini yine eski evinde yermiş.

Hanoi - Ho Chi Minh'in Yatak Odası
Hanoi - Ho Chi Minh'in Yatak Odası
Halkına, dünyada eşine az rastlanan bir zaferde( Kurtuluş Savaşımızdan, Atatürk’ten ilham almış mıdır, yaşasaydı, sormak isterdim ) önderlik eden bu lideri, yaptıklarıyla yaşadıklarıyla, saygıyla anmamak elde mi?  

Hanoi - Ho Chi Minh'in Çalışma Odası
Hanoi - Ho Chi Minh'in Çalışma Odası
***
Gençlerle Hasbihâl/Sohbet

                            
                                              Hanoi-Ho Chi Minh Anıtı'nı Ziyaret Eden Gençler 

Hanoi
Çok iyi bir çevre düzenlemesiyle Ho Chi Minh Kompleksi; tarih ve doğayı birlikte kucaklayan, insanların hoşça vakit geçirebileceği güzel bir alan haline getirilmiş. Göletin etrafındaki yürüyüş yolları, yer yer dekoratif ve doğayla uyumlu köprüler, ağaçların göldeki yansımaları, palmiyeler, fıskiyeler… Bütün bu güzellikleri fotoğraflamak ve tabii ki bu karelerin içinde yer almak için birbirimizin fotoğrafını çekiyoruz. Bu arada nasıl olduysa, Vietnamlı iki kızla tanışıyoruz. Üniversiteli bu kızlarımızla içten ve güzel bir sohbet oluyor. İzin isteyip fotoğraflarını çekiyoruz. Sonra bu defa birlikte bir fotoğraf alıyor ve gezimize tekrar devam ediyoruz.

Hanoi 
***
Ho Chi Minh Mozelesi

Hanoi - Ho Chi Minh Mozelesi
Hanoi - Ho Chi Minh Mozelesi
Ho chi Minh ve Ho Chi Minh Mozelesi/Anıt Mezarı ile başlayan Kurtuluş Savaşımız ve Atatürk çağrışımları, paralellikleri, benzerlikleri, Vietnam gezimizin kimi yerlerinde tekrar depreşecek, adeta bize bir deja vu yaşatacaktı. Ho Chi Minh de; Vietnam’ın en kötü zamanında ortaya çıkmış, onlara ümit olmuş,  Vietnam’ı adeta yoktan var etmiş, şahsi menfaat nedir bilmeyen, kendisini milletine adamış bir liderdi. 

Hanoi - Ho Chi Minh Anıtı'ndan
Hanoi - Ho Chi Minh Anıtı'ndan
Ho Chi Minh’in vasiyeti; yakılıp, küllerinin ülkenin üç bölgesine( kuzey, güney ve orta Vietnam ) gömülmesiymiş. Ancak birleşmeden sonra tüm Vietnamlıların liderlerini görmeleri için, mumyalanarak muhafaza edilmesi yoluna gidilmiş. Anıt Mezarın yapımı için seçilen Ba Dinh Meydanı’nın bir özelliği de Bağımsızlık Bildirgesi’nin 2 Eylül 1945’de burada okunmasıydı. İnşaat projesi 2 Eylül 1973’de başlamış ve 21 Ağustos 1975’de tamamlanmış. 

Hanoi - Ho Chi Minh Anıtı'ndan
Hanoi - Ho Chi Minh Anıtı'ndan
***
Tek Sütunlu Pagoda ( One Pillar Pagoda )


Hanoi - Tek Sütunlu Pagoda( One Pillar Pagoda )
Hanoi - Tek Sütunlu Pagoda( One Pillar Pagoda )
Ho Chi Minh Kompleksi’ndeki son ziyaretimizi, Tek Sütunlu Pagoda’ya yapıyoruz. Çok ilginç ve pagodanın/tapınağın mimarisini de belirleyen bir efsanesi var.

11. yüzyılda yaşayan Kral Ly Thai Tong, çok yaşlıydı ve hâlâ bir oğlu yoktu. Bu nedenle sık sık dua için pagodalara gidiyordu. Bir gece rüyasında, imparatorluk kalesinin batı kapısındaki nilüfer çiçeği üzerinde, Merhamet Tanrıçasını gördü. Tanrıça ona bir çocuk verdi. Bu rüyadan aylar sonra, Kraliçe hamile kaldı ve erkek çocuğu doğurdu. Bunun üzerine Kral, Merhamet Tanrıçası’nı rüyasında gördüğü yere, ona armağan olmak üzere, sadece tek sütunla desteklenen,  nilüfer şeklinde bir pagoda yaptırdı.

Hanoi - Tek Sütunlu Pagoda( One Pillar Pagoda )
Hanoi - Tek Sütunlu Pagoda( One Pillar Pagoda )
1049 yılında inşa edilen pagoda, 1954 yılında şehri terk eden Fransızlar tarafından yok edilmiş, ama 1955 yılında Kuzey Vietnam hükümeti tarafından, aslına uygun olarak yeniden yapılmış. Turistik amaçla ziyaret edenler kadar, erkek çocuk sahibi olmak için dua amacıyla gelenlerle, tapınak her zaman yoğun oluyor. Ben o kadar yoğunluk arasında içeriye girip, Merhamet Tanrıçası Quan Am’ın heykelini çekebildim.
***

SU KUKLASI TİYATROSU( WATER PUPPET SHOW)

Hanoi -Su Kuklası Tiyatrosu( Water Puppet Show )
Hanoi -Su Kuklası Tiyatrosu( Water Puppet Show )
Su Kuklası Tiyatrosu, kökeni 10. Yüzyıla kadar giden ve kuzey bölgesinde çok bilinen, Vietnam’ın farklı bir sanat şeklidir. Su kuklacılığı; bölünmüş bir bambu perde, suyun içinde ve altında gizlenmiş uzun sırıklar kullanılarak, kuklaların oynatılması ile yapılır. Genellikle, içinde birçok kuklanın olduğu, Vietnam yaşamının geleneksel sahneleri gösterilir. 

Hanoi -Su Kuklası Tiyatrosu( Water Puppet Show )
Hanoi -Su Kuklası Tiyatrosu( Water Puppet Show )
Kuklalar, Güneydoğu Asya Jackfruit ağacı gibi kaliteli odundan yapılır. Her kukla dikkatlice oyulur ve kuklaları korumak için üst üste çok sayıda boya tabakası ile kaplanır. Günümüzde neredeyse tükenmekle beraber, su kuklaları Vietnam Hükümeti tarafından, Vietnam kültürel mirasının önemli bir parçası olarak kabul edildi. 

Hanoi -Su Kuklası Tiyatrosu( Water Puppet Show )
Hanoi -Su Kuklası Tiyatrosu( Water Puppet Show )
Su Kuklası Tiyatrosu bugünkü gezimizin son halkasıydı. Gösterinin yapıldığı yer bir tiyatro salonunu andırıyor. Sahnenin solunda ve sağında, bir loca gibi kendilerine ayrılmış yerlerde, üçer müzisyen bulunuyor. Sahnenin orta kısmı ise, oynatılacak kukla için suyla doldurulmuştu. 

Hanoi - Su Kuklası Tiyatrosu( Water Puppet Show )
Hanoi - Su Kuklası Tiyatrosu( Water Puppet Show )
Önce sahnedeki müzisyenler, yöresel kıyafetleri içinde, geleneksel müzik aletleri ve söyleyiş tarzlarıyla bize güzel bir konser veriyorlar. Daha sonra kukla tiyatrosu başlıyor. Kırsal kesimden sahneler, kukla eşliğinde müzik, ara ara şarkılar ve gösteri sonunda kukla oynatıcıları ortaya çıkarak, bellerine kadar su dolu havuzun içinden seyircileri selamlıyorlar. Böylece Vietnam’ın geleneksel su kuklası sanatını görmüş oluyoruz.

Hanoi - Su Kuklası Tiyatrosu( Water Puppet Show )
Hanoi - Su Kuklası Tiyatrosu( Water Puppet Show )


HA LONG BAY( HA LONG KÖRFEZİ/KOYU )


Hanoi’de yeni bir güne daha “merhaba” diyoruz, ama bugünkü rotamız Hanoi dışında. Kahvaltımızı yaptıktan sonra, otobüsümüzle 180 km mesafedeki, 1994 yılında Unesco Dünya Mirası Listesine girmiş olan Ha Long  Körfezİ( Ha Long Bay)’ne gidiyoruz.

***
Hanoi - Ha Long Bay Yolculuğundan
Hanoi - Ha Long Bay Yolculuğundan
Tahminen üç-dört saat sürecek olan otobüs yolculuğumuz başlıyor. Otobüs yolculuğunu seviyorum ben. Hele biraz da ağır giderse, fotoğraf çekme açısından bize güzel bir fırsat sunuyor. Bu nedenle, dışarıyı izlerken bir yol boyu sergisini seyrediyormuş gibi oluyor, heyecanla, bir şey yakalar mıyım diye hoşça vakit geçiriyorum.

Hanoi - Ha Long Bay Yolculuğundan
Hanoi - Ha Long Bay Yolculuğundan
Otobüsümüzle böyle bir saat kadar gittikten sonra, yol kenarında tarım alanlarının olduğu bir bölgeye geldik. Tarlada toprağı çapalayan birkaç kişiyi, toprak yolda oynayan çocukları ve tabiat manzarasını görünce, hepimiz birden sözleşmiş gibi, fotoğraf molası verelim dedik.

***
Tarlada Balık Tutan Bir Köylü(?)

Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğundan "Çocuklar"
Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğundan, Çocuklar
Otobüsten inip, ekili tarlaların ortasından geçen toprak yoldan yürüyorum İlk dikkatimi çeken şey, yolun kenarına oturmuş, oltasının başında bekleyen bir köylü oldu. Görünüşe göre tarlada iki karış ekin vardı ve su olamayacağına göre balığın da olmaması gerekiyordu.

Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu-Balık Tutan Köylü
Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu-Balık Tutan Köylünün Portresi
Adamın yanına yaklaşarak dostça selam verip birkaç pozunu çektim. Doğrusu, başındaki hasır şapkasıyla çok iyi bir geleneksel Vietnamlı portresi çiziyordu. Dolayısıyla, böyle bir görüntüyü aldıktan sonra, tarlada balık tutup-tutmama mevzusuna hiç girmedim. Garip ama gerçek, daha sonra fotoğrafları incelediğimde, ekinlerin suyun altında kaldığı, küçük de olsa suyun olduğu bir alan gördüm. Fotoğrafa bakarak, balık tutmanın keyfini çıkaran köylüyü ve etrafındaki çocukları gülümseyerek tekrar hatırladım. 

Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu - Çocuklar
Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu - Çocuklar
Her geçen an, fotoğraf açısından şansımızı artırıyordu. Ben hasır şapkalı köylüyü çekerken, orada oynayan çocuklar, merakla yanıma geldiler. Bu defa çocukları çekmeye, onların enerjilerini, yaşam sevinçlerini, masumiyetlerini, arkadaşlıklarını fotoğraf karelerine aktarmaya çalıştım.
Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu "Çocuklar"
Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu, Çocuklar
***
Vietnamlı Aileyle Dost Oldum

Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu "Gülümseyen Köylü Kadın"
Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu, Tarlada Çapa Yapan Kadın
Zamanımı en verimli bir şekilde kullanmalıydım. Bu defa, yolun sağındaki tarlada/bahçede, ekili bir alanı çapalayan orta yaşlı çiftçi kadına yöneldim. Zayıf, minyon tipli zarif, güleç yüzlü, güzelce bir hanımdı. Boynuna sardığı havlu ve başındaki konik şapkasıyla, elinde çapa, yalınayak çalışıyordu. Bizi tebessüm ederek karşıladı. Tebessüm ettiği zaman sanki yüzüne bir ışık yayılıyordu. 

Hanoi-Ha Long Bay yolculuğu "Köylü Kadın"
Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu, Vietnam'dan Güzel Bir Anı
Çalışırken ve birlikte birkaç poz aldıktan sonra, yanımıza kucağında iki-üç yaşlarındaki çocuğuyla genç bir hanım geldi. Fotoğraflarını çektiğim köylü kadının kızıymış. Kızıyla İngilizce anlaşabiliyorduk. Birkaç dakika sonra kızın eşi geldi. Onunla da tanıştık. Böylece tüm aileyle tanışmış olduk. Hep birlikte bir pozlarını çektim. Ve bu fotoğraf, benim Vietnam’da en sevdiğim karelerden biri oldu. Gösterdikleri saygı, dostluk ve güler yüzle bizi yüreğimizden yakalayan bu değerli insanlara veda ederek ayrılıyoruz. 

Hanoi-Ha Long Bay yolculuğu "Vietnamlı Aile"
Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu, Vietnamlı Aileyle Dost Oldum
***
Gençlik El Sanatları Atölyesi

Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu "Gençlik El Sanatları Atölyesi"
Hanoi-Ha Long Bay Yolculuğu "Gençlik El Sanatları Atölyesi"
Ha Long Bay’e gelmeden önce, genellikle gençlerin istihdam edildiği bir üretim merkezine uğruyoruz. Ürünler genellikle tablolar, ipek kumaş üzerine yapılmış resimler, giysiler, ahşap heykeller ve takılardı. Masalarındaki malzemelerle işlerine yoğunlaşan gençlerden kimi bir desen çiziyor, kimi kumaş üzerine resim yapıyor,  kimi de başka bir el sanatı ile kendi eserini yaratıyordu. Böylece, alış veriş yapan ziyaretçiler, bir yandan da bunları ortaya çıkaran insanların/sanatkârların çalışmalarını izleyebiliyorlardı. Buradaki çalışma ortamını ve ortaya çıkartılan değerleri takdirle izleyerek Ha Long Bay’e devam ediyoruz.

Hanoi-Ha Long Bay yolculuğu "Gençlik El Sanatları Atölyesi"
Hanoi-Ha Long Bay yolculuğu "Gençlik El Sanatları Atölyesi"
***
Ha Long Bay’e Geldik

Ha Long Bay
Ha Long Bay
Sonunda Ha Long Bay’e geliyoruz. Anlaşılan, turizm buraya çok şey katmış. Şehir merkezi, alt yapısıyla, çevre düzenlemesiyle, modern şehircilik örneklerinden biri olmuş. Bir botla, geceyi geçireceğimiz, “Junk” denilen Çin/Vietnam tarzı yelkenli teknemize ulaşıyor ve koyu dolaşmaya başlıyoruz. 
Ha Long Bay
Ha Long Bay
“Alçalan Ejderha” anlamına gelen Ha Long Körfezi’nde, çoğu kireçtaşı olan 1900 civarında adacık bulunuyor. Okyanustan adeta fışkırır gibi yükselen bu adacıklar, pek de görmeye alışık olduğumuz türden değil. Denize serpiştirilmiş gibi, belli aralıkta ve yoğunluktalar. Adeta denizle bir ahenk içindeler. Bazıları denizden yükselen bir kule gibi, ince ve uzun. Bu sıra dışı görünümün karada değil de, denizde olması; ortama ayrı bir güzellik ve gizem katıyor.

Ha Long Bay
Ha Long Bay
***
Güverteden Körfezi İzliyoruz

Ha Long Bay -Güverteden
Ha Long Bay -Güverteden
Güverteye çıkıp, etrafı izlemeye koyuluyoruz. Bizle beraber, bizim gibi birçok tekne körfezin dört bir yanında, denizden nasıl çıktığı anlaşılamayan garip cisimler gibi duran bu esrarengiz adacıkların yanından yol alıyorlar. Bir yandan da fotoğraf çekiyoruz, ama hava hafif sisli ve puslu. 
Ha Long Bay-Kaya Sunağı
Ha Long Bay-Kaya Sunağı
Yol aldıkça ilginç sahnelere şahit oluyoruz. Denizden yükselen bir kaya parçası gibi duran bir adanın kaya yüzeyi oyulup, sunak yapılmış. Yine benzer bir şekilde başka bir adanın dik kaya yüzeyi oyularak bir tapınak haline getirilmiş.

Ha Long bay - Kaya tapınağı
Ha Long bay - Kaya Tapınağı
Bazı yerlerde de salların üzerine yapılmış kulübecikler vardı. Körfezde yaşayan 1.600 kişilik nüfus bu yüzen evlerde yaşıyormuş. Burada yaşayanlar, balık ve deniz ürünleri satarak geçimlerini sağlıyorlar. Bir kısmı da turistlerin yoğunlaştığı noktalarda, tekneleriyle çerez ve diğer yiyecek maddeleri satıyorlar.

Ha Long Bay - Yüzen Evler
Ha Long Bay - Yüzen Evler
***
Sung Sot Mağarası

Ha Long Bay - Sung Sot Mağarası
Adaların birçoğunda çok büyük mağaralar var. Biz Bo Hon Adası’ndaki Sung Sot Mağarası’na gittik. Mağaranın girişine, epeyi yüksek bir merdivenle ulaşılıyor. Her ne kadar yorulduksa da, en azından böyle yüksek bir noktadan, körfez manzarasını çekme şansımız oldu. Bu da bizim için bardağın dolu tarafıydı(!) 
Ha Long Bay - Sung Sot Mağarasından panoramik manzara
Ha Long Bay - Sung Sot Mağarasından Panoramik Manzara
Mağaranın ışıklandırılması iyiydi. Devasa boyutlu mağaradaki sarkıtlar-dikitler, içinde adeta küçülüp kaybolduğumuz yüksek tavanlar, milyonlarca yılda oluşan garip şekiller, hepsi, zaman kavramının dışına götürüyordu insanı. Mağara çıkışında, tekrar koyun panoramik fotoğraflarını alıp, gezimize devam ediyoruz.  
  
Ha Long Bay - Sung Sot Mağarasından Panoramik Manzara
Ha Long Bay - Sung Sot Mağarasından Panoramik Manzara
***
Günü, Kano Gezisiyle Tamamlıyoruz

Ha Long Bay - Gün batımı
Ha Long Bay - Gün batımı 
Ha Long Bay - Kano gezisi
Ha Long Bay - Kano gezisi
Hava kararmak üzereydi. Yapmamız gereken tek bir şey daha kalmıştı: Kanoya binmek. Bir kısım arkadaşımız binmek istemedi. Biz de İkişer kişilik iki ayrı kanoya binip, yarım saat kadar kürek sallayarak, bu hevesimizi de aldık ve hep beraber teknemize döndük. Güneş tam olarak batmadan önce, gün batımı fotoğrafları çekip, bu günü bitirmiş olduk. 
  
Ha Long Bay - Kano Gezisi
Ha Long Bay - Kano Gezisi
***
Ha Long Bay’de İkinci Günümüz 

Ha Long Bay
Ha Long Bay
Akşam yattığımda şöyle bir hafızamı yokladım, evet ilk defa bir teknede yatacak/geceyi geçirecektim. Üstelik bunu dünyanın diğer bir ucunda yaşayacaktım. Kamaram çok rahattı. Gezi ve keşif ruhu, sonunda beni yeryüzünün bambaşka bir köşesine getirmiş, Ha Long Körfezi ile hayallerimin bile ötesine geçmiştim. Bu düşüncelerle, sahip olduklarım ve yaşadıklarım için şükredip, huzurlu bir uykuya daldım.

Ha Long Bay
Ha Long Bay
Sabah erkenden kalkarak, daha önce hazırlığını yaptığım planımı uygulamaya koyuldum. Önce güverteye çıkıp, video kaydı yapacaktım. Planıma göre, kameramla körfezi çekerken; başka bir cihazdan( cep telefonumdan ) önceden belirlediğim, ortama uygun müziği çalacak, müzik bitince de kaydı durduracaktım. Cep telefonumu uygun bir yere koydum ve  “tai chi” müziğini ve kameramın kaydını aynı anda başlattım. Belki bunun daha kolay yolu vardı, ama bu ortamda benim aklıma gelen buydu ve sonuç da çok iyi oldu. 

***
Güverteden “Kara Çaylak” Fotoğrafı

Ha Long Bay - Kara Çaylak
Ha Long Bay - Kara Çaylak
Ardından, belki bir ortam olur da bir şeyler çekerim diye getirdiğim 100-400 mm lensimle, güvertede çevreyi ve gökyüzünü kolaçan etmeye başladım. Bir süre sonra gökyüzünde çizdiği dairelerle bir yırtıcı göründü. Ornito/Kuş fotoğrafçılığına henüz yeni başladığım için hangi tür olduğunu kestirememiştim. Sonradan öğrendiğime göre Kara Çaylak’tı bu. Türkiye’de çekemediğim bir fotoğrafı, Vietnam’daki bu gezim sırasında ve üstelik bir teknede çekmiş olmam, iyi bir şans ve güzel bir anı oldu benim için.

***
Teknedeki Aşçımızın Gösterisi

Ha Long Bay - Teknedeki Aşçımızın Gösterisi
Ha Long Bay - Teknedeki Aşçımızın Gösterisi
Öğle yemeğimizi teknemizde yiyoruz. Bu arada yemekten sonra aşçımız, kendi mesleği ile ilgili ilginç bir gösteri yapıyor. Elindeki bıçağıyla; kabak, karpuz ve benzeri meyvelere, bir ressam ve heykeltıraş ustalığında, ilginç şekiller verdi. Bu gösteri sonunda tekne personeliyle vedalaşıp, otobüsümüzle Hanoi’ye dönüyoruz. 
Ha Long Bay - Hanoi yolculuğu -  Köylü kadın
Ha Long Bay - Hanoi yolculuğu -  Köylü kadın

Ha Long Bay-Hanoi yolculuğu "Motosikletli"
Ha Long Bay-Hanoi yolculuğu "Motosikletli"

Ha Long Bay - Hanoi yolculuğu "Motosikletli Ordusu"
Ha Long Bay - Hanoi yolculuğu "Motosikletli Ordusu"

                                                                               ***
Hanoi'den Hue'ye Yataklı Vagonda Trenle Yolculuk



Hanoi - Mezarlık
Hanoi - Mezarlık

Hanoi - Tren Garı
Hanoi - Tren Garı

Hanoi Tren Garı önünde dinlenme
Hanoi Tren Garı Önünde Dinlenme
Aynı akşam Hanoi’den trenle Hue’ye hareket ediyoruz. Hue, Hanoi’nin 700 km güneyinde bulunuyor. Geceyi trende geçireceğiz. Yataklı vagonda trenle yolculuk, gruptaki tüm arkadaşlar için farklı bir tecrübeydi. Benim için de bir ilkti. Bunun etkisiyle kabımıza sığamıyor, güzel bir heyecan yaşıyoruz.
Hanoi Tren Garı
Hanoi Tren Garı


HUE

Rahat bir tren yolculuğundan sonra, Hue’ye geliyoruz. Nüfusu 340.000 olan Hue, 1802-1945 yılları arasında Nguyen Hanedanı döneminde, Vietnam’a başkentlik yapmış. Güney Çin Denizi’nin birkaç km. içerisinde ve Parfüm Nehri’nin kıyısında yer alıyor. Şimdi içinizden “Allah Allah! Bu Parfüm Nehri de nedir?” diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. Adını, sonbaharda nehir kenarındaki bahçelerden düşen çiçeklerin oluşturduğu hoş kokulardan almış. Kuzeydeki başkent Hanoi’ye 700 km güneydeki ülkenin en büyük şehri Ho Chi Minh City ( Saygon)’ye 1.100 km mesafede bulunuyor. 

Nguyen İmparatorluğu’nun tahtı, Parfüm Nehri’nin kıyısındaki Hue Kalesi’ydi. Kale, sadece imparator ve cariyelerine açık olan bir yasak şehirdi. Şimdi bu imparatorluk şehri, “Hue Anıt Kompleksi”  adıyla ( 1993’den beri ) UNESCO Dünya Mirası Listesinde bulunuyor.

***
THİEN MU ( İLAHİ/KUTSAL HANIMEFENDİ ) PAGODASI
Hue - Thien Mu Pagodası'nda Phuoc Duyen Kulesi
Hue - Thien Mu Pagodası'nda Phuoc Duyen Kulesi
Hue’deki ilk gezimizi yapmak için sabahleyin Ejderha görünümlü teknemize bindik ve Parfüm Nehri kıyısında yer alan Tien Mu Pagodası kompleksine geldik.

Hue’nin beş kilometre uzağındaki Ha Khe tepesinde bulunan tapınak, 1601 yılında inşa edilmiş. Vietnam’daki en güzel ve en iyi korunmuş dini mekânlardan biri. Yapımı ise şöyle bir efsaneye dayanıyor: Pagodanın şimdi bulunduğu tepede, Thien Mu ( İlahi/Kutsal Hanımefendi) olarak bilinen yaşlı bir kadın belirir. Yöre halkına, bir kralın geleceğini ve ülkenin refahı için bir Budist tapınağı inşa edeceğini söyler. Bir zaman sonra Kral Nguyen Hoang bu efsaneyi duyar ve 1601 yılında bu tapınağı inşa ettirir. Sonraki yüzyıllarda da başka yapıların inşa edilmesiyle bugünkü tapınak kompleksi meydana geldi. Tapınak binalarında toplam 200 Budist rahibi yaşarmış.

***
Pagoda ve binaları, 1904’deki bir kasırgada ağır hasar görmüş. İmparator Thanh Thai, 1907 yılında, yıkılanların yeniden yapılmalarını sağlamış. Pagodanın/Kulenin etrafında dört küçük bina var. Bunlardan biri, Kral Nguyen Phuc  Chu’nun 1710 yılında yaptırdığı büyük çanı bulunduran, Dai Hong Chung isimli bina. Çanın ağırlığı 2.200 kg, yüksekliği ise 2,5 metre. Diğer bir binada ise devasa bir mermer kaplumbağa heykeli/dikilitaşı bulunuyor. Budizm’in Hue’deki gelişimini anlatan heykel/dikilitaş,1715’de yapılmış.

***
Dai Hung Tapınağı

Hue - Thien Mu Pagodası Kompleksinde Dai Hung Tapınağı
Hue - Thien Mu Pagodası Kompleksinde Dai Hung Tapınağı
Girişteki Dai Hung Tapınağı, “Thien Mu Pagodası”nın ana binası. Tapınağı gezmeye başlıyoruz. Tapınağın önünde; ayaklı ve çok büyük bir tütsü yakma vazosunu görüyoruz. İbadet için gelenlerin yaktığı tütsüler yanmaya devam ediyordu. Tütsülerin yaydığı dumanların ve mistik kokuların içinden geçerek üç basamaklı tapınaktan içeri giriyoruz. Tapınak soldan sağa, sütunlarla 7 eşit bölüme ayrılmış. Bunu, Buda’nın hayatıyla ilgili bir olaya bağlıyorlar. Buda, doğduğu zaman 7 adım atmış ve her adımında 1 lotus çiçek açmış. O zamandan beri 7, Budizm’in 7’si; lotus çiçeği, Budizm’in çiçeği olmuş. 

Hue - Dai Hung Tapınağı'nda "Happy Buda"( Mutlu Buda ) Heykeli
Hue - Dai Hung Tapınağı'nda "Happy Buda"( Mutlu Buda ) Heykeli
Tapınakta bir de bronzdan, “gülen Buda”, heykeli vardı. “Happy Buda” ( Mutlu Buda), şansı temsil ediyor. Bundan dolayı insanlar, ay takviminin her 1. ve 15. günü, sağlık ve şans dilemek için duaya geliyorlar. Ana salonda yan yana üç Buda heykeli bulunuyor. Bunlardan, ortadaki geleceği, soldaki şimdiki zamanı, sağdaki ise geçmişi temsil ediyormuş. Tapınağın çatısı, Buda’nın doğum hikâyelerini( Jataka) anlatan dekorlarla süslenmiş.   

Hue - Thien Mu Pagodas'nda Bonsailer
Hue - Thien Mu Pagodas'nda Bonsailer
Thien Mu Pagoda’yı gezerken, çevre düzenlemesi ve bonsailerin güzelliği de dikkatimizi çekti. Böylece sadece tarihi değil, doğayı da yaşamış olduk. 

Hue - Thien Mu Pagodası'nda Bonsailer
Hue - Thien Mu Pagodası'nda Bonsailer
***
Phuoc Duyen Kulesi

Hue - Thien Mu Pagodası Kompleksinde Phuoc Duyen Kulesi
Hue - Thien Mu Pagodası Kompleksinde Phuoc Duyen Kulesi
Tapınak kompleksinin girişindeki Phuoc Duyen Kulesi, 1844 yılında İmparator Thieu Tri tarafından kurulmuş. Sekizgen şeklindeki tuğla kule, 21 metre yüksekliğinde ve Buda’ya adanan yedi kattan oluşuyor. Kulenin zirvesinde, yağmur suyunun toplanması için bir su sürahisi tasarlanmış. Su, Budizm’de mutluluğun kaynağını temsil ediyor. Her ne kadar şimdi yoksa da, bir zamanlar, her katında bir altın Buda heykelinin olduğu rivayet ediliyor. Kule, Parfüm Nehri’ne bakan ihtişamlı manzarasıyla, Hue’nin gayri resmi bir sembolü haline gelmiş. 

***
Thich Don Hau Kulesi

Hue - Thien Mu Pagodası Kompleksinde Thich Hau Kulesi
Hue - Thien Mu Pagodası Kompleksinde Thich Hau Kulesi
Pagoda alanındaki yapılardan biri de, önde gelen Budist rahiplerinden Thich Don Hau onuruna 20. Yüzyılda, yeniden yapılanma döneminde inşa edilmiş olan kule/stupa. 1905 – 1992 yılları arasında yaşayan Thich Don Hau, tüm hayatını Budizm’in tanıtımına adamış bir insan. Vefatından sonra buraya gömülmüş. 
***
Kendini Yakan Budist rahip Thich Quang Duc

Hue - Budist Rahip Thich Quang Duc'un Arabası
Hue - Budist Rahip Thich Quang Duc'un Arabası
Pagoda’nın bir yerinde, Rahip Thich Quang Duc’un Austin marka arabası sergileniyor. Güney Vietnam hükümetinin Budist din adamları üzerindeki baskılarını protesto etmek için 11.06.1963 tarihinde kendini yakan rahip Duc, Saygon( Ho Chi Minh City)’da kendini yaktığı alana bu arabayla gelmiş. Rahip yanarken, ne hareket etmiş, ne de ses çıkarmış.

Hue - Pagoda'da Sergilenen Budist Rahip Thich Quang Duc'un Arabası
Hue - Pagoda'da Sergilenen Budist Rahip Thich Quang Duc'un Arabası
Thich Quang Duc( 1897 – 1963 )’un kendini yakması tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Gazeteci Malcolm Browne’ın,  bu olayla ilgili fotoğrafı, “Pulitzer Ödülü” kazandı. Katolik olduğu için Budist din adamlarına baskı yapan Başbakan Diem, bu politikalarında ısrar edince, beş Budist rahip daha kendilerini yakarak protesto eylemlerini sürdürdüler. Sonunda Güney Vietnam Ordusu, 2 Kasım 1963’de Amerikan destekli bir askeri darbe yaparak Başbakan Diem’i öldürdü ve yönetimi ele geçirdi.  

Rahip Duc’un kendini yakma eyleminden sonra, Vietnam Savaşı’nı protesto amacıyla, 1965 – 1970 yılları arasında beş Amerikan vatandaşı kendisini yaktı.

***
İMPARATORLUK ŞEHRİ( IMPERIAL CITY)

Thien Mu Pagoda’dan sonra, 1993 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan ”İmparatorluk Şehri”ne geliyoruz. 

İmparatorluk Şehri ve Hue Kalesi; Hue Anıtları Kompleksi’nin en seçkin eserlerinin bulunduğu bir yer. 13 kralın hüküm sürdüğü Nguyen Hanedanlığı dönemindeki birçok eseri kapsıyor. Hue Kalesi’nin inşasına 1804’de İmparator Gia Long zamanında başlanmış, 1833’de İmparator Ming Mang zamanında tamamlanmış.

Kale, güneydoğuda, Parfüm Nehri’ne bakacak şekilde tasarlanmış.  Kalenin en iç ve orta bölümünde kraliyet ailesinin yaşadığı yerde saraylar, bahçeler,  köşkler bulunuyor. Buraya “Mor Yasak Şehir” deniyor. Yasak Şehrin etrafı ikinci bir surla örülmüş ve hendek kazılmış.

İmparatorluğun 1945’de resmen ortadan kalkmasından sonra, 1947’de Fransızlarla yapılan savaşta, arkasından 31 Ocak 1968’de, Kuzey Vietnam’ın, Güney Vietnam ve ABD kuvvetlerine karşı giriştiği Tet Taarruzunda, şehir, büyük zararlar görmüş. 160 binadan çok azı kalmasına rağmen, mevcutlarının bakımı yapılıyor ve korunuyor.

***
Bayrak Kulesi ( Ky Dai veya Cot Co)

Hue - İmparatorluk Şehri'nde Bayrak Kulesi
Hue - İmparatorluk Şehri'nde Bayrak Kulesi
İmparatorluk Şehri’ne girmek için Hue Kalesine geliyoruz. Kale’yi çevreleyen su dolu hendeği geçerken sol tarafta, surların içinden yükselen bir kule ve üzerindeki direkte dalgalanan büyük bir bayrak dikkatimi çekiyor.

Hue - İmparatorluk Şehri'nde Bayrak Kulesi
Hue - İmparatorluk Şehri'nde Bayrak Kulesi
Bayrak Kulesi, 1807 yılında İmparator Gia Long zamanında inşa edilmiş ve daha sonra oğlu Minh Mang tarafından geliştirilmiş. Kule, 17,40 metre yüksekliğinde ve üç terastan oluşuyor. Birincisi 5,60, ikincisi 5,80, üçüncüsü 6 metre yüksekliğindeki olan üç terasta, yükseklik arttıkça teras yüzeyi de küçülüyor. Bayrak direği önce ahşaptan ve 29,52 metre yüksekliğindeymiş. 1948 yılında demir dökümden şimdiki 37 metrelik direk dikilmiş.

***
Noon Kapısı

Hue -İmparatorluk Şehri Noon Kapısı
Hue -İmparatorluk Şehri Noon Kapısı
İmparatorluk şehrine, devasa bir tuğla kapıdan, Noon Kapısı’ndan, giriyoruz. Metrelerce kalınlığındaki, geniş bir zemine oturmuş, kemerli ana gövdesi ve üzerinde yükselen başka bir yapıyla; hem kapı, hem de bir hisar işlevi verilmiş sanki. Bu kapı, İmparatorluk Şehri’ne giden on girişten birisi. Burası aynı zamanda, siyasi kararların açıklandığı, duyuruların yapıldığı bir yermiş.
***
Thai Hoa Sarayı (Dien Thai Hoa)

Hue - İmparatorluk Şehri, Thai Hoa Sarayı( Dien Thai Hoa )
Hue - İmparatorluk Şehri, Thai Hoa Sarayı( Dien Thai Hoa )
Noon kapısını geçip biraz yürüyünce, İmparator ve ailesinin kaldığı kraliyet sarayı olan Thai Hoa Sarayı karşımıza çıkıyor. 
Hue - İmparatorluk Şehri, Thai Hoa Sarayı Bahçesi
Hue - İmparatorluk Şehri, Thai Hoa Sarayı Bahçesi
Sarayın bahçesinde, kocaman bir fil şekli verilmiş ağaç dikkatimizi çekiyor. Yine avlunun bir yanında, yarım metrelik beton bir platformun üzerinde, bronzdan yapılmış, mitolojik vahşi bir hayvan heykeli var. 
Hue - İmparatorluk Şehri, Thai Hoa Sarayı Bronz Heykel
Hue - İmparatorluk Şehri, Thai Hoa Sarayı Bronz Heykel
Sarayın içerisini dolaşıyoruz. Uzun bir dikdörtgen şeklindeki sarayın, çatıyı destekleyen ahşap sütunları, bordo üzerine altın yaldızlarla süslenmiş. Salonun bir bölümünde üç basamakla çıkılan, altın yaldızlı taht var. Kordonla çevrili bu bölüm, sehpaların üzerindeki vazolarla dekore edilmiş. İmparator Gia Long zamanında 1804 yılında yapılan sarayın duvar yüksekliği 3,72 m. ve çevresi de 1.230 metre civarındaymış. 

Hue - İmparatorluk Şehri, Thai Hoa Sarayı
Hue - İmparatorluk Şehri, Thai Hoa Sarayı
***
Can Chanh Sarayı (Dien Can Chanh)

Hue -İmparatorluk Şehri, Can Chanh Sarayı( Dien Can Chanh )
Hue -İmparatorluk Şehri, Can Chanh Sarayı( Dien Can Chanh )
Thai Hoa Sarayı’nın ilerisi ve karşısında bulunan Can Chanh Sarayı’nı ziyaret ediyoruz. İmparator; günlük çalışmalarını ve sarayın yüksek dereceli bürokratlarıyla, ayda iki defa düzenlediği toplantılarını burada yaparmış. Sarayda çalıştığı zamanlar yalnız olur, sadece kendisine mürekkep,  tütün ve çay hazırlamak veya emirlerini iletmek için birkaç hizmetkâr bulunurmuş. Can Chanh Sarayı, İmparatorun önemli işleri görüştüğü, önemli elçileri kabul ettiği ve saray partilerini düzenlediği bir yerdi aynı zamanda.

***
Mandarinlerin Salonu (Hall of the Mandarins)

Hue - İmparatorluk Şehri, Mandarinlerin Salonu( Hall of The Mandarins )
Hue - İmparatorluk Şehri, Mandarinlerin Salonu( Hall of The Mandarins )
İmparator Sarayı’nın hemen yakınındaki, Mandarinlerin Salonu’na geldik. Mandarin; Kralın askerî veya sivil bürokratlarına verilen bir isim. Bu salon, sarayın bürokratları( mandarinler )tarafından ofis olarak kullanılıyormuş. Taç giyme töreni dâhil, kraliyet törenleri de burada yapılıyormuş.
Hue - İmparatorluk Şehri, Mandarinlerin Salonu( Hall of The Mandarins )
Hue - İmparatorluk Şehri, Mandarinlerin Salonu( Hall of The Mandarins )
İçeriye girdiğimizde, üç basamakla çıkılan imparatorluk tahtını görüyoruz. Tahtın bulunduğu yerin tam üstünde, tavanda, uzun ömrün sembolü olan bir desen resmedilmişti. Platform ve basamaklar bordo renkle boyanmış, basamak kenarları ise bordo renk üzerine altın yaldızlarla işlenmişti. Tahtın yanında da yine bordo ve altın yaldızlı bir saray tahtırevanı sergileniyordu. Bu bölüm, koruma amacıyla sarı bir kordonla çevrilmişti. Biz “taht”a ve tahtırevana bakıp, kraliyet dönemlerinin şaşaalı günlerini gözlerimizde canlandırmaya çalışırken, rehberimiz sürpriz bir açıklamada bulunuyor: 75.000 Dong( Yaklaşık 10 lira ) ödersek, imparatorluk giysilerini kuşanıp, tahtta ve tahtırevanda fotoğraflarımızı çektirebilecekmişiz!

Hue - İmparatorluk Şehri, Mandarinlerin Salonu
Hue - İmparatorluk Şehri, Mandarinlerin Salonu
Rehberimizin bu açıklaması yankısını buluyor ve fotoğraf çektirmek için sıraya giriyoruz. İmparatorluk kıyafeti olarak, erkekler beyaz ipek pantolon, sarı ipek kaftan, başlık ve çizme; bayanlar ise ipek beyaz uzun etek, kırmızı ipek kaftan ve başlık ile sarı ayakkabı giyip, önce imparatorluk tahtında, sonra tahtırevanda birer poz resmimizi alıyoruz. Böyle bir mizansenle de olsa, kendimizi tarihi yaşamış gibi hissediyor, neşe ve coşku içinde gezimize devam ediyoruz.    

Hue İmparatorluk Şehri, İmparatorluk Kıyafetleriyle Bir Anı
Hue İmparatorluk Şehri, İmparatorluk Kıyafetleriyle Bir Anı
***
Ta Vu ve Huu Vu(Sol Ev ve Sağ Ev)

Hue - İmparatorluk Şehri - Ta Vu, Huu Vu( Sol Ev ve Sağ Ev)
Hue - İmparatorluk Şehri - Ta Vu, Huu Vu( Sol Ev ve Sağ Ev)
Yine aynı bölgede bulunan bu iki yapı, 19. Yüzyılın başlarında inşa edilmiş ve 1899’da yenilenmiş. Ta Vu sanatsal, Huu Vu ise askeri amaçlı bir yapıydı. Her ikisi de dikdörtgen bir şekle sahip. Huu Vu en son 1977 yılında, Ta Vu ise 1988 yılında yenilenmiş. Her iki bina da çatı süslemeleri ile dikkat çekiyordu.  

Hue - Sol ve Sağ Ev'in Çatı Süslemeleri
Hue - Sol ve Sağ Ev'in Çatı Süslemeleri


Hue - Sol ve Sağ Ev'in Çatı Süslemeleri
Hue - Sol ve Sağ Ev'in Çatı Süslemeleri
***
Hien Nhon Kapısı (Cura Hien Nhon)

Hue - İmparatorluk Şehri, Hien Nhon Kapısı( Cura Hien Nhon )
Hue - İmparatorluk Şehri, Hien Nhon Kapısı( Cura Hien Nhon )
Hue kalesi içindeki gezimizi bitirip, Hien Nhon Kapısı’ndan çıkarak, İmparatorluk Şehri’nden ayrılıyoruz.  Hien Nhon Kapısı, İmparatorluk Şehri( Kalesi)’nin dört kapısından biri. Nguyen Hanedanlığında, mevcut Ngo Mon ana kapısına ek olarak üç kapı daha yapılmış. Hoa Binh kapısı sadece kral için, Chuong Duc kapısı kadınlar için ve Hien Nhon kapısı da sadece erkeklerin girip çıkması için kullanılmış.

1968’de Kuzey Vietnam’ın, Güney Vietnam’a yaptığı Tet taarruzu sırasında, bombalar tarafından tamamen tahrip edilen kapı, 1975’den sonra restore edilmiş. 2013 yılında yapılan yenileme ve aydınlatma ile de bugünkü görünümüne kavuştu.  

***
TU DUC ANIT MEZARI(TU DUC TOMB/KHİEM TOMB)

Hue - Tu Doc Anıt Mezarı Ana Kapısı
Hue - Tu Doc Anıt Mezarı Ana Kapısı
Hue Kalesi’nden ayrıldıktan sonra, 7 km güneyde bulunan İmparator Tu Duc’un anıt mezarını ziyaret ediyoruz. İmparator Tu Duc, 1848-1883 yılları arasındaki uzun hükümdarlık döneminde, yüzlerce karısı bulunmasına rağmen, çiçek hastalığı geçirdiği için kısırlaşır ve bir erkek çocuk sahibi olamaz. Bunu olumsuz bir işaret gibi değerlendiren İmparator, kendisi için bir anıt mezar yaptırmaya başlar. 1964 yılında başlayan anıt mezar 1967 yılında biter. 
  
Hue - İmparator Tu Doc Anıt Mezarı
Hue - İmparator Tu Doc Anıt Mezarı
İmparatorun 1883’deki ölümünden sonra, evlatlık oğlu Kien Phuc, İmparatorluğu devralır. Ancak 7 ay sonra ölünce, kendisine ayrı bir mezar yapılamadığı için Tu Duc’a ait mezarın bir köşesine gömülür. Tu Duc ile oğlu arasında da Tu Duc’un karısı İmparatoriçe Le Thien Anh’ın mezarı bulunuyor.
Hue - İmparator Tu Doc Anıt Mezarı'ndan
Hue - İmparator Tu Doc Anıt Mezarı'ndan
İlginçtir, henüz sağken mezarını yaptırmış olmasına rağmen, İmparator Tu Duc buraya gömülmemiş. Naaş; mezar soyguncularından korunması amacıyla, Hue’de gizli başka bir yere defnedilmiş.  İmparatoru gömen 200 hizmetli ise,  gizli bir yoldan döndürüldükten sonra, gizliliğin sağlanması için hepsi öldürülmüş. İmparator Tu Duc’un gömülü olduğu yer, bugün hâlâ bilinmiyor.  
 
***
HUE’DE, DIŞARIDA SAKİN VE HUZURLU BİR GECE

Gün boyu birlikte yaptığımız gezi, akşama doğru bitiyor ve serbest saatler başlıyor. Yarın sabah otel lobisinde buluşup, Hue’den ayrılacağız. Banyo, dinlenme falan derken, 1-2 saat sonra otelden dışarı çıkıp, keyfe keder dolaşıyorum. Güneş batalı fazla olmamıştı. Sağ tarafıma Parfüm Nehri’ni alıp, Le Loi Caddesi’nde amaçsızca yürümeye devam ettim. Cadde kalabalık değildi. Tek tük insanlar ve motosikletler vardı.


Günümüz hep koşturmaca ile geçmişti. Gördüğümüz yerleri daha iyi fotoğraflayalım, bir şeyleri kaçırmayalım diye gayret ediyor, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorduk. Aslında yorgunluk nedir, onu da bilmiyorduk. İşte bu yürüyüşte, sakin ve huzurlu bir Hue akşamında kendimle baş başaydım. Amerikan filmlerinin genelde kötü rol biçip anlattığı Vietnam, benim gördüğüm Vietnam değildi. Burada, Vietnam’ın bu orta halli şehrinde, kendimi Ülkemde olduğu kadar rahat, iyi ve güvenli hissediyordum. Böyle, adeta kendimle konuşa konuşa, nehir boyunca 2-3 km yürüyüp geri döndüm.
***
Hoa Hong Kafe – Restoranda Mola

Hue - Hoa Hong Kafe'de
Hue - Hoa Hong Kafe'de
Dönüşte, nehir kıyısında, iyi bir atmosferi ve üstü kapalı bahçesi olan bir kafe-restorana( Hoa Hong ) rastladım. Tam da yorulduğum bir sırada karşıma böyle beğendiğim bir yerin çıkmasına sevindim. Hemen bahçede kendime bir masa seçip oturdum. Bira ve çerez söyledim. Biramı içerek 1-1,5 saat kadar kafamı dinledim. 

Hue - Hoa Hong Kafe'de, İpek Kumaş Tablo ile
Hue - Hoa Hong Kafe'de, İpek Kumaş Tablo ile
Bu arada bir Vietnamlı orta yaşlı adam, elinde tablolarla masama geldi. 30x50 cm ebadındaki kâğıtların üzerine yapıştırılmış resimlerdi bunlar. Resimler, ipek kumaş üzerine çizilmişti. Önce 10 dolar dedi, 2 dolar dedim ve 2,5 dolara aldım. Bu günün anısına, elimde tablo ile bir fotoğrafımı çektirdim. Tekrar yolum buraya düşer mi bilinmez, ama iyi vakit geçirdiğim buradan memnun bir şekilde ayrılıp, otelimin yolunu tutuyorum.

***
HUE'DEN AYRILIYORUZ - THANH TAM SEASIDE RESORT

Hue - Thanh Tam Seaside Resort
Hue - Thanh Tam Seaside Resort
Hue - Thanh Tam Seaside Resort'dan Manzara
Hue - Thanh Tam Seaside Resort'dan Manzara
Sabahleyin otobüsle Hue’den ayrılıyoruz. Rotamız, 90 km güneydeki Da Nang. Yolu aşağı yukarı yarıladığımız bir yerde, Hue’’ye bağlı “Thanh Tam Seaside Resort” isimli bir tesiste yemek molası verdik. 
Hue - Than Tam Seaside Resort'dan Manzara
Hue - Than Tam Seaside Resort'dan Manzara

Hue - Thanh Tam Seaside Resort'dan Manzara
Hue - Thanh Tam Seaside Resort'dan Manzara
Güney Çin Denizi kenarında bulunan ve önünde harika bir kumsalı olan bu yerde manzara o kadar güzeldi ki, aklımızı başımızdan aldı. Güzel kareler çekmekten, yemeği düşünemez olduk. Ayrılırken aklımız hâlâ buradaydı...

DA NANG

“Than Tam Seaside Resort”daki yemek molamızdan sonra Da Nang’a varıyoruz. Da Nang; Vietnam’ın beşinci büyük kenti. Güney Çin Denizi’nin kıyısında ve Han Nehri’nin ağzında olması, şehri, Vietnam’ın önemli bir liman kenti haline getirmiş. Orta Vietnam’ın ticaret ve eğitim merkezi olan Da Nang, Kuzey-Güney Demiryolu üzerindeki konumuyla da, ulaşım açısından büyük bir öneme sahip. UNESCO Dünya Mirası Listesine giren Hue İmparatorluk Şehri, Hoi An-Eski Kent ve My Son gibi yerleşimlere de en fazla 100 km uzaklıkta bulunuyor. 2017 sayımına göre, Da Nang’ın nüfusu 1.064.070

***

Da Nang - Ejderha Köprüsü( Dragon Bridge )
Da Nang - Ejderha Köprüsü( Dragon Bridge )
Da Nang’ın Ejderha Köprüsü( Dragon Bridge)  girişinde bir yerde otobüsümüz mola veriyor. Bulunduğumuz yerden; köprüyü bir uçtan diğer bir uca geçiyormuş gibi tasarlanan, sarıya boyalı dev ejderhamızın ve köprümüzün fotoğraflarını çekiyoruz. 2013’de açılan köprü, Han Nehri’nin iki yakasını birbirine bağlıyor. Cumartesi ve Pazar geceleri saat 9’da düzenlenen gösterilerde, Ejderhamız, ağzından ateş ve su püskürtüyormuş.
 
***
CHAM HEYKELLERİ MÜZESİ

Da Nang - Cham Heykeller Müzesi, Tanrıça Sarasvati
Da Nang - Cham Heykeller Müzesi, Tanrıça Sarasvati
Ejderha Köprüsü’nden sonra,  hemen yakınında bulunan Cham Heykelleri Müzesi ( Museum of Cham Sculpture)’ni ziyaret ediyoruz. Müze, 1915 yılında, Vietnam’daki Fransız Uzakdoğu Araştırma Enstitüsü’nün maddi destekleriyle açılmış.

Da Nang - Cham Heykeller Müzesi, Tanrı Brahma
Da Nang - Cham Heykeller Müzesi, Tanrı Brahma
Champa, M.S. 500 – 1500 yılları arasında yaşayan, orta ve güney Vietnam’ın kıyıları boyunca gelişen bir Hint medeniyetiydi. Cham halkının sanatsal mirası, kumtaşı heykellerden ve tuğla binalardan oluşuyormuş. Müzede sergilenen eserler de kumtaşından yapılmıştı. Konusunu dinden alan; Tanrıça Sarasvati, Tanrı Brahma gibi, mitolojik canavar “deniz ejderhası” gibi heykelleri gördük.

Da Nang - Cham Heykeller Müzesi, Deniz Ejderhası
Da Nang - Cham Heykeller Müzesi, Deniz Ejderhası
***
DA NANG - BLUE WHALE RESTORAN'DA MOLA

Da nang - Blue Whale Restoran
Da nang - Blue Whale Restoran
Da nang - Blue Whale Restoran'dan Manzara
Da Nang - Blue Whale Restoran'dan Manzara
Da Nang’daki son durağımız olan Blue Whale Restoran’da bir süre mola verdik.  Deniz kıyısındaki lokantanın, bir yanı kumsala açılıyordu. Biraz açık denizin havasını alıp, beyaz köpüklü dalgaları seyrettikten sonra, Hoi An’a devam ediyoruz.


HOİ AN

Hue’den kalkan otobüsümüzle sonunda, Fransız sömürge döneminin önemli şehirlerinden Hoi An’a varıyoruz. Yaklaşık 120.000 nüfusa sahip olan Hoi An’ın anlamı “huzurlu buluşma yeri”. 15. Ve 19 yüzyıllar arasında Güneydoğu Asya’nın önemli ticaret limanı olan Hoi An; yüzyıllar boyunca taşıdığı yerli ve yabancı etkileri yansıtan binalarıyla, bu kültürel mirası koruyup, zamanımıza kadar getirmiş. Bu nedenle, 1999’da eski kent, UNESCO tarafından “Dünya Miras Alanı” ilan edilmiş.
Da Nang - Hoi An Yolculuğundan
Da Nang - Hoi An Yolculuğundan
18. yüzyıl sonuna kadar Çin ve Japon tüccarların en tercih ettikleri, önemli bir ticaret merkezi olan Hoi An, 19. yüzyıl başında bu özelliğini kaybetti. Bu tarihlerde yönetime gelen İmparator Gia Long’un; Hoi An yakınındaki Da Nang limanında, Fransızlara önemli ticari ayrıcalıklar sağlamasıyla, Hoi An’ın önemi azalmaya başlamış. Günümüzde şehir; tarihi, geleneksel mimarisi, tekstil ve seramik gibi el sanatları nedeniyle, turistik bir çekim merkezi olmuş. Hoi An ve çevresinde birçok bar, lokanta, otel ve tatil köyü, turizm sektöründe hizmet veriyor.

Da nang - Hoi An Yolculuğundan
Da nang - Hoi An Yolculuğundan
***
Hoi An’a can veren Thu Bon Nehri kıyısındaki otelimize geliyoruz. Pho Hoi Riverside Resort Hotel’in; Çin tarzı, çatılı, her iki kenarda koruyucu mitolojik iki canavar heykelinin bulunduğu, görkemli kapısından geçip, otelimize yerleşiyoruz. Ancak, güneşin batımına da az bir zaman var. Vakit kaybetmememiz gerekiyor. Bugün için serbest program uygulanacak. Biz beş arkadaş aramızda anlaşıp, Thu Bon Nehri’nde bir tekne turu yapıyoruz.

Hoi An - Pho Hoi Riverside Resort Hotel
Hoi An - Pho Hoi Riverside Resort Hotel
***
TEKNE GEZİMİZİN GÜLEN VE GÜLDÜREN ABLASI

Hoi An - Tekne Gezimizin, Gülen ve Güldüren Ablası
Hoi An - Tekne Gezimizin, Gülen ve Güldüren Ablası
Teknemizin dümeninde, 40-50 yaşlarında, hafif kilolu, başında yayvan bez şapkasıyla Vietnamlı bir kadın var. Bu ablamız, sevimli mi sevimli. Neye ve niçin güldüğünü bilmiyoruz, ama ona bakınca biz de gülüyoruz. O bize gülüyor, biz ona gülüyoruz. Böyle gülme nöbetiyle bayağı hoşça bir vakit geçirdikten sonra, nihayet etrafa bir göz atmak aklımıza geliyor. 

Hoi An - Bach Dang Caddesi'nde Fransız Sömürge Dönemi Binaları
Hoi An - Bach Dang Caddesi'nde Fransız Sömürge Dönemi Binaları
Rotamız çok uzun değildi. Ama görüntüler, Hoi An için çok iyiydi. Bir defa, sömürge döneminin, en güzel ve en karakteristik binalarının olduğu Bach Dang Caddesinin yakınından geçiyorduk. Bir veya iki katlı, kehribar renkli, önlerinde Palmiye ağaçları ile Fransız sömürge dönemi binalarının, nehir kenarından görüntüsü çok güzeldi. 

Hoi An - Bach Dang Caddesi'nden
Hoi An - Bach Dang Caddesi'nden
Bugün kafe, lokanta ve bar olarak kullanılan bu binalar; tatilin coşku ve sevincini yaşayan insanlarla daha da bir anlam kazanıyor ve hayat buluyorlardı. Böyle ender rastlanan görüntülerle, Thu Bon Nehri tekne turumuzu tamamlayıp, gezimize devam ediyoruz. 

Hoi An - Bach Dang Caddesi'nde Fransız Sömürge Dönemi Binaları
Hoi An - Bach Dang Caddesi'nde Fransız Sömürge Dönemi Binaları
***
TRAN PHU, HOİ AN’IN EN RENKLİ CADDESİ

Hoi An - Tran Phu Caddesi'nden
Hoi An - Tran Phu Caddesi'nden
Tekne turumuzu yaptıktan sonra, keşif heyecanını yaşamak için dağılıyoruz. Ben gezime Tran Phu Caddesi’nden başlıyorum. Bu cadde, Hoi An’ın en renkli caddelerinden biri. Kafeler, restoranlar, barlar, oteller, hediyelik eşya dükkânları, galeriler, tapınaklar, seyyar satıcılar ve bunlara dinamizm ve hayatiyet kazandıran kalabalık ve canlı bir turist kitlesi tamamlıyor caddeyi.  
Hoi An - Bir Prenses Asaleti ve Zerafeti ile
Hoi An - Bir Prenses Asaleti ve Zerafeti ile 
Hoi An’ın sebze, meyve ve balık pazarının kurulduğu Tieu La Caddesi de bu caddeye, Tran Pu Caddesi’ne çıkınca, haliyle her iki cadde de, turistlerin yerel kültürü tanımaları açısından, altın madeni değerinde oluyor. 

Hoi An - Her Zaman Mütebessim ve Aydınlık Yüzler
Önce Tran Phu Caddesi’nde, Tieu La Caddesi yakınında birkaç seyyar satıcı görüyorum. Turistlere karşı çok saygılı, anlayışlı ve güler yüzlüler. Taze soğan, mandalina ve birkaç meyve daha satan bir ablamız, tebessüm ederek güzel bir poz veriyor. 

Hoi An - Tavuk Şiş Satan Ablamız
Hoi An - Tavuk Şiş Satan Ablamız
Biraz ileride, bu defa tavuk şiş satan başka bir ablamızdan birlikte bir poz rica diyorum. Tavuk şişleri bana uzatırken çektiğimiz bu pozu, olmayınca iki defa tekrar ettik. Güler yüzlü tavırlarını hiç bozmadılar. Vietnamlı, sadece burada değil, ülkenin her tarafında buydu! Karşılıklı dostane duygularla ayrılıyorum. Niyetim, Tieu La Caddesi’ndeki pazara daha sonra tekrar gitmek. 

Hoi An - Tavuk Şiş Satan Ablamızla
Hoi An - Tavuk Şiş Satan Ablamızla 
***
TRUNG HOA TOPLANTI/MECLİS SALONU ( Trung Hoa Assembly Hall )

Hoi An - Trung Hoa Toplantı/Meclis Salonu( Trung Hoa Assembly Hall )
Hoi An - Trung Hoa Toplantı/Meclis Salonu( Trung Hoa Assembly Hall )
Tran Phu Caddesi’nde yürürken, geleneksel Çin Mimarisiyle yapılmış ve dekore edilmiş bir binaya rastlıyorum. Trung Hua Toplantı Salonu; Çinli göçmenlerin; geleneklerini/kültürlerini yaşatmaları ve gelecek kuşaklara aktarmaları, sosyalleşmeleri, birbirleriyle tanışıp iş yapmaları amacıyla 1741 yılında beş Çinli tüccar tarafından kurulmuş. 

Hoi An - Trung Hoa Toplantı/Meclis Salonu'ndan
Hoi An - Trung Hoa Toplantı/Meclis Salonu'ndan
Salon; Tanrıça Thien Hau yanında, Konfüçyüs’e, Çin devrimci hareketinin lideri Sun Yat-Sen’e ve Japon karşıtı direniş sırasında ölen askerlere de adanmış. 1928’den önceki ismi “Duong Thuong”muş.
***
GUANG GONG TAPINAĞI ( Quang  Cong Temple )

Hoi An - Guang Gong Tapınağı ( Quang Cong Temple )
Hoi An - Guang Gong Tapınağı ( Quang Cong Temple )
Tran Phu Caddesi’nde bulunan diğer bir tapınak da, Guang Gong Tapınağı.  Ong Pagoda olarak da bilinen Guang Gong Tapınağı; dürüstlük, sadakat, samimiyet ve adalet sembolü olarak sevilip, saygı duyulan Çinli general Quan Cong’a adanmış. Çinli general, M.S. 3. Yüzyılda ve Han hanedanlığı zamanında yaşamış. 1653 yılında inşa edilen tapınak; dört bina, bir giriş kapısı, doğu ve batıda iki ev ve büyük bir ana salondan oluşuyor. Tüm binalar, ejderha ve sazan motifleriyle dekore edilmiş. Sazan, Çin mitolojisinde sabrın sembolü.

***
JAPON KÖPRÜSÜ ( Japanese Bridge )  

Hoi An - Japon Köprüsü( Japanese Bridge )
Hoi An - Japon Köprüsü( Japanese Bridge )
  Tran Phu Caddesi’nden başladığım yürüyüş devam ediyor. Tran Phu Caddesi’nin bitip, Nguyen Thi Minh Khai Caddesi’nin başladığı yerde, Hoi An’ın sembol yapısı olan Japon Köprüsü’nü buluyorum.  Japon Köprüsü; 1595’de, Hoi An’daki Japon topluluğu tarafından, Çin Mahallesi ve derenin karşısıyla bir bağlantı sağlamak amacıyla inşa edilmiş. Yüzyıllar boyunca yapılan onarım ve süslemelerde, orijinal Japon tasarımına sadık kalınmış. Ancak, sömürge döneminde Fransızlar, motorlu taşıtların geçmesi için köprüyü düzeltmişler. Neyse ki, 1986’daki yenileme çalışmalarında, köprü orijinal haline getirilmiş ve bir çatı ile de köprünün üzeri örtülmüş.
***
Köprünün girişinde bir çift maymun ve diğer girişinde bir çift köpek tanrı heykelleri bulunuyor. Heykellerin yapılma sebeplerinden biri, köprüye muhafızlık etmeleri, diğeri de, Asya burçlarına göre Japon imparatorlarının çoğunlukla, maymun ve köpek yıllarında doğmalarıymış. 

Hoi An-Japon Köprüsü, Köpek Tanrısı
Hoi An-Japon Köprüsü, Köpek Tanrısı
Japon Köprüsü, Maymun Tanrısı
Japon Köprüsü, Maymun Tanrısı
Köprü inşaatı, 1593 Maymun Yılında başlamış ve 1595 Köpek Yılı’nda bitmiş. Üstü kapalı olan Köprünün içinde ve kuzeye bakan tarafında Taoist Tanrı Tran Vo Bac De( Kuzeyin İmparatoru)’ye adanmış “Chua Cau” tapınağı/pagodası bulunuyor. Bu tanrı, bütün doğal afetleri kontrol ettiği için denizciler kendisinden hem korkar, hem de ibadet ederlermiş.


Hoi An - Japon Köprüsü, Chua Cau Tapınağı
Hoi An - Japon Köprüsü, Chua Cau Tapınağı
Yine bir dini inanışa göre, köprünün yapılış amacı, başı Hindistan’da ve kuyruğu Japonya’da olan “Mamazu” adlı ejderhayı bastırmak içindi. Canavarın kuyruğunu hareket ettirmesiyle Japonya’da deprem meydana geliyordu. Ama Mamazu’nun sırt bölgesi Vietnam’da olduğu için köprü Mamazu’nun sırtını aşağı doğru itecek ve böylece depremler de önlenecekti. Köprü hakkında, yüzyıllarca anlatılan efsanelerden biri de buydu. Japon Köprüsü, bugün Hoi An’ın bir sembolü olmuş. 
***
CHAU AN HOİ KÖPRÜSÜ

Hoi An - Chau An Hoi Köprüsü
Hoi An - Chau An Hoi Köprüsü
Japon Köprüsü’nden, Thu Bon Nehri kıyısına doğru 50 metre kadar yürüyünce, Chau An Hoi Köprüsü’ne geliyorum. Hava iyice kararmaya başladığı için, köprünün ışıklandırması, adeta onu bir çekim merkezi yapmıştı. 

Hoi An - Chau An Hoi Köprüsü
Hoi An - Chau An Hoi Köprüsü
Etrafındaki seyyar yiyecek tezgâhları ve müşterileri kalabalıklaşmıştı. Köprünün üzerindeki ziyaretçiler, en doğru açıyı ve en iyi fotoğrafı çekmeye çalışıyorlardı. 

Hoi An - Chau An Hoi Köprüsü'nde Düğün Fotoğrafı
Hoi An - Chau An Hoi Köprüsü'nde Düğün Fotoğrafı
Köprü’nün bir ayağında, nehirdeki sandalda, ellerinde adak için yakılmış mumlarla, siyah pantolonunun üzerine giydiği beyaz “Au Dai”( Tunik şeklinde, geleneksel/Ulusal Vietnam giysisi ) gelinliğiyle gelin, haki renkli üniformasıyla damat, hayatlarının en mutlu gününü burada kutluyorlardı. Ne de olsa köprünün adı olan "Chau  An Hoi"nin anlamı, “barış için dua et/iyi şanslar”dı.  
***
CAM PHO TAPINAĞI ( Cam Pho Temple )

Hoi An - Cam Pho Tapınağı( Cam Pho Temple )
Hoi An - Cam Pho Tapınağı( Cam Pho Temple )
Chau An Hoi Köprüsü’den sonra, farklı yerler görmek amacıyla, Japon Köprüsü’nün diğer yönündeki Nguyen Thi Minh Kai Caddesi’ne gidiyorum. Burada, ilginç ana giriş kapısıyla Cam Pho Tapınağı’na rastlıyorum. Bu eski köy tapınağının yapım tarihi tam olarak bilinmiyor. Ama 1817 ve 1897 yıllarında önemli tadilatlar geçirmiş. 

Hoi An - Cam Pho tapınağı( Cam Pho Temple )
Hoi An - Cam Pho tapınağı( Cam Pho Temple )
Tapınak, bir ibadet yeri olduğu gibi aynı zamanda yörenin idari merkeziymiş. Cam Pho Tapınağı’nda;   her yıl, 16 Ocak ve 16 Ağustos’ta Xuan Ky Thu festivali düzenleniyormuş.

Hoi An-Cam Pho Tapınağı Avlusunda Telefonun Büyüsü
Hoi An-Cam Pho Tapınağı Avlusunda Telefonun Büyüsü
Tapınağın loş ışıklı avlusunda, üç-dört yaşlarındaki bir erkek çocuğu dikkatimi çekti. Elinde, yüzüne 20-25 cm mesafede tuttuğu bir telefon vardı. Dünyayla bağını koparmış gibi telefonuyla ilgileniyor, büyülenmişçesine odaklandığı telefon ekranı, yüzünü aydınlatıyordu.  “İşte telefonun büyüsü” dedim.  Bu evrensel olguyu fotoğrafladıktan sonra otelime döndüm. 

***

PHO HOİ RIVERSIDE RESORT’U YENİDEN KEŞFEDİYORUM

Dün öğleden sonra geldiğimiz Hoi An’dan bu sabah ayrılacağız. Oysa ne kadar da sevmiştim burayı. Bir defa, Vietnam’a has olan bütün yerel özellikleri görebiliyorduk. Çarşısıyla, pazarıyla, güler yüzlü insanlarıyla, canlı hayatıyla yereldi. Buna ilaveten, diğer küçük kasabalarda olmayan, batılıların da girip çıktığı lokantalar, kafeler, publar, gerektiğinde yaşam tarzı açısından batılı bir turist için denge sağlayabiliyordu. Hoi An, bu havasıyla beni öylesine etkilemişti ki, burada yaşamanın planlarını bile yapmaya koyulmuştum.

***
Hoi An -Pho Hoi Riverside Resort'un Her Köşesi Güzeldi
Hoi An -Pho Hoi Riverside Resort'un Her Köşesi Güzeldi
Tadı damağımda kalmış bir Hoi An’daki son saatlerimi daha iyi değerlendirmek için, sabah çok erken kalktım. Önce, bir tatil köyü gibi düzenlenmiş oteli gezmeye başlıyorum. Otel tesislerindeki tüm yapılar iki katlı ve balkonlu. Balkonlarda ve pencerelerde kullanılan ahşap malzeme ve renkler, yol kenarlarındaki palmiye ağaçları ve çiçekler, hepsi bir biriyle uyumlu ve iç açıcı, ferahlatıcı. 

Hoi An-Pho Hoi Riverside Resort Personeli Kızımızın Bir Pozu
Hoi An-Pho Hoi Riverside Resort Personeli Kızımızın Bir Pozu
Önümden, otel personeli genç bir kız geçiyor. Selamlaşıyoruz. Elinde, süs ve dekor olarak kullandıkları, çiçek yaprakları vardı. Çat pat bir şeyler konuşuyoruz. Biri portre olmak üzere iki poz fotoğrafını çekip, gezime devam ediyorum.

Hoi An -Pho Hoi Riverside Resort, Portre
Hoi An -Pho Hoi Riverside Resort, Portre
***
Nehir kenarındaki yüzme havuzuna geliyorum. Yüzme havuzunun çevresinde, seyrek aralıklarla palmiye ağaçları var. Buradan bakıldığında, nehrin karşı kıyısındaki caddede, Fransız sömürge mimarisi evler, çok güzel bir manzara oluşturuyor. Havuzun kenarındaki tek katlı bir yapının duvarında, sanki karşı kıyıdaki evlerle bütünlük olsun diye, kehribar renkli sömürge evleri resmedilmiş.

Hoi An - Pho Hoi Riverside Resort
Hoi An - Pho Hoi Riverside Resort
***
Nehre bakan tek katlı başka bir yapının duvarında ise, duvara ilave edilen merdiven, tuğla gibi malzemelerle bambaşka bir tablo tasarlanmış. Üç basamaklı merdiven, tuğla parmaklıklı bir sofa ile bitiyor ve kapının önüne gelmiş oluyoruz. Duvarın kalan diğer kısmında, arka planda dağların bulunduğu bir araziye belli aralıklarla Cham tapınakları tasarlanmış. Bu çevre düzenlemesindeki, özeni, dikkati ve derinliği takdir etmemek haksızlık olur. Duvardaki tabloya eklenilen tuğla, merdiven gibi malzemelerle bir bakıma “enstalasyon”( yerleştirme sanatı) yapıldığını tahmin ediyorum. Burada kullanılan malzeme ile Cham tapınaklarında kullanılan malzeme aynı: Tuğla. Resmedilen Cham tapınaklarının olduğu “My Son” Arkeolojik Sit Alanı, Hoi An’a 38 km. mesafede ve UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunuyor. 

Hoi An - Pho Hoi Riverside Resort'tan Sanat Eseri Bir Yapı
Hoi An - Pho Hoi Riverside Resort'tan Sanat Eseri Bir Yapı
Da Nang Havaalanından, Ho Chi Minh City( Saigon )’ye uçmak üzere, Hoi An’dan ayrılıyoruz.



HO CHİ MİNH CİTY

Da Nang’dan,  Ho Chi Minh City ( Saygon ) – Tan Son Nhat Uluslararası Havalimanı’na iniyoruz. Ho Chi Minh City( Saygon )’de iki gece kalacağız.

 Ho Chi Minh City, eski adıyla Saygon, 7.981.000( 2014 ) kişilik nüfusuyla, Vietnam’ın en kalabalık şehri. Güney Vietnam’da, Saygon Nehri (Song Sai Gon) kıyısında yer alan şehir, Saygon adı altında; 1887-1902 ve 1945-1954 tarihleri arasında Fransız Çinhindi’nin başkenti oldu. 1955-1975 yılları arasında bu defa Güney Vietnam’a başkentlik yapan Saygon; Vietnam’ın birleşmesinden sonra, 2 Temmuz 1976’da devrimci lider Ho Chi Minh City adını aldı. Saygon ismi de, bugün hâlâ yaygın olarak kullanılıyor

***

Ho Chi Minh Şehri, Vietnam’ın, finans ve turizm merkezi. Pek çok ulusal ve uluslararası bankanın genel müdürlüklerine ve borsaya ev sahipliği yapıyor. Yıllık 6 milyon ziyaretçi ile Vietnam’ın en çok ziyaret edilen şehri. Tan Son Nhat Uluslararası Havalimanı, 36 milyon yolcu ile Ülkenin en büyük havalimanı.

Tropikal bir iklime sahip şehirde, iki mevsim var. Mayıs-Ekim ayları yağışlı, Kasım-Nisan ayları kuru mevsimdir. Ortalama sıcaklık 28 C derece ve yıl boyunca çok az bir değişiklik gösteriyor. Nüfusun %93,52’si etnik Vietnamlılar( Kinh )’dan meydana geliyor. En büyük etnik azınlık grubu %5,78 ile Çinliler. Ho Chi Minh Şehri’nde en yaygın üç din; genellikle aynı tapınakta kutlanan Taoizm, Konfüçyüsçülük( ata ibadeti ile) ve Mahayana Budizm’idir. Şehir nüfusunun yaklaşık %10’u Katolik Hristiyan.  

***
DAİ GİAC BUDİST TAPINAĞI ( Chua Dai Giac )

Ho Chi Minh City( Saygon ) - Dai Giac Budist Tapınağı( Chua Dai Giac )
Ho Chi Minh City( Saygon ) - Dai Giac Budist Tapınağı( Chua Dai Giac )
Otobüsümüzle otelimize doğru yol alıyoruz. Ben, her zamanki gibi fotoğraf makinamın hız ayarını yapıp, pencerenin yanına geçtim. Nihayetinde, görmeyi çok istediğim bir ülkeye gelmiştim ve sokaklarını, insanlarını, trafiğini, evlerini, çarşısını ve daha aklıma gelmeyen birçok anları bu pencereden görebilir ve fotoğraflayabilirdim.
Ho Chi Minh City-Dai Giac Budist Tapınağı
Ho Chi Minh City-Dai Giac Budist Tapınağı
Nguyen Van Troi Caddesi üzerindeki Dai Giac Budist Tapınağı’nı da, otobüsümüzle geçerken çektim. 3-4 binadan meydana gelen bir kompleks/külliye olarak yapılmış. Pişmiş kil/toprak( terracota) görünümlü gri renkli 7 katlı kulesi ve bu rengiyle ahenk sağlayan kırmızı çatılarıyla ilgi çekiciydi. Avluyu çevreleyen 4-5 katlı ana binanın ana caddeye bakan duvarına, kabartma şeklinde, ejderha başlıklı bir sandalda bir grup insan resmedilmişti. Ana binanın çatı katı bir bahçe gibi tasarlanmış ve çatısı da, kulenin çatısıyla uyumluydu.

***
OTOBÜSÜMÜZDEN “MUTLULUĞUN RESMİ”Nİ ÇEKİYORUM

Vietnam’daki moped/motosiklet kullanımının yoğunluğu tüm arkadaşlarımızın dikkatini çekmişti. Kapasitesi küçük olmakla beraber, bu araçlarla bazen çok büyük hacimli eşyaların veya çok sayıda insanın taşınması ilginç manzaralar oluşturuyor, biz de bu tür görüntüleri yakalamaya çalışıyorduk. Aslında, bir moped/motosikletin anlamı, onlar için bir taksiydi, bir kamyonetti belki de…

Ben böyle pür dikkat dışarısını izlerken, otobüsümüzün yanında ve de penceremin dibinde kırmızı bir motosiklet beliriyor. Direksiyonda başındaki kaskıyla 25-30 yaşlarındaki baba vardı. Onun arkasında annesi ve babasının arasında ayakta duran, ama dengesini sağlamak için karnını babasının sırtına yaslamış 3-4 yaşlarında, sevimli mi sevimli bir kız çocuğu bulunuyordu. En arkalarında da yine başındaki kaskıyla oturan, düşmesin diye iki eliyle kızını belinden kavrayan bir anne giriyor fotoğraf makinamın kadrajına.  

Ho Chi Minh City - Motosikletlerinde Mutlu Bir Aile
Ho Chi Minh City - Motosikletlerinde Mutlu Bir Aile
Ben otobüste olduğum için onlardan biraz yukardayım, ama ne de olsa yan yana gidiyorduk. Bir ara göz göze geldik. Bu üç kişilik çekirdek aile, motosikletlerinde ne kadar da mutlulardı. Her birinin gülümsemesi sanki yüzlerini aydınlatıyor, izleyende huzur ve iyimserlik duygusu yaratıyordu. “Mutluluğun Resmi” dediğim bu anları çektikten bir süre sonra birbirimizi kaybediyoruz. Bu fotoğraf,  ne zaman baksam, hâlâ aynı huzur ve iyimserlik duygularını yaşatan bir fotoğraf oldu benim için.  
***
SAVAŞ KALINTILARI MÜZESİ ( War Remmants Museum )

Ho Chi Minh City - Savaş Kalıntıları Müzesi (War Remmants Museum )
Ho Chi Minh City - Savaş Kalıntıları Müzesi (War Remmants Museum )
Otobüsümüzle, Vo Van Tan Caddesi’nde bulunan Savaş Kalıntıları Müzesi’ne geliyoruz. Müze,  Vietnam ve Çinhindi ( Fransız sömürge dönemi ) savaşlarındaki objeleri sergiliyor. Değişik evreler geçiren Müzenin ismi,  4 Ağustos 1975’de açıldığı zaman “ABD ve Kukla Hükümet( Güney Vietnam ) Suçları Sergi Sarayı”ymış. Amerika’nın işgal dönemindeki eski “ABD Bilgi Ajansı” binasında faaliyete geçmiş. 

Ho Chi Minh City - Savaş Kalıntıları Müzesi
Ho Chi Minh City - Savaş Kalıntıları Müzesi
1990 yılında Müze’nin adından hem “ABD” hem de “Kukla” kelimeleri çıkartılarak, adı ”Savaş Suçu ve Saldırganlık Suçları Sergi Sarayı”na dönüştürülmüş. 1995’de, Amerika ile diplomatik ilişkilerin normalleşmesinden ve ABD ambargosunun kaldırılmasından sonra “Savaş Suçları” ve “Saldırganlık” kelimeleri de Müzenin başlığından çıkarılmış ve adı son defa “Savaş Kalıntıları Müzesi” olmuş.
***
Müzeyi gezmeye başlıyoruz. Müzede; bazuka, mayın, tabanca, gaz maskesi, tüfek, bomba gibi savaş malzemeleri; savaşla ilgili istatistiki veriler, karşılaştırmalar, savaş muhabirleri tarafından çekilen fotoğraflar sergileniyor.  Sergilenen yürek burkucu fotoğrafları gördükçe ve savaşla ilgili bilgileri okudukça, 1945-1975 yılları arasında Vietnam halkının nasıl bir felaketle karşı karşıya kaldığını ve nasıl bir felaketin üstesinden gelip, adeta küllerinden yeniden doğduğunu daha iyi anlıyoruz.

Ho Chi Minh City - Savaş Kalıntıları Müzesi, Vietnam'ın Savaştaki İnsan Kaybı
Ho Chi Minh City - Savaş Kalıntıları Müzesi, Vietnam'ın Savaştaki İnsan Kaybı
Sergilenen grafik ve tablolarda, Amerika’nın, 1945-1954 yılları arasında Vietnam’da savaşan Fransız kuvvetlerine yapmış olduğu uçak, savaş gemisi, tank ve her türlü silah yardımı ile ilgili bilgiler de var. Yani bir bakıma Vietnam, daha o yıllarda sadece Fransa ile değil dolaylı olarak Amerika ile de savaşıyordu.

Ho Chi Minh City - Savaş kalıntıları Müzesi
Ho Chi Minh City - Savaş kalıntıları Müzesi
Amerikan ordusu tarafından silahsız sivillere karşı işlenen katliam suçu fotoğraflarını görüyoruz. Kurbanları çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olan bu katliamlardan en büyüğü, 16 Mart 1968’de yapılan My Lai katliamı. 504 kişinin öldüğü bu katliamdan sonra Thanh Phong’da 25 Şubat 1969’da işlenen katliamda 21 kişi hayatını kaybetmiş.

***
Portakal Gazının( Agent Orange ) Vietnam Üzerindeki Yıkıcı Etkileri 

Ho Chi Minh City-Savaş Kalıntıları Müzesi, Portokal Gazıyla Yok Olan Ormanlar
Ho Chi Minh City-Savaş Kalıntıları Müzesi, Portakal Gazıyla Yok Olan Ormanlar
Müzenin bir bölümü, Vietnam’da kullanılan Portakal Gazı( Agent Orange )’nın etkilerine ayrılmıştı. Yaprak dökücü( herbesit ) bir kimyasal olan Portakal Gazı, bitkilere olduğu kadar insanlara da zarar veriyordu. Genleri bozuyor, her türlü özürlü ve anormal doğumlara neden oluyordu. Halen Vietnam’da, Portakal Gazı’ndan dolayı özürlü ve sağlık sorunu olan 1 milyon insan yaşıyor. Bu gaz zehirlenmesiyle 400.000 Vietnamlının öldürüldüğü tahmin ediliyor. Çevre hasarı olarak 31.000 km2 yapraklarını dökmüş, tahrip edilmiş orman arazisi ve kirlenmiş toprak, yok olan hayvan türleri öne çıkıyor.  

Müze'nin Anlamlı ve Etkileyici Fotoğraflarından
Müze'nin Anlamlı ve Etkileyici Fotoğraflarından
Portakal Gazının insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini en açık bir şekilde; kavanozlarda muhafaza edilen, genleri bozulmuş ceninlerde ve bazı fotoğraflarda görüyoruz. Belki de bu fotoğraflardan en ilginci, yağmur altında, sevinç, neşe ve mutluluk içinde koşan bir genç erkek ve kızın fotoğrafıydı. Elinde şemsiye ile koşmaya çalışan erkeğin tek bacağı, kızın da iki kolu yoktu. Portakal gazının eseri olan bu gençler, her şeye rağmen yaşam enerjileriyle, iyimserlikleriyle, hayata bakışlarıyla sanki Vietnam’ı temsil ediyorlardı. Nesillerce süren bir haksız savaşa ve savaş sonrası sorunlarına rağmen Amerika’ya, Fransa’ya kin gütmeyen, ileriye bakan bir Vietnam’ı…

***

Vietnam Savaşı ve Napalm Girl( Napalm Kızı )

Savaş Kalıntıları Müzesi - Napalm Girl ( Napalm Kızı ) Fotoğrafı
Savaş Kalıntıları Müzesi - Napalm Girl ( Napalm Kızı ) Fotoğrafı
Ve müzedeki en çarpıcı fotoğrafın önüne geliyorum. Fotoğrafı çekerken, tesadüf bu ya, kareye “Napalm Girl”ün yaşıtı olan 9 yaşlarındaki bir kız çocuğu giriyor. Bu dehşet sahneyi seyrederken, bir çocuk gözüyle kim bilir neler düşünüyordu?

Vietnam Savaşı’nın hafızalara kazınan sahnesi “Napalm Girl” fotoğrafı, Amerikan/Güney Vietnam kuvvetlerinin 8 Haziran 1972 tarihindeki napalm bombası saldırısında,  Vietnamlı gazeteci Huynh Cong “Nick” Ut tarafından çekildi ve fotoğraf Pulitzer Ödülünü kazandı.

Savaş Kalıntıları Müzesi - Savaşın Sembol Fotoğrafı "Napalm Girl"
Savaş Kalıntıları Müzesi - Savaşın Sembol Fotoğrafı "Napalm Girl"
Dokuz yaşlarındaki Vietnamlı kız çocuğu Kim Phuc, napalm bombasından tüm elbiseleri yandığı için çıplak bir şekilde kollarını iki yana açmış olarak, ağlayarak, haykırarak koşuyor. Kendisiyle birlikte ağlayarak koşan 3-4 çocuk daha var. Onlar da bağırıyor ve ağlıyorlar, ama onlar giyinikler, yani yanmamışlar. Kim Phuc gibi kolları ve omuzları napalmdan kavrulmamış.

Kim Phuc’un babası, fotoğrafı çeken gazeteciden, kızını hastaneye götürmesini istiyor. Gazeteci, kızı hemen yakındaki küçük bir hastaneye götürüyor. Sonrasında 14 ay acılarla dolu bir süreç ve 17 ameliyattan sonra düzeliyor. 1992 yılında evlenen Kim Phuc, halen Toronto( Kanada )’da yaşıyor ve iki çocuk sahibi.  Gazetecilerin bir sorusu üzerine, Hristiyan olduğunu ve bombayı atan askeri affettiğini söylemiş.
***
Savaş Kalıntıları Müzesi’nde gördüklerimizden, öğrendiklerimizden müthiş etkileniyoruz. Savaşta 1 milyonu asker toplam 3 milyon Vietnamlı ölmüş. Müzedeki fotoğrafları görünce gözlerimiz doldu, ağlamamak için kendimizi zor tuttuk. Karmaşık duygular içinde müzeden ayrıldık.
***
BAĞIMSIZLIK/YENİDEN BİRLEŞME SARAYI( Independence/Reunification Palace )

Otobüsümüzle Bağımsızlık Sarayı’na geliyoruz. Bu tarihi bina, Ülkenin; Fransız ve Amerikalı sömürgecilere karşı sürdürdüğü savaşların ve siyasi tarihinin önemli bir simgesi olmuş.

Ho Chi Minh City( Saygon ) - Bağımsızlık/Yeniden Birleşme Sarayı
Ho Chi Minh City( Saygon ) - Bağımsızlık/Yeniden Birleşme Sarayı
19. yüzyıl boyunca “Yeniden Birleşme Sarayı”, Fransız genel valisinin eski ikametgâhıydı ve o zamanki adı Norodom Sarayı idi. 1955’de Cumhurbaşkanı olan Ngo Dinh Diem, Saraya geçti ve adını da “Bağımsızlık Sarayı” olarak değiştirdi. 27 Şubat 1962’de, kendi hava kuvvetlerinin düzenlediği suikasttan Diem kurtuldu, ama Sarayın çoğu tahrip edildi. Diem, yeni sarayın yapımı için Vietnamlı Mimar Ngo Viet Tu’yu görevlendirdi ve inşaat 1 Temmuz 1962’de başladı. Ancak Kasım 1963’de bir suikasta uğrayan Diem, sarayın yapımını göremeden öldü.  
   
8 Nisan 1975’de Güney Vietnam hava kuvvetlerinin bir pilotu tarafından saray yine bombalandıysa da önemli bir hasar meydana gelmedi. 30 Nisan 1975’de saat 10.45’de, Kuzey Vietnam ordusunun bir tankı sarayın ana kapısından buldozer gibi geçti ve böylece Vietnam Savaşı’nı bitirmiş oldu. Kasım 1975’de Geçici Devrim Hükümeti sarayın adını “Yeniden Birleşme Salonu” olarak değiştirdi. Sarayın kendisi ve salonları gibi, 8 Nisan 1975’de sarayı bombalayan F5E avcı uçağı ile saray kapısını tahrip eden tank da ziyaretçilere sergileniyor. 

***
SAYGON MERKEZ POSTANESİ ( The Saigon Central Post Office )

Ho Chi Minh City -Saygon Postanesi( The Saigon Central Post Office
Ho Chi Minh City -Saygon Postanesi( The Saigon Central Post Office
Saygon Merkez Postanesi, Ho Chi Minh şehir merkezinde ve Saygon Notre-Dame Kilisesi yakınında yer alıyor. Gotik, Rönesans ve Fransız etkileri taşıyan bina, Fransız sömürge döneminde, 1886-1891yılları arasında inşa edilmiş. Mimar Alfred Foulhoux tarafından tasarlanmasına rağmen, sık sık hatalı olarak Gustave Eiffel( Eyfel Kulesi’nin tasarımcısı ) veya Foulhoux ve Auguste Henri Vildieu işbirliğiyle yapıldığı yazılır.

Ho Chi Minh City ( Saygon ) - Saygon Postanesi
Ho Chi Minh City ( Saygon ) - Saygon Postanesi
Postane, özellikle iç mimarisiyle oldukça etkileyiciydi. Simetrik, kemerli yüksek tavanı ile içeri girer girmez büyük bir boşluk hissiyle karşı karşıya kalıyoruz. Dikdörtgen şeklindeki salonun kenarlarında müşteri bankoları, ortasında ise bir hediyelik eşya bölümü var.  Normalde sıkışıklık hissi uyandıracak bu yerleşim, mimari ile sağlanan,  ferah mekân duygusu sayesinde, herhangi bir sorun oluşturmuyor. 

Ho Chi Minh City ( Saygon ) - Saygon Postanesi
Ho Chi Minh City ( Saygon ) - Saygon Postanesi
Hediyelik eşya bölümü oldukça ilgi görüyor. Ben de yerel kıyafetleri( Ao Dai ) ve hasır konik şapkaları ile iki kızın resmedildiği el sanatları ürünü güzel bir takvim aldım. Ziyaretimizi bitirip, salonun hâkim bir noktasında portresi bulunan “Ho Amca”ya el sallayıp ayrılıyoruz.

***
SAYGON NOTRE-DAME KATEDRALİ

Ho Chi Minh City - Saygon Notre-Dame Katedrali
Ho Chi Minh City - Saygon Notre-Dame Katedrali
Ho Chi Minh şehir merkezindeki katedral, Fransız sömürge döneminde, 1863-1880 yılları arasında inşa edilmiş. İki çan kulesi var ve yükseklikleri 58 metreye ulaşıyor. Çan kuleleri 1895 yılında ilave edilmiş. Her iki kulenin tepesine yerleştirilen haçlar, 2 metre genişliğinde, 3,5 metre yüksekliğinde ve 600 kilo ağırlığında. Tüm inşaat malzemeleri Fransa’dan ithal edilmiş. Katedralin bir diğer yapılış amacı da, Çinhindi’nde Fransız manevi ve kültürel varlığının temsiliydi. 

1962’de, Katedral’e “bazilika” statüsü verildikten sonra adı “Saygon Notre-Dame Katedrali Bazilikası” olmuş. Ekim-2005’de ise, katedralin önündeki Meryem Ana heykelinin gözyaşı döktüğü söylentisi binlerce insanı buraya toplamış. Ancak Vietnam’daki Katolik kilisesi, heykelin gözyaşı döktüğünü doğrulayamamış.

***
VİNH NGHİEM PAGODASI ( Chua Vinh Nghiem )

Ho Chi Minh Vity( Saygon ) - Vinh Nghiem Pagodası ( Chua Vinh Nghiem )
Ho Chi Minh Vity( Saygon ) - Vinh Nghiem Pagodası ( Chua Vinh Nghiem )
Ho Chi Minh Şehri’ndeki en büyük Mahayana Budist tapınağı olan bu pagoda, Nam Ky Khoi Nghia Caddesi’nde yer alıyor. Budizm’i yaymak için 1964 yılında kuzeyden gelen Thic Tam Giac ve Thich Thanh Kiem adlı keşişler, burada bir pagoda yaptırmaya karar verirler. Mimar Ba Lang; keşişlerin isteği üzerine, tapınağın tasarımında, 11. Yüzyılda Bac Giang’da inşa edilmiş olan Vinh Nghiem pagodasını esas alır. 1964 yılında inşaatına başladığı pagodayı 1971 yılında bitirir.
Ho Chi Minh City - Chua Vinh Nghiem
Ho Chi Minh City - Chua Vinh Nghiem
Geleneksel Vietnam yapısından ilham alan ve Japon mimarisi tarzında tasarlanan Pagoda, betonarme olarak inşa edilmiş. Pagoda, Kwan-Yin adlı, Japon Vietnam Dostluk Derneği desteğiyle inşa edilen, yedi katlı ve kırk metre yüksekliğinde bir kuleye ev sahipliği yapıyor. 

***
SAYGON’UN NEVİZADESİ’NDE

Ho Chi Minh City ( Saygon ) - Saygon'un Nevizadesi( Beyoğlu-İst )
Ho Chi Minh City ( Saygon ) - Saygon'un Nevizadesi( Beyoğlu-İst )
Ho Chi Minh City( Saygon )’deki ilk gün grup gezimiz bitiyor, serbest saat başlıyor. Hava kararmak üzereydi. Otelde biraz dinlenip kendimi, Saygon’un sokaklarına, caddelerine attım. Otelimizin hemen yakınında bulunan “şehir parkının” içinden geçip, 1-2 km kadar yürüdüm. Sonunda Beyoğlu’nun Nevizade’sine benzer bir yere gelince, “işte tam da aradığım yer” dedim ve kafe-barlardan birisine oturdum. Biramı yudumlayıp, komşu masalardan gelen canlı neşeli konuşmaların eşliğinde, yoldan geçenleri izledim, filmlerde gördüğüm Saygon’u anlamaya çalıştım.
***

CU CHİ TÜNELLERİNE GİDERKEN FOTO SAFARİ

Ho Chi Minh City ( Saygon ) -Şehir Parkı Bir Vaha Gibiydi
Ho Chi Minh City ( Saygon ) -Şehir Parkı Bir Vaha Gibiydi
Sabah kahvaltı sonrası, Cu Chi Tünelleri’ne ve ardından Tay Ninh’deki Cao Dai mabedine gideceğiz. Ben kahvaltı öncesi, yakındaki Şehir Parkı’na gidiyorum. Şehir Parkı, Saygonlu için adeta bir “vaha” gibiydi. Bireysel veya kalabalık gruplar halinde sabah sporu yapanlar, ortama müthiş bir dinamizm katıyordu. 

Ho Chi Minh City  Saygon ) - Şehir Parkı
Ho Chi Minh City  Saygon ) - Şehir Parkı
Kahvaltı sonrası, “foto safari” için tüm arkadaşlar otobüste yerlerini aldılar. İlk durağımız olan Cu Chi tünelleri 60 kilometrelik bir mesafedeydi ve biz bu yol güzergâhında en ilginç motosikletli sahnelerini çekmenin peşindeydik. Bir bakıma “foto safariydi” bizim için bu.

***
Otobüsümüz büyüktü ve boş koltuklar çoktu. İlginç bir şey gördüğümüzde birbirimize haber veriyor, yer değiştirip, otobüsün her yönünden fotoğraf çekebiliyorduk. 

Cu Chi Tünelleri Yolculuğumuzun Foto Safari Şampiyonu
Cu Chi Tünelleri Yolculuğumuzun Foto Safari Şampiyonu
En ilginç motosikletlimiz, aracının her tarafına astığı kocaman “jackfruit” meyveleriyle “bu araç bu yükle nasıl gidiyor” diye insanı şaşırtan, güler yüzlü, sempatik bir Vietnamlıydı. Bu kardeşimizle muhabbetin iyi olduğunu gören yerel rehberimiz, kendisiyle konuşup- işaretleştikten sonra, birlikte araçlarımızı yolun kenarına çektirdi. Böylece bu kardeşimizin, hem tek başına hem de birlikte fotoğraflarını almış olduk. 



CU CHİ TÜNELLERİ ( Cu Chi Tunnels )

İki saatlik bir yoldan sonra Cu Chi Tünellerine geliyoruz. Ho Chi Minh City( Saygon ) şehrinin 60 km. kuzeybatısında bulunan Cu Chi tünel ağı, bir labirent şeklinde Kamboçya sınırına kadar uzanıyor. Tünellerin inşası ilk defa, 1948’de Viet Minh’in, Fransızlara karşı savaşı sırasında başlamış. O zamanlar tünellerin uzunluğu 20 kilometreymiş. Köyler arasında bir iletişim aracı olarak ve Vietnamlı gerilla kuvvetlerinin Fransızlardan kaçması amacıyla kullanılmış.

***
Tuzaklarla Dolu 250 Kilometrelik Tünel Ağı

Vietnam Savaşı( Vietnamlılar buna “Amerikan Savaşı” diyor ) sırasında, Viet Cong savaş birlikleri açısından tünellerin stratejik önemi daha da arttı ve uzunluğu 250 kilometrelik bir alana yayıldı. Tüneller sadece binlerce gerillaya ev sahipliği yapmakla kalmıyor, aynı zamanda çok sayıda hendekler, sığınaklar, bubi tuzakları ve şaşırtıcı bir havalandırma sistemiyle, karmaşık bir yapıyı oluşturuyordu. Askerler burada yemek yiyorlar, çalışıyorlar, uyuyorlar, hatta tünellerdeki okullarına gidiyorlardı. Bu olağanüstü tünel sisteminin içinde; hastaneler, tiyatrolar, okullar, mutfaklar vardı. Çatışmaların en şiddetli olduğu zamanlarda dahi bu hizmetler aksamadan yürütülüyordu.

Cu Chi Tünelleri
Cu Chi Tünelleri
Cu Chi tünellerinin fark edilmemesi için kurulan bubi tuzakları, Amerikan kuvvetlerinin tüm Vietnam Savaşı’ndaki zayiatının %11’ine neden olmuş. Amerikalılar bu tuzakları ortaya çıkarmak için bir ara Alman Çoban Köpeklerini kullanmışlar. Ancak Viet Cong, Amerikan sabunu ve tuzaklarda yakalanan Amerikan askerlerinin üniformalarını tuzaklara bırakarak, bu bölgelerin köpekler tarafından “dost bölge” olarak algılanmasını sağlamışlar ve böylece Amerikalıların tuzaklardaki kayıpları devam etmiş.

Cu Chi Tünelleri
Cu Chi Tünelleri
***
Tünellerde Silah Üretim Atölyeleri

Cu Chi Tünelleri - Silah Üretim Atölyelerine Giriş
Cu Chi Tünelleri - Silah Üretim Atölyelerine Giriş
Cu Chi Tünellerini geziyoruz. Tüneller kadar, işgal kuvvetlerine zayiat verdirmek için kurulan tuzaklar da önemli. Örnek amaçlı kurulan bir kaç tuzakta, bir görevli bize tuzaklama sistemlerinin nasıl çalıştığını anlattı. Bir başka yerde, tünel giriş ve çıkışlarının nasıl gizlendiğini gördük. Bir Vietnamlı’nın girebileceği ölçülerde yapılan daracık tünellere girmeyi denedik, ancak birkaç metre gidebildik. Vietnam askerlerinin ihtiyacı olan silah araç ve gereçlerinin üretildiği atölyeleri ziyaret ettik.
Cu Chi Tünelleri Çok Dardı
Cu Chi Tünelleri Çok Dardı
Cu Chi tünellerini gezerken, Kurtuluş Savaşımızı hatırladım. Yokluklar içinde ülkesini savunan ve bunu başaran Vietnam ile Ülkem arasındaki paralelliği fark edince sevindim. Vietnamlı’ya saygım ve sevgim daha da arttı.

Cu Chi Tünelleri - Canlandırma
Cu Chi Tünelleri - Canlandırma
***
Vietnam ve Vietnamlılarla Empati

Dünkü Savaş Kalıntıları Müzesi ve bugünkü Cu Chi tünelleri ziyaretlerinden sonra, aklım ve vicdanım; Vietnam üzerinde biraz daha düşünmem gerektiğini söyledi bana. Gezimiz boyunca, bu güler yüzlü, nazik ve saygılı insanları ne kadar sevdiğimizi, hep birbirimize söyleyip durmuştuk. Ancak Vietnamlılar açısından bunun daha da ötesinde önemli bir ayrıntı daha vardı. Biz batılılara böylesine dostça davranan bu çekik gözlü insanların, bir zamanlar topraklarını işgal ettiğimizi, milyonlarcasını öldürdüğümüzü, sakat bıraktığımızı, hiç aklımıza getirmiyorduk.

Vietnamlı; batılı tarafından işgale uğrayan ülkesini savunmak için yıllarca savaşmış, milyonlarca kayıp vermişti. İşte bunu da dikkate aldığımızda, Vietnamlıların, yıllar sonra ülkelerine gelen batılılara, ima, serzeniş ve suçlamada bulunmak bir yana, sanki hiçbir şey olmamış gibi, geçmişteki acılarını içlerine gömerek dostça ve güler yüzlü davranmalarının değeri ve anlamı daha da büyüyordu. Vietnam’da bende en büyük iz bırakan şey, dünyada emsali az görülen bir savaşı kazanan bir milletin, savaş bittikten sonraki bu erdemli duruşuydu. Tıpkı, !915’de Çanakkale’de savaştığımız Anzaklara karşı olan duruşumuz gibi:

“Kanlarını döken ve yaşamlarını yitiren kahramanlar… Şimdi dost bir ülkenin topraklarında yatıyorsunuz. Huzur içinde uyuyunuz. Bizim ülkemizin topraklarında yan yana yatan Coniler ile Mehmetlerin arasında bize göre bir fark yoktur. Siz, oğullarını uzak ülkelere gözyaşları içinde gönderen anneler… Sizin oğullarınız şimdi huzur içinde bizim bağrımızda yatıyorlar. Onlar da bu topraklarda yaşamlarını yitirdikten sonra, bizim çocuklarımız olmuşlardır. – Mustafa Kemal Atatürk”






TAY NİNH

Tay Ninh eyaletinin başkenti olan Tay Ninh Şehri, Vietnam’ın en büyük şehri olan Ho Chi Minh City’nin 110 km kuzeybatısında bulunuyor. 2013 sayımına göre nüfusu 153.537. Şehir, dünya dinlerini birleştiren ve Cao Dai adıyla yeni bir dini meydana getiren inancın merkezi olmakla da tanınıyor. Cao Dai dininin ana tapınağı olan Holy See ( Kutsal Görüş ) mabedi, şehir merkezinin 5 km doğusunda. Şehrin ismi, yazar Graham Greene’in “The Quiet American” adlı eserinde “Tanyin” diye geçiyor.
***
KAO DAİ DİNİ/KAODAİİZM ( Cao Dai/Caodaiism )

Cu Chi Tünelleri’nden 60 km. sonra, Ho Chi Minh City’ye 115 km mesafede olan, Tay Ninh’e geldik. Burada Cao Dai dininin ana mabedi olan Kutsal Görüş( Holy See ) Mabedini ziyaret edeceğiz.

Tay Ninh - Cao Dai'lerin Ana Mabedi, Kutsal Görüş ( Holy See )
Tay Ninh - Cao Dai'lerin Ana Mabedi, Kutsal Görüş ( Holy See )
***
Ana Hatlarıyla Kao Dai İnancı

Cao Dai’cilik, Pu Quoc Adası’nda görev yapan 1878 doğumlu Ngo Van Chieu adlı bir Vietnamlı tarafından kurulmuş. Tüm dinleri birleştirerek ideal bir dine ulaşmak için Vietnam’da yaşanan her dinden; Budizm, Konfüçyüsçülük, Taoizm, Hristiyanlık ve İslamiyet’ten bir şeyler alan bu yeni oluşum, 1926 yılında resmen din olarak kabul edilmiş. İlk mabetleri, Tay Ninh’de açılmış.   

Cao Dai, “yüksek yer” anlamına geliyor ve tanrıyı ifade ediyor. Bugün Vietnam’ın her tarafına dağılmış yaklaşık 3 milyon Cao Dai bulunuyor. Cao Dai dini; dış görünüşüyle Katolik kilisesi ve Budist rahipliğinin hiyerarşik yapısını, Konfüçyanizm’in ahlakını ve Taoizm’in kâinat düşüncesini yansıtıyor.

İnanışlarına göre; alkol ve uyuşturucular, et ve balık gibi hayvansal gıdalar yasak. Cao Dai; tüm peygamberlerin birliğini ve varlığını haber verdikleri Ulu Tanrı’dır. Peygamberler birbirlerinin tamamlayıcılarıdır. Bedenin ölümünden sonra ruhlar, başka vücutlarda yaşamaya devam ederler. Aziz olarak kabul ettikleri Buda, Hz. İsa, Shakespeare, Jeanne d’Arc ve Napolyon gibi isimler yanında, aralarında Lenin, Churchill, Victor Hugo, Descartes gibi isimlerin de olduğu 70 kadar “kutsal ruha” inanıyorlar. 

Tay Ninh - Kutsal Görüş ( Holy See ) Mabedi'nden
Tay Ninh - Kutsal Görüş ( Holy See ) Mabedi'nden
Günde dört defa ibadet eden Cao Dai’lerin inanışına göre, tarihte üç aydınlanma dönemi var:
1.            Dönemde, Tanrının gerçeği, insanlara Buda ve Konfüçyüs gibi kişilerle iletilmiş.
2.            Dönemde, Tanrının gerçeği, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed tarafından iletilmiş.
3.            Dönemde, bu tebliğcilerin mesajları yaşadıkları yerler ile sınırlı olduklarından, Tanrının gerçeği kesintiye uğramış, ardından Tanrı ile insan arasındaki iletişim için Cao Dai inanışı ortaya çıkmış.
                                                                      ***

KUTSAL GÖRÜŞ MABEDİ'NDE ÖĞLE İBADETİNİ İZLİYORUZ 

Cao Dai’lerin, Holy See adlı ana mabedini gezmeye başlıyoruz. Günlük ibadetlerini, 6, 12, 18 ve 24 saatlerinde olmak üzere günde dört defa yapıyorlar. İbadetleri tapınakta ve evlerindeki sunaklarda olabiliyor. Biz, saat 12’de yapılan ve halka açık olan ibadet törenini izliyoruz. 

Tay Ninh - Kutsal Görüş ( Holy See ) Mabedi'nden
Tay Ninh - Kutsal Görüş ( Holy See ) Mabedi'nden
Mabetleri; dikdörtgen planlı, renkli ve ejderha motifli sağlı sollu dokuzar sütunla desteklenmiş, yüksek tavanlı gösterişli bir yapıydı. Sütunların bittiği dikdörtgenin kısa kenarında, üzerinde göz resmi olan büyük bir küre vardı. Göz resmi, Tanrının her yerde olduğunu sembolize ediyor. Mabette, beş farklı şekilde böyle 50 ilahi göz resmedilmiş. 

Tay Ninh - Kutsal Görüş ( Holy See ) Mabedi'nden
Tay Ninh - Kutsal Görüş ( Holy See ) Mabedi'nden
Törene katılanların ihrama benzer beyaz renkli giysileri ve bu giysileri tamamlayan değişik şekiller verilmiş başlıkları vardı. Ön sıralarda, hiyerarşinin tepesinde yer alan din adamlarının kıyafetleri farklı renklerdeydi. Bu renklerden sarı Budizm’i, mavi Taoizm’i, kırmızı Konfüçyanizm’i temsil ediyor. İbadet töreni, bir askeri geçit törenindeki gibi öbek öbek oluşturulmuş kıtaların ilahiler okuması ile başlıyor, asma kattaki geleneksel Vietnam çalgı aletlerinin kullanıldığı müzikle birlikte devam ediyordu. 

Tay Ninh - Kutsal Görüş ( Holy See ) Mabedi'nden
Tay Ninh - Kutsal Görüş ( Holy See ) Mabedi'nden
Tapınak ziyaretinde, tapınak görevlileri; turistlerin video ve fotoğraf çekimi için yardımcı oluyorlar ve görsel şölen şeklinde geçen ibadet töreninin en iyi şekilde yansıtılması için çaba harcıyorlardı. Tay Ninh’deki Cao Dai Mabedi ve ibadet töreni; görsellik açısından, gezinin en iyi duraklarından biriydi, diyebilirim.
***
TRANG BANG

Tay Ninh’e 50 km mesafedeki Trang Bang’a geliyoruz. Bu şehir Tay Ninh’e bağlı, 150.716 nüfuslu bir yerleşim. Ho Chi Minh’e 60 km mesafede ve dönüş yolumuz üzerinde. Bu şehir aynı zamanda, 8 Haziran 1972’de Amerikan/Güney Vietnam kuvvetlerinin yaptığı napalm saldırısı ile de biliniyor. Saldırıda yaralanan 9 yaşındaki kızın fotoğrafı daha sonra, “Napalm Girl”( Napalm Kızı ) ismiyle Vietnam Savaşı’nın sembolü haline gelecekti.

***
Trang Bang Semt Pazarı

Trang Bang Semt Pazarından
Trang Bang Semt Pazarından
Trang Bang’dan geçerken, semt pazarını görüyoruz. Tabii hiçbir şey söylememize gerek yok, hepimiz birbirimizin yüzüne bakıyoruz ve heyecanla hep bir ağızdan “tamam” deyip Çarşı-Pazar fotoğraf çekimi için mola veriyoruz. 

Trang Bang - Çocuk Portresi
Ekipten bir bayan arkadaşımızla pazarı ve tezgâhları dolaşmaya başlıyoruz. Pazarın tamamına yakını kadın satıcılardan oluşuyordu. Farklı şeyler satıyorlardı, ama hepsinin bir ortak noktası vardı: güleç yüzlü, mütebessimdiler. Adeta “Gülmesini bilmiyorsan dükkân açmayacaksın” sözünü hatırlatır gibiydiler.
***

Trang Bang Semt Pazarında Çiçek Satan Kadın
Trang Bang Semt Pazarında Çiçek Satan Kadın
Önce, motosikletinin üzerine serdiği beyaz bir örtünün üzerinde çiçek satan kadını çekiyorum. 

Trang Bang Semt Pazarında Kadın Kasap
Trang Bang Semt Pazarında Kadın Kasap
Biraz yürüyünce üzerine parça etlerin yayıldığı tahta bir tezgâhı ve başındaki satıcı kadını görüyorum. Kadın, müşterisine paketini verirken beni fark ediyor ve dolu dolu gülüyor.

Trang Bang Pazarındaki Balıkçımız Her Zamanki Gibi Güler yüzlüydü
Trang Bang Pazarındaki Balıkçımız Her Zamanki Gibi Güler yüzlüydü
Bu defa, yere dizdiği 4-5 büyük leğenindeki balıklarıyla başka bir satıcıyı çekiyorum. Kadın bir yandan balıklarını ayıklarken bize gülümsemeyi ihmal etmiyor. 
Trang Bang Semt Pazarı - Sohbet Eşliğinde Çalışma
Trang Bang Semt Pazarı - Sohbet Eşliğinde Çalışma

Trang bang Semt Pazarı - Balık Tezgahı
Trang bang Semt Pazarı - Balık Tezgahı
Yine bir dükkânın önünde imece usulü toplanıp, bir şeyler ayıklayan bir grup kadına rastlıyoruz. Çarşıdaki pozitif enerji, olumlu davranış, burada da devam ediyor. Böyle birkaç poz daha çektikten sonra, gayet memnun ve mutlu bir ruh hali ile otobüsümüze dönüyoruz.

***
Trang Bang Budist ve Cao Dai Mabetleri

rang Bang Buda'nın Annesi Tapınağı ( Trang Bang Temple of Buddha-Mother )
Trang Bang Buda'nın Annesi Tapınağı ( Trang Bang Temple of Buddha-Mother )

Trang Bang Kao Dai Tapınağı ( Cao Dai Temple of Trang Bang
Trang Bang Kao Dai Tapınağı ( Cao Dai Temple of Trang Bang
Otobüsümüzle Trang bang’dan geçerken, mimarileriyle dikkati çeken iki dini yapı görüyoruz. Bunlardan biri Trang bang Temple of Buddha-Mother( Trang Bang Buda’nın Annesi Tapınağı ), diğeri de Cao Dai Temple of Trang Bang ( Trang Bang Kao Dai tapınağı )’dı.

***
Saygon'a Dönüş 

Tay Ninh-Saygon Yolculuğundan
Tay Ninh-Saygon Yolculuğundan
Geceyi Saygon’da geçiriyoruz. Sabah kahvaltı sonrası, Mekong Deltası’nı, deltada nehir üzerindeki yaşamları, yüzen evleri, marketleri görmek üzere otobüsümüzle Cai Be’ye doğru hareket ediyoruz.

Tay Ninh - Saygon Yolculuğundan
Tay Ninh - Saygon Yolculuğundan



MEKONG DELTA

Mekong Deltası; Mekong Nehri’nin, dokuz kola ayrılarak Güney Çin Denizi’ne döküldüğü, Güneybatı Vietnam’ın 40.500 km2’lik bölümünü kaplayan bölgenin adı. Mekong Deltası’na; nehrin, deltada dokuz kola ayrılarak denize dökülmesi nedeniyle, “Dokuz Ejder Deltası” da deniyor. Mekong Nehri, deltaya gelmeden önce geçtiği Çin, Laos, Tayland ve Kamboçya’ya hayat veriyor. Nehrin denize kavuştuğu Mekong Deltası ise Vietnam için o kadar değerli ki, Vietnam’ın tarım arazisinin dörtte birini oluşturuyor. Pirinç üretiminin %54’ü buradan elde edildiği için, deltanın bir adı da “pirinç sepeti” olmuş. Vietnam’ın balık üretiminin %58’i bu bölgeden sağlanıyor.  Bölgede yaşayan insan sayısı 17 milyon civarında.

***
CAİ BE

Üç saatlik bir yolculuktan sonra Cai Be’deyiz. Cai Be, bir delta ve nehir şehri. Nehir yaşamının yoğunlaştığı kasabalardan biri. Nehir zerindeki, su üzerindeki yaşanan hayatları daha yakından görmek için teknemize biniyoruz.
***
Burada Hayat, Nehir Üzerinde Yaşanıyor

Cai Be -Su Üstünde Yaşam
Cai Be -Su Üstünde Yaşam
Cai Be - Su Üstünde Yaşam
Cai Be - Su Üstünde Yaşam
Nehirde ilerlerken, sanki işlek bir caddeden gidiyormuş gibi oluyoruz. Nehir üzerindeki dükkânların renkli tabelalarının önünden geçiyoruz. Lokantadan tamirhaneye, elektronik eşyadan benzin istasyonuna kadar her çeşit dükkân mevcut ve hepsi su üzerinde. 

Cai Be -Su Üstünde Yaşam, Benzin İstasyonu
Cai Be -Su Üstünde Yaşam, Benzin İstasyonu

Cai Be - Su Üstünde Yaşam, Tamirhane
Cai Be - Su Üstünde Yaşam, Tamirhane
Dükkânların ön cepheleri, nehre bakıyor ve ulaşım tekne ile sağlandığı için hepsinin iskelesi var. Çalışanlarıyla müşterileriyle, dükkânları izliyoruz. Bizim için çok zor olsa da, bu su üzerindeki hayat, onlar için o kadar olağan ve sıradandı ki…

Cai Be - Su Üstünde Yaşam, Yüzer Market
Cai Be - Su Üstünde Yaşam, Yüzer Market

Cai Be - Yüzer Marketten Dostça Selam
Cai Be - Yüzer Marketten Dostça Selam
Nehir kenarındaki işyerlerinin yanında etrafımızda birçok yüzen ev ve yüzen market görüyoruz. Hindistan cevizi, ananas, jackfruit ve daha birçok meyve ile dolu bir yüzer marketin yanından geçiyoruz. Teknenin arka kısmında, hindistan cevizleriyle uğraşan satıcı kadın bizi fark ediyor ve içten bir gülümsemeyle selam veriyor.

Cai Be - Yüzer Evde Mutfak Böyle Oluyor
Cai Be - Yüzer Evde Mutfak Böyle Oluyor
Nehir gezimiz devam ediyor ve biz nehir üzerindeki günlük yaşamları izlemeye devam ediyoruz. Yüzer evleri, hayatın olağan akışı içinde görüyoruz. Teknenin ucunda ve dışında, tekneye zincirle bağlı yarım metrekarelik rafı, mutfak gibi kullanan bir kadın, ufak bir tabureye oturmuş bulaşık yıkıyor. Hemen arkasında da, elbise dolabı işlevi gören demir bir çubuğa geçirilmiş askılarda elbiseler sallanıyor. 
Cai Be -Yüzer Evde Çamaşır, Bulaşık
Cai Be -Yüzer Evde Çamaşır, Bulaşık
Başka bir yüzer evde, hamakta yüzükoyun uzanmış 8-10 yaşlarındaki bir çocuk ve yanındaki kardeşi, bize bakıyor. Yüzünde sanki bir sıkıntı var. Tabii ne de olsa su üzerindeki evinde oyun oynama şansı kısıtlı...

Cai Be -Yüze Evde Hamaktaki Çocuklar
Cai Be -Yüze Evde Hamaktaki Çocuklar

Cai be -Yüzer Evlerden
Cai be -Yüzer Evlerden
***
Yılan Şarabı İçip, Hindistan cevizi Şekerlemesi Yapmasını Öğreniyoruz

Cai Be - Çocuklar Her Zaman Candır
Cai Be - Çocuklar Her Zaman Candır
Teknemizle, bir iskeleye yanaşıyoruz. Geldiğimiz yerdeki atölyelerde, bize Hindistan cevizi şekerlemesi ve pirinç patlağı ile pirinç kâğıdı/yufkasının nasıl yapıldığını uygulamalı olarak gösteriyorlar. 
Cai Be -Şekerleme Yapımı
Cai Be -Şekerleme Yapımı

Cai Be - Pirinç kağıdı/Yufkası Yapımı
                                      Cai Be - Pirinç kağıdı/Yufkası Yapımı
Ben Hindistan cevizi şekerlemesini kayda aldım. Hindistan cevizi suyu, zencefil, şeker ve biraz pirinç, ateşte, büyük bir vog tavada bulamaç haline getiriliyor. Sonra ateşten alınıp, üzerine kıyılmış Hindistan cevizi ilave edilerek, iki kişi tarafından, ikişer tahta spatula ile karıştırılıyor. Kalıba dökülüp, silindirle sıkıştırılınca, şekerlememiz kesilir hale geliyor
  
Cai be -Hindistan Cevizi Şekerlemesi Yapımı
Cai be -Hindistan Cevizi Şekerlemesi Yapımı
Şekerleme yapımının dışında, “yılan şarabı” da gösterinin ilginç bir tarafıydı. Yılanların, bütün olarak, pirinç şarabı dolu bir kavanozun veya şişenin içine konulup, bekletilmesiyle elde ediliyor bu şarap. Yılanın zehri, etanolün etkisiyle yok olduğu için ortaya protein yönünden zengin bir şarap çıktığı öne sürülüyor(?)

Cai Be - Yılan Şarabı
Cai Be - Yılan Şarabı
***
Ba Duc Ancient House

Cai Be - Ba Duc'a Giderken
Cai Be - Ba Duc'a Giderken

Cai Be - Ba Duc Ancient House
Cai Be - Ba Duc Ancient House
Bir saatlik yolculuktan sonra teknemiz, bir iskeleye yanaşıyor. Bu defa, çok büyük ve yeşil bir bahçenin içinde bulunan, sömürge döneminin tarzıyla inşa edilmiş, köşk benzeri tarihi ve güzel bir binaya geliyoruz. 

Cai Be -Ba Duc Ancient House'un Meşhur "Kedi Balığı"
Cai Be -Ba Duc Ancient House'un Meşhur "Kedi Balığı"
Tarihi Bina, civarda “ancient house” diye bilinen ve turizmin hizmetinde olan birkaç evden biri. Zannedersem geldiğimiz yer, “Ba Duc Ancient House” . Köşkün bahçesine geçiyoruz. Kırmızı fayansla kaplı lokanta bölümünün üzeri, ahşap sütunlarla desteklenen ahşap ve yüksek bir çatıyla örtülmüştü. Lokantada başka müşteri yoktu. Bu nedenle sadece bizim için iki büyük masa hazırlamışlardı. Yani biz bizeydik. Ahşap direklerin arasına da hamaklar koymuşlardı.  Yemekler hazırlanırken hamaklarda dinlendik, sohbet ettik.

Cai Be - Ba Duc Ancient House'da Sunum Harikaydı
Cai Be - Ba Duc Ancient House'da Sunum Harikaydı
Ve sonunda, mutfağımızın şefi Vietnamlı hanım elinde büyük bir metal kayık tabakla geliyor. Tabağın üstünde, enlemesine 15 cm arayla iki küçük tuğla, tuğlanın üstünde bir palmiye yaprağı, yaprağın üstünde de nar gibi kızarmış bir kedi balığı bulunuyordu. Balık; kayık tabağın şekline uygun olarak uzunlamasına ve dik olarak yerleştirilmişti tabağa. Dik durabilmesi için, tuğladaki deliklere tutturulmuş olan, her iki yanından ikişer tahta çubukla desteklenmişti. Doğrusu bu sunuma şapka çıkartılırdı! Böylece çok zevkli ve eğlenceli bir vakit geçirdikten sonra ayrılıyoruz.  
***
Timsah Çiftliği ve Geleneksel Halk Müziği Konseri

Cai Be -Timsah Çiftliğinden
Cai Be -Timsah Çiftliğinden
Gezimiz devam ediyor. Yarım saat kadar sonra “timsah çiftliği”ne geliyoruz. Timsahlar, boylarına ve yaşlarına göre ayrı havuzlarda bakılıyor. Yetiştirilen timsahlar, çoğunlukla Çin’e ihraç ediliyormuş.
Cai Be - Geleneksel Vietnam Müziği Konseri
Cai Be - Geleneksel Vietnam Müziği Konseri 
Timsah çiftliğinin bulunduğu yerde, ayrıca turistlere yönelik program ve düzenlemeler de vardı. Bunlardan biri de, geleneksel çalgı aletleri eşliğinde verilen halk müziği konseriydi. 

Cai Be - Geleneksel Vietnam Müziği Konserinden
Cai Be - Geleneksel Vietnam Müziği Konserinden
Çatısı örtülü, fayans zeminli, ferah bir ortamda içeceklerimizi yudumlarken, bir yandan da, iki şarkıcının( bir kadın ve bir erkek ) teatral biçimde sundukları düetleri zevkle dinledik ve izledik.

Şarkıcılarımız bir ara mola verince, bir müzisyen, geleneksel Vietnam çalgı aleti olan “Dan Bau” ile mini bir konser sundu. Dan Bau, tek telli bir enstrüman. Kullanılan tel daha önce ipek iken, şimdilerde gitar teli olmuş.



Cai Be - Tekne Yolculuğumuzda Hindistan Cevizi İkramı
Cai Be - Tekne Yolculuğumuzda Hindistan Cevizi İkram Edildi
***
Cai Be - Su Üzerinde Başka Bir Yaşam
Cai Be - Su Üzerinde Başka Bir Yaşam
Cai Be’deki bu son durağımızdan ayrılıp, geceyi geçireceğimiz Chau Doc, An Giang’a hareket ediyoruz.
Cai Be - Suyla Bir Arada ve Dostça Yaşam
Cai Be - Suyla Bir Arada ve Dostça Yaşam
***
CHAU DOC, AN GİANG

Chau Doc Yolculuğundan
Chau Doc Yolculuğundan

Chau Doc Yolculuğundan
Chau Doc Yolculuğundan
Dört saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra  Chau Doc, An Giang’a geliyoruz. An Giang eyaletine bağlı olan Chau Doc, 157.298 nüfuslu bir kasaba. Kamboçya sınırındaki konumu nedeniyle, yoğun bir ticaret merkezi olmuş. Cau Doc’da; üç etnik grup ve üç ayrı din(  Vietnamlılar- Mahayana Budizmi; Chamlar-Sünni İslam ve Khmerler-Theravada Budizmi ), uyum içinde birlikte yaşıyorlar. Biz de yarın, bunlardan Cham grubunun yaşadığı köyü ve camilerini ziyaret edeceğiz.

***

Müslümanların Yaşadığı Cham ( Çam ) Köyü

Chau Doc - Su Üzerinde Yaşam, Benzin İstasyonu
Chau Doc - Su Üzerinde Yaşam, Benzin İstasyonu
Vietnam’da yaşayan 54 etnik gruptan biri de Çam Halkı. Çamlar, Kamboçya ve Vietnam’ın çeşitli bölgelerine dağılmış ve toplam nüfusu 400.000. Çam halkı; Vietnam ve Kamboçya’daki Müslüman nüfusun çekirdeğini oluşturuyor. 

Chau Doc - Su Üzerinde Yaşam, Evlerin En Özel ve Güzel Yeri Çiçeklere Ait
Chau Doc - Su Üzerinde Yaşam, Evlerin En Özel ve Güzel Yeri Çiçeklere Ait
Çampa, 2. Ve 15. Yüzyıllar arasında, çoğunluğunu Çamların oluşturduğu, Orta ve Güney Vietnam’daki bağımsız beylikler bölgesiydi. Ana dilleri Çam Dili. 

Chau Doc - Su Üzerinde Yaşam, Evde Küçük Bir Bahçe
Chau Doc - Su Üzerinde Yaşam, Evde Küçük Bir Bahçe
Cham Köyü, nehir kenarında. Evler, Cai Be’de gördüğümüz gibi nehir ve ağaç kazıklar üzerine kurulmuş. Ancak biz gittiğimizde, köyün bir kısmında sular çekilmiş olduğu için evin bir bakıma temelleri olan ağaç kazıkların bulunduğu yerler, gölgelik dinlenme alanlarına dönmüş. Nehir evlerinin bu yararını da görmüş ve öğrenmiş olduk. 

Chau Doc -Cham Köyü, Hamaklarda Nine ve Torun
Chau Doc -Cham Köyü, Hamaklarda Nine ve Torun
Köye girdiğimizde, böyle bir ev ve evinin altındaki bu gölgelik yerde hamağında dinlenen bir teyzeyi görüyoruz. Küçük bir torunu da diğer hamaktaydı. Bambu çubuklara asmış olduğu envaiçeşit şekerleme ve küçük hediyelik eşya satıyordu. Sattıkları pahalı şeyler değildi, ama yine de destek oluruz ümidiyle bir şeyler alıyoruz. 

Chau Doc - Cham Köyü'nden Zeynep
Chau Doc - Cham Köyü'nden Zeynep
***
Chau Doc - Cham Köyü'nden  Chau Doc - Cham Köyü'nden Zeynep  Chau Doc - Cham Köyü'nden Zeynep
Chau Doc - Cham Köyü'nden
Chau Doc - Cham Köyü'nden Zeynep
Chau Doc - Cham Köyü'nden Zeynep

Köydeki, benzer hediyelik eşya dükkânlarına girip bir şeyler alabilir miyiz diye bakıyoruz. Bu arada etrafımızda elindeki küçük plastik tepsilerde, şekerleme satan 10-12 yaşlarında iki kız çocuğu beliriyor. Önce siyah türbanıyla ( yanlış duymadıysam ) Zeynep’in birkaç poz portresini çekiyorum. Sonra yine 10 yaşlarında başka bir kız çocuğu. Zarif, masum, kendi halinde, evlerine katkıda bulunuyorlar. Biz de bir şeyler alıyoruz.

Cham Köyü'nden
Cham Köyü'nden
Cham Köyü'nden
Cham Köyü'nden

Nehir evlerinin diğer sokağa bakan tarafına geçiyoruz. Mütevazı evlerde yaşıyorlar. Evinin önündeki ahşap zeminli sundurmada oturup, sırtını evin duvarına yaslamış, 30’lu yaşlarındaki mütebessim, türbanlı Cham kadını, kasnağa geçirilmiş kanaviçesini işliyor, bir yandan da karşısındaki kadınla sohbet ediyor. 

Cham Köyü Camii ve İmamı
Cham Köyü Camii ve İmamı
Cham Köyü'nden Bir Genç
Cham Köyü'nden Bir Genç











Semt pazarını geçip, Cham Köyü Camii’ne geliyoruz. Caminin avlusunda tesadüfen caminin imamını görüyoruz. Biraz sohbet edip bir fotoğrafını aldıktan sonra, Cham köyündeki ziyaretimizi bitirip ayrılıyoruz.

                                                                            ***

Chau Doc - Su Üstünde Yaşam
Chau Doc - Su Üstünde Yaşam
Chau Doc - Su Üstünde Yaşam
Chau Doc - Su Üstünde Yaşam
Chau Doc’dan, sadece bizim gruba tahsis edilmiş hızlı botumuzla ayrılıyoruz. Yaklaşık 2 saat kadar sonra Kamboçya sınırına varıyor ve böylece Vietnam gezimizi sonlandırmış oluyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder